Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/324 E. 2020/82 K. 29.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/324
KARAR NO : 2020/82

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 10/04/2018
KARAR TARİHİ : 29/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı… Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı …A.Ş. ile Gözetim Hizmetleri Sözleşmesi yaptıklarını, bu sözleşmeden kaynaklı alacaklarına karşılık olarak üç tane fatura kestiklerini, faturaya konu alacaklarının ödenmemesi üzerine … Noterliğinin 08.01.2018 tarih ve… sayılı ihtarnamesinin gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine de İstanbul … İcra Dairesinin… sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalının itiraz etmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı … A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, davacının yapılan sözleşmedeki edimlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediğini bu nedenle de borç doğmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve davamı maddelerine göre vekâlet ve iş görme sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasını,… Noterliğinin 08.01.2018 tarih ve…sayılı ihtarnamesini, sözleşmeyi, faturaları, tarafların ticari defterlerini, tanık beyanlarını, yemin delilini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, cevap dilekçesinde delil sunmamıştır.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve davamı maddelerine göre vekâlet ve iş görme sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502’ye göre; “Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır.” Taraflar arasında yapılan Gözetim Hizmetleri Sözleşmesinin “Sözleşmenin Konusu” başlıklı 2’nci maddesinde “Hizmet veren iş bu sözleşme uyarınca hizmet alanın faaliyette bulunduğu, mevcut adresindeki bina, tesis ve alanlarının giriş, çıkış kontrolü ve saha genel denetiminin sağlanması için gerekli işlemleri yerine getirecektir.” düzenlemesi getirilmiştir. Taraflar arasında yapılan sözleşme vekâlet almaksızın iş görme sözleşmesi niteliğinde olup 6098 sayılı TBK m. 502 ve devamı maddeleri hükümlerine bağlıdır. Aynı maddeye göre “Sözleşme veya teamül varsa vekil, ücrete hak kazanır.” Taraflar arasında yapılan sözleşmenin “Sözleşme Bedeli ve Ödemeler” başlıklı 4’üncü maddesinde de davacı tarafın ne kadar ücret alacağı belirlenmiştir. Buna göre davacı taraf verdiği hizmet karşılığında alamadığı bedeli davalı taraftan isteme hakkına sahiptir.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve alacak borç durumunun tespiti için her iki tarafında ticari defterlerini mahkememize sunmaları istenilmiş ve 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Her iki taraf da ticari defterlerini mahkememize sunmuştur.
Hazırlanan 30.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının 2017 yılı yevmiye defterlerinin kapanış onayının yapılmadığı ve bu nedenle de delil hükmünde olmadığı, davalı tarafın defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının süresinde yapılmış olduğu ve bu nedenle de delil hükmünde olduğu, dava konusu faturaların her iki taraf defterlerinde de kaydının bulunduğu, davalı taraf defterlerine göre davacının 52.690,06 TL alacaklı gözüktüğü, davacı defterlerine göre davacının 48.440,06 TL alacaklı gözüktüğü, davalının faturalara 6102 sayılı TTK m. 21/II’ye göre itiraz etmediği, her iki tarafın BA ve BS formlarının birbirini doğruladığı tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu madde uyarınca davacı tarafın 2017 yılı yevmiye defterinin kapanış onayının yapılmamış olması nedeniyle davalı taraf defterleri delil hükmünde olmayıp hükme esas alınmamıştır. Davacı taraf delil olarak sadece kendi ticari defterlerine değil davalı tarafın ticari defterlerine de dayanmış olup davalı tarafın ticari defterlerine göre de davacı taraf 52.690,06 TL alacaklı gözükmektedir. Davalı tarafın ticari defterleri usulüne uygun tutulmuş olduğundan davalı taraf lehine delil olduğu gibi bu defterlere delil olarak dayanan davacı lehine de delil hükmündedir. Ayrıca davaya konu faturaların her iki tarafın defterlerinde de kaydının olması ve her iki tarafın BA ve BS formlarının birbirini doğrulaması da davacı lehine delil oluşturmaktadır.
Davalı taraf borcun var olmadığına değil davacı tarafından sözleşmeye uygun edimin ifa edilmediği itirazında bulunmuştur. Ancak dava dilekçesinde davacı tarafın sözlemedeki edimlerinden hangisini eksik ve hatalı ifa ettiğini açıklamamış ve bunları kanıtlayacak delil sunmamıştır. Davalı taraf 6100 sayılı HMK m. 190 ve 191’e göre davacı tarafın edimlerini eksik ve hatalı ifa ettiğini kanıtlayan bir delil sunamadığından ve kendi defterlerine göre de borçlu olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK m. 26’ya göre taleple bağlılık ilkesi uyarınca takip talebindeki rakam üzerinden davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davalı tarafın kendi ticari defterlerine göre borçlu olduğunu bildiği halde icra takibine itiraz etmesi, davacı tarafın sözleşmeden kaynaklı edimlerini eksik ya da hatalı yerine getirdiği iddiasını kanıtlayacak delil ileri sunmaması iyiniyetli görülmediğinden davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kabulü ile İstanbul … İcra Dairesi’nin …sayılı takip dosyasına, davalının itirazının iptali ile takibin takip talebindeki diğer koşullarla devamına,
2-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 2.236,95-TL nispi karar harcından peşin alınan 395,50-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.841,45-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.912,06-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.289,10-TL’nin ( 35,90-TL BVH, 5,20-TL VH, 395,50-TL Peşin Harç, 102,50-TL Tebliğ ve Posta, 750,00-TL BK) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı