Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/164 E. 2020/491 K. 16.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/164
KARAR NO:2020/491

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:20/02/2018
KARAR TARİHİ:16/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …. Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı …’e elektrikli ev aletleri satışı yaptıklarını, bu satış sonucunda davalının kendilerine 15.370,00 TL ve 3.789,00 TL bedelli iki tane çek verdiğini, bu çeklerin … Bankası A.Ş.’de karşılığının bulunmadığını, alacaklarının ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe itiraz edilmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesinde öncelikle yetkisizlik itirazında bulunmuş ve … mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtmiştir. Davanın esasına ilişkin olarak da çeklerin alındığı … Bankası A.Ş.’nin …’ye devredildiğini, çeklerin arkasının cirolanarak davacı tarafa verildiğini, çeklerin karşılığının dava dışı …’ün bu bankadaki hesabında bulunduğunu, …’nin şahıs hesaplarına ilişkin ödemeleri yapmakta olduğunu, …’den talep edilmesi durumunda ödemenin yapılacağını, davacıya borcunun bulunmaması nedeniyle de davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve … Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, faturaları, yemin delilini, vergi kayıtlarını, ticari defterleri, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, faturaları, çekleri, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve … Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
Davalı taraf yetki itirazında bulunmuş olup yetki itirazının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 89/I’e göre para alacaklarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edilecek olması ve 6100 sayılı HMK m. 10’a göre sözleşmenin ifa yeri mahkemesinin de yetkili olması kuralı gereği reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207’ye göre; “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” Bu maddeye göre taraflar arasında yapılan sözlü sözleşme niteliği itibariyle alım satım sözleşmesidir. Bu madde hükmüne göre dava konusu elektrikli ev aletlerinin satışının gerçekleşmesi ile davalının bedel ödeme borcunu yerine getirme yükümlülüğü doğacaktır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık satışı yapılan malların bedellerinin davalı tarafından çek ile ödenmiş olmasına karşın çeklerin karşılıksız çıkması noktasındadır.
Çeklerin karşılığının bulunduğu yönündeki davalı iddialarının araştırılması için … Bankası A.Ş.’ye ve …’ye yazı yazılarak dava konusu her iki çekinde verildiği hesapta çeklerin karşılığının bulunup bulunmadığının, çeklerin bankaya ya da takas odasına sunulup sunulmadığının, çeklerin tahsil edilip edilmediğinin, çekler tahsil edilmişse kim tarafından ve hangi tarihte tahsil edildiğinin, çeklerin verildiği hesapta para varsa çeklerin ibrazı durumunda çek bedellerinin ibraz süresi geçmiş de olsa ödenip ödenmeyeceğinin bildirilmesi istenilmiştir. …’den … Bankası A.Ş. … İdaresi adına gelen 04.01.2020 tarihli yazıda dava konusu çeklere rastlanmadığı, keşideci adı, hesap numarası ve şube adının bildirilmesi durumunda araştırma yapılacağı bildirilmiştir. Davacı ve davalı taraftan davaya konu çeklere ilişkin keşideci adı, hesap numarası ve şube adının mahkememize bildirilmesi istenilmiş, ancak çeklerin bilgileri her iki tarafça da mahkememize bildirilmemiştir. Davacı vekili de 09.03.2020 tarihli duruşmada çeklerin cirolanarak başkalarına verildiğini belirtmiştir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinin ikinci sayfasında çeklerin ellerinde olduğunu belirtmesi 09.03.2020 tarihli duruşmadaki beyanı ile çeliştiğinden aynı duruşmada; davalının ödeme belgesi olarak belirttiği 876786 ve 876803 sayılı çeklerin davalının davacıya ödeme yaptığının kanıtlanması için ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğu anlaşılmakla, davacı tarafa her iki çekide mahkememize sunması için 6100 sayılı HMK m. 220/I’e göre iki hafta kesin süre verilmesine, çekleri mahkememize sunmasına karar verilen davacının kendisine verilen iki haftalık kesin süre içinde çekleri mahkememize sunmaması ve aynı sürede, delilleriyle birlikte sunmaması hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermesi ya da çeklerin elinde bulunduğunu inkâr etmesi durumunda davacı şirket yöneticilerine mahkememizce 6100 sayılı HMK m. 220/II’ye göre çeklerin ellerinde olmadığına, özenle aradıkları hâlde bulamadıklarına ve nerede olduklarını da bilmediklerine ilişkin yemin teklif edilmesine, davacı tarafın kendisine teklif edilen yemini kabul veya icra etmemesi durumunda dosyadaki bilgi ve belgelere göre çekler konusunda davalı tarafın beyanının kabul edilebileceğinin 6100 sayılı HMK m. 220/III’e göre ihtarına karar verilmiştir.
09.03.2020 tarihli duruşmada tarafların birinden alacaklı ya da borçlu olup olmadıklarının tespit için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Mali müşavir bilirkişiden; dava konusu çeklerin davacı tarafın defterlerinde kayıtlı olup olmadığının, dava konusu çeklerin davacı tarafından ciro edilerek davacı şirketin başka ödemelerinde kullanılıp kullanılmadığının, dava konusu çeklerin davacı tarafından tahsil edilip edilmediğinin, çekler tahsil edildiyse davacının bakiye alacağının kalıp kalmadığının tespiti istenilmiştir.
Hazırlanan 20.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu çeklerin davacının defterlerinde kayıtlı olduğu, çeklerin ciro edilerek başkalarına verildiğine ilişkin kayıt bulunmadığı, çeklerin davalıya iade edildiğinin kayıtlarda yer aldığı, çeklerin tahsil edildiğine ilişkin kayıt bulunmadığı, icra takip tarihi olan 21.12.2017 tarihine göre davacının davalıdan 19.274,23 TL alacaklı gözüktüğü tespit edilmiştir. Hazırlanan bilirkişi raporunda çeklerin davalı tarafa iade edildiğinin tespit edilmiş olması nedeniyle 09.03.2020 tarihli duruşmada 6100 sayılı HMK m. 220’ye göre
verilen ara karardan dönülmüştür.
6100 sayılı HMK m. 222/II’ye göre; “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Davacının defterlerinin bu maddeye uygun şekilde tutulduğu anlaşılmakla davacı lehine delil hükmünde olduğu kabul edilmiş ve bu kayıtlar hükme esas alınmıştır.
6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtların aksi davalı tarafından senet ya da kesin delillerle kanıtlanamadığından davacı defterleri davacı lehine delil hükmündedir. Davacı kendi defterlerine göre davalı taraftan 19.274,23 TL alacaklı gözükmekte olup bu gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Dava konusu alacağın faturaya dayanıyor olması, davalı tarafından ciro yoluyla verilen çeklerin karşılıksız çıkması üzerine alacağın ödenip ödemediğini davalı tarafın bilebilecek durumda olması nedeniyle davalının icra takibine yaptığı itiraz iyiniyetli görülmeyerek davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kabulü ile …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının iptali ile takibin takip talebindeki diğer koşullarla devamına,
2-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.316,62-TL nispi karar harcından peşin alınan 232,79-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.083,83-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.099,89-TL’nin ( 35,90-TL BVH, 5,20-TL VH, 232,79-TL Peşin Harç, 700,00-TL BK, 126,00-TL Tebliğ ve Posta,) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/09/2020

Katip …

Hakim …