Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/373 E. 2020/199 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/373
KARAR NO : 2020/199

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/04/2018
KARAR TARİHİ : 26/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında tütün mamulleri alım satımına ilişkin ticari iş ilişkisi kurulduğunu, bu ilişkiden doğan alacağın tahsil edilemediğini, borcunu ödemeyen davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü nezdinde … E. Sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalının İcra takibine itiraz ettiğini, davalı tarafın müvekkil şirkete 1.153,30 TL borçlu olduğunu, bunun davacı şirketin muhasebe kayıtlanndan anlaşılacağını, itirazın İptali için açılan iş bu dava neticesinde, itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren yıllara göre değişen oranlarda avans faizi işletilmek sureti ile davalının borcunu ödemesine, %20’den az olmamak üzere İcra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmeşini talep etmiştir.
Mahkememizce düzenlenen tensip zaptı ve dava dilekçesi ekleriyle birlite davalı asile usulüne uygun şekilde tebliğ edilmişse de davalı tarafından mahkememiz dosyasına herhangi bir beyan veya dilekçesi ibraz olunmamıştır.
Dava, İİK’nın 67. maddesine dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında davacı tarafın 1.153,30 TL asıl alacak ve asıl alacağa işleyecek yıllık %9,75 oranındaki reeskont-avan faizi ile birlikte ödetilmesi istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalı tarafın yasal süresi içinde itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK’nın 67. maddesinde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.

Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki ve ticari iş nedeniyle düzenlenen fatura ve cari hesap alacağı için başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, mahkememiz 12/10/2018 tarihli ara kararı ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi 28/01/2019 tarihli raporunda özetle, davacının dava konusu ticari ilişkiye ilişkin ticari defter ve kayıtlarını mahkememizce verilen süre içerisinde ibraz etmediğinden incelemenin yapılamaıdığı beyan etmiş, davacı vekilince bilirkişi incelemesine esas olmak üzere bilirkişi tarafından talep edilen bilgi ve belgeler 08/02/2019 tarihli dilekçe ile ibraz olunmuş, mahkememiz 13/02/2020 tarihli ara kararı ile dosyanın raporun tamamlanmak üzere bilirkişiye tevdiine karar verilmiştir.
22/04/2019 tarihli raporunda bilirkişi özetle; Davacının 08.02.2019 tarihli dilekçesi ekinde dosyaya ibraz ettiği cari hesap ekstresine göre; 28.03.2018 tarihinde davalı taraftan alacağı olmadığını, aynı tarihte davalıdan 1.153,30 TL alacağı olduğu yönündeki “düzeltme” kaydının davacı tarafça mahkememize izah edilmesi gerektiğini, davacının 14.11.2018 tarihli dilekçesi ekinde dosyaya ibraz ettiği cari hesap ekstresine göre; davaya dayanak olarak gösterilen faturalardan ayrı olarak 26.03.2018 tarihinde davacı tarafından girdi-çıktı kaydı yapılan toplam 1.547,38 TL’nin davacı tarafça mahkememize izah edilmesi gerektiğini, dosyaya ibraz edilen faturalarda yer alan; “anlaşmazlık durumunda satıcı kayıtları geçerli olacaktır” ve “ödeme vadesi 25.01.2018 tarihine kadardır” şeklindeki matbu şerhler, davalı … tarafından fatura üzerine imza/paraf konulmak sureti ile kabul edilmiş olup, imzanın/parafın davalıya ait olup olmadığı yönünde teknik inceleme kararının mahkememiz takdirinde olduğunu, davacının iddia ettiği 1.153,30 TL alacağının, faturaları ve kayıtları teyit edilmiş olup, yukardaki maddelerde belirtilen hususların davacının alacak iddiasını doğrulayacak şekilde sonuçlanması halinde- davalıdan bu tutar kadar alacaklı olduğunu bildirmiştir.
Alınan bilirkişi raporu usulüne uygun şekilde taraflara tebliğe çıkarılmış, davacı vekili 10/05/2019 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazda bulunmuş, bilirkişi raporunda belirtilmesi istenen konular üzerine davacı vekilince açıklık getirilmiş, mahkememiz 25/09/2019 tarihli ara karar ile davacı vekilinin beyanları doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
02/12/2019 tarihli raporunda bilirkişi özetle; Kök raporunda, 28.03.2018 tarihinde davalı taraftan alacak olmadığı, aynı tarihte davalıdan 1.153,30 TL alacak olduğu yönündeki ‘’düzeltme” kaydının davacı tarafça izah edilmesi gerektiğinin belirtildiğini, davacı tarafın mahkememize ibraz ettiği 10.05.2019 tarihli beyan ve itiraz dilekçesinde, … hesabında yer alan tutarın … Ticari Alacaklar hesabına virmanlanmasından kaynaklandığını izah ettiğini, bunun yeterli bir açıklama olarak görüldüğünü, kök raporunda; davaya dayanak olarak gösterilen faturalardan ayrı olarak 26.03.2018 tarihinde davacı tarafından girdi-çıktı yapılan tutarların davacı tarafça mahkememize izahı gerektiğini belirttiğini, aynı dilekçe ile davacı tarafın ‘’bahsi geçen tutar, … İsimli muhasebe sisteminde fatura ve ödeme kayıtlarını birbiri ile kapatırken sistemin attığı otomatik kayıttır ve hesaba hiçbir etkisi yoktur. Ödeme ve fatura işleminin birbiri ile kapatılması işleminin yapılmasındaki amaç yaşlandırma raporlarına yansımamasıdır. (Yaşlandırma raporlarında vadesi geçmiş alacak olarak görünmemesi içindir.)” şeklinde yaptığı açıklamanın yeterli görüldüğünü, dosyaya ibraz edilen faturalarda yer alan; ‘’anlaşmazlık durumunda satıcı kayıtları geçerli olacaktır” ve ‘’ödeme vadesi 25.01.2018 tarihine kadardır” şeklindeki matbu şerhler, davalı … tarafından fatura üzerine imza/paraf konulmak sureti ile kabul edilmiş olup, imzanın/parafın davalıya ait olup olmadığı yönünde teknik inceleme kararının sayın mahkemenin takdirinde olduğunu, davacının iddia ettiği 1.153.30 TL alacağının, faturaları ve kayıtları teyit edilmiş olup, davalıdan bu tutar kadar alacaklı olduğunu beyan etmiştir.
Alınan ek bilirkişi raporu da usulüne uygun şekilde taraflara tebliğ edilmişse de taraflarca herhangi bir beyan veya itiraz dilekçesi ibraz olunmamıştır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiye tarafların ticari defter ve kayıtlarını yerinde incelemesi için yetki verilmiş, davalı yanca dosyaya herhangi bir beyan ve itiraz dilekçesi ibraz edilmemiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle cari hesap alacağının varlığı ve miktarı açısından yaptırılan defter incelemesi sonucunda davacı taraf ticari defterlerinde kayıtlı 1.153,00 TL cari hesap bakiye alacağı yönünden taraflar arasındaki mal satımına ilişkin ticari ilişki bulunduğu anlaşılmış olup, davacının davasının kabulüne karar verilmiş ve asıl alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalıların yaptığı itirazın iptali ile takibin 1.153,30 TL asıl alacak üzerinden takip dosyasındaki şartlarlafazlaya ilişkin istemin reddine,
Kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında 230,66 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalılardan tahsiline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 78,76 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik 42,86 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 1.153,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 852,50 TL (600,00 TL Bilirkişi Ücreti, 175,50,00 TL müzekkere ve tebliğler, 35,90 TL BH, 35,90 TL PH, 5,20 TL VH olmak üzere) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.476,80 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır