Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/503 E. 2020/922 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/503
KARAR NO:2020/922

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:01/06/2018
KARAR TARİHİ:23/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, uzun yıllardan beri lojistik ve depolama alanında faaliyet göstermekte olan saygın bir firma olduğunu, müvekkili şirketin … – … plakalı araçları ile davalı firmaya ait mallan taşıma işlerini gerçekleştirmekteyken 26.10.2017 tarihinde …/…/Merkez Zabıta Kontrol Noktasında zabıta ekiplerince denetime tabi tutulmuş, denetim neticesinde T.C. … Belediyesi *nin … Merkez Zabıta Ekiplerince düzenlenmiş bulunan 82, 83, 85, 87 sayılı 26.10.2017 tarihli Cezalı Hal Rüsumu Tutanakları uyarınca “5957 sayılı sebze ve meyveler ile yeterli arz ve talep derinliği bulunan diğer malların ticaretinin düzenlenmesi hakkında kanunun 8. maddesinin 8. fıkrası”” gereğince, müvekkilinin taşıdığı meyve ve sebzelerle ilgili “Hal kayıt sistemine bildirilmeden toptan mal alma satma” gerekçesiyle müvekkili aleyhinde 10.263,87 TL tutarındaki idari para cezası kesildiğini, yine 26.10.2017 tarihli … seri numaralı İdari Para Cezası Tutanağı ile de “5957 sayılı sebze ve meyveler ile yeterli arz ve talep derinliği bulunan diğer malların ticaretinin düzenlenmesi hakkında kanunun 14. Maddesinin ç. Fıkrası” gereğince “Hal kayıt sistemine bildirilmeyen malların veya bunların depolanması” gerekçe gösterilerek de 2.704,00 TL tutarındaki idari para cezası kesildiğini, ilgili para cezalarına itiraz edilmişse de idari para cezalarının icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalındığını, belirtilen idari para cezalarının kesilmesine, müvekkili şirkete ait araca yüklemeyi gerçekleştirmiş bulunan ve mal sahibi olan davalı şirketin sebebiyet verdiğini, cezalara konu beyan veya bildirimlerde bulunması gereken bu konuda gerekli tüm evrakları hazırlayıp sunması gereken tarafın da davalı şirket olduğunu, müvekkili şirketin sadece davalı şirkete ait malların taşınmasını yaptığını, her ne kadar, ilgili tutanaklarda “…. Tic. Nak. Ve San. Ltd. Şti.” olarak işlem yapılsa da davalı şirketin olağan genel kurulu ile tür değişikliğine gidildiği, … tarihinde tescil ve ilan olunduğunu, … tarihli … Sayılı Ticaret Sicil Gazetesi kaydında görüleceği üzere “… A.Ş.” olarak unvan değişikliği gerçekleştiğini belirtmek istediklerini, yine, söz konusu para cezalarının konusunu oluşturan 5957 sayılı kanunun 8. Maddesi 9. Fıkrası uyarınca; “Cezalı hal rüsumundan, malları taşıyan nakliyeciler ya da depolayanlar mal sahibiyle birlikte müteselsilen sorumludur” hükmü uyarınca müvekkili şirketin taşıdığı malların sahibi ve huzurda görülmekte olan dosya davalısı …. Tic. Nak. Ve San. Ltd. Şti.’nin işbu cezalardan müvekkili şirket ile Kanuni olarak müteselsilen sorumlu olduğunun açık olduğunu, ancak bu müteselsillik kanun gereği olup, asıl sorunluluğun davalı şirkette olduğunu, işbu cezalardaki mali yüke Mahkememizin de takdir edeceği üzere müvekkili şirketin olmakla birlikte Kanuna da açıkça aykırı olduğunu, işbu mali yükün müvekkilini mali açıdan da zor bir duruma sokmuş olduğunun izahtan vareste olduğunu, tüm beyanları doğrultusunda, mahkememizin de takdir edeceği üzere yukarıda bahsi geçen ceza tutanaklarının konusunu oluşturan malların sahibi ve sebepsiz zenginleşmekte olan tam kusurlu davalı şirketin sorumluluğuna gidilerek müvekkili şirketin tamamını ödemiş bulunduğu cezaların davalı şirketten alınarak müvekkili şirkete verilmesine karar verilmesi için saym mahkemede dava açılma zorunluluğunun hasıl olduğunu, tüm bu nedenlerle; 26.10.2017 tarihli 82, 83, 85, 87 seri nolu Cezalı Hal Rüsumu ve … seri numaralı İdari Para Ceza Tutanaklarının düzenlenmesine davalı şirketin sebebiyet vermiş olması sebebiyle davalarının kabulü ile müvekkili şirket tarafından ödenmiş bulunan 10.263,87 TL ye 2.704,00 TL tutarlarındaki idari para cezalarının ödeme tarihi olan 19.03.2018 tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faiz ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul manasına gelmemek ile birlikte, davacım tüm taleplerine karşı zamanaşımı itirazında bulunduklarını, taşıyıcının hak ve alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresinin 6102 sayılı TTK nun (yeni) madde 855 ile düzenlemiş olup, 855/3 gereği; “Rücu haklarına ilişkin zamanaşımı, rücu alacaklısının, zararı ve rücu borçlusunu öğrendiği tarihten itibaren, üç ay içinde zarar hakkında rücu borçlusuna bildirimde bulunmuş olması şartıyla; rücu alacaklısına karşı mahkeme kararının kesinleştiği günden, kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan hallerde ise, rücu alacaklısının borcu ifa ettiği tarihten itibaren işlemeye başlar” davacının taleplerinin zamanaşımına uğramış olup, taraflarınca kabulünün mümkün bulunmadığını, dava konusu idari para cezalarının haksız ve hukuka aykırı olup, müvekkili şirket tarafından iş bu para cezalarına karşı yasal yollara başvurulduğunu, … Belediyesi Toptancı Hal Müdürlüğü tarafından, müvekkili şirketçe alınan sebzelerin hal kayıt sistemine bildirilmediği gerekçesi İle düzenlenen 26.10.2017 tarihli cezalı hal rüsum tutanaklarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, cezalı hal rüsum tutanağına tabi malların müvekkili şirket tarafından düzenlenen 26.10.2017 tarihli sevk irsaliyesinde yer almakta olup; … nolu plakanın sehven … olarak yazıldığım, bildirim yapılmamasının ya da plaka bildirilmemesinin söz konusu olmayıp yalnızca birbirine çok benzer iki harf arasında yazım hatası yapıldığını, bu durumda bildirim yapılmamış kabul edilmesinin mümkün olmayıp, cezalı hal rüsum tutanağının haksız olduğunun açık olduğunu, burada idare tarafından verilen cezaların amacının bildirim yükümlülüğünün ihlalini cezalandırmak olması gerekmekte olup, bu bildirim yükümlülüğünü zaten yerine getirmiş olan müvekkili şirkete ayrıca ceza verilmesi cezanın amacı ile de örtüşmemekte olup, işlemlerin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirket aleyhine; … Belediyesi Toptancı Hal müdürlüğü tarafından tahakkuk ettirilen … numaralı cezalı hal rüsum tutanaklarına ilişkin … Valiliği Ticaret İl Müdürlüğü Hal Hakem Heyetine başvurulmuş olup, hal hakem heyetinin 16.01.2018 tarihli ve … nolu kararlan ile başvurularını kabul ederek idari işlemlerin iptaline karar verdiğini, ilgili hal hakem heyeti kararının dilekçe ekinde sunulduğunu, idare tarafından … Valiliği Ticaret İl Müdürlüğü Hal Hakem Heyeti kararının iptali için …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dosyası kapsamında dava ikam edilmişse de; …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. … K.sayılı karan ile, bildirim yükümlülüğünün yerine getirildiğinden bahisle davacının davasının kesin olarak reddine karar verdiğini, işbu gerekçeli kararın dilekçe ekinde sunulduğunu, davacı tarafın yasal süresi içerisinde aleyhine başlatılan takiplere itiraz etmemesinden doğan zararını, müvekkili şirkete yükleyemeyeceğini, müvekkili şirketin, idare tarafından tesis edilen hukuka aykırı işlemlere karşı her türlü yasal yola başvurmuşken, davacı tarafın yasal süresi içerisinde aleyhine başlatılan takiplere itiraz etmemesinden doğan zararını, müvekkili şirkete yüklemeye çalışmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın, her ne kadar aleyhine başlatılan icra takiplerine ödeme yapmak zorunda kaldığını iddia etmişse de, sayın mahkemenizce de takdir edileceği üzere, davacınm haksız ödeme emrine itiraz hakkının mevcut olup, davacının bu itiraz hakkını süresi içinde kullanmayarak hakkındaki takibin kesinleşmesine sebebiyet vermesinin tamamen davacınm kusurlu olup, bu sebeple doğan zarara ilişkin sorumluluğun da davacıya ait olduğunu, kimsenin kendi kusurundan faydalanamayacağını, davacının zaten iptal edilen cezaları ödemiş olup, davacının kusurlu davranışı ile fazlaca ödeme yapması hususunun müvekkili şirket açısından bağlayıcı olmadığını, davacı yanın yasal süresi içerisinde ilgili cezaların iptali için yasal mercilere başvuruda bulunmayarak; cezaların kesinleşmesine ve akabinde icra işlemlerin tatbikine kendi kusurlu davranışı ile sebebiyet verdiğini, bu anlamda söz konusu icra işlemlerin tabiki sebebiyle uğradığını iddia ettiği zararların tazminini müvekkili şirketten talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacının kanun gereği müteselsil sorumluluğunun bulunmadığını, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere 5957 sayılı kanunun 9. Maddesi gereği “Cezalı hal rüsumundan, malları taşıyan nakliyeciler ya da depoîayanlar mal sahibiyle birlikte müteselsilen sorumludurbu hüküm uyarınca davacı vekilinin de kabul ettiği üzere çok açık şekilde davacınm kanundan doğan sorumluluğunun söz konusu olduğunu, davacı tarafça, hukuki sorumluluğun kabul edilmesi ile birlikte kusurunun olmadığım ileri sürmesinin taraflarınca anlaşılamadığını, zira davacı tarafın ürünlerin nakil aracına yüklenilmeden hal kayıt sistemine bildirim yapılıp yapılmadığının kontrolü sağlamakla yükümlü olup, bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu bağlamda davacınm hem sorumluluğunun söz konusu olmadığı iddiasının tamamen gerçeğe aykırı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tüm bu nedenlerle; haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 26/10/2018 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesine karar verilmiştir.
19/02/2019 tarihli raporunda bilirkişi özetle; Davacı nakliyeci tarafından davalı şirkete ait meyvelerin … dorse … çekici ile …-…’dan istanbul Haline nakli esnasında … Ui … ilçesi … Merkez Zabıta Kontrol Noktasında Belediye elemanlarınca 26.10.2017 tarihinde yapılan kontrol esnasında yüklü olan mallarla ilgili olarak Hal Kayıt Sistemine bildirilmeden toptan mal alma satma gerekçesiyle; davacı adına 26.10.2017 tarihli 82, 83, 84, 85, 86, 87 numaralı 6 adet toplam 10.263,87 TL tutannda Cezalı Hal Rüsumu Tutanaklan’mn ve 1 adet 2.704,00 TL tutarında 37 numaralı idari Para Ceza Tutanağı düzenlendiği, bu tutanaklarla ilgili olarak davacı şirkete 15.02.2018 tarihli 2 adet Ödeme Emri gönderildiği, ödeme emirlerinde belirtilen ceza bedellerinin davacı şirket tarafından 19.03.2018 tarihinde dava dışı … Belediyesi Toptancı Hal Müdürlüğüne EFT ile 12.967,87 TL (10.263,87 TL + 2.704,00 TL) ödendiği, davalı …Ş. tarafından Hal Hakem Heyeti Başkanlığı’na dilekçe ile yapılan müracaatta bu malların bildiriminin mal yola çıkmadan önce yapıldığı ve bildirim görüntülerinin veya künye numaralarının hazır olduğu ve kendilerine verebileceklerini beyan edilmesine rağmen, cezalı hal rüsum tutanağının düzenlendiği, sevk edilmeden önce bildirimi yapılan mallara ait kesilen tutanaklardaki cezaların iptal edilmesinin talep edildiği, …nbul Valiliği Ticaret Müdürlüğü Hal Hakem Heyeti Başkanlığı tarafından 16.01.2018 tarihinde düzenlenmiş … (dosya no= …),… (dosya no= …) ve … (dosya no=
…) sayılı kararlarında, … plakalı araçla sevk edilen mallar için bildirim, mal yola çıkmadan, 26.10.2017 tarihinde yapıldığı, ancak, araç plakasının … yerine sehven … olarak yazıldığı ve mal yola çıkmadan bildirim yapıldığı görüldüğü gerekçesi ile cezalı hal rüsumuna konu talebin kabulüne, toplam 10.263,87 TL.lık cezanın iptaline katılanların oy birliği ile karar verildiği sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Alınan bilirkişi raporu usulüne uygun şekilde taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerinin itirazı üzerine bu kez taşıma hukuku konusunda uzman bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
03/11/2020 tarihli raporunda bilirkişi heyeti özetle; Davacı nakliyeci tarafından davalı şirkete ait meyvelerin … dorse … çekici ile …-…’dan … Haline nakli esnasmda … İli … İlçesi Merkez Zabıta Kontrol Noktasında Belediye elemanlarınca 26.10.2017 tarihinde yapılan kontrol esnasmda yüklü olan mallarla ilgili olarak Hal Kayıt Sistemine bildirilmeden toptan mal alma satma gerekçesiyle; davacı adına 26.10.2017 tarihli 82, 83, 84, 85, 86, 87 numaralı 6 adet toplam 10.263,87 TL tutarında Cezalı Hal Rüsumu Tutanaklarının ve 1 adet 2.704.00 TL tutarında 37 numaralı İdari Para Ceza Tutanağı düzenlendiği, bu tutanaklarla ilgili olarak davacı şirkete 15.02.2018 tarihli 2 adet ödeme Emri gönderildiği, ödeme emirlerinde belirtilen ceza bedellerinin davacı şirket tarafından 19.03.2018 tarihinde dava dışı … Belediyesi Toptancı Hal Müdürlüğüne EFT ile 12.967,87 TL (10.263,87 TL + 2.704,00 TL ödendiği, davacı ve davalının 5957 sayılı Kanun m. 8/9 uyarınca, kesilen idari para cezalarından müteselsilen sorumlu olduğu, 26.10.2017 tarmli 82, 83, 84, 85, 86, 87 numaralı 6 adet cezalı hal rüsumu tutanaklarına binaen verilen 10.263,87 TL tutarındaki cezanın davalı şirket tarafından iptali sağlanmış olduğundan, davacının mezkur bedele ilişkin rücu talebinin yerinde olmadığı, 20.10.2017 tarihli 37 numaralı idari para ceza tutanağına binaen verilen 2.704,00 TL tutarındaki idari para cezası bakımından, davalının bu idari para cezasından sorumlu olduğu, davacının buna ilişkin olarak 2.704,00 TL’nin tamamı için davalıya rücu edebileceği, davacının 2,704,00 TL olarak ödemiş olduğu ceza için rücu talebinin, TK m. 855/3*teki üç (3) aylık zamanaşımına uğramadığı sonuç ve kanaatine varıldığı beyan etmiştir.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, taraflar arasındaki taşıma ve ticari ilişkiden kaynaklı davacının ödediğini iddia ettiği idari para cezalarına yönelik rücu istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 03/05/2008- 03/05/2009 tarihlerinde geçerli olmak üzere Para Paket Sigorta poliçesi imzalanmış olup, poliçe kapsamında olay başına 250.000 USD ve yıllık 400.000USD teminat limiti belirlendiği, sigortalı davacının şirketinde gerçekleşen emniyeti suistimal olayı nedeniyle dosya kapsamında bulunan 07/04/2010 tarihli Durukan Eksperlik Limited Şirketi ekspertiz raporunda hasar bedelinin 53.308,11 USD olarak belirlendiği, hasara yönelik ihbarın davalı sigorta şirketine 04/02/2009 tarihinde tebliğ edildiği, 53.308,11 USD karşılığı sigorta şirketinin 16/11/2017 tarihinde 87.773,57TL ödemede bulunduğu anlaşışlmaktadır.
6762 s. Kanun m.1299 “Sigorta bedelini ödeme borcu, karada ve iç sularda taşıma rizikolarına ait sigortalar dahil, bütün mal sigortalarında, rizikonun gerçekleştiğini sigortacıya ihbar borcunun 1292 nci madde hükmünce doğduğu tarihten muaccel olur” hükmü gereğince sigorta tazminatının muacceliyeti rizikonun gerçekleştiğinin sigortacıya ihbar borcunun doğduğu tarihte, İhbar borcu ise rizikonun gerçekleştiğinin öğrenilmesi ile başlamaktadır.
ETTK m.1292 “Sigorta ettiren kimse sigortanın taallük ettiği rizikonun gerçekleştiğini haber aldığı tarihten itibaren beş gün içinde sigortacıya haber vermeye mecburdur.”
davacı taraf … Şubesi sorumlu müdürü …’a yerinde bulunmayan şirket mallarının teslimi için 13/01/2009 tarihine ihtarname keşide ettiği, teslim edilmemesi üzerine hakkında şikayette bulunduğu ve …. Asliye Ceza Mahkemesi … E… K. Sayılı karar ile davacı sigortalının işçisinin emniyeti suistimal suçunu işlediğinin sabit olduğuna karar verildiği, 02/02/2009 tarihli …. Noterliği … yevmiye nolu ihtarname ile davalı sigorta şirketine hasar ihbarı ve ödeme talebinde bulunulduğu, davalı sigortanın kararırn kesinleşmemesi nedeniyle ödeme yapmadığı, bunu üzerine karar kesinleştikten sonra 02/11/2017 tarihli …. Noterliği … yevmiye nolu ihtarname ile davalı sigorta şirketine ticari faizi ile birlikte hasar ihbarı tekit edildiği, 16/11/2017 tarihinde sigorta şirketince 87.773,57TL ödemede bulunulduğu ancak davacının ekspertiz raporunda belirtilen 53.308,11 USD nin fiili ödeme günündeki TL karşılığının ödenen bedel mahsup edilerek faiziyle birlikte ödenmesi için davalı sigortaya karşı 25/12/2017 tarihli …. Noterliği … yevmiye nolu ihtarname keşide ettiği anlaşılmıştır. Olayda sigorta şirketine ihbarın süresinde yapıldığı anlaşılmaktadır.
Ancak, sigorta tazminatının muacceliyetine ilişkin olarak kendisine riziko ihbarı yapılan sigortacının da araştırma ve inceleme yapma hakkının bulunduğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla, muacceliyet konusunda riziko ihbarı yanında sigortacının edimine ilişkin araştırmaları da tamamlamış olması önemli bir kriterdir. Ancak, menfaatler dengesinin korunması açısından sigortacının incelemesine de bir süre sınırlandırması getirilmelidir. 6102 sayılı Kanun m.1427 uyarınca su sürenin zarar sigortalarında rizikonun gerçekleştiğinin ihbar borcunun doğduğu tarihten itibaren 30 gün, can sigortalarında ise araştırma yapılacak şeylerin kapsamının daha dar ve zarar sigortasına göre daha net olmasından dolayı 15 gün olarak öngörülmüştür. Ancak, menfaatler dengesinin korunması bakımından sigortacıya yüklenilemeyen nedenlerden dolayı incelemeler tamamlanamamışsa, örneğin gerekli evrakların sigorta ettiren veya sigortalı tarafından sigortacıya zamanın veya hiç verilmememsinde olduğu gibi, bu süreler işlemeyecektir. Diğer taraftan, sigortacı rizikonun gerçekleştiği kendisine ihbar yapılmadan öğrenmiş ise, muacceliyet için rizikonun gerçekleştiğine ilişkin ihbarın yapılmış olması da aranmamalıdır.
Tazminat veya can sigortaları bakımından bedel ödemesi için tüm bilgi ve belgeler sigortacıya verilmiş olmakla birlikte incelemeler bitirilememiş olabilir. Ancak, sigorta ettirenin sigorta sözleşmesini yaparken de amacı zararının bir an önce telafi edilmesi ve karşılaştığı tehlikeden dolayı herhangi bir mağduriyetinin doğmamasıdır. Bu durumda da sigorta ettirenin menfaati korunması gerekeceğinden madde ile sigortacıya ödenecek tazminat veya bedelden mahsup edilmek üzere avans verme mecburiyeti getirilmiştir.
6102 sayılıl TTK m. 1427 ile sigortacının sigorta ettirene göre daha güçlü bir konumda olduğu göz önünde bulundurularak tazminat ödeme borcunda sigortacının temerrüde düşmesi için sigortacıya ihtar gönderilmiş olması aranmamış ve sigortacıyı temerrüt faizi ödemekten kurtaran anlaşmaların geçersiz olduğu kabul edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta ceza mahkemesinin kararının kesinleşmesinden sonra davalı tarafın olay tarihindeki kur karşılığı ödeme yapmış olduğu değerlendirimdiğinde 07/04/2010 tarihli Durukan Eksperlik Limited Şirketi ekspertiz raporunda tespit edilen 53.308,11USD hasar bedelinin taraflarca kabul edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre davalı sigortanın ceza mahkemesinin kararı kesinleşmesine kadar faizin işlemeyeceği iddiası yerinde değildir.
Mahkememizce aldırılan usul ve yasaya uygun denetime elverişli kök ve ek bilirkiş raporlarında yapılan teknik incelemelerde hasar bedelinin dosya kapsamında bulunan ekspertiz raporundaki belirlenen 53.408,11USD ile örtüştüğü, 16/11/2017 tarihinde yapılan 87.773,57TL ödemenin ödeme tarihindeki kur üzerinden 22.615,64USD nin düşülmesi ile davacının 30.692,46USD alacağının kaldığı tespit olunmuştur.Olayın ve hasarın gerçekleşme tarihi, ihbar tarihi dikkate alındığında 6762 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerektiğinden bilirkişi heyetince buna göre 04/02/2009 tebliğ tarihinden itibaren TCMB resmi sitesindeki faiz oranları tablosu dikkate alınarak hesaplanan 32.738,13 USD işlemiş faiz talep edilebileceği kanaatine varılmakla davanın kısmen kabulü ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Ayrıca icra inkar tazminatı talebi bakımından emniyeti suistimal suçunun işlenip işlenmediği ceza mahkemesinde yapılan yargılama ile belirlenmiş olup alacağın likit olma şartı sağlanmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile;
2.704,00 TL idari para cezasının ödeme tarihi olan 19/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan rücuen tahsiline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 184,71 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 221,46 TL harçtan mahsubu ile artan 36,75 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.704,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.704,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından dava açılırken yapılan 262,56 TL ( 221,46 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH) toplam harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan 2.545,00 TL ( 2.350,00 TL BK, 195,00 TL müzekkere ve tebliğler ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 530,67 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan 11,00 TL ( posta gideri ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 8,70 TL’lik kısmının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır