Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/229 E. 2020/189 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/229
KARAR NO : 2020/189

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 13/03/2018
KARAR TARİHİ : 25/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu … plakalı vasıtanın davalı sigorta şirketine sigortalı bulunduğunu, 06.08.2017 tarihinde yapmış olduğu kaza neticesinde araçta 84.308,07TL’lik hasar meydana geldiğini, sürücü…’ın yolun karanlık olması nedeni ile ve karşısına bir anda çıkan köpeği ezmemek için direksiyonu kırması neticesinde kazanın meydana geldiğini, olayda aşırı hız veya alkol kullanımının söz konusu olmadığını, meydana gelen hasarla ilgili…’ya 20.08.2017 tarihinde başvurulmuş olmasına rağmen hasarın tazmin kapsamına alınmadığını, rizikonun teminat dışında kaldığı hususunun davalı sigorta şirketi tarafından somut delillerle ispatlanması gerektiğini, aksi takdirde meydana gelen rizikonun sigorta kapsamında bulunduğunu, aracın hurda halinin 20.000TL araç yeni olduğu için alış bedelinin 111.448,60TL olduğunu, hurda satış bedelinin tenzilinden sonra 91.448,60TL’nin ödenmesi gerektiğini belirterek, şimdilik 5.000TL’nin 20.08.2017 sigortaya başvuru tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirkete … sayılı poliçe ile kasko sigortalı bulunduğunu, davacı vekilinin davaya konu taleplerinde yasal isabet bulunmadığını, zira Kasko Sigortası Genel Şartlarının Teminat Dışı Kalan Zararlar başlıklı A.5.10. Maddesinde “Zorunlu haller tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeni ile uzaklaşma hariç olmak üzere sürücünün kaza yerinden ayrılmasının teminat dışı” kaldığını, yapılan incelemede araç sürücüsünün kaza yerini terk ettiği ve kazadan 7 saat sonra jandarmayı aradığını, tanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, herhangi bir mücbir sebep olmaksızın alkol durumunu gizlemek maksadı ile olay yerini kasten terk edildiğinin kanaatine varıldığını, poliçe genel şartları A.5.10 madde hükmü uyarınca davalıya karşı hiçbir sorumlulukları bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususlar; 06/08/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda davalı sigortacının ZMMS sigortacısı oludğu aracın hasarlandığı, hasar tazminatının varlığı ve miktarının ne olduğu ibaret olduğu tespit edilmiştir.

DELİLLER;
… İl Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak dava konusu aracın trafik kayıtları celp edilmiştir.
… A.Ş’ye müzekkere yazılarak dava konusu aracın poliçe ve hasar dosyası celp edilmiştir.
Davacı vekili tarafından delil dilekçesi ekinde dava konusu olaya ilişkin Ekspertiz Raporu Mahkememiz dosyasına sunulmuştur.
… İlçe Jandarma Komutanlığı’na müzekkere yazılarak dava konusu olaya ilişkin tutulan tutanak ve ifade tutanağı istenilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 29/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafa ait … plakalı araç sürücü …’ın asli kusurlu olduğu, … plakalı araçta meydana gelen hasar miktarının sovtaj tenzilinden sonra 75.000TL olarak belirlendiği, Kasko Sigortası Genel Şartları A.5.10 maddesi gereğince zorunlu haller hariç olmak üzere olay yeri terkin teminat dışı olduğu, davacı tarafa ait araç sürücüsünün olay yerini zaruret nedeni ile kısaca sağlık kuruluşuna gitme ve can güvenliği nedeni ile terk ettiğine dair yeterli delil mevcut olmadığı, bu nedenle davalı sigorta şirketinin meydana gelen hasardan dolayı sorumlu olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava kasko sigorta poliçesine dayalı araçta meydana gelen hasarın davalı şirketce karşılanmasına yönelik alacak davasıdır.
Taraflar arasında, davacı şirkete ait … plakalı aracın davalı sigorta şirketi tarafından … nolu kasko sigorta poliçesi ile 28/03/2017-28/03/2018 tarihleri arasında sigortalı olduğu, aracın 06/08/2017 tarihinde kazaya karıştığı hususu tartışmasızdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kasko sigortalı araç sürücüsünün kazadan sonra olay yerini terk etmesinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve kaza yerinin terki nedeniyle kazada oluşan hasarın poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortasının teminat kapsamını belirleyen KSGŞ A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açacağı zararlar, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde geçerli olan KSGŞ’nın A.5.10. maddesinde, “zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bentlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılma” denilmek suretiyle, maddede ifade olunan haller ile benzer haller dışında olay yerini terkin, zararın teminat dışı olmasına yol açacağı kabul edilmiştir.
Yukarıda anılan kanun ve sigorta genel şartları gereği, kural olarak zararın teminat dışı olduğunu ispat yükü, davalı sigortacıda bulunsa da; somut olayın özellikleri ve bilhassa olay sırasında davacıya ait araçta bulunan sürücü ve arkadaşının yaralanmadığı ve tek taraflı olarak yapılan kazada can güvenliğini tehlikeye atacak hiç bir durum olmadığı halde olay yerinden ayrılınması, kazanın oluş biçimi ve meydana geldiği saat gözetildiğinde; haklı sebeple olay yerini terkin ötesine geçen bir durum bulunduğu ve sürücünün kaza anında alkollü ve ehliyetsiz olmadığını ispat yükünün, davacı sigortalıya geçtiğini kabulün zorunlu olduğu açıktır.
Diğer taraftan, poliçe tanzim tarihi ve olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 1409/1. maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartları’nın A.5. maddesi ve TTK 1446/2 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer.(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2016/15540E-2019/7623K sayılı ilamı)
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya bakıldığında; 06/08/2017 tarihinde gece vakti trafik kazasının meydana geldiği, Ağva İlçe Jandarma Komutanlığı’nın 13/12/2018 tarihli müzekkere cevabına göre, kaza ile ilgili ihbarda bulunulmadığı, gece 3.30 civarında devriye sırasında kaza yapmış aracın fark edildiği, araç sahibine ulaşılmadığı, 06/08/2018 tarihinde saat 17.30 civarında araç sürücüsü olduğunu beyan eden şahsın karakola müracaat ettiği, araçta maddi hasar meydana geldiği, yaralanmanın olmadığı sabittir.
Somut olayda kaza, tek taraflı olup davacıya ait araç ile dava dışı başka bir araca veya kişiye çarparak zarar verilmediğine ve araç içindeki şahısların da yaralanmadığına göre araç sürücüsünün korku, kaygı panik yaşamasını gerektirir bir durumun varlığından da söz edilemez. Bu durumda KSGŞ’nın A.5.10. maddesi anlamında zorunlu hal söz konusu değildir. Bu durumda ispat yükünün yer değiştirdiğinin kabulü gereklidir.
Taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi; rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin gözönünde tutulması gerekir. Bu itibarla da, somut olayın özellikleri gereği, davacıya ait araç sürücüsünün kaza anında alkollü olmadığı ve zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını ispat yükünün, davacı sigortalıya ait olduğunun kabulü ile; dosyadaki mevcut deliler ile de hasarın teminat kapsamında kaldığı ispatlanamamıştır. Bu durumda açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 54,40 TL maktu karar harcının peşin alınan 35,90TL harçtan mahsubu ile bakiye 18,50TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip
*e-imzalıdır

Hakim
*e-imzalıdır