Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/299 E. 2022/536 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/299 Esas
KARAR NO:2022/536

DAVA:Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
DAVA TARİHİ:22/09/2017
KARAR TARİHİ:22/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, Davacılar … AŞ ve … AŞ vekili, 21.09.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili … AŞ’nin, … AŞ’nin %49,9967 hissedarı olduğunu, … AŞ’nin, … AŞ ile 31.12.2012 tarihinde Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi (kredi sözleşmesi) imzaladığını, … AŞ’nin, anılan sözleşme uyarınca 4 taşınmazı üzerinde … AŞ lehine ipotek tesis ettiğini, … AŞ”’nin de 2 taşınmazı üzerinde kefil sıfatıyla … AŞ lehine ipotek tesis ettiğini, müvekkili … A.Ş.’nin 30.12.2013 tarihinde … AŞ ile Menkul Kıymet ve Mevduat Rehin Sözleşmesi (rehin sözleşmesi) imzaladığını ve … AŞ’deki % 49,9967 hissesine tekabül eden 59.996 adet hissesini … AŞ lehine rehnettiğini, … AŞ’nin, kredi sözleşmesinin ödemelerinin aksaması üzerine, 26.06.2014 tarihli ihtarnamesi ile hesabı kat ettiğini, … AŞ tarafından kredi sözleşmesine konu tüm hak ve alacakların 07.07.2014 tarihinde … Yönetimi A.Ş’ye (… AŞ) devir ve temlik dildiğini, … A.Ş tarafından … AŞ ve … AŞ’ye karşı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi başlatıldığını, ipotekli taşınmazların satışının talep edildiğini, kıymet tespiti, itirazlar ve yeni rapor neticesinde … A.Ş.’ye ait 4 taşınmazın değerinin 135.095.050 TL ve … A.Ş’ye ait 2 taşınmazın değerinin 56.484.752 TL olarak kesinleştiğini, bu sırada … A.Ş’nin unvan değiştirerek … … Yönetimi AŞ (… A.Ş) olarak işleme devam ettiğini, … A.Ş tarafından icra dosyası ve kredi sözleşmesinden doğan bütün hak, alacak ve teminatların davalı … A.Ş’ye temlik edildiğini, devrin … A.Ş tarafından … A.Ş’ye bildirildiğini, müvekkili … A.Ş’nin devre itiraz ettiğini, itiraz üzerine … A.Ş’nin … A.Ş’ye bildirimde bulunduğunu, davalı … A.Ş’nin adının esasen “…” soy isminin kısaltması olduğunu ve …’nun şirkete ortak üç kardeş olduklarını, … A.Ş’nin …şirketine değerleme raporu yaptırdığını, … A.Ş’nin, anılan değerleme raporuna istinaden 7 (yedi) gün içinde rehin bedellerinin ödenmemesi halinde, rehinli hisselerin satılacağı ihtarında bulunduğunu, değerleme raporuna göre … A.Ş’nin değerinin 20.097.244 TL olarak tespit edildiğini, oysa … İcra Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan kıymet takdir raporuna göre … AŞ’nin sadece 4 taşınmazının değerinin 135.095.053 TL olarak tespit edildiğini, … A.Ş tarafından, hisselerin, … A.Ş’ye satıldığını, … A.Ş ile … A.Ş yöneticileri arasında yakın ilişki bulunduğunu, … A.Ş’nin 26.02.2016 tarihinde … … tarafından kurulduğunu, … …’in kuruluştan 12 gün sonra tüm hisselerini …’ye devrettiğini, … A.Ş’nin sermayesinin 50.000 TL olduğunu, … …’in … A.Ş hissedarları ile yıllara yayılan ticari ortaklıklarının bulunduğunu, … …’in, … …’nin sahibi olduğu … Holding Pazarlama ve Halkla İlişkiler Şirketinin müdürü olarak çalıştığını, … A.Ş hissedarı ile … A.Ş hissedarı arasında yakın ilişki bulunduğunu, … A.Ş ve … …’nin … A.Ş hisselerini satın almak için üç defa girişimde bulunduğunu, … A.Ş’nin … A.Ş’nin taşınmazları yerine kefil … A.Ş’ye ait otel arazisine bitişik nizamda komşu olan ve ticari olarak büyük kâr elde ettirecek taşınmazları icra kanalı ile satışa çıkardığını, taşınmazların icra satışında %50 kıymet ile satıldığını, … A.Ş’ye vekaleten hizmet veren avukatın adresi incelendiğinde bu adresin hem … A.Ş’nin hem de … A.Ş’nin adresi olarak göründüğünü, … A.Ş tarafından müvekkiline sunulan matbu nitelikteki genel kredi ve teminat sözleşmesi ile menkul kıymet ve mevduat rehin sözleşmesinde, borç ödenmediği taktirde rehin verenin rehnedilen şeyi kendi tespit ettireceği fiyattan herhangi bir ihale yapmadan istediği kişiye satmasına olanak veren hükümler bulunduğunu, bu hükümlerin kelepçeleme sözleşmesi kapsamında yer aldığını,anılan sözleşmelerin, genel işlem şartlarını düzenleyen TBK m. 20-25 hükümlerine tabi olduğunu ve yine anılan sözleşme hükümlerinin TBK m. 27 uyarınca geçersiz olduğunu, davaya konu olan hukuki işlemlerin aynı zamanda lex commissoria yasağını ihlal niteliği taşıdığını, zira hisseleri satan … A.Ş ile hisseleri satın alan … A.Ş’nin arasında kuvvetli bir organik bağ bulunduğunu, … A.Ş’ye ait taşınmazların da yine ihale alıcısı olarak ortaya çıkan … A.Ş’nin mülkiyetine geçtiğini, rehinli hisselerin muvazaalı olarak devredildiğini, borçlu aleyhine ahlaka, kamu düzenine ve genel işlem şartlarına aykırı hükümler içeren bir kredi sözleşmesinin hiçbir güvenliği olmayan bir şirkete temlik edildiğini iddia ederek kredi sözleşmesi ve rehin sözleşmesindeki dava konusu hükümlerin geçersizliğine, rehinli hisselerin paraya çevrilmesi şeklindeki tasarruf işleminin ve hisse devrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı … AŞ ile … AŞ arasında yapılan rehin sözleşmesi kapsamında rehin alanın rehinli hisseleri özel satış yetkisi ile paraya çevirme hakkının bulunduğunu, … A.Ş’nin anılan sözleşmede düzenlenen hüküm çerçevesinde … A.Ş’nin hisselerinin değerinin tespiti için 18.01.2016 tarihli şirket değerleme raporu düzenlettirdiğini, raporda hisselerin tamamına “düzeltilmiş net aktif değeri yönetimine göre” 20.097,244 TL değer biçildiğini, müvekkili ile … A.Ş arasında 22.02.2016 tarihinde devir sözleşmesi imzalandığını, … A.Ş’nin başlattığı icra dosyasının 22.988.303,29 ABD Doları bedel karşılığında devralındığını, müvekkilinin devir iştemini ilgililere bildirdiğini, devirden sonra müvekkilinc herhangi bir ödeme yapılmadığını, ödemelerin yapılmaması üzerine müvekkilinin, …’e, …’na … … Ltd.’ye, … …, … … ve davacı … AŞ’ye, … A.Ş’de bulunan rehinli hisselerini rehinden kurtarmak hakkı tanıdığını, ancak hiçbir muhatabın hissesini kurtarmadığını, müvekkilinin ihbarlar sonrası herhangi bir ödeme gelmediği ve muhatapların rehinden kurtarma haktarını kullanmadığı için alacağının tahsili için gerekli işlemlere başladığını ve bu kapsamda … AŞ hisselerini satışa çıkardığını, … A.Ş taralından başlatılan icra takip dosyasındaki ipoteklerin paraya çevrilmesi işlemlerine de devam edildiğini, 119.999 adet … A.Ş hissesinin … YMM raporundaki değer üzerinden satışa çıkarıldığını ve bu hisselerin … A.Ş tarafından 10.03.2016 tarihinde 20.099,832,50 TL bedelle satın alındığını, dava konusu sözleşmelerde yer alan rehnin özel yoldan paraya çevrilmesine yönelik hükümlerin geçerli olduğunu, bu hükümlerin TBK m. 27’ye aykırı olmadığını, TMK hükümlerinin rehnin özel yoldan satışını engelleyici şekilde düzenlemelerde bulunmadığını, İİK m. 309 / g hükmünde yer alan düzenleme incelendiginde de görüleceği üzere, kanun koyucunun rehinli taşınırlar için özel satış usulünü kısıtlayıcı değil tam tersine cevaz verici bir tutum içinde olduğunu, lex commissoria yasağına aykırı bir durumun söz konusu olmadığını zira rehin sözleşmesinin ilgili maddesinin mülkiyetin direkt alacaklıya geçmesine ilişkin bir hüküm içermediğini, davalı müvekkilinin rehin sözleşmesinin özel satış usulü ile ilgili şartlarına harfiyen uyduğunu, kanun ve doktrinin aradığı tüm … yükümlülüğünü yerine getirdiğini, müvekkilinin, uluslararası bir kurumun hazırladığı değerleme raporuna itibar ettiğini, bu rapor kapsamında çıkan değer üzerinden davacı … A.Ş’ye hisscleri rehinden kurtarma hakkı verdiğini, müvekkilinin, paraya çevirmec usulü konusunda davacı … A.Ş’ye bir denetim ve müdahale hakkı tanıdığını, denetim ve müdahale haklarını kullanmayan davacıların, rehnin paraya çevrilmesi işleminden yaklaşık bir buçuk yıl sonra butlan, hile, muvazaa gibi gerçek dışı iddialarla dava açmasının hak arama özgürlüğünün kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, lex commissoria yasağının esas amacının, rehin alanın rehin verene karşı alacak miktarını aşacak şekilde zenginleşmesinin önlenmesi olduğunu, alacaklıya borçlu tarafından satış yetkisi verilmesinin bu yasağa aykırılık teşkil etmeyeceğini, özel yoldan paraya çevirmenin borçlu lehine bir uygulama olduğunu zira borçlunun hisselerinin icra kanalı ile satılması halinde, bu işlemin uzun sürede gerçekleşeceğini, birçok masraf yapılacağını, hisselerin gerçek değerinin % 50’sine kadar düşük bir bedelle satılabileceğini, davacının, … tarafından belirlenen piyasa değerinin düşük olduğu yönündeki iddiasının da doğru olmadığını, zira gayrimenkul değerlemesi ile şirket hisse değerlemesinin birbirinden farklı olduğunu ve bu değerlemelerin birbiriyle karşılaştırılamayacağını, ayrıca ipoteğin paraya çevrilmesi amacıyla yapılmış değerleme raporlarında tespit edilmiş değerlerin %50’sine bile ihalelerde tek bir alıcı çıkmayacağını, davacıların taşınmazların %50 değerde satıldığı iddiasının da dayanaksız olduğunu, zira satışın 02,08.2016 tarihinde yapılan açık artırmayla gerçekleştiğini, her iki taşınmazın toplam 28.290.000 TL tutarına müvekkiline ihale edildiğini, müvekkilinin limit ipoteği 5.600.000 ABD Doları ile sınırlı olduğundan anılan satış çerçevesinde davacılardan … AŞ’ye ödenmek üzere ipotek limitini aşan tutar olarak 11.615.400 TL ihale bedelinin icra dosyasına 11.08.2016 tarihinde ödendiğini, sonrasında … AŞ’ye ait diğer 4 taşınmaz için yapılan 2. ihalede ise hiçbir alıcı çıkmadığı için satışın düştüğünü, davacı … AŞ tarafından bu satışın geçersizliğine ilişkin herhangi bir iddia ileri sürülmediğini, kendisine ödenen bedeli kayıtsız tahsil ettiğini, ilgili dönemde ihalenin feshi davası açılmadığını, dolayısıyla çelişkili davranış yasağını ihlal ettiğini, rehin sözleşmesinin müvekkilinden önceki taraflarının BDDK, SPK, BİST denetimine tabi tüzel kişiler olduğunu, bunların yasa ve kamu düzenine aykırı işlemlerinin olamayacağını, dolayısıyla rehin sözleşmesinin özel satış yetkisi veren hükümlerinin geçerli olduğunu, özel satış usulünde davacıya denetim ve müdahale hakkı tanınmasına rağmen davacının bu haklarını kullanmadığını, müvekkilinin özel satış hakkını sözleşmeye uygun ve özenli biçimde kullandığını iddia etmiş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; hisselerin satış hakkının müvekkiline geçiş sürecinin müvekkili ile bir ilgisinin bulunmadığını, … AŞ ile … AŞ’nin mevzuata ve sıkı bir denetime tabi olduğunu, bu kuruluşlar tarafından hukuka aykırı işlem yapılmasının ticaretin olağan akışına aykırı olduğunu, hisselerin satın alınmasından önce piyasa araştırması yapıldığını, müvekkilinin iyiniyetli üçüncü kişiler olduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacıların Cevaba Cevap Dilekçelerindeki İddialarının Özeti;Davacılar … AŞ ve … AŞ vekili, davalı … AŞ’nin cevap dilekçesine karşı, 14.06.2018 tarihli cevaba cevap dilekçesinde önceki iddialarına ek olarak bir şirketin ya da kurumun sıkı bir denelim mekanizmasına ve mevzuata tabi olmasının onun hukuka aykırı işlem yapamayacağı anlamına gelmediğini iddia etmiştir.Davacılar … AŞ ve … AŞ vekili, davalı … AŞ”’nin cevap dilekçesine karşı, 27.06.2018 tarihli cevaba cevap dilekçesinde ise önceki iddialarına ek olarak davalının rehinli hisselerin hangi tutarlardan paraya çevrildiğini icra dosyasına bildirmediğini, bu suretle de kefil … AŞ’yi taşınmazının satışından arta kalacak daha yüksek bedel bakımından, … AŞ”’yi de hisselerin düşük değerlerden satılması bakımından zarara uğrattığını, bir şirketin ya da kurumun sıkı bir denetim mekanizmasına ve mevzuata labi olmasının onun huktuka aykırı işlem yapamayacağı anlamına gelmediğini iddia etmiştir.
Fer’i Müdahil …Bankası A.Ş. İddialarının Özeti;Davaya davalılar yanında fer’i müdahale talebinde bulunan … AŞ vekili,29.11.2018 tarihli fer’i müdahale talepli dilekçesinde özetle, müvekkili tarafından gerçekleştirilen temlik işleminin yasa ve usule uygun olduğunu, bu nedenle davacının iddialarını kabul etmediğini, müvekkilinin alacağını devrettiği için tüm alacak, teminat ve sorumlulukların temlik alan … AŞ’ye geçtiğini, bu nedenle müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını iddia etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta davacılar vekili esasen, … AŞ ile … AŞ arasındaki genel kredi ve teminat sözleşmesinde ve davacı müvekkili … AŞ ile … AŞ arasındaki menkul kıymet ve mevduat rehin sözleşmesinde bulunan, rehin hakkına konu olan hisse senetlerinin özel yoldan paraya çevrilmesine yönelik hükmün geçersiz olduğunu, davaya konu olan hukuki işlemlerin muvazaalı olduğunu ve aynı zamanda lex commissoria yasağını ihlal niteliği taşıdığını, hisseleri satan davalı … AŞ ile hisseleri satın alan davalı … AŞ’nin arasında kuvvetli bir organik bağ bulunduğunu ve satış bedelinin çok düşük olduğunu iddia etmektedir.Davalılar vekilleri ise davaya konu sözleşmeler uyarınca rehin alanın rehinli hisseleri özel satış yetkisi ile paraya çevirme hakkının bulunduğunu, bu düzenlemenin geçerli olduğunu, satış işlemine konu bedelin düşük olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu,lex commissoria yasağının ihlal edilmediğini, muvazaa iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu iddia etmektedir.
Davada davacının talebi, genel kredi ve teminat sözleşmesi ile menkul kıymet ve mevduat rehin sözleşmesinde rehnin paraya çevrilmesine ilişkin hükmün ahlaka ve kamu düzenine aykırı olduğundan bahisle mutlak butlanla geçersizliği, yok hükmünde sayılması ve danışıklı işlemlerle alacağı devralan … …’un rehinli hisseleri borçlunun zararına paraya çevrilmesi, hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde muvazaalı olup, rehnin paraya çevrilmesi şeklindeki tasarruf işleminin ve hisse devrinin tümüyle iptali rehinli hisselerin … adına aynen kaydı istemine ilişkin olup;
Dava, dava dışı … … Otelcilik A.Ş. ile feri müdahil …Bankası A.Ş. arasında düzenlenen genel kredi ve teminat sözleşmesi ile menkul kıymet ve mevduat rehin sözleşmesinde rehnin paraya çevrilmesine ilişkin hükmün geçersizliğinin tespiti ile muvazaa nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi şeklindeki tasarruf işleminin ve hisse devrinin iptaliyle rehinli hisselerin davacı … adına kaydı talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları kapsamında delilleri toplanmış, sunmuş oldukları hukuki mütalaalar dosya içerisine alınmış, dosya bilirkişi incelemesine gönderilmiş ve 27.07.2021 tarihli kök rapor ile 05.05.2022 tarihli ek rapor ibraz edilmiştir. Ek rapora itiraz edilmiş ise de kök ve ek raporda yapılan değerlendirmeler ve yapılan itirazlar dikkate alındığında mahkememizce değerlendirilebilecek hususlar hukuki nitelendirme arz ettiğinden tekrardan bu konuda inceleme yapılmamış ve itirazlar reddedilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde davanın ihbar edildiği, … … Otelcilik A.Ş. (…) nun Mart 2016 tarihine kadar ana hissedarlarının davacı … Turistik …A.Ş. ve … olduğu …’nun … ‘da yapmış olduğu otelin finansman ihtiyacı için …Bankası A.Ş. ile 31.12.2012 tarihinde genel kredi ve teminat sözleşmesi akdettiği, sözleşme uyarınca …’nun banka lehine iki adet taşınmazı ipotek verdiği davacı …Ş. (…) ‘nin de iki adet taşınmazı kefil sıfatıyla ipotek verdiği, …’nın teminat olarak banka ile 30.12.2013 tarihli menkul kıymet ve mevduat rehin sözleşmesi imzalayarak hisselerini rehin ettiği, borcun ödenmemesi üzerine …’nin 26.06.2014 tarihinde hesabı kat ettiği, 07.07.2014 tarihinde alacağı … Yönetim A.Ş.’ye devir ettiği, … tarafından ….İcra Müdürlüğü’nün … ile … ve … ‘ya ipotek veren sıfatı ile takip başlattığı, … Varlığın ünvan değiştirerek … … Yönetim … A.Ş. olduğu, … varlığın icra dosyasından ve sözleşmeden kaynaklanan alacakları … … .. A.Ş.’ye temlik ettiği, …’nin alacağı temlik aldıktan sonra öncelikle …’ya ait rehinli olan …’nun hisselerini paraya çevirme yolunu tercih ettiği, …’nin 26.02.2016 tarihli ihtar ile …’ya rehin bedeli ödenmediği taktirde hisselerin satılacağını ihtar ettiği, …’nun rehinli hisseleri genel kurula katılan …Ş.’ye sattığı, … tarafından kefil …’nun taşınmazlarının icra ile satışa çıkarıldığı beyan edilmiş olup, öncelikli olarak dava dışı … ve davacı … tarafından ipotekli taşınmazların satışıyla ilgili şikayet istemi ile açılan ….İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/508 esas sayılı dosyada “davaya konu taşınmazlara yönelik satış yapılarak ihale kesinleşmiş olduğu, ihalenin feshi davasının açılmamış olduğu” belirtilerek konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
Yukarıda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davadaki talebin, hisse devrinin iptali ve … adına kaydı ile genel kredi ve teminat sözleşmesi ile mevduat rehin sözleşmesindeki rehnin paraya çevrilmesindeki hükmün mutlak butlanla geçersizliği istemlerine ilişkin olduğu dikkate alındığında davacı …Ş. tarafından ihalenin feshi istemiyle bir davacı açılmadığı gibi davaya konu taleplerin de tarafı olmadığı anlaşılmakla bu davacı yönünden davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Birkısım davalılarca zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de; taraflar arasında muvazaa iddiasının bulunması, kaldı ki genel kredi sözleşmesinden kaynaklı delillerle ilgili iptal taleplerinin on yıllık zamanaşımına tabi olduğu anlaşılmakla zamanaşımı itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı …’nın …bankası ile akdedilen menkul kıymetler ve mevduat rehni sözleşmesinin rehnin paraya çevrilmesine ilişkin her bir hükmünün ahlaka ve kamu düzenine aykırı olduğundan mutlak butlanla geçersizliğine ilişkin iddiası yönünden yapılan incelemede; sözleşmenin 1.maddesinde belirtilen kredi alacaklarının teminat olarak davacının sahibi bulunduğu … ait hisselerinin …bankasına rehin ettiği bu kapsamda hisse senetlerinin …bankasına usulüne uygun olarak ciro ve teslim edildiği, devam eden süreçte yine usulüne uygun olarak …bankası tarafından alacağın … Yönetim A.Ş.’ye, … ünvan değiştirerek … … olmak suretiyle … … tarafından da davalı …’ye devredildiği, alacağın devriyle birlikte alacağa bağlı hakların da kendiliğinden alacaklıya intikal ettiği, alacaklıya geçmiş olan rehin hakkının alacağı devir alan tarafından kullanılabileceği, nitekim alacağı devir alan …’nin alacağını borçludan ve rehin borçlularından tahsil edememesi nedeniyle rehin sözleşmesinde yer alan özel yoldan paraya çevrime yöntemi ile bağımsız denetim şirketine rehinli hisselerle ilgili yaptırdığı değerlemeyi esas alarak ve tespit edilen bu değerin rehin borçlusuna bildirip gerekli süreyi tanıyarak yani rehin borçlusuna pay senetlerini rehinden kurtarma hakkı tanıyarak senetleri özel yoldan paraya çevirme işlemini başlatmış ve raporda belirlenen değer üzerinden payları davalı … şirketine devir etmiştir.
Özel yoldan paraya çevirme hakkı, rehinli alacaklının İcra İflas Kanununda düzenlenmiş olan rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurulmaksızın rehnin konusunun üçüncü kişiye satarak veya alacağına mahsuben kendisi satın alarak alacağı karşılanmasını sağlar. Her ne kadar İcra İflas Kanunu rehnin paraya çevrilmesi yoluna ilişkin olarak muhtelif takip tarzları benimsemiş olsa da, bu çeşitlilik kanundaki takip yollarının herkes için uygun olduğu anlamına gelmemektedir. Zira mevcut takip sistemimiz gerek alacaklı gerek borçlu açısından muhtelif olumsuzluklar (icra prosedürünün uzunluğu, İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre satışın verimsizliği, takip masrafları vb) içermektedir. Bu nedenle taraflar kendileri paraya çevirme işlemini gerçekleştirmek isteyebilmektedirler.Burada rehinli alacaklı ve rehin borçlusunun karşılıklı menfaatleri açısından değerlendirme yapıldığında her iki taraf açısından da avantajlı durumlar vardır. İcra yoluyla rehnin paraya çevrilmesi usulünun gerektirdiğinden daha kısa bir sürede alacağın tahsil edilmesi imkanı doğduğu gibi icra takibi sonucu rehin verenin yüklenmek zorunda kalacağı yargılama gideri, vekalet ücreti, harç gibi masraflar ile faiz yükü de ortadan kalkmaktadır. Özel yoldan paraya çevirme yönteminin en önemli avantajı da rehinin özel yoldan paraya çevrildiğinde gerçek piyasa fiyatı üzerinden borçtan mahsup edilmesi imkanıdır. Davaya konu sözleşme maddesinde de varsa borsa fiyatı, yoksa uluslararası normlara göre çalışan bir değerleme kuruluşunun belirleyeceği rayiç değerin esas alınacağı hüküm altına alınmıştır.
Taşınır rehni ve taşınır rehni hükümlerine tabi diğer hükümler bakımından rehnin alacaklı tarafından özel yoldan paraya çevrilmesinde bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Medeni Kanun’da munhasıran rehin konusunun satışının İİK’ya tabi olacağına ilişkin bir hüküm de mevcut değildir. Özel yolla paraya çevirme ile lex commissoria yasağının da ihlal edildiği kabul edilemez. Özel yolla paraya çevirme de rehin konusu, rehinli alacaklının mal varlığına doğrudan doğruya intikal etmez. Nitekim somut olay yönünden de rehinli hisseler, alacağı devir alan … tarafından … Gayrimenkul’e özel yolla paraya çevirme suretiyle satışı yapılmıştır. Rehinli alacaklı rehin hakkı kapsamında kendisine tanınmış paraya çevirme yetkisine dayandığından rehin verene karşı … borcuyla hareket etmek zorundadır. Rehinli alacaklı rehin verenin uğramasına kusuruyla yol açtığı zararı tazmin etmekle sorumlu olur. … borcunun kapsamı TBK 506/3 e göre belirlenir. Somut rehin sözleşmesinde varsa borsa fiyatının esas alınması aksi taktirde uluslararası kurallara uygun çalışan bir değerleme kuruluşunun incelemesinin dikkate alınması hükümleri gereğince … borcunun kapsamının sözleşmede kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Sözleşmedeki ilgili hükümlere uyulması rehin verenin gerekli özeni gösterdiğini ortaya koyacaktır. Her ne kadar davacı değerleme kuruluşu ile davalı arasında bağlantı olduğunu bildirerek bu hususa itiraz etmiş ise de ; alacaklı tarafından yapılan satış işlemi borçlunun denetimi altında olup alacaklının aralarındaki sözleşmeye aykırı davranıldığını ya da fiyatın rayiç değerden daha düşük olduğunu iddia ederek satıştan doğan zararın tazminini her zaman talep edebilecektir. Hakkın kötüye kullanılması niteliği taşıyacak ya da … yükümlülüğüne aykırı eylemlerden dolayı borçlunun zararından alacaklı sorumlu olacaktır. Somut olayda, davacının bu yönde bir iddiası bulunmakta ise de davalıya karşı hisse değerinin … borcuna aykırı olarak daha düşük bedel ile satılmış olduğu iddiasına dayalı açılmış bir tazminat davası bulunmamaktadır.
Dosyamızdaki talep dikkate alındığında, talebin hisse devirlerinin iptali ve muvazaa nedeniyle sözleşme hükmünün geçersizliği istemine dayalı olduğu, tazminat davası olmadığı dikkate alındığında davacının bu iddiası da samimi görülmemiştir. Yine davacı tarafça sözleşmedeki hükmün genel işlem şartı niteliği taşıdığı belirtilmiş ise de TBK 20.maddesinde düzenlenen genel işlem şartlarına göre eğer müzakere şansı bulamayan taraf açısından, haksız şart niteliği taşıyan hükümler yazılmamış sayılacaktır. Sözleşmeye konan özel yoldan paraya çevirme hükmünün haksız şart niteliğinde olup olmadığı hususlarında yukarıda yapılan açıklamalar gereğince icra sistemindeki , icra prosedürünün uzunluğu, İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre satışın verimsizliği, takip masrafları gibi aksaklıklar gözönünde bulundurulduğunda ayrıca yine yukarıda açıklandığı üzere alıcının … yükümlülüğü kapsamında rehin verenin zararına olacak işlemlerden her zaman sorumlu olduğu dikkate alındığında taraflar arasında yapılacak özel yoldan satım sözleşmesinin her iki tarafın lehine de sonuç doğurmakta olduğunu göstermektedir. Alacaklı alacağına daha hızlı bir kavuşabilmekte bu nedenle de borçlunun üzerindeki faiz yükü azalmakta, buna ek olarak , merhum gerçek değerinden paraya çevrildiği için borçlu daha az zarara uğramaktadır. Bununla birlikte borçlunun alacaklının satışı üzerindeki denetimi de mevcuttur. Dolayısıyla alacaklıya bu yönde bir yetki verilmesinin haksız şart niteliği taşımamaktadır. Ancak genel işlem şartları arasında, borçlunun alacaklının satış işlemini denetlemesinin önünü kapayan yahut satış işlemi sonucunda borçlunun uğrayabileceği muhtemel zararlardan sorumlu olunmayacağına dair korunacak bir şart, borçlunun satış işlemi üzerindeki denetimini imkansız hali getirdiği için haksız şart olarak addedilip yazılmamış sayılabilir. Somut olay yönünden sözleşmede borçlunun, alacaklının satış işlemini denetlemesinin önünü kapayan bir düzenleme olmadığından davacının genel işlem şartlarına aykırılık iddiası da sübut bulmamıştır.
Davacının, davalılar arasındaki satış işleminin muvazaalı olduğuna yönelik iddiası yönünden yapılan incelemede öncelikle muvazaa kavramı üzerinde durmak gerekir. Muvazaa Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesinde düzenlenmiş olup tarafların iradeleri ile beyanları arasında bilerek yarattıkları uyumsuzluk halini ifade etmektedir. Tarafların anlaşarak 3. kişileri aldatmak kastıyla belirli bir hukuki işlem yapmak istemekle beraber dışarıya karşı başka bir işlem yapmış gibi göstermeleri şeklinde oluşan duruma nispi muvaza denilmektedir. Nispi muvazaa; sözleşmenin niteliğinde muvazaa, sözleşmenin konusunda ve şartlarında muvazaa veya tarafların kimliğinde muvazaa şeklinde olabilmektedir. Dava konusu olayda davacı muvazaa iddiasında … A.Ş’nin rehnedilen hisse senetlerini kendi mülkiyetine geçirmeye ilişkin bir iradeye sahip olduğunu ancak bu iradesini saklamak ve fiili durumu 3. kişilerden gizlemek için sanki bunları … A.Ş’ye devretmiş gibi bir görünüm yarattığını ileri sürmek suretiyle tarafların kimliğinde muvazaa olduğu iddiasına dayanmaktadır. Davalı … A.Ş’nin daha önce 3 kez anılan hisseleri satın almaya çalıştığı, …’nin İİK kapsamında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla değil doğrudan kendisiyle bağlantılı olduğu iddia edilen …’e takip yapmadan hisseleri sattığı, …’in kurulduktan 15 gün sonra düşük sermaye ile devralması mümkün olmayan rehinli hisse senetlerini satın aldığı,anılan hisse satışının … İcra Mahkemesi’nde görülen … esas sayılı davada alınan 12.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda 135.095.053 TL olarak belirlenen kıymet takdiri esas alınmadan, … A.Ş.’nin ticari ve kişisel ilişki içinde olduğu kanıtlanan … Değerleme şirketi tarafından tanzim edilen 26.02.2016 tarihli raporda belirlenen 20.097.244 TL bedelle gerçekleştirildiği, hisselerin devredildiği … A.Ş. ile … A.Ş. arasında organik bağlantı bulunduğunu gösteren açık delillerin mevcut olduğu, … A.Ş.’nin alacağını tahsil etmek amacıyla kefile ait taşınmazların paraya çevrilmesi yoluna başvurduğu takipte, anılan taşınmazların açık arttırmada … A.Ş. tarafından satın alındığı belirtilerek muvazaa olduğu iddiasına dayanmış ise de davalının daha önce hisseleri satın almaya çalışmasının ya da kurulduktan 15 gün sonra düşük sermaye ile rehinli hisseleri satın almasının … yönünden kuruluştan itibaren sermayesi ile bağlı olmaksızın satın alma işlemi yapabileceği ve davalı … nin daha önce … nun hisselerini satın almaya çalışmasının muvaza göstergesi olmadığı sabit olup davacının bu iddialarına itibar edilmemiştir. Davacının davalı …’nin alacağı tahsil etmek için rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmadan …’e satış yaptığına ilişkin iddiası ise yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davalının özel yoldan satış yapma yetkisi temlik aldığı alacak nedeniyle geçerli olup geçerli yönden yapmış olduğu satış işlemi nedeniyle herhangi bir usulsüzlük bulunmadığından davacının bu yöndeki iddiasına da itibar edilmemiştir. Davacı … icra mahkemesinde alınan kıymet takdiri ile …’nin değerleme şirketi’nden almış olduğu bedel arasındaki farka ilişkin iddiası yönünden ise, bir şirketin hisselerinin değeri ile o şirketin taşınmazlarının değeri arasında fark olmasının hukuken olağan olup kıymet takdirindeki değerin şirketin taşınmazlarına ilişkin olduğu kaldı ki yine yukarıda açıklandığı üzere davacının denetim yetkisi kapsamında bedele itirazını bu yönde bir zarara uğradığını davalının … borcu kapsamında yapmış olduğu bir hukuka aykırılık varsa bunu tazminat yoluyla ileri sürebileceği dikkate alındığında davacının bu yöndeki iddiasına da itibar edilmemiştir.
Davacı, davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğu iddiasına yönelik …’in kurucusu … …’in dava dışı … Holding’de pazarlama ve halkla ilişkiler müdürü olarak çalıştığı, …’in tek ortağının … A.Ş’nin de hissedarı olduğu iş yerinde yönetici olması gibi iddiaları doğrudan davalı şirketlerin ortakları, faaliyet alanları kapsamında şüpheye yer bırakmayacak şekilde aralarında bütünleşme ve ayniyet olduğunu gösterecek hususlar olmayıp yine davalı … tarafından diğer davalıya olan borçların incelenmesi talep edilmiş ise de davalılar arasında organik bağ bulunduğu hususu dosya kapsamı ile ispatlanamamış olup kaldı ki bedel yönünden fark ve diğer hususlardaki iddialarda yukarıda değerlendirilmekle bu konuda herhangi bir tazminat davası ya da tespit bulunmayıp kaldı ki tek başına muvazaa’nın kanıtı olamayacağından davalar arasında muvazaa bulunduğuna ilişkin iddia ispatlanamamış olup davacı … yönünden de davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı …Ş. Yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE;
2-Davacı …Yönünden açılan davanın REDDİNE;
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70 TL maktu karar harcının peşin alınan 1.434,42 TL ve sonradan tamamlatılan 343.255,00-TL harçtan mahsubu ile bakiye 344.608,72 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı …ye iadesine,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200 TL maktu vekalet ücretinin davacı …Ş.’den alınarak davalılara verilmesine,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 438.998,33 TL nispi vekalet ücretinin davacı … Turistik Yatırımlar ve İnşaat A.Ş. ‘den alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
8-Davalılar tarafından yatırılan gider avansının bakiye kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/09/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …