Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/191 E. 2021/820 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/191 Esas
KARAR NO:2021/820

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:28/02/2018
KARAR TARİHİ:14/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;11.01.2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı ile; Holdingin ödenmiş sermayesinin 240.000.000 TL nakit artırmak suretiyle 120.000.000 TLden 360.000.000 TL’ye yükseltilmesine, Nakit artırılan kısım için ortaklara 40200 oranında yeni pay alma haklarının itibari değer üzerinden kullandırılmasına, 0.01 TL itibari değerli payın satış fiyatının 0,01 TL olarak belirlenmesine, ortaklara yeni pay alma haklarını kullanmaları için 15 gün süre verilmesine, esas sözleşmenin ilgili maddesinin tadil edilmesine, artırılan sermayeyi temsilen hisse senedi çıkarılmasına,15 günlük süre içerisinde kullanılmayan yeni pay alma hakları olduğu taktirde,kullanılmayan bu payların öncelikle …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında tespit edilmiş alacaklılar olmak üzere üçürleü kişilere teklif edilmesine, kullanılmayan yeni pay alma tutarı kadar TTK’nın 343, rhaddesine göre değer biçilen alacağın sermayeye ilave edilmesine, buna göre esas közleşme değişikliği için Bakanlıktan tekrar onay alınmasına, oy çokluğu ile karar verildiğini;Müvekkilinin toplantı tutanağına şerh ettirilen muhalefeti ile 2 numaralı gündem maddesine karşı; … şirketinin 22.04.2016 tarihinde sermaye artırımına katılma kararı aldığını bunun sonucunda Holding’in “444,49 pay sahibi olduğunun KAP’ta duyurulduğu ancak alınan söz konusu sermaye artırım kararının da hukuka aykırı olduğunu, bu kararın iptaline ilişkin…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğini,Son sermaye azaltımına ilişkin 25.10.2017 tarihli genel kurul toplantısında toplantı tutanağına işlenen şerhlerde yer alan gerekçelerle de ilgili kararın hukuka aykırı olduğunu, bu kararın iptaline ilişkin …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğini, Müvekkilinin hazirunda belirtilen pay oranına itiraz ettiğini, hukuka aykırı surette yapılan sermaye artırımı ve azaltımları neticesinde düzenlenmiş olan yeni hisse senetlerini teslim almaktan imtina ettiğini, ayrıca … … A.Ş.’nin pay sahipliğine ve bu genel kurula iştirak ederek pay sahipliği haklarını kullanmasına itiraz ettiklerini,e 3/a no’lu gündem maddesine karşı;11.01.2018 tarihli toplantı daveti tebliğ alınmış ancak davetiyede Kanunun belirtmiş olduğu belgelerin incelenmek üzere hazır edileceğinin belirtilmediği ve ayrıca toplantıya kadar olan süreçte bu belgeler pay sahiplerinin incelenmesine de açılmadığını,02.03.2016 tarihli ve 25.10.2017 tarihli genel kurullarda sermayenin artırılması ve azaltılması kararlarında olduğu gibi işbu genel kurul ile de müvekkilinin hisse oranının kasıtlı biçimde azaltılmasına ve şirket ortağı olan halka açık statüde bulunan grup şirketlerinin alacaklarına kavuşmasını önemli ölçüde engelleyen hatta ortadan kaldıran, dolayısıyla halka açık şirket yatırımcılarını doğrudan olumsuz etkilediğini ve müvekkilinin azlık haklarını kullanmaktan mahrum etmeye yönelik olduğunu, Holding sermayesinin dış kaynaklardan artırılmasına ilişkin kararın hukuka aykırı olduğunu, pay sahipleri tarafından yeni pay alma hakları kullanılmadığı taktirde alacaklı üçüncü kişilere teklif edilmesinin ayni artırım anlamına geldiğini,bu tür bir artırım için ayrıca sermaye artırım kararı alınması ve değer biçme işleminin önceden yapılması gerektiğini, bu sebeple alınan bu kararın ayni sermayeye ilişkin hükümlerin dolanılması niteliğinde olduğunu, söz konusu durumda Bakanlık’tan ayrıca izin alınacağı gündeme yazılarak durumun bilincinde olunduğunun da gösterildiğini, 3/b no’lu gündem maddesine karşı; pay sahipleri tarafından yeni pay alma hakları kullanılmadığı taktirde alacaklı üçüncü kişilere teklif edilmesinin ayni artırım anlamıma geldiğini, bu tür bir artırım için ayrıca sermaye artırım kararı alınması ve değer biçme işleminin öncedân yapılması gerektiğini, öncelikle tamamen bir nakdi artırım kararı alınıp bir kısım paylar nakden taahhüt edildikten sonra aynı artırım kapsamındaki bir sermaye n artırılmasının hukuken mümkün olmadığını,ii, bu nedenle kullanılmayan payların öncelikle alacaklılar olmak üzere üçüncü kişilere teklif edilmesi, kullanılmayan yeni pay alma tutarı kadar TTK’nın 343. Maddesine göre değer biçilen alacağın sermayeye ilave edilmesi ve buna göre esas sözleşme değişikliği için Bakanlık’tan tekrar onay alınması kararına ilişkin muhalefet şerhi koyduklarını;Genel kurul toplantısına konu 3 no’lu gündem maddesi altında müzakere edilen, holding sermayesinin yükseltilmesi, bu kapsamda holding esas sözleşmesinin sermaye maddesinin tatil edilmesi hususunun, 1.905.460.494 adet ret oyuna karşılık 9.810.664,542 adet kabul oyu olmak üzere oy çokluğu ile kabul edildiğini ancak söz konusu kararların karar nisabı oluşmaması dolayısıyla iptali/butlanı gerektiğini;Holding’in 02.03.2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında sermayenin artırılmasını, bunun bir kısmının iç kaynaklardan karşılanmasına, nakit artırılan kısım için yeni pay alma haklarının kullandırılmasına, kullanılmayan yeni pay alma hakları olduğu takdirde bu payların …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyası ile tespit edilmiş alacaklılar olmak üzere üçüncü kişilere teklif edilmesine oy çokluğu ile karar verildiğini ancak söz konusu kararın hukuka aykırı olması dolayısıyla müvekkili tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. no ile dava açıldığını ve davanın…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. no’lu dosyası ile derdest olduğunu; Holding’in 25.10.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında bilanço zararından 120.900.000 TL azaltılarak Holding sermayesinin indirilmesine oy çokluğu ile karar verildiğini, 02.03.2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında oy çokluğu ile alınan sermaye artırımının iptali/butlanı nedeniyle açılan dava sonuçlanmamışken, geçerli bir sermaye artırımı yapılmışçasına sermaye azaltımına ilişkin 25.10.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına ilişkin hazirun cetvelinin düzenlendiğini, söz konusu kararın ve hazirun cetvelinin hukuka aykırı olması dolayısıyla müvekkili tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. no ile dava açıldığını ve halen derdest olduğunu; Bahsi geçen iki dava hakkında karar verince kadar işbu davaya konu 11.01.2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı kararlarının, 02.03.2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı kararı öncesindeki pay sahipliği oranlarına dayanılarak alınması gerektiğini;2016 tarihli genel kurul toplantısı ile alınan sermaye artırım kararı hukuka aykırı olduğundan …’ın Holding bünyesindeki pay sahipliğinin ve dolayısıyla işbu davaya konu sermaye artırımına ilişkin kullandığı oyların kabul edilmediği ve bu sebeple davaya konu sermaye artırımı kapsamında alınan kararların iptali/butlanı gerektiğini; 2015 yılından bu yana müvekkili ile çoğunluk pay sahipleri arasındaki uyuşmazlıklar nedeniyle müvekkilinin Holding’deki pay sahipliği oranının azaltıldığını, bu değişiklikler neticesinde müvekkilinin şirketteki paylarının 028,6 iken 415,88 oranına düşmüş olduğu ve bu davaya konu sermaye artırımına müvekkilinin katılamaması ile birlikte pay sahipliğinin 945,29 oranına düşeceğini; sermaye verme ger”ortaklarının pay sahipliği oranlarının bilerek ve isteyerek düşürülmesine yönelik amacın korunmayacağının Yargıtay yerleşik uygulaması ile sabit olduğunu; İşbu davaya konu sermaye artırım kararı öncesinde, …. Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası üzerinden pay sahiplerinin Holding’den olan alacaklarının tespitinin istendiği, özellikle müvekkili olmak üzere Holding pay sahiplerinin sermaye artırımına katılamayacağı düşüncesiyle, 242.764.060,91 TL olan toplam alacak tutarına oldukça yakın olan 240.000.000 TL tutarında sermaye artırımı yapılmasına yönetim kurulu tarafından karar verildiğini; hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen sermaye artırım ve azaltım kararları ile pay sahipliği oranlarının bilinçli olarak düşürüldüğü ve müvekkilinin azlık haklarını kullanmasının önüne geçilmek istendiğini, bu sebeplerle davaya konu sermaye artırımına ilişkin kararların iptali/butlanı gerektiğini;« Toplantı tutanağına düşülen muhalefet şerhinde de belirtildiği üzere, söz konusu toplantıya ilişkin davetiyede finansal tablolar, faaliyet raporu vs. kanunda belirtilen belgelerin incelenmek üzere hazır edileceğinin belirtilmediği gibi toplantıya kadarki süreçte de incelemeye açılmadığını, sermaye artırımı yapılan söz konusu genel kurul toplantısı için finansal tabloları, 3. kişi alacaklıların tespit edildiği bilirkişi raporu gibi ilgili dökümanların pay sahiplerinin incelemesine açılmamasının TTK’nın 437.maddesine aykırılık teşkil ettiğini, bu şekilde müvekkilinin bilgi alma inceleme hakkının kasten kısıtlandığını, sırf bu sebeple dahi 11.01.2018 tarihli kararların iptalinin gerektiğini;…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunun kanuna aykırı olduğunu, TTK’nın 343. maddesinde belirtilen hususlar içermediğini, raporda sadece Holding esas sermayesinin 120.000.000 TL olduğu ve tamamının ödendiği, Holding’in 31.10.2017 tarihi itibariyle en büyük hissedarı olan … A.Ş.’nin 242.577.606,39 TL diğer hissedarların 186.454,52 TL alacaklarının olduğu sonucuna varıldığını ancak söz konusu alacakların vadesinin gelip gelmediğinin dahi incelenmediğini ve bu sebeple dahi hukuka aykırı olduğunu; TTK’nın 342. maddesine göre vadesi gelmemiş alacakların sermaye olamayacağı düzenlenmiş olup …’a olan borcun 01.03.2019 tarihinden itibaren 24 eşit takside bölündüğü, bu sebeple vadesi gelmemiş olan alacağın sermayeye dönüştürülmesinin Kanuna aykırı olacağından iptalinin gerektiğini ve ayrıca bu durumun vade gelene kadar geçecek süre içerisinde Holding’in sermayesinin belirsizliğine neden olacağını;Yapılan tüm bu sermaye artırım ve azaltım işlemleri ile müvekkili ve diğer azlık pay sahiplerinin pay oranlarının bilinçli şekilde düşürülmek istendiğini, holding pay sahibi alacaklarını belirleyen bilirkişi raporunun kanuna aykırı olduğu ve vadesi henüz gelmemiş alacakların sermaye artışın konu olamayacağını;ileri sürerek öncelikle TTK’nın 449. maddesi kapsamında, 11.01.2018 taçihli sermaye artırımına ilişkin kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına, ayrıca söz konuku kararlar iptaline/butlanına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 02.03.2016 tarihli, müvekkili şirketin olağanüstü genel kurulunda, …’ın sermaye artırıma katılması ve ortaklık yapısında olmasının hukuka aykırı ve usulsüz bir durum olmadığını, 02.03.2016 tarihli genel kurul toplantısında görüşülüp karara bağlanan sermaye artırımının Bakanlık’ın sermaye maddesinin tatil için verdiği izin ve onay doğrultusunda gerçekleştiğini, Bakanlık tarafından onaylanan esas sözleşmenin tatil metninin kanuna uygun olarak tescilli ilan edildiğini, sermaye artırımında tescilli kurucu etkiye sahip olduğunu; 25.10.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında görüşü karara bağlanan sermaye azaltılması sürecinin de Bakanlık’ın izin ve onayı doğrultusunda gerçekleştiğini ve tescil edilerek ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini; müvekkili şirketin yönetim kurulunun, şirketin mali yapısının düzeltilmesini için gereken tedbirleri değerlendirdiğini ve bunun sonucu olarak sermayenin artırılması ve daha sonrasında da bilanço açıklarının kapatılması için yasal düzenlemeler çerçevesinde, nakit çıkışı olmaksızın azaltılan sermayenin geçmiş yıl zararlarından mahsup yöntemiyle sermaye azaltım süreçlerinin tamamlandığını; Dava konusu 11.01.2018 tarihli genel kurul toplantısının, son tescil edilen sermaye yapısına göre oluşturulduğunu ve şirkete tescil kayıtları ile uyumlu olduğunu, bu kayıtlarda farklı bir hazirunun usulen ve yasal olarak kabulünün mümkün olmadığını;Sermaye artırımına ilişkin olağanüstü genel kurulda alınan kararları iptali için davacı ile birlikte hareket eden … ve … tarafından ayrı mahkemelerde açılan davaların…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasında birleştirildiğini ve yargılamanın halen devam ettiğini, kesinleşmiş bir mahkeme kararının henüz bulunmadığını; Birdiğer iptal sebebi olarak gösterilen sermaye azaltılması kararına ilişkin olarak davacı tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … EF. sayılı dosyası ile açılmış olan davanın yargılama sürecinin henüz başlamamış olduğunu; Çoğunluk esasına göre yönetimin, anonim şirketler hukukunun temel bir ilkesi olduğunu, daha evvel alınan gerek sermaye artırımı gerekse azaltım kararının oy çokluğu ile onaylanarak tescil ve ilan edildiğini, TTK m. 423 uyarınca alınan kararların toplantıda hazır bulunan veya hazır bulunup da muhalif oy vermiş olanlar için de geçerli olduğunu, tüzel kişiliğin sürekliliği ilkesi ile ticaret sicilinin kamusal işlevi nedeniyle işlem güvenliğinin korunması gereğinin sonuç olarak kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmaksızın ticaret sicil kayıtlarında tescil ve ilan edilen genel kurul kararlarına itibar edilmemesinin hukuken mümkün olmadığını; bu nedenle 27.10.2012 tescil tarihli sermaye azaltımı sonrası sermaye yapısındaki payların oranında göre hazirun cetveli düzenlenmiş olduğundan davacının hazirun cetvelinin doğru düzenlemediğine dair iddialarının hukuken kabulü mümkün olmadığını;Müvekkili şirketin bir holding olduğunu, yapacağı esas sözleşme değişikliklerinin Bakanlık iznine tabi olduğunu; şirket yönetim kurulunun yaptığı çalışmalarda vergi mevzuatı gereği şirket borçlarına faiz yürütülmesi nedeniyle giderek artan faiz yükü ile karşı karşıya kalındığının tespit edildiğini, kur farkı ve faizlerin neden olduğu sermaye kaybı riskini önlemek amacıyla tedbir almak gereği duyulduğunu, yönetim kurulunun 13.12.2012 tarihinde aldığı kararla sermaye artırım sürecine başlamış olduğunu, müvekkili şirketin esas sermaye sistemine tâbi olduğunu, şirket sermayesinin nakden artırılması, bunun için ortaklara yeni pay alma haklarının kullandırılmasına, ortakların sermaye artırımına katılmama ihtimaline karşılık TTK’nın 127. maddesi çerçevesinde şirket alacaklılarına, alacaklarının sermayeye eklenmesi için teklifte bulunulmasına karar verildiğini; vakit kaybetmemek için alınan karar doğrultusunda …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasından şirketin en yüksek tutarlı alacaklıları olan … A.Ş.’nin alacaklarına TTK 342 ve 343. madde hükümlerine göre değer biçildiğini;Bu kapsamda sermaye maddesinin tadili için Bakanlıktan izin alındığı ve bunun ardından sermaye artırımın ilişkin yapılacak olağanüstü genel kurulun tarih ve gündeminin belirlendiğini;Genel kurul toplantısının ilanlarının verildiği, yapılacak sermaye artırım ile ilgili yönetim kurulu karar içeriğinin, toplantı gündeminin ortaklara iadeli taahhütlü mektupla 15 gün önceden yasal süresi içinde bildirildiğini;11.01.2018 tarihinde söz konusu toplantının gerçekleştiği ve oy çokluğu ile karar alındığını; bu karar çerçevesinde ortaklara yeni pay alma haklarının kullandırıldığını, yeni pay alma haklarının yönetim kurulu kararı ile belirlendiği ve ilan edildiğini, ortakların yeni pay alma haklarını kullanmaması nedeniyle şirket alacaklılarına teklif götürüldüğünü;Şirket ortağı olan alacaklı … A.Ş.’nin alacağının sermayeye çevrilmesi teklifini kabul ettiğini; Tadil metninin düzeltilerek onaylanması için Bakanlık’a tekrara başvuruda bulunulduğu ve şirket alacaklılarının alacaklarını sermayeye çevrilmesine dair alınan kararın Bakanlık tarafından onaylandığını ve bu onay doğrultusunda genel kurul kararının tescil ve ilan edildiğini; Müvekkili şirketin borçlarına uygulana faiz ve kur farkı nedeniyle şirket sermayesinin giderek azalacak olduğuna, önlem olarak alman karar doğrultusunda sermaye artırımsürecinin yasa ve esas sözleşmeye uygun olarak tamamlandığını;«Yönetim kurulunun öncelikle şirket menfaatini gözetmesinin esas olduğunu, sermaye artırım kararlarında vade/kur farkları dolayısıyla şirket sermayesinin azalmasının önlenmesi, sermaye azaltım kararının ise TTK’nın 376. maddesine göre, sermayenin yetersiz kalmasına yol açmaması amacıyla bilanço zararlarının şirket sermayesine mahsubu ile şirket hisse değerinin yüksek tutulması amacı ile gerçekleştir$|diğini, bu durumun tüm şirket ortaklarının menfaatine olduğunu, müvekkili şirketin hiçkir ortağın vazgeçilmez hakkını ihlal etmeyip tüm haklarını kullanmalarına olanak sağladığı; Davacının, dava dışı 02.03.2016 tarihli genel kurul kararına ilişkin olarak açmış olduğu davada alman bilirkişi raporunda sermaye artırımının yasaya ve usule uygun olduğunun tespit edildiğini;« İşbu davaya konu sermaye artırımında da 02.03.2016 tarihli sermaye artırım kararı ile aynı sürecin yürütülmüş olduğunu, bu kez şirket ortağı olan … Enerji’nin alacağını sermayeye çevirerek sermaye artırımına katıldığını;Alınmış olan sermaye artırım kararlarında rüçhan hakkının kullanılmasına yönelik karar alınmış olup rüçhan haklarının ihlal edilmediğini, ortakların rüçhan haklarını kullanmamaları üzerine alacaklılara teklifte bulunulduğu ve davacının paylarının da sermaye artırımına katılmayan diğer ortakların payları oranında azaldığını, sadece davacının pay oranının azaldığından söz edilemeyeceğini ve diğer ortaklar ile eşit konumda olduğunu;Müvekkili şirketin amacının, davacının pay oranını azaltmak yönünde olması ihtimalinde bunun tekbir genel kurul kararı ile yapılmasının mümkün olduğunu, müvekkili şirketin hiçbir hissedarının haklarının ihlal edilmediği, davacının ihtilafa düştüğü diğer hissedarlar olan kardeşlerinin sermaye artırımına katılma haklarını kullanmayarak ana hissedarlar arasında eşitliğin bozulmaması yönünde hareket ettiklerini; Toplantı davetinin yasaya ve esas sözleşmeye uygun olarak yapıldığını, TTK m. 437’nin olağan toplantılara ilişkin olduğunu, Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in 11. maddesi ile de TTK m. 437/1 hükmünün olağan genel kurul toplantılarına ilişkin olduğunun görüldüğünü; dava konusu genel kurul olağanüstü olmakla ilan ve davet mektubu içeriğinin yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun olduğunu;« Çağrıda usulsüzlüğün tek başına genel kurul kararlarının geçersiz veya yoklukla malul olduğu sonucu doğurmayacağını;…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden alının bilirkişi raporunun genel kurul esnasında görüşüldüğünü, davacının genel kurul ilanı ile genel kurul tarihi arasındaki süreçte şirketin finansal tabloları ve faaliyet raporu gibi belgelerin verilmesi yönünde yazılı veya sözlü bir talepte bulunmadığını, davacının müvekkili şirketten talepte bulunabilecekken bunu dava konusu yapmasının objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu; …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden alınan bilirkişi raporunda alacakların tespitinin yapıldığı, borçlu olan müvekkili şirketin hesaplarında borç kaydının bulunmasının alacaklı … Enerji’ye ait alacağın tahsil edilebilirliğini de gösterdiğini, TTK m. 342’ye göre alacakların sermayeye konulmasının mümkün olduğunu belirlediği ve m. 343’e göre de alacağın tespitinin yapıldığını, bu sebeple bilirkişi raporunun geçerli olduğunu; ayrıca alınan bu raporun Bakanlık’a yapılan izin müracaatında da sunulduğu ve Bakanlık’ça incelemeye tabi tutulduğunu, mevzuata uygunluk denetimi yapan ve kurucu etkiye sahip olan Bakanlık ve Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından da kabul gördüğünü, bu sebeplerle rapora yapılan itirazların yerinde olmadığını; … Enerji’nin müvekkili şirketten olan ve tespit edilmiş alacaklarının vadesinin geçmiş olduğu, ödenmediği sürece vade farkı uygulanacağını, daha evvel yapılmış olan bilirkişi incelemesinde de bu alacağın tespitinin yapılmış olduğunu, müvekkili şirketin e-defter olarak tuttuğu kayıtlarda 300’lü hesapların vadesi gelmiş olan borçları ifade ettiği ve … Holding’e olan borçların da bulunduğu 331 no’lu hesabın ise şirket ortaklarına olan borçların tutulduğu hesap olduğunu; Hem …’ın hem de … Enerji’nin halka açık olduğunu ve … İstanbul’un, halka açık şirketlerin muaccel alacaklarını tahsil etmeleri için tazyik ettiğini, bu sebeple her iki şirkete de 2014-215 yıllarında yazı gönderilmiş olduğunu, dava dilekçesinde bahsi geçen KAP açılamalarının bu yazılar olduğunu, ancak … ve … Enerji’nin muaccel alacaklarının tahsil süresini tek tarafları olarak uzattığını göstermediğini; Müvekkili şirketin esas sermaye sistemine tabi olduğunu, sermayenin tamamının ödenmesi gerektiğini, 11.01.2018 tarihli olağanüstü genel kurul gündeminde şirket alacaklılarına teklif götürülmesi ve değişen duruma göre sermaye maddesinin tadili ve Bakanlık’tan izin alınması hususlarının açıkça yer aldığını ve genel kurulun onayına sunulduğunu, usul ekonomisi açısından yeni bir genel kurul yapılmasına gerek olmadığını, mevcut ortakların bedelli yeni pay atma haklarını kullanmayabileceklerinin hayatının olağan akışına uygun olduğu ve bu durumda şirketin daha çok zarara uğramaması için yeni bir genel kurul sürecine girerek zaman kaybetmek yerine, mevcut bilirkişi raporunda da belirtildiği şekilde halihazırdaki genel kurul toplantısında onay alınmasının daha olumlu olduğunu; gerek Bakanlık’ta gerekse Sicil Müdürlüğü’nde bu hususta bir itiraz yaşanmadığını; hukuka aykırı bir durumun mevcut olmadığını; Diğer pay sahipleri olan kardeşleri ile birlikte 2012 yılına kadar yönetim kurulu üyesi olan davacının 2011 yılı sonunda davacının hisselerinin halka arz edilmesi, hisselerini borsada satarak ortaklıktan çıkma talebi sonucunda diğer ana hissedarlar ile “Hissedarlık Sözleşmesi” imzalandığı ve buna göre halka arza uygun koşullar oluşana kadar davacıya aylık belli bir ödeme yapılmasının kararlaştırıldığını, ancak 2015 yılında davacının artan maddi talepler ile müvekkili şirkete başvurduğunu ve bu taleplerin karşılanmasının mümkün olmaması nedeniyle müvekkili şirketi tehdit ettiği ve azlık paylara ilişkin haklar ile müvekkili şirketi asılsız iddia ve taleplerle dava etmeye başladığını; Müvekkili şirketin ana ortaklarından olan davacının diğer ana ortaklar olan kardeşlerinden maddi talepleri bulunduğu ve kötü niyetli olduğunu, açmış olduğu davaların bu taleplerin karşılanmasına yönelik bulunduğunu, açılan bu davalar nedeniyle hem halka açık yapıdaki bağlı ortaklılarındaki yatırımcıları etkilediği hem de müvekkili şirket ile ilgili olumsuz bir algı oluşturarak halka açık paylar üzerinde asılsız spekülatif etki oluşturduğunu; Davacının sermaye artırım ve azaltım kararları için açtığı davaların, şirketin mali yapısının güçlendirilmesini hedefleyen süreçleri engellediğini, ayrıca davacının TTK m. 531 uyarınca …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile şirketin feshi istemli dava açmış olduğunu; anonim şirket ortaklarının alınak kararlar aleyhine dava açma hakları olduğu gibi şirket tüzel kişisinin kendi çıkarlakının unutulmaması gerektiğini, pay sahibinin kendi menfaatleri için dava açarak şirket bakımından önemli kararların askıda kalmasına neden olmasının sadakat yükümlülüğüne aykırı olacağı, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunmayacağını ve davacının pay sahipliğinden doğan haklarını kötüye kullandığını;Davaya konu genel kurul kararının, yapılan tescil işlemi ile hukuken hüküm doğurur nitelikte olduğu, genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin talebin icra edilme imkanı bulunmadığını;ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, …. ATM … Esas sayılı dosyası, ….ATM’nin … E.sayılı dosyası, ….ATM ‘nin … E.sayılı dosyası,….ATM … E.sayılı dosyası, ….ATM’nin … E.sayılı dosyası celp edilmiştir.
Genel kurul toplantı tutanak ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda rapor alınmıştır.
Aldırılan 28/02/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda “Z numaralı kararın, hukuka aykırı olmadığı ve iptalinin gerekmediği; 3 numaralı kararın, hukuka aykırı olduğu ve iptaline karar verilebileceği ” görüşü bildirilmiştir.
Davalı vekilinin ticari defterlerinin incelenmesi için dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmiş aldırılan 19/02/2020 tarihli raporda ” Mali incelemelere göre;11. İncelenen davalı şirkete ait 2017-2018 yılları ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yapıldığı ve 2017 ve 2018 yıllarına ait yevmiye defteri kapanış tasdikinin süresi içerisinde yapıldığı, (TTKMd.66-72/3) dolayısıyla davacının ticari defterlerinin TUK. hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş ve 2017-2018 yıllarına ait yevmiye defteri kapanış tasdiklerinin süresinde yapılmış olması nedeni ile davalı tarafın kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu kanaatine varılmıştır.1.2. TLO1 2018 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Top. Tutanağı suretine göre; 3 nolu kararın (a) bendi ile, davalı şirketin ödenmiş sermayesinin 240.000.000 TL nakit arttırılmak suretiyle 120.000.000 TLden 360.000.000 TL’ye yükseltilmesine, ilişkin muhasebe kayıtlarının davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi sonucu usulüne uygun muhasebesel kayıtların yapıldığı tespit edilmiştir.Hukuki yönden;2.1. “alacağın muaccel olması şartı” bakımından kök rapordaki görüşümüz itirazlar haklı bulunarak değiştirilmiş, muacceliyet yönünden sermaye artırımı kararının iptalini gerektirir bir durum olmadığı sonucuna varılmıştır.2.2. Rüçhan hakkı fiilen kısıtlandığından ve kısıtlama kararı, TK m. 461’de yer alan ilkelere uygun olarak alınmadığından, sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararı bu yönüyle hukuka aykırıdır.Fiili kısıtlamaya dair görüşümüzde değişiklik olmamıştır ” görüşü bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi için dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmiş aldırılan 20/11/2020 tarihli ek raporda ” – sermaye artırımına ilişkin 3 numaralı kararın, rüçhan hakkının fiili kısıtlarıması niteliğinde olduğu, dürüstlük kuralı ve hakların sakınılarak kullanılması ilkesi uyarınca iptal edilebilir olduğu,her durumda, kısıtlamanın haklı sebebe dayalı olup olmadığına, bu artırımın şirket için gerekli ve/veya zorunlu olup olmadığına ilişkin nihai takdir yetkisinin sayın mahkemeye ait olduğu” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, açılan dava, genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. Davacı taraf, 11.01.2018 tarihli Olağanüstü genel kurul toplantısında 3 (a) – (b) gündem maddesi kapsamında alınan kararların iptalini talep etmektedir. Davalı Anonim şirkette pay sahibi olan davacı, olağanüstü genel kurul toplantısına katılmış ve muhalefet şerhini tutanağa geçmiş olması nedeniyle işbu davayı açma hakkına sahiptir. Ayrıca dava tarihi dikkate alındığında kanuni süreye de riayet edildiği ve davanın süresi içinde açıldığı sabittir. Davacı taraf, 02.03.2016 tarihli genel kurulda alınan kararlara karşı dava açtıklarını ve bu nedenle hazirun cetvelinin usulüne uygun olmadığını iddia etmiş ise de 02.03.2016 tarihli genel kurulda alınan sermaye arttırım kararının 26.04.2018 tarihinde tescil ve 02.05.2016 tarihinde ilan edildiği, 25.10.2017 tarihli genel kurulda alınan sermaye azaltım kararının 27.10.2017 tarihinde tescil edildiği, 02.11.2017 tarihinde ilan edildiği ve resmi kayıtlara göre hazirun cetvelinin kanuna ve usulüne uygun düzenlenmiş olduğu, bu konudaki itirazın yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. 11.01.2018 tarihli Olağanüstü genel kurul toplantısında 3 No’lu karar başlığı altında alınan kararlarda 3/a bendinde şirketin ödenmiş sermayesinin 240.000.000 TL nakit arttırılmak suretiyle 120.000.000’dan 360.000.000,00 TL’ye yükseltilmesine, nakit arttırılan kısım için ortaklara %200 oranında yeni pay alma hakkının itibari değer üzerinden kullandırılmasına, esas sözleşmelerin ilgili maddelerinin tadil edilmesine ve arttırılan sermayeyi temsilen hisse senedi çıkarılmasına, 3/b bendinde ise süresi içinde kullanılmayan yeni pay alma hakları olduğu takdirde, kullanılmayan bu payların öncelikle …. ATM’nin … esas sayılı dosyasında tespit edilen alacaklılar olmak üzere üçüncü kişilere teklif edilmesine, değer biçilen alacağın sermayeye ilave edilmesine, esas sözleşme değişikliği için bakanlıktan tekrar onay alınmasına karar verilmiştir. Karar metinlerine göre …. ATM’nin … esas sayılı dosyasının karara dayanak alındığı anlaşılmaktadır. Bu dosyada alınan bilirkişi raporuna göre … A.Ş. 242.577.606,39 TL, diğer hissedarların ise 186.454,52 TL alacaklı oldukları, şirketin esas sermayesinin 120.000.000,00 TL olup tamamının ödenmiş olduğu, tespit edilerek Mahkemece bu yönde karar verildiği görülmüştür. TTK 343. Madde uyarınca öz sermaye tespitine konu değerleme süreci özel olarak düzenlenmiş olup “değerleme raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun seçim olduğu, sermaye olarak konulacak alacakların gerçekliğinin, geçerliliğinin ve 342. Maddeye uygunluğunun belirlendiği, tahsil edilebilirlikleri ile tüm değerleri, ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarları ile TL karşılığı tatmin edici gerekçelerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre açıklanır.” hükmü yer almaktadır. Fakat …. ATM’nin … esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu bu unsurların bir çoğunu kapsamamaktadır. Yanlızca çoğunluk hissedarı … A.Ş. Alacaklı olarak belirlenmiş fakat diğer hissedarların kimler olduğu, ayrı ayrı alacak kalemleri, alacakların vade tarihleri, muaccel olup olmadıkları, pay miktarları hususu raporda ve kararda yazılmamıştır. Bu yönleriyle genel kurul kararına dayanak alınan ve sermaye tespiti kararı TTK 343. Maddesine ve kanuna aykırıdır. Sermaye arttırımına konu alacak ayni sermaye olarak konulmak istenmekte olup mevcut delil ve KAP açıklamasına göre 01/03/2019 tarihinden başlamak üzere taksitlendirilerek ödeneceği belirlenmiş, şirketin kendisinin bizzat borçlu olduğu ve ortaklık sermayesinin borç taahhüdü kadar artması beklense de genel kurul toplantı tarihi itibariyle 01.03.2019 tarihinde ödenmeye başlayacak olan alacağın vadesinin gelmemiş olduğu tespit edilmektedir. Ayrıca yeni payların kimlere teklif edileceği belirgin olmayıp tadil edilen esas sözleşmesinin 7. Maddesinin ilanından sonra yeni payların sadece çoğunluk hissedarı … A.Ş.’ye teklif edildiği, Eşit İşlem İlkesi gereği yeni payların tüm alacaklılara payları arasında teklif edilmesi gerektiği, bu noktada da mevzuata aykırı hareket edildiği, şirketin 02/03/2016 tarihinde sermaye arttırım kararı, 25/10/2017 tarihinde sermaye azaltım kararı ve en son 11/01/2018 tarihinde tekrar sermaye arttırım kararı aldığında davacının pay sahipliği oranının önce %28.60’dan %15.88’e sonra %5.29’a düştüğü, azınlık haklarının kullanımında %10 hak sahipliğinin büyük öneme haiz olduğu, 240.000.000,00 TL sermaye arttırımının oransal olarak çok büyük bir miktar olup pay sahiplerinin attırılan sermayeyi taahhüt etseler dahi 1/4’ünün peşin ödeme zorunluluğu olduğu, pay sahiplerinin şirketin talep ettiği kaynağı veremeyeceklerinin ön görüldüğü ve bu nedenle alacak ve öz sermaye tespitine genel kurul toplantısından önce başvurulmuş olduğu, 240.000.000,00 TL sermaye arttırım tutarı ile … A.Ş.’nin 242.764.060,91 TL alacağının neredeyse örtüştüğü ve zaten sadece bu pay sahibine yeni payların alımının teklif edilmiş olduğu, pay oranı yeni sermaye arttırım kararı ile %5.29’a düşen davacının rüçhan hakkının fiilen kısıtlandığı, tüm alacak miktarları yönünden değilde kısmen bu yola gidilmesi ve haklara en az zarar verecek yolun seçilmesi mümkün iken şirket tarafından bu ilkenin ihlal edildiği, rüçhan hakkı fiilen kısıtlandığı TTK 461. Madde ilkelerine aykırı olduğundan 11/01/2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında 3 nolu gündem maddesi altında alınan kararların iptaline ve davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
Davalı şirketin 11/01/2018 tarihinde gerçekleştirdiği Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında 3 nolu gündem maddesi kapsamında alınan kararların İPTALİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL maktu karar harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 3.586,90 TL’nin ( 35,90 TL BVH, 5,20 TL VH, 35,90 TL Peşin Harç, 309,90 TL tebliğler, 3.200,00 TL bilirkişi ücreti.) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/10/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …