Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/149 E. 2021/84 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/149
KARAR NO:2021/84

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:14/02/2018
KARAR TARİHİ:04/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı İle davalı şirket arasında ticari iş ilişkisinin sözleşmeyle kurulduğunu, bu sözleşmeye istinaden davalının bir süre düzenli olarak davacıya borçlarını ödediğini, ancak icra dosyasına konu carî hesap ve faturalara ilişkin alacakları ödemediğini, iş bu alacakların ödenmemesi neticesinde davacı tarafından davalı aleyhine …. İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, ancak davalı şirketin borçlu olduğu halde kötüniyetli olarak herhangi bir borcu olmadığından bahisle icra takibine itiraz ettiğini, davacının ticari defter kayıtlarında, davalı şirketin 158.009,65 TL davacıya borçlu olduğunu, İcra takibi öncesi ve sonrasında davalının borcunu ödememekte ısrar ettiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle borçlu …’nin icra takibine vaki haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamı için dava açma zarureti hasıl olduğunu, arz ve izah olunan sebeplerle, fazlaya ilişkin haklan saklı tutulmak kaydıyla, icra takibi tarihindeki kur hesabıyla 158.009,65 TL olarak açılan takibin, ticari faiziyle birlikte ödeme tarihindeki kur üzerinden çevrilerek ödenmesine, yine davalı borçlunun …. İcra Daıresi’nin … E. numaralı dosyasına vaki itirazın iptali ile %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına dahi mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tasfiye halinde şirket olması nedeniyle davacının, tasfiye memuru tarafından temsil edilmemiş olmasının usulen kabul edilemeyeceğini, bu nedenle tasfiye memuru temsilinde gerçekleşmeyen icra takibinin usule uygun olmadığını, davacının, sözleşmedeki taahhütlerine aykırı hareket ettiğini ve yükümlülüklerini gereği gibi ifa etmediğini, davalının sahibi olduğu … ve … taşınmazlarının tesis yönetimi işlemlerinin tamamlanması, kiralanma işlemleri, kira muhasebe işlemleri, taşınmaz muhasebesi, bu hususlarda raporlama işlemleri gibi operasyone) konularda hizmet almak amacıyla 15 Ağustos 2011 tarihinde …adında bir firma ile Taşınmaz Yönetim Sözleşmesi (“Property Management Agreement11) (‘Sözleşme1’) akdettiğini, davacının davaya konu ettiği icra takibini açan firmanın ise Tasfiye Halinde …. Ltd. Şti. olduğunu, Ticaret sicil kayıtlarına bakıldığında, davacının, 1 Kasım 2011 tarihinde tasfiye karan alındığının görülebileceğini, davacının şirketindeki ciddi mali güçlüğü ve iflas eşiğinde olduğunu hiçbir zaman açıkça davalıya bildirmediğini, bu durumun Sözleşme’nin 20.1. maddesi uyarınca haklı nedenle fesih sebebi olarak tanımlandığını, davacı şirketin davalı şirket’in Sözleşmeyi imzaladığı birebir aynı firma olduğunun da net olmadığını, davacının, Sözleşme’nİn 14.2. maddesi uyarınca davalı tarafından talep edilen taşınmaz hasarına karşı alınacak yıllık asgari 1,500.000 Euro tutarında ve 2,000.000 Euro kişi başına veya her bir hasar olayına karşı yaralanmalar, ölüm ve/veya taşınmaz zararlarına karşılık sigorta tesisi yükümlülüğünü taahhüt etmiş olmasına rağmen yerine getirmediğinin davalı tarafından Sözleşme aşamasında tespit edildiğini, bu durumun taşınmazların operasyonel ve yönetiminden sorumlu bir şirketin en büyük yükümlülüklerinden biri olduğunu ve sigorta yükümlülüğünü yerine getirmemekle davacının, kusurlu davrandığını ve davalının zarara girmesine göz yumduğunu, aynca sözleşmenin incelenmesi halinde, davacının aylık, dört aylık yıllık dönemlerde detaylı raporlama yapma yükümlülükleri olduğunu, yine taşınmazların bakımı, asansör gibi taşınmazın mütemmim cüzü unsurlarına dair imzalanmış sözleşmeler ve klasörlere doldurulabilecek tüm evraklardan sorumlu olan davacının, bu anlamda hiçbir dokümanı ya da bahsedilen kapsamda tahsil edilen depozito gibi hiçbir teminat tutarım mal sahibi davalf ya teslim etmediğini, bu nedenle davalının taşınmazları gereği gibi kullanamaz hale geldiğini ve zor durumda kaldığını, davalının taşınmazların işletme ruhsatları ya da asansörlerin bakım sözleşmelerinden dahî mahrum bırakıldığını, davacının ivedilikle 2011 yılından bu yana davalı adına nezdınde bulundurduğu tüm bilgi ve belgeleri, tahsilatları davalıya iade etmesi gerektiğini, nitekim sözleşmenin 20.2. maddesi uyarınca fesih sonrasında söz konusu belgelerin davalıya iade edilmesi gerektiğini, davalı tarafından sözleşmenin, 17 Şubat 2015 tarihinde feshedilmiş olmasına rağmen davacı 3 yılı aşkın zamandır üzerine düşen belgelerin iadesi yükümlülüklerini yerine getirmediğini, hal böyle iken kendî kusurlu davranışları ortadayken davacının davalıdan ücret talebinde bulunmasının hukuka uygun olmadığım, nitekim yine Sözleşme’nin 20.3. Maddesine göre sözleşmenin feshi sonrasında tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden herhangi bir hak ve alacağının kalmadığının davacı tarafından da kabul edilmiş durumda olduğunu, davacının sözleşme yükümlülüğünü yerine getirmeksizin ve yükümlülüğünü ifa ettiğini ispat etmeksizin davalıdan alacak talebinde bulunmasının haksız olduğunu, bu nedenle ödemezlİk definde bulunma zorunluluğu hasıl olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşme olmasının davacının sözleşmeden kaynaklı edimlerinin eksiksiz ve sözleşmeye uygun yerine getirilmemiş olması dolayısıyla davalının davacı yanın edimleri tamamlanıncaya kadar kendi edimini yerine getirmekten kaçındığını, davalının yukarıda bahsedilen sözleşmeye aykırı davranışlarına son verilmesi ve yükümlülüğünü yerine getirilmesi konusunda sözlü olarak uyarıldığını, hal böyle iken ödemezlik defi kurumunun tüm şartlarının gerçekleştiğini, davalının sözleşmenin açık hükmü ile davacı şirkete başvurularak söz konusu eksikliklerin giderilmesi konu ile ilgili işbirliği yapılması şeklindeki iyi niyetine karşın davacının hizmet borcunu gereği gibi yerine getirmemesine rağmen sözleşme ye aykırılık içeren ve eksik sunulmuş bir hizmetin bedelinin ödenmesini talep etmesinin hukuka uygun olmadığını, davacının tek dayanağı olan faturaların varlığının faturalara konu hizmetin ifa edildiğini ispat etmediğini, davacının icra takibine konu ettiği faturaların tam tesis yönetimi hizmeti amacıyla kesilmiş olduğunu, bu hizmetlerin sözleşmece aykırı davranmadan davalıya sağlanmış olduğunun ispat yükünün davacıda olduğunu, ‘Termination period fee” açıklamasıyla kesilen faturanın ne anlama geldiğinin ise anlaşılamadığını, açıklanan nedenlerle, usule aykırı ve haksız davanın reddi ile icra takibinin durdurulmasına ve dava yargılama masrafları, harçları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin toplanması aşamasında, davacı vekili 04/02/2021 havale tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini, davalı yandan herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri talep edilmediği beyan etmiş, davadan feragat yetkisinin ibraz etmiş olduğu vekaletnamesinde bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı vekili de 04/02/2021 tarihli dilekçesi ile davacı yandan herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinde bulunmadıklarını, feragat doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
Davadan feragat 6100 Sayılı HMK’nın 307 maddesi hükmü gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir. 6100 Sayılı HMK’nın 311 maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatinin mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Davacı vekilinin vekaletnamesindeki yetki durumu incelendiğinde davadan feragata yetkili olduğu saptanmıştır. Feragat bildirimi de 6100 Sayılı HMK’nın 309. maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tesbit olunmuştur. Bu yasal nedenlerle davanın feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Feragat nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 59,30 TL harcın, peşin alınan 1.908,42 TL harçtan mahsubu ile artan 1.849,12 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Taraflarca talep edilmediğinden vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığında,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır