Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/303 E. 2021/255 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/303
KARAR NO:2021/255

DAVA:ALACAK
DAVA TARİHİ:03/04/2018
KARAR TARİHİ:22/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … Ltd. Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, müvekkilinin telefon alım satımı yaptığını, davalı … Ltd. Şti.’den 31.10.2017 tarihinde … marka telefon satın aldığını, telefonu müşteriye satmak için ambalajından açtığında çalışmadığını fark ettiğini, bu durumda müşterisine başka bir telefon verdiğini, bu durumu da davalı şirkete bildirdiğini, davaya konu telefonun davalıya iadesine ve 1.296,61 TL’nin de ihbar tarihi olan 02.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … Ltd. Şti. vekili verdiği cevap dilekçesinde, davaya konu telefonun üreticisi olmadıklarını, sadece üreticiden alınan ürünün satışını yaptıklarını, bu nedenle de kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini belirterek husumet itirazında bulunmuştur. Davanın esasına ilişkin olarak da davacının 6102 sayılı TTK m. 21/II’ye göre süresi içinde fatura içeriğine itiraz etmediğini, davacıya ayıpsız ve hatasız ürün teslim ettiklerini, davacı tarafından ürünün servise gönderildiğini ancak teknik bir arızanın bulunmadığının, kullanımdan kaynaklı arıza bulunduğunun tespit edildiğini, telefonda gözlemlenen mürekkep kayması ve ekran kırığı hasarı olmuş olsaydı davacının telefonu satın almaması gerektiğini, davacının ayıp bildirimini de süresi içinde yapmadığını, davacının seçimlik haklarını kullanabilmesi için daha önce ücretsiz onarım hakkını kullanmamış olması gerektiğini, davacının ise ücretsiz onarım hakkını kullandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
AVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 227’ye göre satılanın ayıplı olması nedeniyle ayıplı malın iadesi ve satış parasının tahsili davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, fatura örneklerini, yazışmaları ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, faturaları, servis kayıtlarını, ticari defterleri, tanık beyanlarını, yemin delilini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 227’ye göre satılanın ayıplı olması nedeniyle ayıplı malın iadesi ve satış parasının tahsili davasıdır.
6098 sayılı TBK m. 207’ye göre; “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” Taraflar arasında telefon alım satımı yapılmış olup uyuşmazlık satışı yapılan telefonun arızalı çıkması nedeniyle çıkan arızanın ayıp olup olmadığı ve ayıplı ise davalının bu ayıptan sorumlu olup olmadığı noktasındadır.
Davalı öncelikle husumet itirazında bulunmuştur. 6098 sayılı TBK m. 219’a göre; “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” Bu düzenlemede ayıptan sorumlulukta kanun koyucu üretici ya da satıcı ayırımı yapmamış ve doğrudan satıcıyı ayıptan sorumlu tutmuştur. Dolayısıyla davaya konu telefonda ayıp varsa bu ayıp üretimden de kaynaklanıyor olsa satıcı durumunda olan davalı şirket ayıptan sorumlu olacaktır. Bu nedenle davalının husumet itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalının ikinci itirazı ise davacının 6098 sayılı TBK m. 227/I-3’e göre aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme hakkını kullandığını bu nedenle de artık TBK m. 227/I-1’e göre satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakkını kullanamayacağı yönündedir.
Davacı davaya konu telefonu servise göndertmiş ancak serviste yapılan incelemede telefondaki arızanın kullanımdan kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlıkta davaya konu telefondaki arızanın kullanımdan mı yoksa üretimden mi kaynaklı olduğu, dolayısıyla da satıcı konumunda olan davalının ayıptan hukuki sorumluluğu bulunup bulunmadığı noktasındadır. Bu durumun tespiti de ancak yargılama esnasında yapılacak bilirkişi incelemesi ile anlaşılabileceğinden davacının davalıdan 6098 sayılı TBK m. 227/I-3’e göre aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme hakkını kullanmasından sonra dava yoluyla TBK m. 227/I-1’e göre satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakkını kullanmasında hukuki bir engel oluşturmamaktadır. Bu nedenle davalının bu itirazı kabul edilmemiştir.
Davalının üçüncü itirazı ise davaya konu telefondaki ayıbı davacının süresi geçtikten sonra kendilerine bildirmiş olmasıdır. 6098 sayılı TBK m. 223’e göre; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” Davaya konu ürün cep telefonu olup davalıdan davacıya ambalajında gelmediği için müşteriye satışı yapılıncaya kadar ambalajının açılması ticari hayatın gereklerine aykırıdır. Bu durumda böyle bir ürünün durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ancak müşteriye satış anında ambalaj açıldığında mümkündür. Davacıda telefonun arızalı olduğunu satış esnasında fark ettiklerini belirtmiştir. Ancak dosyaya davalıya ayıp ihbarını yaptığına ilişkin bir delil sunmamıştır.

Dava konusu telefonda meydana gelen arızanın üretimden mi yoksa başka bir nedenden mi kaynaklandığının tespit için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Hazırlanan 29.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda telefonun camında kırık olmadığı, fonksiyonlarının çalıştığı, mürekkep akması olarak bilinen arızanın üretim aşamasından mı yoksa lojistikten mi kaynaklandığının tespit edilemediği, telefonun üretim aşamasından son tüketiciye ulaştığı süreçte arızalanmış olabileceği tespit edilmiştir. Hazırlanan raporda hukuki değerlendirmeler yapılmış olması ve dava konusu telefondaki ayıbın kimden ne oranda kaynaklandığı konusunda yeterli ve denetime elverişli rapor hazırlanmadığı anlaşıldığından dosyanın başka bilirkişiye verilmesine ve davaya konu telefonun üretimden son tüketiciye ulaştığı süreçte meydana gelen arızadaki sorumluluk oranlarının ve eğer varsa müterafik kusur oranlarının belirlenmesi istenilmiştir.
Hazırlanan 09.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda davaya konu telefonda iç ekran hasarından kaynaklı arıza bulunduğu, bu arızanın üretimden kaynaklandığı, kullanımdan kaynaklı hasar olmadığı, söz konusu hasarın olağan gözden geçirme ile tespit edilemeyeceği, gizli ayıp niteliğinde olduğu, davacının kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
Hazırlanan 09.02.2021 tarihli bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğunun anlaşılması nedeniyle hükme esas alınmış ve davacının 6098 sayılı TBK m. 227/I-1’e göre satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakkını kullanmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Ancak davacının bu hakkını kullanabilmesi için öncelikle ihbar yükümlülüğünü yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacının telefonun onarılması için servise gönderilmek üzere davalıya göndermesi ayıp ihbarını yaptığını göstermektedir. Bu gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
6098 sayılı TBK m. 223 ayıba karşı bildirim yükümlülüğü getirmiş ancak bildirimin nasıl yapılacağına ilişkin bir düzenleme yapmamıştır. 6102 sayılı TTK m. 18/III’e göre; “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” Bu düzenleme ise TBK m. 223’e göre daha özel bir düzenleme olması nedeniyle tacirler arasında öncelikle uygulama alanı bulacaktır. Davacı ayıp bildirimini ve 6098 sayılı TBK m. 227/I-1’deki hakkını kullanmak istediğini 6102 sayılı TTK m. 18/III’de ön görülen yollarla yapmadığından davacının ihbar tarihi olarak belirttiği 02.01.2018 tarihinden itibaren faiz talebi kabul edilmemiş, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-1.296,61-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davaya konu … … marka … IMEI numaralı telefonun davacıdan alınarak davalıya teslimine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan ‭88,57-TL nispi karar harcının peşin alınan 35,90-TL harçtan mahsubu ile eksik 52,67-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan toplam ‭‭2.566,2‬0-TL’nin ( 35,90-TL BVH, 5,20-TL VH, 35,90-TL Peşin Harç, 339,20-TL Tebliğ ve Posta, 2.150,00-TL BK) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 1.296,61-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi.22/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır