Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/192 E. 2020/665 K. 16.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/90
KARAR NO : 2020/752

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 26/01/2018
KARAR TARİHİ : 09/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … Ltd. Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı … A.Ş.’den bir yıl elektrik dağıtım hizmeti aldığını, sürenin sonunda başka bir şirketle anlaşma yaptığını, davalı şirketin kendisine fesih tazminatı bedeli adı altında 84.564,00 TL tutarlı fatura düzenleyerek gönderdiğini, kendisinin böyle bir borcunun olmaması nedeniyle @ fatura sistemi üzerinden davalı şirkete bu faturayı iade ettiğini, ardından ikinci kez aynı faturanın düzenlenerek gönderildiğini ve bu faturayı da iade ettiğini, kendisine karşı elektrik kesme işlemi yapmaya çalıştıklarını, davalı şirket ile yapılan sözleşmede yer alan taahhütnameye göre taahhütnamenin kendiliğinden uzayacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığını, sözleşmede ceza koşulu ya da cayma bedeli hükmü de bulunmadığını, söz konusu faturadan ötürü icra takibine maruz kalmamak için borçlu olmadıklarının tespitine yönelik olarak dava açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … A.Ş., vekili verdiği cevap dilekçesinde, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 8’inci maddesinde sözleşmenin bitimine 90 gün öncesine kadar fesih bildiriminde bulunulmaması durumunda sözleşmenin uzayacağına ilişkin hüküm bulunduğunu, davacı tarafın böyle bir bildirimde bulunmadığından sözleşmenin bir yıl daha uzadığını, taahhüt süresi içinde sözleşmenin feshedilmesi durumunda da en yüksek faturanın iki katı tutarında fesih tazminatı talep etmeye hakları olduğunu, bu nedenle dava konusu fatura bedelini talep etmekte hakları olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında düzenlenmiş abonelik sözleşmesi nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72’ye göre menfi tespit davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, 02.09.2015 tarihli sözleşme ve taahhütnamesini, faturalar, iade faturaları, ihtarname, @ posta, ticari defter kayıtları, yemin delili, tanık beyanları ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, 02.09.2015 tarihli sözleşme ve taahhütnamesini, faturalar, yemin delili, tanık beyanları ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında düzenlenmiş abonelik sözleşmesi nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72’ye göre menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasında 02.09.2015 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi ve İndirimli Elektrik Taahhütnamesi imzalanmıştır. Sözleşmenin “Sözleşmenin Kendiliğinden Uzaması” başlıklı 8’inci maddesinde “Taraflardan herhangi birisi sözleşme bitiş tarihinden 90 gün öncesine kadar sözleşmenin feshedileceğini diğer tarafa Türk Ticaret Kanununa uygun olarak bildirmediği sürece sözleşme birer yıllık sürelerle kendiliğinden uzar.” düzenlemesi getirilmiştir. Sözleşme maddesinde geçen Türk Ticaret Kanununa uygun olarak bildirim koşulu 6102 sayılı TTK m. 18/III’de yer alan “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” hükmüne uygun şekilde bildirim yükümlülüğüdür. Davacı taraf sözleşmeyi feshettiğini TTK m. 18/III’e uygun şekilde sözleşme bitiş tarihinden 90 gün öncesine kadar davalı tarafa bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiğini dosyaya sunduğu belgelerle kanıtlayabilmiş değildir. Tam tersine sözleşmede böyle bir maddenin bulunmadığı iddiasını ileri sürmüştür.
Taraflar arasında yapılan İndirimli Elektrik Taahhütnamesinin 1’inci maddesinde de sözleşmenin yukarıda belirttiğimiz 8’inci maddesine yollama yapılmış ve “sözleşmenin 8’inci maddesinde belirtilen 90 günlük sürenin öncesinde, taraflar indirim bedelini yeniden müzakere edebileceklerdir. Bir anlaşmaya varılamaması halinde sözleşme 8’inci maddeye uygun olmak kaydıyla süresinde tazminatsız olarak sona erdirilebilecektir.” hükmü getirilmiştir. Davacı taraf taahhütnamedeki bu hükme göre davalı tarafla sözleşme bedelinin indirimi konusunda müzakere edildiğine ilişkin bir delili de dosyaya sunmuş değildir.
Taraflar arasında 02.09.2015 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi ve İndirimli Elektrik Taahhütnamesindeki her iki maddeden de anlaşılmaktadır ki taraflar arasındaki sözleşme bitiş tarihinden itibaren bir yıl daha uzamıştır.
Taraflar arasında yapılan İndirimli Elektrik Taahhütnamesinin “Sözleşmenin feshi ve fesih tazminatı bedeli” başlıklı 3’üncü maddesinde “Tüketici, bir yıllık taahhüt süresi içerisinde herhangi bir zamanda haklı bir gerekçe olmaksızın (…) taahhütnameyi ya da sözleşmeyi sona erdirdiği takdirde; sözleşme çerçevesinde tahakkuk ettirilecek en yüksek elektrik faturasının iki katı tutarında fesih tazminatı bedeli ödemeyi kabul, beyan ve taahhüt eder.” düzenlemesi getirilmiştir.
Bu madde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 179’da yazılı olan “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.” hükmü uyarınca hukuken ceza koşulu olup davalı tarafın bu ceza koşulunu davacı taraftan talep etmesi için taraflar arasında yapılan İndirimli Elektrik Taahhütnamesinin 3’üncü maddesine göre davacı tarafın fesih ihtarnamesi göndermesine gerek yoktur. Davacı taraf davalı tarafa gönderdiği Bakırköy 40. Noterliğinin 16.01.2018 tarih ve 1576 sayılı ihtarnamesi ve dava dilekçesinde yaptığı açıklama ile başka bir şirketle anlaştığını belirterek davalı ile olan 02.09.2015 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesini fiilen sona erdirdiğini açıkça ortaya koymuştur. Bu durumda davalı tarafın İndirimli Elektrik Taahhütnamesinin 3’üncü maddesine göre davacı taraftan ceza koşulunu talep hakkı doğmuştur.
Davalı tarafın davacıya gönderdiği ceza bedeline ilişkin faturanın doğru hesaplanıp hesaplanmadığının tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Hazırlanan 11.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacıya davalının tahakkuk ettirdiği en yüksek bedelli faturanın 44.467,60 TL olduğu, bunun iki katının da 88.935,20 TL olduğu tespit edilmiştir. Davalı ise davacıya ceza faturası olarak 84.564,00 TL tutarlı fatura göndermiştir.
Davacıya gönderilen en yüksek bedelli fatura içerisinde sadece enerji bedeli bulunmamaktadır. EPDK mevzuatına göre tüketici ya da son kullanıcıya yansıtılmakta olan Kayıp Kaçak Bedeli, Enerji Fonu, Dağıtım Sistemi Sistem Kullanım Bedeli, İletim Sistem Bedeli, Perakende Satış Hizmetleri Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli ve KDV de yer almaktadır. Davalı şirketin ceza koşulunu hesaplarken tüketici ya da son kullanıcıdan devlete ya da EPDK’ya verilmek üzere tahsil ettiği yan ödemeleri de hesaba katarak hesaplama yapması ceza koşulunun amacının dışına çıkması anlamına gelir. Bu nedenle ceza koşuluna ilişkin hesaplamanın davalının davacıya verdiği enerji hizmet bedeli üzerinden yapılması gerekmektedir. Hazırlanan 11.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda bilirkişiler tarafından yapılan hesaplamalarda fatura içinde yer alan Kayıp Kaçak Bedeli, Enerji Fonu, Dağıtım Sistemi Sistem Kullanım Bedeli, İletim Sistem Bedeli, Perakende Satış Hizmetleri Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli ve KDV’nin düşümü yapılıp bundan sonra kalan kısım için ceza koşulunun hesaplanmasının yapılıp yapılmadığı anlaşılamadığından dosya elektrik mühendisi bilirkişiye verilerek bu alacak kalemlerinin düşümü yapıldıktan sonra kalan enerji bedeli miktarı üzerinden ceza koşulunun hesaplanması istenilmiştir.
Hazırlanan 05.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda en yüksek bedelli fatura içinde yer alan Kayıp Kaçak Bedeli, Enerji Fonu, Dağıtım Sistemi Sistem Kullanım Bedeli, İletim Sistem Bedeli, Perakende Satış Hizmetleri Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli ve KDV’nin düşümü yapıldıktan sonra fatura bedelinin 24.889,12 TL olduğu, taraflar arasında yapılan İndirimli Elektrik Taahhütnamesinin “Sözleşmenin feshi ve fesih tazminatı bedeli” başlıklı 3’üncü maddesine göre de bunun iki katının 49.778,24 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda davalının davacı şirketten talep edebileceği ceza koşulu miktarı en fazla 49.778,24 TL olup davalının fazlaya ilişkin kısmını talep etmekte hukuki yararı bulunmamaktadır.
Davalı şirketin davacıya gönderdiği fatura bedeli 84.564,00 TL olup hazırlanan 05.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen ceza koşulu miktarı olan 49.778,24 TL düşüldüğünde davalının 34.785,76 TL fazla talepte bulunduğu ve bu kısım için davacının borçlu olmadığı anlaşılmaktadır. (Ceza koşulu fatura bedeli 84.564,00 TL – Bilirkişi tarafından hesaplanan ceza koşulu bedeli 49.778,24 TL = fazla talepte bulunulan miktar 34.785,76 TL) Bu hesaplama basit matematik işlemini gerektirdiğinden ve yapılan hesaplama tarafların 6100 sayılı HMK m. 107’ye göre bedel artırımında bulunmalarını ya da HMK m. 176’ya göre ıslah da bulunmalarını gerektirmeyeceğinden 6100 sayılı HMK m. 30 usul ekonomisi uyarınca ikinci kez bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır.
Bu gerekçelerle davanın kısmen kabulüne ve davacıya gönderilen 13.11.2017 tarih, … sayılı ve 84.564,00 TL tutarlı faturanın 34.785,76 TL’sinden davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Şartları oluşmadığından her iki tarafında kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-13/11/2017 tarih … sayılı ve 84.564,00-TL tutarlı faturanın 34.785,76-TL’sinden davacının borçlu olmadığının tespitine,
3-Şartlar oluşmadığından her iki tarafın da kötüniyet taleplerinin reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 2.376,22-TL nispi karar harcının peşin alınan 35,90-TL harçtan mahsubu ile eksik 2.340,32-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
5-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 2.349,00-TL ( 2.000,00-TL BK ücreti, 349,00-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 966,27-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 77,00-TL ( 35,90-TL BH, 35,90-TL PH, 5,20-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.217,86-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 7.271,17-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/11/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸