Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/168 E. 2021/741 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/168
KARAR NO:2021/741

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:21/02/2018
KARAR TARİHİ:21/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili şirketin … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde … Esas sayı ile görülen davada o tarihte ticari ünvanı … … İşlt. A.Ş olan ve ortakları bir şirket aracılığı ile … … A.Ş’ne ait 10.000 USD’lık teminat mektubunu Ticaret Mahkemesine verdiğini, teminat mektubunun … 1. Asliye Ticaretteki dava sonunda kesinleşince iade alınarak … Bank’ın …’ye devredilmesi nedeniyle 23.11.2011’de BFB (… Bankası A.Ş) … Şubeye teslim edildiğini ve bedelinin iadesinin talep edildiğini, … A.Ş Merkez Şubesi’nden alınan cevabi yazıda … nolu hesapta … Bank’ın müşterisi … …. İşl. A.Ş’ye ait bir hesapta teminat mektubu bedelinin tutulduğunu ve firmanın yeni ünvanının … A.Ş olduğunu ve … A.Ş’nin (Eski ünvanı …. A.Ş) yani davalının … müracaat etmesi gerektiğini davacı müvekkili şirkete bildirdiklerini, bunun üzerine gerek davalı şirket hukuk müşavirliği gerekse avukatları, gerekse Genel Müdür Yardımcısı … … ile vaki yoğun irtibat görüşmelere ayrıca çekilen fakslara ve nihayet 27.4.2017 de ihbar olunan davalıya tebligatın da yapılmış olmasına rağmen bir sonuç alınamadığını, üstelik Genel Müdür Yardımcısı … … değil 10.000USD’lik 100.000USD’lik teminat mektubu bedeli olsa … A.Ş’nin … A.Ş’ye müracaat edip işlem yapmayacağını kesin bir şekilde beyan etmesi üzerine iş bu davanın ikamesinin zaruretinin hasıl olduğunu, fazlaya ait talep etme ve alacaklarını tahsil saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000TL maddi tazminatın 27.04.2017’den işleyen en yüksek ticari faiziyle tahsilini, muhakeme giderleri toplamının davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 23/06/2020 tarihli beyan dilekçesi ile; huzurdaki dosyanın esasen tamamen haksızlıklar silsilesi olarak başladığını ve öyle de devam ettiğini, taraflarınca söz konusu davadan 08.05.2020 tarihinde müvekkili şirkete e-tebligat hesabına gönderilen bilirkişi raporu ile haberdar olunduğunu, sonrasında yapılan incelemede müvekkili şirkete yapılan tebligatların sürekli olarak TK 35’e göre yapıldığının tespit edildiğini, ancak tebligat yapılan adres incelendiğinde TK 35’e tebligat yapılan adresin müvekkili şirketin hiç bulunmadığı bir adres olduğunu, müvekkili şirket merkezinin hiçbir zaman söz konusu adreste bulunmadığının tespit edildiğini, böylece yapılan tebligatların usulsüz olduğunun da ortada olduğunu, davacı taraf vekilinin esasen müvekkili şirketin …’de mukim olduğununun çok iyi bildiğini, işbu işlemlerin davacı vekili tarafından kötü niyetle gerçekleştirildiğini ve maalesef kalem personelinin de davacı tarafın bu kötü niyetini gerçekleştirmesine engel olmadığını, bu hususların yanında davacı tarafın tamamen mesnetsiz, haksız ve kötü niyetli olduğunu, zira davacının müvekkili şirket yüzünden iade alamadığından ve bu sebeple zarara uğradığından bahsettiği ve de müvekkili şirkete dava açtığı teminat mektubunu, esas müvekkili şirkete geçmişte davacı tarafın borcu için verdiğini ve davacının borcuna taahhüt ettiğini, yani söz konusu teminat mektubunun bedelinin müvekkili şirket tarafından bankaya depo edildiğini ve böylece davacı tarafın başka bir firmaya teminat mektubu verebildiğini, yani davacının iade alamadığından bahsettiği paranın zaten müvekkili şirketin parası olduğunu, davanın esasını anlayabilmek için önce dava konusu olayları anlamak gerektiğini, davacı … …. A.Ş. ile … … A.Ş. arasında … Servis Sağlayıcıları Sözleşmesi imzalandığını, şu anda müvekkili şirket …’a devredilen ve eski unvanı … A.Ş. ile davacı şirketin aynı gruba ait iki şirket olup, davacının söz konusu teminat mektubunu alabilmesi için … … nakit teminat depo ettiğini, ve söz konusu mektubun …’in yükümlülüklerini temin için …’a verildiğini, sonrasında … ile … arasında ihtilaftan oluştuğunu, mektubun iade edilmediğini, söz konusu teminat mektubunun halen meri olduğunu, söz konusu mektubun halen … A.Ş.’de olup bankanın yükümlülükleri devam ettiği için de krediye karşı alınan teminatları rehin tutma hakkının devam ettiğini, sonrasında davacı şirketin diğer davacı şirket … ile birlikte ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E. Sayılı dosyasını … ve … Bankası’na karşı ikame ettiğini, dava sonuçlanmadan önce müvekkili şirket …’a davanın ihbar edildiğini ve müvekkili şirketin söz konusu davadan da bu şekilde haberdar olduğunu, burada davacı taraf vekilinin hukuka aykırı davranışlarının devam ettiğini, zira … ve … birleşmeden önce kendisine verilen vekaletnameyi, birleşme gerçekleşip …’nin herhangi bir tüzel kişiliği kalmadıktan sonra kullanmış olup, karşı taraf vekilinin taraflarınca baroya şikayet edileceğini, bu davada da karşı taraf vekili bilerek yanlış bir adres bildirdiğini ve müvekkili şirket …’u ekarte etmeye çalıştığını, sonrasında davacı tarafın ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı davayı kaybetmiş olup dosyanın istinaf edilip edilmediğinin taraflarınca bilinmediğini, zira … sadece ihbar olunan olduğunu, ancak o dosyada verilen bilirkişi raporunda yukarıda bahsettikleri olayların detaylı bir şekilde tespit edildiğini, bu hususlara ek olarak yine ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasında bulunan Nakit Teminatın Bloke ve Rehin Talimat Mektubu’nda 10.000 USD’lik nakit bakiyenin … tarafından …’in borçlarını temin etmek üzere verildiği açıkça yazılmış olup söz konusu talimat mektubunu da dilekçe ekinde sunduklarını, burada da görüldüğü üzere söz konusu paranın müvekkili şirketin parası olup davacı tarafın dilekçesinde iddia ettiği gibi, müvekkili şirketin davacının parasını almasına engel olması gibi bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını, kaldı ki söz konusu para iade edilse bile para üzerinde işlem yapma hakkının müvekkili şirkete ait olduğunu, müvekkil şirketin kendi malları üzerinde tasarrufta bulunma hakkı olduğunun tartışmasız olduğunu, bu sebeple davacının tüm iddiaları ve taleplerinin de anlamsız olup, hiçbir talebinin taraflarınca kabul edilmediğini, bu hususun yanında davacı tarafin arabuluculuk sürecine başvurmadan müvekkili aleyhine huzurdaki davayı açmış olup, huzurdaki tamamen haksız ve mesnetsiz davanın bir de arabuluculuk yoluna başvurulmaması nedeniyle öncelikle usulden reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafın her ne kadar Genel Müdür …’nın kendisine bu mektubun iade edilmesine izin verilmeyeceğini söylediğini bildirmekteyse de, davacının bu soyut ve afaki iddialarını destekleyecek, ispat edecek herhangi bir delil de bulunmadığını, bu hususların yanında bilirkişi raporunu da kesinlikle kabul etmediklerini, her ne kadar bilirkişi raporunda bedelin bankadan iade alınması için müvekkili şirketin muvafakat vermesi gerektiğini ve müvekkili şirketin böyle bir muvafakat vermemesi sebebiyle haksız olduğu iddia edilmekteyse de, bahsi geçen meblağın müvekkili şirkete ait bir meblağ olup, söz konusu meblağı da talep yetkisinin müvekkili şirkette olduğunu, müvekkili şirketin kendi parasını bankadan alması veya almaması konusunda müvekkilinin nasıl haksız olabildiğinin belirtildiğinin taraflarınca anlaşılamadığını, kaldı ki müvekkili şirketin böyle bir paradan haberdar olsa, kendi parasını talep etmemek gibi bir duruşu herhalde olamayacağını, bilirkişi raporunda müvekkilin davacıdan teminat bedeli oranında alacaklı olduğunun ispatlanması gerektiği böyle bir ispatın yapılmadığı ve bu sebeple davacının zarara uğratıldığı belirtilmişse de bu görüşün de hatalı olduğunu, bahsi geçen bedelin müvekkilinin kendi parası olup davacıyı zarara uğratmak gibi bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını, bu sebeple eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu verilen bilirkişi raporunun da taraflarınca kesinlikle kabul edilmediğini, bu hususlara ek olarak davacı …’in tüzel kişiliğinin sürüp sürmediği hususunun da Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden araştırılmasını talep ettiklerini, davacı taraf manevi tazminat talep ettiyse de herhangi bir açıklama yapmadığı gibi, huzurdaki davanın manevi tazminat gerektirecek bir dava da olmadığından davacının bu talebinin de mesnetsiz olduğunu, bu nedenlerle huzurdaki tamamen haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle arabuluculuk yoluna başvurulmaması nedeniyle usulden reddini, sonra davanın tamamen haksız ve mesnetsiz olması nedeniyle esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
05/06/2020 tarihli ara karar ile; davalı vekilinin 20/05/2020 tarihli beyanına istinaden yapılan incelemede; her ne kadar davalıya dava dilekçesinin tebliğatının iade gelmesi üzerine Tebligat Kanununun 35.maddesine göre tebliğler yapılmış ise de; dava dilekçesinde belirtilen adresin, davalının … şubesinin adresi olduğu, davalıya yapılan tebligatların usulsüz olduğu, davalı şirket merkezine tebligat yapılması gerektiği anlaşıldığından; taraf teşkilinin sağlanması adına davalıya dava dilekçesi ve eklerinin tebliğ edilerek ve önceden belirlenen duruşma gününde ön inceleme duruşmasının yapılmasına karar verildiği görüldü.
Davalı vekili 23/06/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki dosyanın esasen tamamen haksızlıklar silsilesi olarak başladığını ve öyle de devam ettiğini, taraflarınca söz konusu davadan 08.05.2020 tarihinde müvekkili şirket e-tebligat hesabına gönderilen bilirkişi raporu ile haberdar olduklarını, sonrasında yapılan incelemede müvekkili şirkete yapılan tebligatların sürekli olarak TK 35’e göre yapıldığının tespit edildiğini, ancak tebligat yapılan adres incelendiğinde TK 35’e tebligat yapılan adresin müvekkili şirketin hiç bulunmadığı bir adres olduğunu, müvekkili şirket merkezinin hiçbir zaman söz konusu adreste bulunmadığının tespit edildiğini, böylece yapılan tebligatların usulsüz olduğunun da ortada olduğunu, davacı taraf vekilinin esasen müvekkili şirketin …’de mukim olduğunu çok iyi bildiğini, işbu işlemler in davacı vekili tarafından kötü niyetle gerçekleştirildiğini, bu hususların yanında davacı tarafın tamamen mesnetsiz, haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının müvekkili şirket yüzünden iade alamadığından ve bu sebeple zarara uğradığından bahsettiğini ve de müvekkili şirkete dava açtığı teminat mektubunu, esas müvekkili şirkete geçmişte davacı tarafın borcu için verdiğini ve davacının borcuna taahhüt ettiğini, yani söz konusu teminat mektubunun bedelinin müvekkili şirket tarafından bankaya depo edildiğini ve böylece davacı tarafın başka bir firmaya teminat mektubu verebildiğini, yani davacının iade alamadığından bahsettiği paranın zaten müvekkili şirketin parası olduğunu, davanın esasını anlayabilmek için önce dava konusu olayları anlamak gerektiğini, davacı … … Elek. Hab. Tic. A.Ş. ile … A.Ş. arasında … … Servis Sağlayıcıları Sözleşmesi imzalandığını, şu anda müvekkili şirket …’a devredilen ve eski unvanı … … Liman İşletmeleri A.Ş. ile davacı şirketin aynı gruba ait iki şirket olup, davacının söz konusu teminat mektubunu alabilmesi için … … nakit teminat depo ettiğini ve Söz konusu mektubun …’in yükümlülüklerini temin için …’a verildiğini, sonrasında … ile … arasında ihtilaftan oluştuğunu, mektubun iade edilmediğini, söz konusu teminat mektubunun halen meri olduğunu, söz konusu mektubun halen … A.Ş.’de olup bankanın yükümlülükleri devam ettiği için de krediye karşı alınan teminatları rehin tutma hakkının devam ettiğini, sonrasında davacı şirketin diğer davacı şirket … ile birlikte ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E. Sayılı dosyasını … ve … Bankası’na karşı ikame ettiğini, dava sonuçlanmadan önce müvekkili şirket …’a davanın ihbar edildiğini ve müvekkili şirketin söz konusu davadan da bu şekilde haberdar olduğunu, burada davacı taraf vekilinin hukuka aykırı davranışlarının devam ettiğini, zira … ve …’un birleşmeden önce kendisine verilen vekaletnameyi birleşme gerçekleşip …’nin herhangi bir tüzel kişiliği kalmadıktan sonra kullanmış olup, karşı taraf vekilinin taraflarınca baroya şikayet edileceğini, bu davada da karşı taraf vekilinin bilerek yanlış bir adres bildirdiğini ve müvekkili şirket …’u ekarte etmeye çalıştığını, sonrasında davacı tarafın ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı davayı kaybetmiş olup dosyanın istinaf edilip edilmediğinin taraflarınca bilinmediğini, …’un sadece ihbar olunan olduğunu, ancak o dosyada verilen bilirkişi raporunda bahsettikleri olayların detaylı bir şekilde tespit edildiğini, bu hususlara ek olarak Yine ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasında bulunan Nakit Teminat Bloke ve Rehin Talimat Mektubu’nda 10.000 USD’lik nakit bakiyenin … tarafından …’in borçlarını temin etmek üzere verildiğinin açıkça yazılmış olup söz konusu talimat mektubunun da dilekçeleri ekinde sunduklarını, burada da görüldüğü üzere söz konusu paranın müvekkili şirketin parası olup davacı tarafın dilekçesinde iddia ettiği gibi, müvekkili şirketin davacının parasını almasına engel olması gibi bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını, söz konusu para iade edilse bile para üzerinde işlem yapma hakkının müvekkili şirkete ait olduğunu, müvekkili şirketin kendi malları üzerinde tasarrufta bulunma hakkı olduğunun tartışmasız olduğunu, bu sebeple davacının tüm iddiaları ve taleplerinin de anlamsız olup, hiçbir talebi taraflarınca kabul edilmediğini, bu hususun yanında davacı tarafin arabuluculuk sürecine başvurmadan müvekkili aleyhine huzurdaki davayı açmış olup, huzurdaki tamamen haksız ve mesnetsiz davanın bir de arabuluculuk yoluna başvurulmaması nedeniyle öncelikle usulden reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafın her ne kadar Genel Müdür …’nın kendisine bu mektubun iade edilmesine izin verilmeyeceğini söylediğini bildirmekteyse de, davacının bu soyut ve afaki iddialarını destekleyecek, ispat edecek herhangi bir delil de bulunmadığını, bu hususların yanında bilirkişi raporunu da kesinlikle kabul etmediklerini, her ne kadar bilirkişi raporunda bedelin bankadan iade alınması için müvekkili şirketin muvafakat vermesi gerektiğini ve müvekkili şirketin böyle bir muvafakat vermemesi sebebiyle haksız olduğu iddia edilmekteyse de, bahsi geçen meblağın müvekkili şirkete ait bir meblağ olup, söz konusu meblağı da talep yetkisinin müvekkili şirkette olduğunu, müvekkili şirketin kendi parasını bankadan alması veya almaması konusunda müvekkilin nasıl haksız olabildiğinin belirtildiğinin taraflarınca anlaşılamadığını, müvekkili şirketin böyle bir paradan haberdar olsa, kendi parasını talep etmemek gibi bir duruşunun olamayacağını, bilirkişi raporunda müvekkilinin davacıdan teminat bedeli oranında alacaklı olduğunun ispatlanması gerektiğini böyle bir ispatın yapılmadığını ve bu sebeple davacının zarara uğratıldığı belirtilmişse de bu görüşün de hatalı olduğunu, sonuçta bahsi geçen bedelin müvekkilinin kendi parası olup davacıyı zarara uğratmak gibi bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını, bu sebeple eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu verilen bilirkişi raporunun da taraflarınca kesinlikle kabul edilmediğini, bu hususlara ek olarak davacı …’in tüzel kişiliğinin sürüp sürmediği hususunun da Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden araştırılmasını talep ettiklerini, davacı taraf manevi tazminat talep ettiyse de herhangi bir açıklama yapmadığı gibi, huzurdaki davanın manevi tazminat gerektirecek bir dava da olmadığından davacının bu talebinin de mesnetsiz olduğunu, bu nedenlerle huzurdaki tamamen haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle arabuluculuk yoluna başvurulmaması nedeniyle usulden reddini, sonra davanın tamamen haksız ve mesnetsiz olması nedeniyle esastan reddine karar verilmesini, avukatlık ücreti ile her türlü yargılama harç ve giderinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; … 1. ATM’nin … Esas sayılı dosyasına davacı tarafça davalıya ait …’ın 19/06/1998 tarihle 10.000 USD bedelli teminat mektubunun verildiği, davanın reddedilmiş olmasına rağmen teminat mektubunun iade edildiği fakat citebankın …’ye devredilmesi nedeniyle teminat mektubunun nakde çevrilemediği davacının uğradığı zararın söz konusu olup olmadığı, maddi tazminatın varlığı ve miktarının ne olduğundan ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde dava konusu … Teminat Mektubunun fokotopisi, BFB teslim alındısı, BFB 28.12.2016 tarihli cevabı, davalıya çekilen farklar ve ekleri, ihbar olunan davalı şirkete tebliğ örneği, ticaret sicil gazetesi örnekleri Mahkememiz dosyasına sunulmuştur.
Davalı vekili tarafından delil dilekçesi ekinde; Rehin Blokaj Sözleşmesinin fotokopisi Mahkememiz dosyasına sunulmuştur.
…. Asliye Ticaret Mahkemesine müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyanın fotokopisi celp edilmiştir.
… Bankası A.Ş’ye müzekkere yazılarak 28/12/2016 tarihli Ref: … sayılı yazıya istinaden ilgili teminat mektubuna ilişkin bilgi ve kayıtlar celp edilmiştir.
… Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacı … … Hab.Tic. A.Ş’nin tüm ticaret sicil kayıtları celp edilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya uyap üzerinden celp edilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya uyap üzerinden celp edilmiştir.
Davacı vekili 13/09/2021 tarihli dilekçe dava konusu 24.09.1998 tarihli makbuz ve ibraname aslını Mahkememiz dosyasına sunmuş evrak asılları Mahkememiz … Kasa sırasına kayıt edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 24/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; teminat mektubunun davalının vermiş olduğu güvence sonucunda alındığı, davalının teminat mektubu için vermiş olduğu teminatlara karşılık bankayla rehin blokaj sözleşmesi yaptığı, bankanın teminat mektubu bedelini davacının hesabından 24/11/2011 tarihinde risk kapsamında tahsil ettiği, ancak riskin gerçekleşmemesi nedeniyle tahsil ettiği tutarı teminat mektubunun iadesine ilişkin mahkeme kararı uyarınca iade etmesi gerekirken davalıyla olan rehin blokaj sözleşmesine istinaden iade edemediği davalının rehin blokaj sözleşmesi uyarınca teminat mektubu bedelinin davacıya iade edilmesine onay vermemesinin haklı olabilmesi için davalının teminat mektubu oranında davacıdan alacaklı olduğunun somut delillerle ispat edilmesi gerektiği, davalı tarafından bu yönde herhangi bir delil sunulmadığından davalının teminat bedeli oranında davacının zararına sebebiyet verdiğinin kabulü gerektiği davalının gönderilen ihtarnameyle 27.04.2017 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşıldığından teminat mektubu bedeli olan 10.000 USD karşılığı (temerrüt tarihi itibariyle 1 USD = 3.5647) 35.647TL’nin anılan tarih itibariyle işleyecek ticari faiziyle birlikte sorumlu olması gerektiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekili 05/06/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; bilirkişi heyetinin verdiği 24.03.2020 tarihli rapora göre davalının temerrüde düştüğü tarih olan 27.04.2017 tarihi itibariyle davalının sorumlu olacağı meblağ 35.647TL olmakla fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kayıt ve şartıyla müddeabihin 34.647TL daha artırılarak maddi tazminat talebinin 35.647TL üzerinden devamına temerrüt tarihi olan 27.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte tahsilini, iş bu ıslah dilekçesinin gerek BK gerekse HMK 107’den doğan ve doğabilecek hak talep ve dava hakları da mahfuz kalmak kaydıyla HMK 177 gereği kabulünü, gerekli ıslah harcının ikmaliyle davalıya tebliğine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 15/02/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; kök rapordaki görüş ve kanaatte bir değişiklik olmadığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince 2.ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 05/05/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; kök rapordaki görüş ve kanaatte bir değişiklik olmadığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı … A.ş vekili; müvekkili şirketin … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında o tarihte ortakları olan ve ticari unvanı … … A.ş olan davalı şirket aracılığıyla …’a ait 10.000 Usd değerinde teminat mektubu verildiğini, …’ın …’ye devri ile teminat mektubunun 23/11/2011 tarihinde … A.ş’ne devredildiğini, teminat mektubunun … A.ş’den talep edildiğinde teminat mektubu bedelinin hesapta tutulduğunu, davalı … A.ş müracaat ederse verileceğinin bildirdiğini, bu hususta davalı ile görüşüldüğünü ancak sonuç alınamadığını belirterek teminat mektubu bedelinin davalıya ihbar tarihi olan 27/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tazminini talep etmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunun, davalı şirketin e-tebligat adresine tebliği neticesinde davalı vekili, 20/05/2020 tarihli beyan dilekçesi sunarak müvekkiline yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, müvekkilinin davadan raporun tebliği ile haberdar olduğunu beyan etmiş, bunun üzerine mahkememizin 05/06/2020 tarihli ara kararı ile ”davalıya dava dilekçesi tebligatının iade gelmesi üzerine Tebligat Kanununun 35.maddesine göre tebliğler yapılmış ise de; dava dilekçesinde belirtilen adresin, davalının … şubesinin adresi olduğu, davalıya yapılan tebligatların usulsüz olduğu, davalı şirket merkezine tebligat yapılması gerektiği anlaşıldığından; taraf teşkilinin sağlanması adına davalıya dava dilekçesi ve eklerinin tebliğine ve önceden belirlenen duruşma gününde ön inceleme duruşmasının yapılmasına” karar verilmiştir.
Davalı … A.ş vekili cevap dilekçesinde; söz konusu teminat mektubunun bedelinin müvekkili şirket tarafından davacının borcunu taahhüt etmek için bankaya depo ediliğini, paranın zaten müvekkil şirkete ait olduğunu, mektubun halen … 1. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davanın tarafı olan … A.ş’de olduğunu, bankanın yükümlülüğünün devam ettiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamından davacı şirket ile … … A.ş’nin … Holding’e ait iki şirket olduğu, … … … A.ş’nin 28/12/2005 tarihinde davalı … A.ş’ne devredildiği anlaşılmaktadır.
… 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas …/… sayılı dosyasında; davacı … A.ş’nin, … … A.ş’ne karşı açtığı davada 02/06/1998 tarihinde teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verildiği, dosyaya … A.ş tarafından …’ın 19/06/1998 tarihli, 10.000,00 Usd bedelli 17 nolu mektubunun sunulduğu, davanın reddine karar verildiği, 18//11/2005 tarihli ek karar ile ilgili teminat mektubunun … A.ş’ne iadesine karar verildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin … A.ş’ne başvurması neticesinde ilgili bankanın 03/05/2018 tarihli cevabi yazısında ”Lehdar tasfiye halinde … … A.ş’ne ait … nolu hesabında bankamıza ait devrolunan … A.ş tarafından 19/06/1998 tarihli, 10.000,00 Usd bedelli teminat mektubunun bulunduğu ,bu teminat mektubunun 24/11/2011 tarihinde bankamız kayıtlarında risk çıkışının yapıldığı tespit edilmiştir. Söz konusu teminat mektubunun teminatını teşkil etmek üzere … nolu … A.ş (eski ünvan … A.ş) tarafından imzalanan 19/06/1998 tarihli 10.000,00 Usd tutarlı rehin blokaj sözleşmesinin halen bankamız nezdinde bulunduğu hususu” belirtilmiştir.
Dosya kapsamında mevcut … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacıların … A.ş ve … A.ş, davalıların … Aş ve … A.ş olduğu, dava dilekçesinde davamızın konusu teminat mektubunu, davacı … a.ş için … A.ş’nin verdiğinin belirtildiği, mali müşavir, bankacı ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişi heyetinden alınan 27/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda; … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilen teminat mektubunun 23/11/2011 tarihinde iade edildiği, 24/11/2011 de risk çıkışının yapıldığı, teminat mektubu kredisine teminat olarak … A.ş gereğince konulan 10.000,00 Usd blokenin kaldırıldığı ancak bakiyenin halen … A.ş’nin hesabında olduğu, mevduat üzerinde tasarruf yapma yetkisinin … A.ş’de olduğu belirtilmiştir.
Dosya kapsamında mevcut … A.ş’nin 19/06/1998 tarihli Nakit teminat için bloke ve rehin talimat mektubu başlıklı yazısından dava konusu teminat mektubu ile ilgili nakit teminat verenin, davalının devraldığı … A.ş olduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar mahkememizce alınan bilirkişi raporunda; ”bankanın teminat mektubu bedelini davacının hesabından 24/11/2011 tarihinde risk kapsamında tahsil ettiği, ancak riskin gerçekleşmemesi nedeniyle tahsil ettiği tutarı teminat mektubunun iadesine ilişkin mahkeme kararı uyarınca iade etmesi gerekirken davalıyla olan rehin blokaj sözleşmesine istinaden iade edemediği davalının rehin blokaj sözleşmesi uyarınca teminat mektubu bedelinin davacıya iade edilmesine onay vermemesinin haklı olabilmesi için davalının teminat mektubu oranında davacıdan alacaklı olduğunun somut delillerle ispat edilmesi gerektiği, davalı tarafından bu yönde herhangi bir delil sunulmadığından davalının teminat bedeli oranında davacının zararına sebebiyet verdiğinin kabulü gerektiği” belirtilmiş ise de bilirkişinin uzmanlığının dosyanın aydınlatılması için yeterli olmadığı hususu ve dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler, … 5. Asliye Ticaret Mahkemesice alınan bilirkişi raporundaki tespitler dikkate alınarak bilirkişi raporuna itibar edilmemiştir.
Davalı vekili, ıslah ile zamanaşımı defiinde bulunmuş ise de; yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre ıslah ile zamanaşımı defiinde bulunulamayacağından, bu defiye itibar edilmemiştir.
Her ne kadar davacı vekili, tahkikat aşamasında sunduğu 11/03/2021 havale tarihli beyan dilekçesi ile; müvekkili … A.ş ile … A.ş arasında düzenlenen 09/06/1998 tarihli sözleşme ile müvekkilinin, … A.ş lehine 22/09/1998 vade tarihli 10.000,00 Usd bedelli bono tanzim edip ödeyerek dava konusu teminat mektubu bedelini, …’tan tahsil etme yetkisine hak kazandığını iddia etmiş ve sözleşme suretini ibraz etmiş ise de; Hukuk Muhakemeleri Kanunu 141. ve 145. maddeleri gereğince iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi bu aşamada mümkün olmadığından davacı vekilinin iddiasına itibar edilememiştir.
Tüm dosya kapsamından; dava konusu teminat mektubunun davacı … A.ş için davalının devraldığı … A.ş tarafından verildiği, teminat mektubu ile ilgili nakit teminat verenin, … A.ş olduğu, risk çıkışının yapıldığı, teminat mektubu kredisine teminat olarak … A.ş’ne konulan 10.000,00 Usd blokenin kaldırıldığı ancak bakiyenin halen … A.ş’nin hesabında olduğu, mevduat üzerinde tasarruf yapma yetkisinin … A.ş’de olduğu, bu bağlamda; davacının teminat mektubu bedelini talep etme hakkının olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL maktu karar harcının peşin alınan 35,90TL ve ıslahla alınan 591,00TL olmak üzere toplam 626,90TL harçtan mahsubu ile artan 567,60TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE;
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.347,05TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE;
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır