Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/609 E. 2021/425 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/609
KARAR NO:2021/425

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:05/07/2018
KARAR TARİHİ:26/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket adresinin …/… olması sebebiyle …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile başlatılan takibin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığı iddiasıyla yetki itirazında bulunduğunu, yetki itirazının yerinde olmadığını, müvekkili şirket ile davalı taraf arasındaki ihtilafın reklam akdinden kaynaklanan para alacağı olduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişki sebebi ile müvekkili şirketçe 31/08/2017 tarihli … Nolu, 2.950,17 TL bedelli faturanın düzenlendiğini, e-faturanın davalıya tebliğ edildiğini ve davalı tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığını, davalı borçludan talep edilen alacak miktarının, müvekkili şirket ve davalı borçlu arasında düzenlenen reklam ordinosu ve tarafların ticari defterleri ile sabit olduğunu, beyan ettiği, davalılar tarafından yapılan itirazın iptaline, icra takibinin talep edilen şekliyle bu bedel üzerinden devamına, davalı/borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûmiyetine, yargılama giderleri ve Avukatlık ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, 3.089,66 TL’lik icra takibine karşı için itirazda bulunulduğunu, müvekkiline yöneltilmiş bu iddianın yersiz, kötü niyetli ve haksız olduğunu, davacıya iddia edildiği üzere bir borcu olmadığını, işbu hususun tarafların ticari defterleri ve belgelerinin incelenmesiyle ortaya çıkacağını, açıklanan itirazlarının değerlendirilerek ikame edilmiş işbu davanın reddine ve takibin iptaline, takip konusu alacağın %20′ sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Mahkememiz 10/04/2019 tarihli ara kararı ile tarafların iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile davalının uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
19/08/2019 tarihli raporunda bilirkişi özetle; davacı tarafından …. İcra Müdürlüğünün … sayılı icra dosyasıyla 25.05.2018 tarihinde 2.950,07 TL asıl alacak ve 139,49 TL işlemiş faiz olmak üzere 3.089,66 TL üzerinden takip başlatıldığı, davalının takipteki borca böyle bir borcun bulunmadığını beyan edip itiraz ederek 31.05.2018 tarihinde takibi durdurduğu, davacı ve davalının ticari ilişkisinin 2018 yılı içinde yalnız tek bir fatura bedeli karşılığı kadar olduğu, bu tutarın da 2.950,07 TL olduğu, dosyada davalıya gönderilmiş olan bir ihtarnamenin bulunmadığı bu nedenle davacının takip tarihi itibariyle faiz talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığın beyan etmiştir.
Mahkememizce 23/09/2020 tarihli ara kararıyla tarafların bilirkişi raporuna itirazları doğrultusunda çelişkinin giderilmesi amacıyla ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
08/10/2020 tarihli ek raporunda bilirkişi; davacı vekilinin ” faturada belirtilen vade tarihi bilirkişi tarafından sehven atlanmış olacak ki herhangi bir faiz hesabı yapılmamıştır” diyerek faiz hesaplanmasının atlandığı iddiasında bulunarak ve faiz hesaplanmasını talep ettiğini, oysa Yargıtay Karaları ve Hukuk Genel Kurul Kararları temerrüt için ihtar şartı arandığını, fatura üzerindeki faiz başlangıç tarihinin geçerli olabilmesi için ya taraflar arasında bir sözleşmenin ya da tarafa gönderilmiş bir ihtarnamenin olması gerektiğini, dosyada yapılan incelemede iki unsurun da olmadığı görülerek faiz hesaplaması yapılmadığını, mahkememiz kanaatinin faiz hesaplanması şeklinde olması halinde hesaplamanın faturadaki son ödeme tarihi: 29.11.2017 Faiz başlangıç tarihi: 29.11.2017 Dava tarihi: 25.05.2018 Takipteki Avans Faiz oranı: % 9.75 Tutar: 2.950,17 TL ve 2.950,17 x 177 gün x % 9,75 = 139,49 TL olacağını, sonuç olarak faizin de eklenmesiyle davacının alacağı 2.950,17 +139,49 Faiz = 3.089,66 TL olacağının sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Mahkememizce bu kez 27/01/2021 tarihli ara karar ile alınan talimat raporu da birlikte değerlendirilerek iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları ile dayanağı belgeler üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
26/03/2021 havale tarihli raporunda bilirkişi; davacı taraf ticari defterlerinin, 6102 sayılı kanunun 64. Md. ve 213 sayılı vergi usul kanunun 182 ile 220. md. uyarınca usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, 6100 Sayılı Kanunun 222.md uyarınca mali ve kaydi olarak kendi lehlerine delil olma niteliğine haiz olduğu mütalaa olunmakla birlikte Hukuki ve nihai değerlendirme ile takdirin Mahkememize ait olabileceği, davalı taraf defterleri nezdinde yapılan talimatlı inceleme neticesinde bilirkişinin 19.08.2019 tarihli raporunda; “Davalının şekil şartlarına uygun olarak tutulmuş olan, bu nedenle delil olarak kabul edilen 2017 ytlı ticari defterlerinin tasdikleri aşağıdaki gibidir, yevmiye defterinin kapanışı yapılmıştır” ifadesini kullanarak davalı taraf 2017 yılı ticari defterlerine ait noter açılış-kapanış bilgilerini tablo halinde sunmuş olduğu, işbu ifade doğrultusunda davalı taraf ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu, mali ve kaydi olarak kendi lehine delil olma niteliği taşıdığı, her halükârda nihai ve hukuki değerlendirme ile takdirin ise mahkememize ait olabileceği, davacı ve davalı taraflarca aralarındaki ticari nitelikteki ilişkinin yazılı olarak kayıt altına alınmadığı” yazılı bir sözleşme metninin mevcut olmadığı, tarafınca yapılan inceleme ve mahkememizce görevlendirilen talimat bilirkişisi tarafından hazırlanan bilirkişi raporu bulguları neticesinde; Davacı tarafça keşide edilen 31.08.2017 tarih … nolu kdv dahil 2.950,17 TL’lik “21.08.2017… 1 Yarım Sayfa” açıklamalı faturanın iki taraf kayıtlarında da mevcut olduğu, tarafların sunmuş olduğu cari hesap ekstrelerinin birbirleri ile uyumlu olduğu, davalı tarafça TTK 21 maddesi uyarınca faturaya ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmadığı, taraflar arasında reklam ordinosunun akdedilmiş olduğu ve davalı tarafın kaşe imzasının mevcut olduğunun görüldüğü, işbu İncelemeler doğrultusunda davacı tarafın davalı taraftan mali ve kaydi olarak 2.950,17 TL alacaklı olduğu, her halükârda nihai ve hukuki değerlendirme ile takdirin ise mahkememize ait olabileceği, dava dosyası içerisinde TBK hükümlerine göre herhangi bir ihtar bildirisinin vaki olmadığının görülmüş olduğu, ancak tarafların ticari İsletme olması ve hizmet tedariki konusunda yazılı reklam ordinosunun bulunması ile alacaklının kendi borcunu verine getirmiş olması hasebiyle Mali ve Kavdi olarak TTK 1530 maddesi hükümlerinin uygulama alanı bulacağı kanaatiyle bu doğrultuda işlemiş faiz hesaplaması yapıldığı, mahkememizin aksi görüşte olabileceği ihtimali doğrultusunda ayrıca TBK hükümleri doğrultusunda da işlemiş faiz tutarı hesaplanarak detaylıca aşağıda gösterildiği, TTK madde 1530 hükümleri doğrultusunda yapılan hesaplama neticesinde davacının işlemiş faiz başlangıç tarihi ile dava tarihi arasındaki süre için; mahkememizce alacak tutarının 2.950,17 TL olarak kabul görmesi durumunda işbu alacağa karşılık 176,53 TL islemiş faiz talep edebileceği, bu kapsamda davacı tarafın takip tarihi itibariyle talep etmiş olduğu 139.49 TL’ nin yerinde olduğu, dava sürecinde işleyecek faiz talebinin ise mahkememiz değerlendirme ve takdirinde olabileceği, TBK 117 vd. maddeleri doğrultusunda yapılan hesaplama neticesinde davacının takip talebi ile dava tarihi arasındaki süre için; mahkememizce alacak tutarının 2.950,17 TL olarak kabul görmesi durumunda işbu alacağa karşılık 37,04 TL islemiş faiz talep edebileceği, dava sürecinde isleyecek faiz talebinin ise mahkememiz değerlendirme ve takdirinde olabileceği, dava dosyasına mübrez tüm inceleme ve değerlendirmelerin mali-kaydi bilgi ve belgeler üzerinden yapıldığı, hukuki tüm görüş ve izahların mahkememiz değerlendirme ve takdirinde olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 2.950,17 TL Asıl alacak, 139,49 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.089,66 TL alacağın ve asıl alacağa yıllık %9,75 avans faizi yürütülmek suretiyle tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf ürün satışı nedeniyle düzenlenen faturalar ve cari hesaptan kaynaklı alacaklı olduğunu ileri sürmüş, davalı ise cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş, ayrıca ticari defterlerin incelenmesi halinde borcun olmadığının ortaya çıkacağını ileri sürmüştür.
Davalının yetki itirazının TBK 89 mad. İİK mad. 50 ve HMK mad.10 gereğince reddedilerek davanın esası hakkında yargılamaya devam olunmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. Maddesine göre; bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Fatura düzenlenebilmesi için taraflar arasında bir akdi ilişkinin bulunması gereklidir. Bunun yanı sıra fatura tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı kabul edilmekte ve faturada yer alması olağan sayılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü ve bedeli gibi fatura mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine karine teşkil etmektedir. Ancak bu karinenin aksi elbetteki her türlü delil ile ispatlanabilir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Davalı kendisine tebliğ edilen dava konusu faturalara süresinde itiraz etmemiştir. Mahkememizce davalının uyuşmazlık dönemine ait ticari defterleri defterleri üzerinde yaptırılan inceleme sonucu alınan 19/08/2019 tarihli bilirkişi raporu ile 2018 yılı içinde yalnız tek bir fatura bedeli 2.950,07 TL nin davacının alacağı olarak kaydedildiği, 26/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda da davacının uyuşmazlık dönemine ait ticari defterlerinde davacının 2.950,07-TL nin kayıtlı olduğu anlaşılmakla her ikit araf ticari deferelrinde aynı miktadra alacağın kayıtlı olduğu anlaşılmakla talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Usulüne uygun denetime elverişlli bilirkişi incelemesinnde davacı ve davalı şirketin uyuşmazlık dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı taraf ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak süresinde yaptırılımış olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla HMK M.222 VE 6102 s. TTK M.64/3 uyarınca ticari defterlerin delil niteliğinin bulunduğu anlaşılmıştır, yapılan mali hesaplamalara göre tarafların uyuşmazlık dönemine ait ticari defterlerine ve cari hesap ekstrelerine göre göre davacının davalıdan 2017 yılından devreden 2.950,07-TL alacağın bulunduğu dolayısıyla taraflar arasınnda cari hesap ilişkisinin bulunduğu, taraflar arasında faturaların düzenlendiği, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmamayıp reklam ordinosuna göre TTK m. 1530 uyarınca 176,53-TL işlemiş faiz hesaplandığı ancak taleple bağlılık ilkesi uyarınca taleple bağlı kalınarak 139,49 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.089,66 TL üzerinden takibin devamına, takip dosyasında %9,75 avans faiz talep edildiğinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9,75 avans faiz işletilerek hesaplanan bu bedeller üzerinden açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davalılar tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 2.950,17 TL asıl alacak ve taleple bağlı kalınarak 139,49 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.089,66 TL üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 avans faizi işletilmesine,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 590,03 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 211,05 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 37,02 TL harcın mahsubu ile eksik 174,03 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.089,66 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.713,12 TL ( 37,02 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH, 1.400,00 TL Bilirkişi ücreti, 235,00 TL müzekkere ve tebliğler olmak üzere ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/05/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır