Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/481 E. 2022/18 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/481
KARAR NO:2022/18

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:28/05/2018
KARAR TARİHİ:19/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile aralarında düzenlenen sözleşmeye ilişkin borcun davalı tarafça ödenmediğini, davalı ile 24.02.2017 Tarihli sözleşme akdedildiğini, buna göre kendilerinin; organizasyon alanında yer tahsis, kapı giriş host/hostes danışma hizmeti, organizasyon alanının genel güvenlik ve temizlik hizmetlerini davalı şirkete 1 m2 alan ücreti x kiralanan metrekare ücret karşılığında sunmayı taahhüt ettiğini, davalının 01.06.2017 tarihinde itiraz ederek “sözleşmenin imzalama tarihinin 30.03.2017 olduğu ve 24.02.2017 tarihli sözleşmede imzaların olmadığını belirttiğini, 24.02.2017 sözleşmede imzaların olduğunu ve bunun gerçekle alakasının olmadığını, 24.02.2017 tarihli sözleşme 05.04.2017 tarihinde davalı tarafından haksız olarak fesih edildiğini, sözleşmeye konulan cezai şartın aykırı olmadığını ve sözleşmeye uymayan davalının cezai şartı ödemesi gerektiğini, 24.02.2017 tarihli Sözleşmenin 9-Mali Esaslar başlığında; “kiracı imzalamış olduğu sözleşmeyi organizasyonun açılış tarihinden ençok 180 gün önce tek taraflı fesih ederse, organizasyon öncesi hizmetler karşılığı olarak, sözleşme bedelinin %30 unu 90 gün önce tek taraflı fesih ederse, sözleşme bedelinin %60 unu peşin öder 90 günden daha kısa süre kala sözleşmeyi feshedemez, …’in onayı olmadan tek taraflı feshederse tüm maddi yükümlülükleri yerine getirmelidir” ifadelerinin olduğunu, 24.02.2017 tarihli stand kiralama sözleşmesinde genel işlem şartlarının uygulanmasının imkanı olmadığını, davalının borcunu ödememesi üzerine ….İcra Müd. … E. Sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazda bulunduğu ….İcra Müd. … E. Sayılı icra takibine itirazın iptaline, takibin devamına, davalının haksız itirazı sebebiyle %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İTO kayıtlarında davacısı şirketin farklı iki tüzel kişilik olduğunu ve bu sebeple aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, davacı ile akdedilen sözleşme 24.02.2017 tarihinde imzalandığını, organizasyonun başlangıç tarihi ise 18.04.2017 tarihi olduğundan sözleşme organizasyona 60 gün kala imzalandığından cezai şartın söz konusu olmadığını, kendilerinin 24.02.2017 tarihli sözleşmenin, 05.04.2017 tarihinde fesih edildiğine ilişkin bir beyanı olmadığını, böyle bir yazının kendileri ile alakasının olmadığını, buna ilişkin böyle bir fesih var ise davacının belgeyi dava dosyasına sunması gerektiği, davanın husumet ehliyeti yokluğundan esastan reddine, aksi halde davanın tümden reddine, davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 13/02/2020 tarihli ara karar ile dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları ile dayanağı belgeler üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
02/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı … Ltd. Şti. defter ve belgelerinin ticari ilişkinin oluştuğu 2017 yılında sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, diğer yıllarda delil vasfına haiz olmadığı, davalı … Ltd.Şti’nin; defter ve belgelerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacının ticari kayıtlarında davalıdan 11.343,75 Usd karşılığı, 40.479,61 TL. alacaklı olduğu, davalının ticari kayıtlarında, husumete konu fuar için davacıya; 13.500,00 TL. ödeme yaptığı, davacının 2017 Şubat ayında, davalıya tanzim ettiği faturayı BS beyanı ile beyan ettiği, davalının 2017/Şubat BA beyanında davacıya ait faturanın olmadığı, ürünlere ilişkin yazılı olarak iade veya tamamen-kısmen ayıp ihbarının olmadığı, faturanın davalıya ne şekilde teslim edildiğine ilişkin bilginin olmadığı, borçlunun temerrüdünden söz edebilmek için, borcun talep edilebilir hale gelmesine rağmen borçlu tarafından borcun ifa edilmemesi ve bu hususun alacaklı tarafından borçluya bildirilmesi gerektiği, somut olayda, borcun varlığı; taraflarca akdedilmiş … (18-20 Nisan 2017) Formunda belirlenmiş olduğu, 5.747,50 Usd için 10.03.2017 Tarihinde, 5.596,25 Usd İçin 10.04.2017 Tarihinde temerrüte düştüğü, davacının ticari defterlerinin davacı lehine delil teşkil etmesede, defter kayıtlarını doğrulayan, kesilen fatura, taraflarca akdedilen sözleşme ve davalının yaptığı ödeme tutarı dikkate alındığında; davacının davalıdan 11.343,75 USD alacaklı olduğu, … (18-20 Nisan 2017) formunda ödemelerin zamanında ödenmemesi halinde aylık %1 gecikme faizi ödeneceği belirlendiğinden; İcra takibinde talep ettiği; ana Para; 11.343,75 Usd. ve 54,54 USD. faiz talebinin yerinde olduğu, 26.05.2017 tarihinden itibaren 11.343,75 USD’ye %3,90 faiz talebinin yerinde olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
24/06/2021 tarihli ara karar doğrultusunda tarafların itirazlarının değerlendirilmesi ve çelişkilerin giderilmesi amacıyla bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
26/07/2021 tarihli ek raporda bilirkişi; davacının “itirazın iptali” olarak açılan davayı ıslah ile “Alacak” davasına dönüştüğü, alacak” davasında alacağın doğduğu ilgili yılın ticari defterlerinin incelenmesinin yeterli olduğu, diğer yıllara ilişkin incelemenin, davalı tarafından sonraki yıllarda ödeme yaptığına ilişkin itiraz veya buna ilişkin bilgi/belge sunulması halinde söz konusu olabileceği ancak davacının 2017 yılından sonra davacıya ödeme yaptığı veya peşinat ödemesi dışında ödeme yaptığına ilişkin bir itirazının olmadığı dikkate alındığında; ödeme listesinin yapıldığı “… başlıklı” evrakta ödemenin 3 taksit ve Usd olarak belirlenmiş olması, faturanın USD olarak düzenlenmiş olması (Faturada TL. kur olması VUK zorunluluklarındandır), … başlıklı evrakta; “Toplam Tutar (yazı ile) atmışüçbin yüzsekseksen amerikan doları yazısı ile altında “not: amerikan doları kuru 3,60 türk lirası’na sabitlenmiştir”. notlarının ticari ilişki ile (fuar ile) bağının olmadığı kanaati oluştuğu, kök raporundaki diğer tüm tespit ve görüşlerimin aynen muhafaza edildiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında imzalandığı iddia olunan 24/02/2017 tarihli sözleşmenin davalı tarafça tek taraflı fesih edilmesi nedeniyle cezai şart alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemi ile açılmıştır. Davacı vekilinin 28/08/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile davayı tamamen ıslah ile alacak davasına çevirdiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce aldırılan 02/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda, Davacı şirketin 2017 Yılına (ticari ilişkinin başladığı ve asıl kayıtların bulunduğu yıl) ait ticari defterinin TTK 64-65-66 ve 82 Mad. ve VUK 220-226 maddesine göre açılış ve kapanış tasdikinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı bakımından VUK 215-219 Mad. hükümleri ile muhasebe sistemi uygulama tebliğlerine uygun olduğu, davacı lehine delil vasfına haiz olduğu,2018-2019-2020-2021 Yıllarına ait ticari defterlerinin TTK 64-65-66 ve 82 Mad. ve VUK 220-226 maddesine göre açılış ve kapanış tasdikinin usulüne uygun olarak yaptırılmadığı, kayıt nizamı bakımından VUK 215-219 Mad. hükümleri ile muhasebe sistemi uygulama tebliğlerine uygun olduğu olmadığı, 2018-2019-2020-2021 Yılına ait ticari defterlerin davacı lehine delil vasfına haiz olmadığı tespit edilmiştir. Davalı şirketin ticari defteri üzerinde yapılan incelemede ise; Davalı şirketin 2017-2018-2019 Yıllarına ait ticari defterinin TTK 64-65-66 ve 82 Mad. ve VUK 220-226 maddesine göre açılış ve kapanış tasdikinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı bakımından VUK 215-219 Mad. hükümleri ile muhasebe sistemi uygulama tebliğlerine uygun olduğu, incelenen ticari defterlerin davacı lehine delil vasfına haiz olduğu tespit edilmiştir. Davacının ticari kayıtlarında davalıdan 11.343,75 Usd karşılığı, 40.479,61 TL. alacaklı olduğu,Davalının ticari kayıtlarında, husumete konu fuar için davacıya; 13.500,00 TL. ödeme yaptığı ve bu ödemenin davacının kayıtlarında mevcut olduğu, BA-BS Beyanlarında; Davacının 2017/Şubat BS Formu ile; takibe konu ettiği alacağı karşılayacak tutarda satış faturasını, 1 adet ft. 53.979,00 TL. olarak beyan ettiği ve beyanın davacının defter kayıtları ile uyumlu olduğu Davalının 2017/Şubat BA Formunda; davacıya ait fatura bildiriminin bulunmadığı anlaşılmıştır.
İtirazlar üzerine aldırılan ek raporda değişikliğe gidilmesine gerek olmadığı belirtilmiştir.
Davalının, sözleşmeyi yetkili kişinin imzalamadığı, iddiası fuar için davacıya; 13.500,00 TL ödeme yapıldığının tespiti karşısında ticari hayat şartlarına göre yerinde değildir.
Ayrıca kök bilirkişi raporunda, 53.979,00TL bedelli takibe konu edilen faturanın davalıya teslimine ilişkin belgenin bulunmadığı, davalının 2017/Şubat BA formunda bu faturanın da bildirilmediği tespiti yapılmıştır. Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Yukarıda değinildiği üzere tarafların ticari defter kayıtları birbiri ile uyuşmamaktadır.
Davalı vekili, feshin davadışı üçüncü bir şirket tarafından yapıldığını, sözleşmenin 9. Maddesine göre fesih olmadığından cezai şart talep edilemeyeceğini ileri sürmektedir.
Dava dosyasına sunulan, … firmasınca davacıya hitaben 05.04.2017 tarihinde adi yazılı olarak tanzim edilmiş yazıda; … sözleşmesinin kendilerince 30.03.2017 tarihinde imzalandığını ancak halen karşı tarafın sözleşmeyi imzalamadığından, etkenliğin başlangıç tarihinin 18-20 Nisan olduğunu, sözleşmenin, etkinliğin başlamasına 19 gün kala imzalandığını, sözleşmenin 4.2 maddesi gereğince sözleşmenin tarafların imzaları ile yürürlüğe gireceğinin belirtildiğinden, sözleşmenin 05.04.2017 tarihinde halen imzalanmamış olması sebebiyle etkinliğe katılmayacaklarını, 05.04.2017 tarihi itibariyle sözleşmenin geçersiz olduğunu ve taraflarınca geri çekildiği”, ihtarın davalı şirket tarafından çekilmediği görülmektedir.
Sözleşmenin 9. Maddesi incelendiğinde, Kiracı imzalamış olduğu sözleşmeyi organizasyonun açlıış tarihinden ençok 180 gün önce tek taraflı fesih ederse, organizasyon öncesi hizmetler karşılığı olarak, sözleşme bedelinin %30 unu peşin öder, kiracı imzalamış olduğu sözleşmeyi organizasyonun açlıış tarihinden ençok 90 gün önce tek taraflı fesih ederse, organizasyon öncesi hizmetler karşılığı olarak, sözleşme bedelinin %60 unu peşin öder, kiracı imzalamış olduğu bu sözleşmeyi organizasyonun açılış tarihinden en çok 90 günden daha kısa süre kala sözleşmeyi feshedemez, …’in onayı olmadan tek taraflı feshederse tüm maddi yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır. Taraflarca akdedilen 24.02.2017 Tarihli sözleşmeye göre, imza tarihinde 18.04.2017 tarihinde fuarın başlayacağının bilindiği ve fuarın başlama tarihi ile sözleşme imza tarihi arasında; 54 gün olduğu açıktır.Buna göre, sözleşmenin 9. Maddesinin uygulanma şartlarının olmadığı, cezai şart talep edilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmaktadır. Keza, taraflar tacir olup davacının TTK 18. maddesi gereğince tacirin ticaretini gerektiren tüm konularda basiretli tacir gibi hareket etme zorunluluğunda olduğu, basiretli tacir gibi hareket etme sorumluğuna aykırı olarak işin gerektirdiği, dikkat ve özeni göstermediği, sözleşmenin maddelerini durumun koşullarına göre tadil etmediği ortada olup bunun sonucuna da katlanması gerekmekte olup dolayısıyla davacının fuar nedeniyle cezai şart talep edemeyeceği anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70-TL maktu karar harcının peşin harcından alınan 890,74-TL harçtan mahsubu ile artan ‭810,04‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 7.580,61 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/01/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır