Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/542 E. 2018/934 K. 28.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/542 Esas
KARAR NO : 2018/934 Karar
AVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 14/06/2018
KARAR TARİHİ: 28/09/2018
Mahkememizde görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Müvekkil ile davalı arasında ticari ilişki nedeni ile 43.213 dolar meblağlı 4 adet fatura tanzim edildiğini, bu faturalardan doğan alacağın 39.000. dolarlık kısmını tahsil edemediğini, alacağını tahsil için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının borca, ferilerine, faize ve faiz oranına itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının icra takibine konu faturalara süresinde itiraz edilemediğini takibe konu faturaların kesinleşmiş faturalar olduğunu, davalının faturaların ödendiğine ilişkin hiçbir belge ve evrak ibraz etmediğini, borcun muayyen ve likit olduğunu, davalının borçlu olduğunu ve miktarını tam olarak bildiği halde kötüniyetli olarak itiraz ettiğini bu nedenle davalının itirazlarının iptaline, takibin devamına, %40 dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını, borca, faizine, faiz oranına ve borcun tüm fer’ilerine itiraz ettiği müvekkili ile davacı şirket arasında 2006 yılından bu yana ticari ilişki olduğunu, takibe ve davaya konu olan faturaların ödenmiş olduğu, davacının defterlerinde 3 adet faturanın mükerrer işlendiğini, davacının haksız biçimde fazladan tahsilat yaptığı, davacıdan müvekkilinin alacaklı olduğunu, ve bu nedenle dava haklan saklı kalmak kaydıyla, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, %40’tan aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatının yükletilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde alacaklı…Şti tarafından borçlu … aleyhine faturalara dayanarak 39.000 USD asıl alacak ve 3928 USD işlemiş faizi alacağın istemi ile ilamsız icra takibi yapıldığı takibe ekli olarak 5/10/2007, 1/10/2007, 2/10/2007, 22/1/2008 tarihli 4 adet faturanın ibraz edildiği borçlunun süresi içerisinde takibe itiraz ettiği görülmüştür.
Davalı takibe itiraza herhangi bir sebep göstermemiş olmakla birlikte davaya verdiği cevapta takip dayanağı yapılan fatura bedellerinin ödendiğini, bu faturalardan 3 adedinin mükerrer işlenmiş olması nedeniyle haksız ve fazla tahsilat yapıldığını bildirmiş dosyaya tahsilat makbuzları da dahil olmak üzere tüm delillerini ibraz etmiştir.
Dava taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacı tarafından düzenlenen faturaya bağlı satım bedellerinin tahsiline dayanmaktadır. Davalı yukarıda da belirtildiği gibi bu edelerin ödendiğini savunmaktadır bu doğrultuda taraflarca ibraz edilen delil ve belgeler mahkememizce resen toplanması gereken deliller toplanmış taraflar ticari defter ve belgelerine de delil olarak dayanmakla tüm dosya kapsamı ile ticari defter ve kayıtları üzerinde b.kişi incelemesi yaptırılmıştır. Yapılan incelemede davacı tarafın envanter defterinin kapanış tasdiklerinin yapılmamış olduğu keza davalı tarafın defterlerinin de kapanış tasdiklerinin yapılmadığı envanter defterinin de ibraz edilmediği görülmüştür.
Davacı defterlerin de yapılan incelemede 105.663,18 TL alacaklı göründüğü, davalı defterlerin de ise bunun aksine 137.426,88 TL davacıdan alacaklı göründüğü, dolayısıyla taraf defterinin bakiye yönünden birbirini teğit etmediği anlaşılmıştır. Takip dayanağı faturalar TL olarak düzenlenmiş ancak takip USD üzerinden yapılmıştır. B.kişiler bu hususu da raporlarında irdelemiş takip dayanağı faturaların her iki tarafında defterinde kayıtlı olduğu görülmüştür. Yukarıda belirtilen taraf defterlerindeki bakiye farkının davacı defterlerindeki kur değerlendirilmesinden kaynaklandığı, davalı defterindeki 120.000,00 TL lik ödemenin davacı defterinde görülmediği tespit edilmiştir. Ayrıca davacı defterinde kayıtlı olan 335,84 TL lik alacak kaydının davalı defterin de görülmediği de tespit edilmiştir.
Davalı 21/4/2007 tarihli 120.000,00 TL bedelli bir ödeme makbuzu ibraz etmiştir. Bu ödeme makbuzunda ödemeyi yapanın …-…olduğu teslim alanın ise … – … olduğu görülmüştür. Bu ödeme kaydı davacı defterlerinde görülmemektedir. B.kişiler taraflar arasındaki ticari ilişkiyi incelerken ödemelerin davacının antetli ve seri numaralı tahsilat makbuzlarına bağlandığı oysa 120.000,00 TL lik ödemeyi gösteren bu makbuzun diğerlerine benzemediği sıradan bir makbuz olduğu görülmüştür.
Takip dayanağı faturalara konu çeklerin 30.07.2007, 31.07.2007, 30.10.2007 tarihli, kabul edilmeyen ihtilaflı para makbuzunun 21.04.2007 tarihli bulunduğu, davalı taraf bu ödeme tarihlerinin cari hesap ilişkisi nedeniyle dikkate alınmaması gerektiğini savunmuş ise de taraflar arasındaki ilişkide 2006 yılından devreden borç bakiyesinin bulunduğu, davacı tarafça davalını sunmuş olduğu 24.04.2007 tarihli… nolu tahsilat makbuzu ile alacağa konu çeklerin tahsil edildiğini ancak bu çeklere ait tahsilat makbuzunda kendilerinin imza ve kaşesi bulunmadığından davalının talebi üzerine 21.04.2007 tarihli tahsilat makbuzu imzalanarak verildiği, her iki makbuzdaki ödemenin de aynı alacağa ilişkin olduğu, mükerrer ödemenin söz konusu bulunmadığının belirtildiği, gerçekten de 24.04.2007 tarihli makbuzda davacı tarafın kaşe ve imzasının mevcut bulunmadığı görülmüştür.
Mahkememiz önceki kararının davalı tarafça temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin 05.03.2013 tarih,… Esas, …Karar sayılı bozma ilamı ile ” Dava, ticari satımdan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iaptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili borcun ödenmiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalının ödeme savunmasını ispat edemediği, teklif edilen yeminin davalı tarafından eda edildiği, davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği belirtilerek davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, davacıya yapılan 120.000. TL nakit ödemeyi içeren ve davacının düzenlediği 21.4.2007 tarihli “para makbuzu”nun; 24.4.2007 tarihli ve toplam 120.000. TL bedelli üç adet çekin alındığına dair tahsilat makbuzu ile mükerrer olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı yan, 24.4.2007 tarihli çek tahsilatına ilişkin makbuzda imza olmaması nedeniyle davalı tarafından makbuz talep edilmesi üzerine 21.4.2007 tarihli para makbuzunun düzenlendiğini, dolayısıyla 21.4.2007 tarihli makbuzun 24.4.2007 tarihli çeklere ilişkin makbuz yerine mükerrer düzenlenmiş olduğunu iddia etmiştir. Davalı taraf ise yanlar arası ilişkide çeklerin avans olarak verildiğini, daha sonra mal teslim edildiğini, açık hesabın bu şekilde işlediğini, 21.4.2007 tarihli para makbuzunun tarihinin çeklere ilişkin makbuzun(24.4.2007) tarihinden üç gün önceye ait olması nedeniyle mükerrerlik bulunmadığını, önce nakit para verilerek 21.4.2007 tarihli para makbuzun alındığını, daha sonra çeklerin verildiğini, makbuzlardan birinin içeriğinin para, diğerinin ise çek olması nedeniyle de mükerrerlik iddiasının kabul edilemeyeceğini savunmuştur.
Uyuşmazlık ile ilgili alınan 19.3.2010 tarihli bilirkişi 1. ek raporunda davacının düzenlediği fatura üzerine davalının ödeme yaptığı ve taraflar arasındaki ilişkinin bu şekilde süregeldiği belirtilmişken, 7.12.2010 tarihli bilirkişi 2. ek raporunda ise ihtilafın ortaya çıkmasına kadar yanlar arasındaki ticari ilişkinin peşin çek uygulaması şeklinde olduğu, ekstrelere bakıldığında davalının davacıya borçlu değilken ileri tarihli çeklerle ödeme yaptığı belirtilmiştir. Bu nedenle bilirkişi raporları arasında uyuşmazlığın esasına ilişkin yapılan tespitler çelişkilidir.
Öte yandan ve özellikle 19.3.2010 tarihli bilirkişi 1.ek raporunda 3 adet çeke ilişkin ödemenin her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu belirtilmiş olup, bu konuda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. 21.4.2007 tarihli para makbuzunun 24.4.2007 tarihli makbuzdan önce düzenlenmiş olması ve içerik olarak da çek tahsilatına ilişkin değil de para tahsilatına ilişkin bulunması karşısında sadece davacının beyanına istinaden mükerrer kabul edilmesi doğru olmadığı gibi, davalının ibraz ettiği 21.4.2007 tarihli yazılı delil niteliğindeki para makbuzunun aksinin, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun olduğundan bahisle tamamlayıcı yemin verilerek ispatlandığının kabulü de isabetsizdir. Davacının ticari defterlerindeki kayıtların dayanağı olarak 21.4.2007 tarihli para makbuzunu karşılayacak bir belge bulunmadığı gibi esasen uyuşmazlık da 21.4.2007 tarihli belgenin davacı tarafından kabul edilmemesinden kaynaklanmaktadır.
Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde konusunda uzman kişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiş olduğu bozmadan sonra yapılan yargılamada yargıtay bozma ilamına uyularak bilirkişi raporu aldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce verilen ara kararı gereğince dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda; Dosya üzerinde yapılan incelemeler, taraf ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde oluşturulan bilirkişi raporları ve tüm dosya münderecatına ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; Dava konusunun, davacının davalı adına düzenlediği 05/10/2007 tarih ve … sıra no.iu 13.163,07 USD bedelli, 01/10/2007 tarih ve … sıra no.lu 10.951,77 USD bedelli, 02/10/2007 tarih ve … sıra no.lu 487,65 USD bedelli, 22/01/2008 tarih ve …sıra no.lu 7.612,07 TL bedelli 4 adet faturadan kaynaklı alacağının tahsili için davalı aleyhine yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, Somut olaydaki uyuşmazlık konusunun davacıya yapılan 120.000 TL nakit ödemeyi içeren ve davacının düzenlediği 21.04,2007 tarihli “para makbuzu” nun 24.04.2007 tarihli ve toplam 120.000 TL bedelli üç adet çekin alındığına dair tahsilat makbuzu ile mükerrer olup olmadığı noktasında toplandığı, Davalı yanca toplam 120.000 TL bedelli üç adet çek haricinde davacıya 21.04.2007 tarihinde 120.000 TL nakit ödeme yapıldığı iddiasının, davalının daha önce yapmış olduğu çek ve havale ödeme yöntemleri ile uyuşmadığı gibi, bu miktarda bir nakit ödemenin ticari hayatın olağan akışına ve VUK Genel Tebliğlerine aykın olduğu kanaatine varılmakla birlikte, Yargıtay’ın bozma ilamında belirttiği mübrez 21.04.2007 tarihli 120.000 TL bedelli para makbuzunu karşılayacak (çeklere istinaden verdiğini ispat eder nitelikte) bir belge de bulunmadığı, Neticeten takdiri Sayın Mahkeme ait olmak üzere; 1. ihtilaf konusu 21.04.2007 tarihli 120.000 TL bedelli para makbuzunun 120.000 TL tutarındaki 3 adet çek Ödemelerine istinaden verildiğinin kabulü halinde davacının takip tarihi itibariyle (3 dolar faturası toplamı 35.602,49 USD ve 7.612,07 TL olmak üzere) 65.177,74 TL alacağının olduğunun kabulünün gerekeceği, Yargıtay’ın bozma ilamında belirttiği mübrez 21.04.2007 tarihli 120.000 TL bedelli para makbuzunu karşılayacak (çeklere istinaden verdiğini ispat eder nitelikte) bir belge bulunmadığından mezkur makbuzun münferit bir ödeme olarak kabulü halinde davacının takip tarihi itibariyle alacağının bulunmadığının kabulünün gerekeceği belirtilmiştir.
Mahkememizin … Esas – … Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiş ve Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar Sayılı 14/04/2016 tarihli ilamı ile “Dava konusu icra takibine konu alacağın davacı tarafından icra takip tarihinden önce tahsil edildiği dosya kapsamı ile sabit hale gelmiştir. Hal böyle olunca mahkemece, davacının alacağını tahsil etmesine rağmen aynı alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatmış olmasının haksız ve kötüniyetli olduğu gözetilerek davalı yararına İİK.nun 67. maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken bu talep hakkında olumlu – olumsuz bir hüküm kurulmamış olması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiş mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya bozma sonrası iş bu yeni esas üzerinden devam edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yargıtay… Hukuk Dairesi’nin … Esas, 2016/6594 Karar Sayılı 14/04/2016 tarihli ilamı ile davanın reddine dair mahkememizin bozma öncesi kararı kesinleşmiş olup, uyuşmazlık davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde dava konusu icra takibine konu alacağın davacı tarafından icra takip tarihinden önce tahsil edildiği, davacının alacağını tahsil etmesine rağmen aynı alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlattığı, icra takibi yapılmasının haksız ve kötüniyetli olduğu kanaati hasıl olmakla davalı yararına İİK.nun 67. maddesi uyarınca tazminata hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Asıl alacağın takip tarihindeki TL karşılığı (39.000,00 USD*1.6169 TL=63.059,10 TL) üzerinden hesap olunan %40 oranındaki 25.223,64-TL kötü niyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 35,90-TL maktu karar harcının peşin alınan 759,60-TL harçtan mahsubu ile artan 723,70-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 8.287,71-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan toplam 156,00-TL (120,00-TL 14/04/2015 tarihinde hesaplanan yargılama gideri ve 36,00-TL tebligat ücreti) yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair,davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
Hakim …