Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/608 E. 2019/434 K. 26.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/608 Esas
KARAR NO : 2019/434

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/07/2018
KARAR TARİHİ: 26/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle: Davalı ile Müvekkili arasında franchise ilişkisi kurulduğunu, müvekkilinin franchise veren davalı şirketin franchise alan olduğunu, müvekkili tarafından davalının ticari hayatını devam edebilmesi için gerekli bakım, onarım ve malzeme temini yapıldığını, sağlanan hizmet neticesinde müvekkilince faturalar düzenlenmiştir, davalılar faturalara ilişkin itirazda bulunmadığını, davalı şirkete bakiyenin ödenmesi konusunda çeşitli kereler uyarıldığını ancak buna rağmen ödenme yapılmadığını, davalının ödeme yapmaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhinde takip başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü… Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve yasal vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce düzenlenen tensip zaptı ve dava dilekçesi ekleriyle birlikte davalıya usulüne uygun tebliğ edilmişse de davalı tarafça mahkememiz dosyasına herhangi bir beyanda bulunulmamıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli araştırmalar yapılmış ve 24/10/2018 tarihli ara karar ile varsa davacının alacağının varlığının ve miktarının belirlenmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, 26/11/2018 tarihli raporunda bilirkişi özetle; “Sayın Mahkemenin 24,10.2018 tarihli kararı ile tarafların ticari defterleri ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ve incelemenin 23.11,2018 tarihinde saat 14.00’de mahkeme kaleminde yapılmasına karar verilmesi üzerine inceleme günü incelemeye konu davacı taraf ticari defter ve belgelerini incelemeye sunmuş davalı taraf inceleme günü 23.11.2018 tarihli bilirkişi yemin ve inceleme tutanağında belirtildiği üzere incelemede bulunmamış davaya konu ticari defter ve belgelerini incelemeye sunmamıştır. Bu konuda son karar sayın mahkemeye ait olduğu İncelenen davacıya ait, 2018 yılı ticari defterlerinin açılış noter tasdiklerinin yapıldığı , 2018 yılı ait Yevmiye defteri kapanış tasdik zamanının gelmediği, bundan dolayı Davacı 2018 yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yapıldığı, yevmiye defteri kapanış tasdikinin süresinin gelmediğinden Davacının 2018 yılı ticari defterlerinin kendi lehine delil olma özelliğinin bulunduğunun kararı Sayın mahkemenin takdirinde olduğuDavacı … A.Ş davalı … Şti’den icra takip tarihi olan 25.05.2018 tarihi itibari ile 17.362,26 TL alacaklı olduğu tespit edildiği kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Dava,Franchising sözleşmesinden kaynaklı alacak talebine ilişkin yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.

Mahkememizin 24/10/2018 tarihli ara karar ile bilirkişi incelemesine karar verildiği ancak inceleme günü tayin edilmeden bilirkişi incelemesine ilişkin ara karar oluşturulduğu, davacı tarafın itirazı üzerine inceleme günü tayin edilmeden defter incelemesine ilişkin karar verilmiş olduğundan yeniden inceleme günü tayin edilerek taraf defterlerinin incelenmesine karar verildiği, 23/11/2018 tarihinde saat 14:00’de ticari defter ve kaytılarını sunmalarına karar verildiği, davacı tarafın defter ve kayıtlarını ibraz ettiği, davalı tarafın defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, davacı taraf defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen asıl alacağın varlığının kanıtlandığı anlaşılmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle davacının davasının asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmiş, asıl alacağın %20 oranında ve asıl alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihi olan 25/05/2018 tarihinden itibaren yıllık %9,75 oranlarında avans faizi işletilmesine,
2-Alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacak olan 17.362,26 TL ‘nin %20’sine karşılık gelen 3.472,45 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.186,02 TL nispi karar harcından peşin alınan 296,51 TL harcın mahsubu ile bakiye 889,51 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.725,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.064,11 TL’nin ( 35,90 TL BVH, 5,20 TL VH, 296,51 TL Peşin Harç, 126,50 TL tebliğler,600,00 TL bilirkişi ücreti.) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …