Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/252 E. 2021/75 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/252
KARAR NO:2021/75

DAVA:Banka Teminat Mektubunun İadesi Ve Depo Edilmesi
DAVA TARİHİ:19/03/2018
KARAR TARİHİ:03/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Banka Teminat Mektubunun İadesi Ve Depo Edilmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … vekili verdiği dava dilekçesinde, davalılar … A.Ş., … …A.Ş. ile 28.04.2016 tarihinde bayilik sözleşmesi yaptıklarını, sözleşmeye göre fiziki dekorasyon ve teknik donanım yaptıklarını, davalıların beş yıllık sözleşmeyi birinci yılında gönderdikleri …. Noterliğinin 07.12.2017 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile feshettiklerini, feshin haklı olmadığını, fesih nedeniyle yaptığı dekorasyon giderlerinin karşılıksız kaldığını, dekorasyon ve teknik alt yapı için harcadığı 175.159,00 TL’nin beş yıl için olmasına karşılık birinci yılında sözleşmenin feshedildiğini, sözleşmenin haksız feshedilmesi nedeniyle de beş yıllık kârdan mahrum kaldıklarını, sözleşme ile birlikte davalılara … A.Ş. … Şubesinden alınan 29.03.2017 tarih, … sayılı ve 90.000,00 TL bedelli teminat mektubu verildiğini, bu mektubun iade edilmediğini, fesihten önceki döneme ait alacaklarının da ödenmediğini belirterek, yapmış olduğu dekorasyon masrafı ve yoksun kaldığı kâr nedeniyle uğramış olduğu zarar karşılığı olarak 130.000,00 TL’nin avans faizi ile tarafına ödenmesine, teminat mektubunun iadesine ve haksız fesih nedeniyle de 30.000,00 TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALILARIN TALEBİ:
Davalılar … A.Ş., … …A.Ş. vekilleri birlikte verdikleri cevap dilekçelerinde, davacı tarafından satışı yapılan cihazların taahhütlerinin müşteriler tarafından bozulduğunu, satışı yapılan cihazların geri kalan bedellerine ilişkin tek fatura çıkartıldığını, bu faturalarında daha önce kendileri tarafından suç duyurusunda bulundukları başka bayiler tarafından ödendiğinin tespit edildiğini, müşterilerin nakit bedel aldıklarını ve bunların karşılığını kendi kredi kartlarını kullanarak pos cihazından ödediklerini, ancak ödemeden kısa bir süre sonra kredi kartını tekrar pos cihazına takarak işlemi iptal ettiklerini, “Teknik İptal” adı verilen bu işlem yapıldığında bankadan çekilen bedelin kredi kartına tekrar yüklendiğini, ancak … Tahsilat Sistemlerindeki “ödendi” kaydının ise sabit kaldığını, böylece sistemlerinde ödendi olarak gözüken ancak aslında karttan para çekilmeyen işlemlerin toplamından kendilerinin çok yüksek miktarda zarara uğradıklarını, bu nedenle davacı bayi hakkında güven ilişkisinin bozulduğunu, … Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyasından suç duyurusunda bulunduklarını, davacı ile yapılan sözleşmeye göre bu ve benzeri eylemlerin haklı fesih nedeni olduğunu, sözleşmenin haklı feshi nedeniyle de dekorasyon masrafının talep edemeyeceğini, sözleşmenin haklı feshedilmiş olması nedeniyle de davacının manevi tazminat talep hakkının bulunmadığını, davacı şirketin satışını yaptığı cihazlara ait faturaların ödenmeme oranının yüksek olmasının da davacı ile yapılan sözleşmeden beklenen faydanın sağlanamadığını gösterdiğini belirterek bu gerekçelerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 102 ve devamı maddelerine göre acentelik sözleşmesinin feshi nedeniyle tazminat ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 58’e göre manevi tazminat davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, 28.04.2016 tarihli bayilik sözleşmesini, …. Noterliğinin 07.12.2017 tarih ve … sayılı fesih ihtarnamesini, dekorasyon faturalarını, teminat mektubunu, ticari defterleri, tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalılar, 28.04.2016 tarihli bayilik sözleşmesini, …. Noterliğinin 07.12.2017 tarih ve … sayılı fesih ihtarnamesini, … Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyasını, usulsüzlük nedeniyle açığa alınan faturaları, ticari defterleri, tanık beyanlarını, keşif, yemin delilini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 102 ve devamı maddelerine göre acentelik sözleşmesinin feshi nedeniyle tazminat ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 58’e göre manevi tazminat davasıdır.
6102 sayılı TTK m. 102/I’e göre; “Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.” Taraflar arasında yapılan 28.04.2016 tarihli bayilik sözleşmesinin “Konu ve Amaç” başlıklı 3’üncü maddesinde “Şirketler tarafından bayiye bildirilen ve/veya izin verilen ürün ve hizmetlerin bayi tarafından şirketlerin belirlediği usul ve esaslar çerçevesinde “…”, …”, “…” markaları altında müşteriler/abonelere sunulması, satış ve pazarlanmasının yapılması ile (…) abonelik sözleşmesinin kurulmasına ve sonlandırılmasına aracılık edilmesi, satış öncesi ve sonrası hizmetlerin yerine getirilmesi ve fakat bunlarla sınırlı olmaksızın tarafların karşılıklı hak yetki ve yükümlülükleri ile diğer hususların düzenlenmesidir.” düzenlemesi getirilmiş olup taraflar arasında yapılan sözleşme bu madde kapsamında acente sözleşmesi niteliğindedir. Davacı tarafın taleplerinde haklı olup olmadığı öncelikle sözleşme hükümleri sonrasında ise 6102 sayılı TTK m. 102 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan acente hükümleri kapsamında değerlendirilecektir.
Davacı taraf sözleşmenin haksız feshi nedeniyle yapmış olduğu dekorasyon masrafı ve yoksun kaldığı kâr nedeniyle uğramış olduğu zarar karşılığı olarak 130.000,00 TL’nin avans faizi ile tarafına ödenmesine, davalı tarafa verdiği teminat mektubunun iadesine ve 30.000,00 TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmekte; davalılar ise sözleşmenin feshinin haklı olduğunu bu nedenle de davacının bu taleplerde bulunamayacağını belirtmektedir. Dolayısıyla öncelikle sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Davalıların davacı tarafa gönderdikleri …. Noterliğinin 07.12.2017 tarih ve … sayılı fesih ihtarnamesi incelendiğinde, davalıların iki fesih gerekçesine dayandıkları görülmektedir. Bunlardan birincisi davacı tarafından satışı yapılan cihazların taahhütlerinin müşteriler tarafından bozulduğu, satışı yapılan cihazların geri kalan bedellerine ilişkin tek fatura çıkartıldığı, bu faturalarında daha önce kendileri tarafından suç duyurusunda bulundukları başka bayiler tarafından ödendiğinin tespit edildiği, “Teknik İptal” işlemi yapıldığı ve kredi kartı ile ödeme işlemlerinin yapıldığı bu bayilerle davacının birlikte hareket ettiği gerekçesidir. İkinci fesih gerekçesi ise taahhütlü cihaz satışı yapılan aboneler tarafından faturaların ödeme oranlarının Türkiye ortalamasına göre düşük olduğudur.
Taraflar arasında yapılan 28.04.2016 tarihli bayilik sözleşmesinin “Abone Bilgi Giriş Sistemi” başlıklı 11.1.7 maddesinde; “(…) aktivasyon yazılım paketinin yer aldığı bilgisayarların yönetici hesabının şifresini değiştirmemeyi, bu amaçla yazılım yüklememeyi, sistemlerin güvenliğini kırmaya teşebbüs dahi etmemeyi,” düzenlemesinin yer aldığı, 11.1.9 maddesinde; “(…) donanım yazılımın kullanılmasında ve korunmasında azami dikkat ve özeni göstermeyi” düzenlemesinin yer aldığı, 11.4 maddesinde; “Bayide kullanıma sunulan tüm donanım yazılım sadece şirketler tarafından kullanılan ve bildirilen işletim sistemi ve şirketlerin önerdiği internet bağlantısı ile kullanılacaktır. Eğer bayi, kendisine sağlanan bu erişim olanaklarını, kullanmak suretiyle bilerek veya bilmeyerek (…) şirketler tarafından bildirilenler dışında yazılımlar kullanmak vb. Yöntemlerle elektronik ortam dahil herhangi bir zarara sebebiyet verirse, tüm mali, hukuki ve cezai yükümlülüklerden sorumlu olacaktır.” düzenlemesinin yer aldığı, 11.5.3 maddesinde; “işbu madde ve sözleşme kapsamında düzenlenen taahhüt ve yükümlülüklerini ihlal etmesi ve/veya donanım yazılımı kötüye kullanması halinde şirketlerin işbu sözleşmeyi (…) derhal feshedebileceğini,” düzenlemesinin yer aldığı görülmektedir. Sözleşmede yer alan bu düzenlemelerden müşterilerle yapılacak cihaz satışı ve abonelik sözleşmelerinin düzenlenmesinde kullanılan bilgisayar sistemi ve donanımındaki açıklardan faydalanılması haklı fesih nedeni olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle davalıların fesih ihtarnamesinde belirttiği davacı tarafından satışı yapılan cihazların taahhütlerinin müşteriler tarafından bozulduğu, satışı yapılan cihazların geri kalan bedellerine ilişkin tek fatura çıkartıldığı, bu faturalarında daha önce kendileri tarafından suç duyurusunda bulundukları başka bayiler tarafından ödendiğinin tespit edildiği, “Teknik İptal” işlemi yapıldığı ve kredi kartı ile ödeme işlemlerinin yapıldığı bu bayilerle davacının birlikte hareket ettiği maddi vakıasının araştırılması için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
…. Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile davacıya ait ticari defterler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan 09.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda davalılardan …n düzenlemiş olduğu dekorasyon faturaları toplamının 162.442,09 TL olduğu, bunun bir kısmının davacının satış primlerinden mahsup edilmiş olduğu ve davacının davalı … 109.908,51 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Raporda davalıların ileri sürdüğü ve “Teknik İptal” olarak belirttiği maddi vakıaya ilişkin bir inceleme yapılmamış olması nedeniyle … Asliye Hukuk Mahkemesine tekrar talimat yazılarak mali müşavir ve pos cihazından anlayan teknik bilirkişi eşliğinde davacı tarafın defter ve hesapları incelenerek davacı tarafın pos cihazı ödemelerinde “Teknik İptal” olarak bilinen kaç adet ve ne miktarda pos cihazı ile yapılmış ödeme iptali olduğunun tespiti ve incelenen belgelerin birer örneğinin rapora eklenmesi istenilmiştir. Hazırlanan 31.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda dosyada yeterli bilgi bulunmadığı ve davacı tarafından tüm pos hesap belgelerinin ulaştırılması durumunda “Teknik İptal” adında kaç adet ve miktarda pos iptali yapıldığının tespit edilebileceği bildirilmiştir.
Mahkememizin 24.02.2020 tarihli duruşmasında alınan ara kararla her iki tarafında ticari defterlerinin incelenmesine ve davacı tarafın pos cihazı ödemelerinde “Teknik İptal” olarak bilinen kaç adet ve ne miktarda pos cihazı ile yapılmış ödeme iptali olduğunun tespitine karar verilmiştir. Hazırlanan 26.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda davalı şirket kayıtlarında 41 tane iptal bulunduğu, bunların müşterilerle yapılan cihaz satışının iptali olduğu, “Teknik İptal” adında bir iptal bulunmadığı, davalı şirkette bu iptallerin tahsilat alarak görülmeye devam etmesinin banka işlemlerindeki sistem açığından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Hazırlanan raporda tespit edilen 41 adet iptalin dökümünün yapılmaması nedeniyle aynı bilirkişiden ek rapor hazırlanması istenilmiştir. Hazırlanan 11.09.2020 tarihli ek raporda davacı bayiden cihaz taahhüdü ile cihaz satın alan dava dışı müşterilerin pos cihazı ile ödeme yaptıkları ve bunların üç ay içinde taahhütlerini bozdukları, pos cihazı ile yapılan ödemelerin kredi kartına iadesinin gerçekleşmesi ile davacılar nezdinde “Teknik İptal” durumunun gerçekleştiği, iptal edilen kredi kartı tahsilatları sistem üzerinden görülmediğinden davalı şirketin 198.933,00 TL zarar ettiği, davalı ve davacı taraf defterlerinde ise “Teknik İptal” kayıtlarının görülmediği tespit edilmiştir.
Dava konusu “Teknik İptal” olarak belirtilen konunun teknik bir konu olması ve olayla ilgili olarak da suç duyurusunda bulunulmuş olması nedeniyle dosyanın bankacılık pos cihazı konusunda uzman bilişim uzmanı ve mali suçlar tefecilik konusunda uzman bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine verilerek dava konusu olayda davalı şirketin “Teknik İptal” olarak belirttiği cihaz taahhüdü iptallerinde kusur durumunun ve davalı şirketin “Teknik İptal” olarak belirttiği cihaz taahhüdü iptallerinde davacı yönünden müterafik kusur bulunup bulunmadığının tespiti istenilmiştir.
Hazırlanan 10.01.2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda “Teknik İptal” olarak belirtilen fatura ve cihaz iptal işleminin nasıl ve hangi yöntemle yapıldığı raporun 8’inci sayfasından itibaren açıklandıktan sonra bu durumun taraflar arasında yapılan sözleşmenin “Abone Bilgi Giriş Sistemi” başlıklı 11’inci maddesindeki düzenlemelere aykırı olduğu, davacının bu işlemleri yaparken % 100 oranında kusurlu olduğu, davalıların kusurunun bulunmadığı, yapılan işlemlerin toplamının 327 tane olduğu tespit edilmiştir.
6102 sayılı TTK m. 109’a göre; “Acente, sözleşme uyarınca kendisine bırakılan bölge ve ticaret dalı içinde, müvekkilinin işlerini görmekle ve menfaatlerini korumakla yükümlüdür. Acente, kusursuz olduğunu ispat etmediği takdirde özellikle, müvekkili hesabına saklamakta olduğu malın veya eşyanın uğradığı hasarlardan sorumludur.” Hazırlanan 10.01.2021 tarihli bilirkişi raporundan davacının “Teknik İptal” işlemlerinde kusurlu olduğu anlaşıldığından davacının bu işlemlerde 6102 sayılı TTK m. 109’a uygun şekilde kendi müvekkili olan davalıların menfaatini korumak için üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK m. 102/II’ye göre; “Bu Kısımda hüküm bulunmayan hâllerde aracılık eden acentelere Türk Borçlar Kanununun simsarlık sözleşmesi hükümleri, sözleşme yapan acentelere komisyon hükümleri ve bunlarda da hüküm bulunmayan hâllerde vekâlet hükümleri uygulanır.” Bu maddenin yollama yaptığı 6098 sayılı TBK simsarlık ve komisyon hükümleri de aynı yasanın vekâlet hükümlerine yollama yapmakta olup aynı zamanda vekil durumunda bulunan davacı acentenin 6098 sayılı TBK m. 506/II ve III’de yer alan; “Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükümlerine de aykırı davrandığı, vekâlet veren durumundaki davalıların haklı menfaatlerini gözetmediği ve işini sadakat ve özenle yürütmeyerek zarara sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı taraf taraflar arasındaki sözleşmeyi feshetmekte haklı olup davacı tarafın taleplerinin feshin haklı olduğu tespitine göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacı tarafın taleplerinden ilki yapmış olduğu dekorasyon masrafı ve yoksun kaldığı kâr nedeniyle uğramış olduğu zarar karşılığı olarak 130.000,00 TL’nin avans faizi ile tarafına ödenmesine karar verilmesidir. Sözleşmenin feshinin haklı olması nedeniyle davacının sözleşmenin feshi nedeniyle yoksun kaldığı kârı talep etme hakkı bulunmamaktadır. Hazırlanan 09.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda davalılardan …n düzenlemiş olduğu dekorasyon faturaları toplamının 162.442,09 TL olduğu, bunun bir kısmının davacının satış primlerinden mahsup edilmiş olduğu ve davacının davalı … 109.908,51 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasında yapılan sözleşmenin “İş Yeri ve Dekorasyon” başlıklı 8.1 maddesinde dekorasyon masraflarının davacı bayiye ait olacağı kararlaştırılmıştır. Dolayısıyla davacı tarafın dekorasyon masraflarını haklı fesih nedeniyle davalı şirketlerden sözleşme hükümlerine göre de talep hakkı bulunmamaktadır. Bu gerekçelerle davacının tazminat talebinin reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davacının ikinci talebi teminat mektubunun iadesidir. Davaya konu teminat mektubu için mektubu veren … A.Ş.’ye yazı yazılmış ve buradan gelen 02.04.2019 ve 08.08.2019 tarihli yazı cevaplarında teminat mektubunun vadesinin 29.03.2019 tarihinde dolduğu, davalılar tarafından bankalarına iade edildiği ve tazmin ya da tahsil yeteneğinin kalmadığı bildirilmiştir. Bu nedenle davacının teminat mektubunun iadesine ilişkin talebi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulmuştur.
Davacının üçüncü talebi haksız fesih nediyle manevi tazminat ödenmesidir. 6098 sayılı TBK m. 58’e göre; “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.” Bu madde kapsamında manevi tazminata hükmedilebilmesi için haksız fiilin unsurları olan kusur, zarar ve uygun nedensellik bağı unsurlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerekir. Hazırlanan 10.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda davacının % 100 oranında kusurlu olduğu, davalıların ise kusurunun bulunmadığı tespit edildiğinden sözleşmenin feshinde kusurlu olmayan davalılara karşı davacının manevi tazminat talep etmekte hukuki yararı bulunmadığından davacının manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının yapmış olduğu dekorasyon masrafın ve yoksun kaldığı kar nedeniyle, uğradığı zarar karşılığı olarak talep ettiği 130.000,00-TL tutarlı, maddi tazminat davasının REDDİNE,
2-Davacının teminat mektubunun iadesi davasının davaya konu teminat mektubunun davalılar tarafından ilgili bankaya iade edilmiş olması sebebiyle, konusuz kalan davada KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Davacının 30.000,00-TL tutarlı manevi tazminat davasının REDDİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30-TL maktu karar harcının peşin alınan 4.269,38-TL harçtan mahsubu ile artan 4.210,08-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
5-Reddedilen maddi tazminat ve karar verilmesine yer olmadığına dair karar yönünden maddi tazminat talebine ilişkin, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 23.850,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALILARA VERİLMESİNE,
6-Reddedilen manevi tazminat yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALILARA VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
8-Davalılar tarafından yapılan toplam 1.600,00-TL (1.500,00-TL Bilirkişi Ücreti, 100,00-TL tebliğler ve posta) yargılama giderinin davacıdan alınarak DAVALILARA VERİLMESİNE,
9-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/02/2021

Katip …

Hakim …