Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/476 E. 2019/470 K. 17.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/476 Esas
KARAR NO : 2019/470 Karar

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 28/05/2018
KARAR TARİHİ: 17/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait davalı banka nezdindeki hesabına kimliği belirsiz kişiler tarafından internet bankacılığı ile girilerek kredi kullandırıldığını, kredi tutarının dava dışı …’a gönderildiğini, bu hesaptan da paranın çekildiğini, Şile Cum. Sav.’nın … sayılı soruşturma dosyası ile şikayette bulunulduğunu, kredinin kullandırıldığı hesaptan müvekkilinin emekli maaşını aldığını, kullanılan kredi tutarlarının 22/01/2018 tarihinden itibaren müvekkilinin hesabından çekildiğini, bu konuda davalı bankanın Beşiktaş Şubesi ile iletişime geçildiğini, davalı banka şube yönetici tarafından savcılık kararına göre hareket edildiğinin bildirildiğini, akabinde davalı bankaya noter yoluyla ihtarname gönderildiğini, davalı banka tarafından müşteri bilgilerinin 3. Kişilerle paylaşılamadığının bildirildiğini, kredi kesintilerinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, dava konusu kredi nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini ve tahsil edilen paraların bankadan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememiz 02/07/2018 tarihli ara kararı ile davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu kullandırıldığı belirtilen kredi tutarlarının hesabına gönderildiği …’a dava açmak yerine kusuru olmayan müvekkiline karşı dava açtığını, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, kredinin internet yoluyla kullandırıldığını, davacının kimlik numarası ve parola girişi yapıldığı gibi sistemde kayıtlı telefonuna SMS yoluyla gelen şifre girişinin de gerçekleştirildiğini, dolayısıyla müvekkilinin bir kusurunun olmadığını, bu nedenle de müvekkilinin davalı sıfatı bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşme ve mevzuat gereğince davaya konu edilen zarara ilişkin davacının münferiden sorumlu olduğunu, mahkememizce verilen ihtiyati tedbire ilişkin kabul kararının kaldırılmasını, sıfat yokluğundan davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, dolandırılma sebebiyle kredi kullandırıldığı iddiasıyla borcun olmadığının tespiti ve tahsil edilen paraların istirdadı istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde;
HMK nun 1. maddesi “(1)Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır.
6102 Sayılı TTK nun 4. maddesinde ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumu düzenlenmiştir. TTK nun 4. maddesine göre; Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Yine tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; TTK ndan, TMK nun 962–969. maddelerinden, TBK nun 202, 203, 444, 447, 487–501, 515–519, 532–545, 547–554, 555–560 ve 561–580. maddelerinden, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuattan, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerden ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
TTK nun 5. maddesinde de ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlenmiştir. TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakmakla görevlidir.
TTK’nın 4. maddesi incelendiğinde, üç grup ticarî davanın bulunduğu, ayrımın 1- Mutlak Ticari Davalar, 2- Havale, Vedia ve Fikir ve Sanat Eserlerine İlişkin Haklardan Doğan ve Bir Ticarî İşletmeyi İlgilendiren Davalar 3- Nispi Ticari Davalar olarak yapılabileceği, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davaların (mutlak ticarî davalar); ticarî sayılması için en azından bir ticarî işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar (nispî ticarî davalar) olarak nitelendirilebileceği, Mutlak Ticarî Davaların, 6102 Sayılı TTK’ nın 4/1.a bendinden f’ bendine kadar sayılan hususlardan doğan davalar ile özel kanun hükümleri gereği (Mutlak) ticarî sayılan davalar olarak ikiye ayrılabileceği, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın belirtildiği gibi bu tür davaların mutlak ticarî dava sayılacağı ve Ticaret Mahkemelerinin görevine gireceği, havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan uyuşmazlığın ticarî dava sayılabilmesi için, uyuşmazlığın, taraflardan birinin ticarî işletmesiyle ilgili olması koşulu aranmayacağı (TTK 4.1, son cümle), nispi ticari davalar ile ilgili olarak ise; TTK 4/1 Maddesinde yer alan hükme göre “her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının” ticarî dava sayılacağı, taraflardan yalnız birinin ticarî işletmesi ile ilgili olarak yasada sayılanlar dışında sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların, ticarî davaya vücut vermeyeceği, taraflardan birinin ticarî işletmesini ilgilendiren bu tür sözleşmelerin, her ne kadar TTK 19.2 uyarınca diğer taraf için de ticarî iş sayılırsa da, bu durumun, davanın TTK 4/l’e göre (nispî) ticarî dava sayılmasını gerektirmeyeceği anlaşılmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3/1-k Maddesinde, Tüketicinin ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlandığı,
Aynı yasanın 3/1- ı- bendinde Tüketici işleminin ise ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmış olduğu anlaşılmıştır.
Tüketici Mahkemelerinin görevini düzenleyen 73/1 Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 83/2 Maddesinde ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verildiği, Geçici 1/1 Maddesinde ” Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder.” hükmüne yer verildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, davacı ile davalı Banka arasında “Bireysel Müşteri Sözleşmesi” imzalandığını, mahkemece davacı ile davalı Banka arasındaki ilişkinin Bankacılık işlemi, davacının ise ticari ve mesleki amaçlı hareket etmediğinden tüketici konumda oldukları, dava tarihi itibariyle bu tür davalarda Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmiş, aşağıdaki şekillde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 Mad. Gereğince Davanın usulden REDDİNE
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nın 20.Maddesi uyarınca belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-HMK’nın 331. Maddesi uyarınca harç-vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip

Hakim