Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/420 E. 2020/886 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/420
KARAR NO:2020/886

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:08/10/2013
KARAR TARİHİ:17/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı … San.ve Tic.A.Ş’nin 31/10/2011 tarihli, 150.000 TL bedelli çeke istinaden 06/03/2012 tarihinde ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile müvekkili … ve ortağı olduğu … San.ve Tic. Ltd.Şti i. aleyhine icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin müvekkiline tebliği üzerine, takipte diğer borçlu … San Ve Tic.Ltd.Şti ve müvekkilinin oğlu … ile takip alacaklısı … San. Ve Tic.A.Ş. arasında, 15.11.2012 tarihli protokol imzalandığını, İş bu protokol uyarınca davalı şirket yetkilisi …’in , şirket adına imzaladığı “Protokol, Makbuz ve Taahhütnamedir” başlıklı belgede; “Ben …, aşağıda dökümü yapılan çekleri, … San. Ve Tic.Ltd.Şti. ve …’dan aldım. Geçmişte … A. Ş. olarak yukarıdaki firmalara ve …’e firmam adına ve şahsım adına açtığım tüm davalardan feragat ediyorum., kendilerinden hiçbir alacağım kalmadığını ve eski hesaplarla ilgili hiçbir şekilde kendilerine yeni davalar açmayacağımı beyan ve taahhüt ederim” şekilde beyanda bulunduğunu ve bu beyanla müvekkilnii ibra ettiğini, iş bu tutanak taraflarca imza edildiğini, İşbu Protokol uyarınca, …’nın; 6114491 sayılı, 31.05.2013 tarihli, 17.000 TL bedelli, … sayılı, 11.05.2013 tarihli, 17.000 TL bedelli, …, 31.05.2013 tarihli, 23.000 TL bedelli, … sayılı, 15.06.2013 tarihli, 50.000 TL bedelli, çekleri alacaklı- … San. Ve Tic.A.Ş. yetkilisi …’e teslim edildiğini, bu protokol uyarınca davalıya teslim edilen çeklerin toplam bedeli 107.000,OOTL. Olduğunu, ayrıca alacaklı tarafa 21.03.2013 tarihinde 3.000 TL nakit ödeme yapıldığını, toplamda 110.000 TL tutarında ödeme yapıldığını, müvekkilinin alacaklı görünen tarafa başka bir borcu olmadığını, alacaklı görünen tarafından müvekkil aleyhine açılmış başkaca icra takip dosyası da olmadığını, taraflar arasında gerçekleştirilen bu protokolün borcu sona erdiren bir ibra sözleşmesi olduğunu, davaya konu borcun bu şekilde itfa edilmiş olmasına rağmen alacaklı yanın haksız ve kötü niyetli olarak takibe devam ettiğini ve haciz ve muhafaza işlemleri yaparak, müvekkilini zor durumda bıraktığını, Oysa gerek emredici hükümlerin gerekse Yargıtay içtihatları uyarınca borç ve ferileri itfa ettikten sonra artık bu süresiz olarak takibin iptali ve durdurulması sebebi olduğunu, Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 2005/2842 E., 2005/5993 K. sayılı, 22.03.2005 tarihli kararında: ” Feragat, iki taraftan birinin netice i talebinden vazgeçmesidir. Karşı tarafın kabulüne bağlı olmayan bu beyan, aynı Kanunun 95/1.maddesi gereğince de kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl eder.Somut olayda alacaklının sözü edilen belgedeki feragati bir tereddüde yer vermeyecek açıklıkta olup, herhangi bir koşula da bağlı tutulmadığını, ibranamenin alt bölümünde yer alan ve alacaklınını vekili tarafından imzalanan (senet aldığından dosyayı kapatacağız) biçimindeki sözcükler, alacaklı asilin feragat beyanı ile ortaya çıkan hukuki neticeyi bertaraf etmez…” diyerek feragat ve ibranamenin mahiyetini ifade ettiğini, Yeni Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2002/3255E. 2003/287K., 17.01.2003 tarihli kararında, “.. imzaladığı protokol ve ibranamedir başlıklı belgenin davalıya ait olduğunun saptanmasına göre davanın kabul edileceği .” belirtildiğini, somut olayda alacaklı tarafından, müvekkiil ve ortağı bulunduğu … San.Ve Tic.Ltd.Şti. aleyhine, 06.03.2012 tarihinde başlatılan takipten sonra, 15.11.2012 tarihinde düzenlenen “Protokol, Makbuz ve Taahhütnamedir” başlıklı belgede, ” Ben …, aşağıda dökümü yapılan çekleri, … San. Ve Tic.Ltd.Şti. ve …’dan aldım. Geçmişte … A. Ş. olarak yukarıdaki firmalara ve …’e firmam adına ve şahsım adına açtığım tüm davalardan feragat ediyorum., kendilerinden hiçbir alacağım kalmadığını ve eski hesaplarla ilgili hiçbir şekilde kendilerine yeni davalar açmayacağımı beyan ve taahhüt ederim” şekildeki beyanıyla, tüm davalardan feragat ettiğini, hiçbir alacağının kalmadığını beyan ettiğini, ilgili protokolün , borcun itfa edildiğine ilişkin imza altına alındığını, İş bu belgenin düzenlenmesinden sonra, alacaklının takibe devam etmesinin yasayı açıkça ihlal ettiğini ve alacaklının bu davranışı Medeni Kanunun 2.maddesinde yer alan iyi niyet ve dürüstlük kurallarına da açıkça aykırılık oluşturduğunu beyanla; öncelikle ve ivedilikle, ….İcra Müdüriüğü’nün … E. sayılı dosyası ile müvekkili hakkında başlatılan takipte, 15.11.2012 tarihli “Protokol, Makbuz ve Taahhütnamedir” başlıklı belgenin düzenlenmesinden sonra, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde, haczedilerek muhafaza altına alınan menkul malların satışına ilişkin karann ve İcra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini, ….lcra Müdüriüğü’nûn … E.sayılı dosyası ile müvekkil aleyhine yapılan icra takibinde, müvekkilin borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesini, Muhakeme masrafları ite ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Protokolde davacının imzasının olmadığını, protokol ile icra dosyasının taraflarının farklı olduğunu,dosyada alacaklının …, borçlular … ve … iken protokölde … ve … olduğunu, Protokolde davadan feragat edilip İcra dosyası veya icra dosyası ile ilgili bir borç için yapıldığına dair herhangi bir açıklama bulunmadığını, ibraz edilen protokolde, alacaklının borcun yenilenmesi iradesi ile hareket etmediğinin açıkça ortada olduğunu, mahkemenin davacının tedbir talebi yokken tebdir talebi verdiğini, ihtiyati tedbir kararının HMK’nın 393/1 maddesi gereği süresi içerisinde uygulanmasının talep edilmediğini bu nedenle tedbir kararınını kendiliğinden kalktığını, tedbir kararının infaz edildiğini, İİK 72/4.maddesi gereği müvekkili lehine alacağının %20’sinden az olmamak üzere tazminata karar verilmesini gerektiğini beyanla; resen tedbir kararının kalkmasına karar verilmesini, ihtiyati tedbir kararına itirazlarının kabulüne ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce ….İcra Müdürlüğünün esas sayılı dosyasının tasdikli örneği celp edilip, incelenmiş, iddia, savunma, toplanan deliller ve taraflar arasındaki hukuki ilişki değerlendirilerek, davacı tarafın hak ve alacaklarının (fer’i nitelikteki talepleri, faiz türü ve oranı konusundaki talepleri ile birlikte) belirlenmesi için bilirkişi kurulundan rapor alınmış ve bu yönden sunulan 26/12/2014 tarihli bilirkişi kurulu raporu mahkememizce denetlenmiştir.
26/12/2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; davacı tarafın ticari defter ve belgelerini sunmadığı, davalı ….A.Ş’nin 2010-2011-2012 yılı defterlerinin yasal süresi içerisinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, davalıya ait hesapların 120 01 442 alıcılar hesabında ve ayrıca davacının ödenmeyen çeklerinide takipteki çekler hesabı olan 101 04 001 hesabında takip ettiğini, 2010 yılında 120 01 442 Alıcılar Hesabının 22.781,59 TL davacıdan alacaklı olarak kapandığını, bu alacağın 2011 yılına devredilerek 2011 yılı sonunda … Ltd.Şti’nin davalı … A.Ş’den 27.218,41 TL alacaklı olduğunu, takip tarihi olan 06/03/2012 itibari ile … A.Ş’nin 27.218,41 TL davacı … LTd.Şti ‘den alacaklı olduğunu, 2012 yılı sonu itibari ile de Davacı … Ltd Şti nin Davalı … A.Ş: ye 47.094.68 TL borçlu olduğunun görüldüğünü, 101 04 001 takipteki çekler hesabında, 2011 yılında açılarak davacı … Ltd.Şti’nin ödenmeyen çekleri takip edildiğini, 2011 yılı sonu itibariyle hesap bakiyesinin 201.212,00 TL davacı … Ltd.Şti’nin borçlu olarak kapandığını, takip tarihi olan 06/03/2012 tarihi itibari ile davacının ödenmeyen çekler tutarının 201.212,00 TL olduğunu, 31/12/2012 sonu itibariyle 205.890,00 TL davacı … Ltd.Şti’nin davalı … Ltd.Şti’ye borçlu olduğunun tespit edildiği, taraflar arasındaki ihtilafın 15/11/2012 tarihli beyan ve taahhüdün yenileme niteliğinde olup olmadığına ilişkin bulunmadığı, tarafların daha önce de 03/05/2012 tarihinde bir protokol düzenlendiği, bu protokolde öncelikle, Tasfiye Halinde … Ltd.Şti ile …’ın ticari ilişkisi gereği … A.Ş’ye toplam 107.000 TL borcu olduğunun tespit edildiğini, 107.000-TL’lik borcun ödenmesi hususunda borçlular … Ltd.Şti ile …’ın keşidecisi olduğu üç adet senedin … A.Ş lehine düzenlenerek, bu şirkete teslim edildiği, davacıı …’in de, bu üç adet senedi avalist olarak imzaladığı, avâlin, kambiyo senedi (bono) üzerinde yer alan bağımsız bir taahhüt olup, avâl veren senet üzerindeki bedelin ödenmesini temin ettiğini, (TK m. 700), Protokolde ayrıca, anılan senetlerin ödenmesi halinde, borcun sona ereceği hükme bağlanmış, yani senetleri ifa yerine değil ifa uğruna verildiği vurgulandığı, … no.lu 31.10.2011 keşide tarihli 150.000-TL bedelli çek aslının tesliminin talep edilmesi halinde masrafların borçlulara ait olacağı hükme bağlandığı, dava kapsamında ihtilaf konusu olan 15.11.2012 tarihli “makbuz ve taahhütnamedir” başlıklı mutabakat metninde ise, … AŞ yetkilisi, dört adet çek aldığını, … … Ltd. Şti ile … … ile …’e açtığı tüm davalardan feragat ettiğini, kendilerinden hiçbir alacağı kalmadığını ve eski hesaplarla ilgili hiçbir şekilde yeni davalar açmayacağını beyan ve taahhüt ettiği, … AŞ’ye verilen çeklerin toplam bedeli de daha evvel kabul edilen 107.000-TL olduğu, daha önce alınan bonolarda, işbu davanın davacısı … de avâlist sıfatıyla sorumlu olduğu halde, çeklerde böyle bir taahhüdünün bulunmadığı anlaşıldığı, Hukuki yönden açıklığa kavuşturulması gereken hususun, 15.112012 tarihli mutabakatın ‘yenileme’’ niteliğinde olup olmadığı konusu olduğu, burada BK m. 132’de düzenlenen ‘ibra’’ mevcut olmadığı, Zira BK m. 132 uyarınca, ibrada borcun tamamen veya kısmen ortadan kaldırılmasının söz konusu olduğu, oysa somut olayda mevcut borç için yeni senetler verilmesi söz konusu olmadığı, Yenilemenin Borçlar Kanunu m. 133’te düzenlendiğini, Buna göre: MADDE 133- Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur.Özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir mak semetrli va da vani bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılamayacağı, Hükme göre, mevcut bir borç için çek verilmesinin (düzenlenmesi ya da ciro edilmesi), yemine sayılabilmesi, tarafların yenileme iradesini açık bir şekilde ortaya koymalarına bağlı olduğu, öğretide de, kambiyo taahhüdünün (çek verilmesi) ifa yerine yapıldığının açıkça karşılaştırdığı durumlarda, eski borcun yenilenme suretiyle sona ereceği ve onun yerine sadece kambiyo borcunun alacağının ifade edildiği, bu çerçevede, 15.11.2012 tarihli mutabakatın “yenileme” iradesini içerip içermediği değerlendirilmesi gerektiği, Bununla birlikte, gerek dava konusu takibin dayanağı 150.000-TL bedelli çekin davacıya ya da diğer borçlu şirket ya da işletmeye iade edilmemiş olmasının , gerek önceki protokolde (03.05.2012 tarihli) senetlerin ödenmesi halinde, borcun sona ereceğinin kararlaştırılmış olması, ayrıca açık bir yenileme ya da ifa yerine edim beyanının mevcut olmaması karşısında, 15.11.2012 tarihli mutabakatın yenileme iradesini içermediği sonucuna varılabileceği, yenileme amacıyla verilen çeklerin ödenmemiş olması halinde, daha önce mevcut olan borcun sona ermiş olmayacağı, davalı … A.Ş’nin defterlerinin yasal süresinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, takip tarihi olan 06/03/2012 tarihi itibariyle davalı … A.Ş’nin kayıtlarında davacı … Ltd.Şti’den (201.212,00 TL takipteki çekler+27.218,41 TL alıcılar hesabı) 228.430,41 TL alacaklı olduğu, hukuki yönden açıklığa kavuşturulması gereken hususun 15/11/2012 tarihli mutabakatın yenileme niteliğinde olup olmadığı olduğu, somut olayın özellikleri karşsında 15/11/2012 tarihli mutabakatın yenileme iradesini içermediği, yenileme amacıyla verilen çeklerin ödenmemiş olması halinde daha önce mevcut olan borcun sona ermiş olmayacağı belirtilmiştir.
İddia, savunma, toplanan tüm deliller, 26/12/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporu birlikte değerlendirilmiş ve 15/11/2012 tarihli mutabakatın yenileme iradesini içermediği, yenileme amacıyla verilen çeklerin ödenmemiş olması halinde daha önce mevvcut olan borcun sona ermiş olmayacağı kanaatine varılarak davanın reddine, ve İİK’nun 72/4. Maddesi gereğince 126.142,50 TL üzerinden %40 oranı ile hesaplanan toplam 50.457 TL tazminatın davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2015/15891 Esas – 2016/7005 Karar ve 21.04.2016 tarihli bozma ilamına göre ” Dosyaya bir örneği sunulan ”protokol, makbuz ve taahhütnamedir” başlıklı 15.11.2012 tarihli belgede davalı şirketin, davacının avalist olarak imzaladığı dava konusu çekin keşidecisi olan … Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve davacı …’e davalı şirket ve şirket temsilcisinin şahsı adına açılan tüm davalardan feragat edildiği ve kendilerinden hiçbir alacağının kalmadığı açıkça beyan edilmiştir. Bu durumda anılan belgenin imzalandığı tarihten önce keşide edilmiş olan dava konusu çek nedeniyle davacının ibra edildiğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca somut olay bakımından davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru görülmemiş olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile bozularak dosya mahkememize gönderilmiş ve Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı tarafça icra dosyasına yapılan ödemelerin miktarları ve tarihleri değerlendirilerek davacının istirdadını talep edebileceği toplam bedelin detaylı olarak hesaplanması için bilirkişiden rapor alınmış, alınan 26/07/2019 tarihli raporda ” Yukarıda anlatılan hususlarla birlikte bilirkişiye Sayın Mahkeme tarafından verilen görev neticesinde; yapılan ödemelerin her biri ayrı ayrı çıkarılmış ve tüm ödemelere ayrı ayrı faiz hesabı, yasal faiz oranı olan %9 ve değişen oranlarda avans faiz oranları üzerinden hesaplanmış ve Davacı aleyhine başlatılan İcra Takibinin Kambiyo Senetlerine Mahsus İcra Takibi olması nedeniyle anaparanın değişen oranlarda avans faizi ile ödenmesi gerekeceğinden;Davacı tarafından ödenen anaparanın 200.012,76 TL olduğu, işlemiş değişen oranlarda, avans faizinin ise 131.634,32 olduğu ve toplam istirdat edilebilecek paranın 331.647,08 olduğu hesap edilmiştir.” görüşü bildirilmiştir.
26/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda faiz dökümünün denetime elverişli şekilde raporda gösterilecek şekilde hazırlanması için bilirkişiden ek rapor alınmış, alınan 10/12/2019 tarihli raporda ” Yukarıda anlatılan hususlarla birlikte bilirkişiye Sayın Mahkeme tarafından verilen görev neticesinde; yapılan ödemelerin her biri ayrı ayrı çıkarılmış ve tüm ödemelere ayrı ayrı faiz hesabı, yasal faiz oranı olan %9 ve değişen oranlarda avans faiz oranları üzerinden hesaplanmıştır. Davacı aleyhine başlatılan İcra Takibinin Kambiyo Senetlerine Mahsus İcra Takibi olması nedeniyle anaparanın değişen oranlarda avans faizi ile ödenmesi gerekeceğinden; Davacı tarafından ödenen anaparanın 219.016,32 TL olduğu, işlemiş değişen oranlarda avans faizinin ise 144.979,53 olduğu ve toplam istirdat edilebilecek paranın 363.995.85 TL olduğu hesap edilmiştir.” görüşü bildirilmiştir.
Davacı vekili 23/12/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını arttırmış, harç tamamlanarak dilekçe davalı tarafa tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya, deliller ve Yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde, açılan dava icra takibinden sonra açılan Menfi Tespit davasıdır. İcra dosyasına ödeme yapılmış olduğundan açılan dava daha sonrasında istirdat davasına dönüşmüştür. Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere 15/11/2012 tarihli ” Protokol, makbuz ve taahütnamedir ” başlıklı belgede … Teks.San ve Tic.Ltd.Şti ve …’in şahsına karşı açılan tüm davalardan feragat edildiği ve kendilerinden hiçbir alacağının kalmadığı açıkça beyan edilmiş olduğundan takibe konu çekin de keşide edildiği tarihin bu belgeden önceki tarih olması nedeniyle çek dolayısıyla ibra edildiği ve davacının çekten dolayı borçlu olmadığı kanaatine varılmış, fakat açılan davada icra baskısı altında ödeme gerçekleştiğinden istirdat davası olarak yargılamaya devam etmek gerekmiştir.İcra dosyasına vaki 3 Adet ödeme sözkonusu olup 07/11/2013 tarihinde 59.125,00-TL 08/07/2014 tarihinde 153.291,32-TL ve 25/05/2015 tarihinde 6.600,00-TL olmak üzere toplam 219.016,32-TL ödeme gerçekleşmiştir.Her ne kadar davalı tarafça 07/11/2013 tarihinde menkul malların satışı nedeniyle gerçekleşen 59.125,00-TL ‘lik ödemenin davacıya istirdatının mümkün olmadığı, menkul malların ticari şirkete ait olduğu beyan edilmiş ise de dosyada mübrez ….İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı takip dosyasında 20/06/2013 tarihli karar tensip tutanağında borçlu … ‘e ait menkul malların haczi için … İcra Müdürlüğü’ne talimat yazıldığı, ….İcra Müdürlüğü’nün … Tal.sayılı dosyasında yapılan haciz sırasında sadece … ‘ın istihkak iddiasında bulunduğu, icra mahkemesine dosyanın gönderilmesine karar verildiği ve ….İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E-K sayılı ilamı ile istihkak iddiasının reddedildiği, başkaca istihkak iddiasının olmadığı bu nedenle menkul malların satışından kaynaklanan ödemenin davacı tarafça istirdatının talep edilebileceği anlaşılmış, ayrıca kesilen tahsil harcı, cezaevi harçları mahsup edildikten sonra davalıya ödenen net bedelin dikkate alınması gerektiği davalı tarafça iddia edilmiş ise de davacı tarafça icra takip dosyasına tahsilat tarihi itibariyle ödenen bedelin esas olduğu, bu bedelden daha sonra icra müdürlüğü’nce yapılan kesintilerin ve harçların ödenmesinden davacının sorumlu olmadığı, tahsilat tarihi itibariyle icra dosyası nedeniyle davacının malvarlığından çıkan ve yapılan ödemenin esas alınması gerektiği, ayrıca toplam 219.016,32-TL ödeme miktarına ilaveten davanın mahiyeti ve takip dosyasının kambiyo senedine dayanması nedeniyle işletilecek avans faizi toplam olan 144.979,53-TL faiz alacağı ile birlikte istirdat edilebilecek miktarın toplam 363.995,85-TL olduğu anlaşılmakla açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ayrıca kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de kötüniyetin ispat edilememesi ve şartları oluşmadığından talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası nedeniyle davacı tarafça ödenen 363.995,85-TL bedelin davalıdan istirdatına davacıya verilmesine,
Kötü niyet tazminatına ilişkin talebin reddine,
Kararın henüz kesinleşmediği de gözetildiğinde ihtiyati haciz kararına ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 24.864,55 TL nispi karar harcından peşin ve ıslah ile alınan 6.218,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 18.646,00 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 33.929,71 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 8.269,80 TL’nin ( 24,30 TL Başvurma Harcı, 3,75 TL Vekalet Harcı, 1.878,55 TL Peşin Harç, 4.340,00 TL Islah Harcı, 373,20 TL tebliğler, 1.650,00 TL bilirkişi ücreti.) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/12/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …