Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/145 E. 2021/528 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO:2018/145
KARAR NO:2021/528

DAVA:ALACAK
DAVA TARİHİ:13/02/2018
KARAR TARİHİ:16/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVACININ TALEBİ:

Davacı … vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı şirketlerin oluşturduğu adi ortaklığa ait … … … Caddesindeki inşaat şantiyesinde çatı ve çevre işlerini yaptıklarını, inşaatın resmi makamlarca durdurulduğunu ve mühürlendiğini, yaptıkları işlerin bedelini davalılardan talep ettiklerini, 20.06.2016 tarihli fatura için 121.592,92 TL, 04.11.2016 tarihli fatura için de 31.388,00 TL olmak üzere toplam 152.980,92 TL alacaklarının bulunduğunu, ayrıca davalıya borçlusu … …, alacaklısı …, düzenleme tarihi 03.04.2014 vade tarihi boş olan ve 60.000,00 TL bedelli bono verdiklerini ve bu bononun da iade edilmediğini, bunun üzerine … 40. Noterliğinin 24.11.2017 tarih ve … sayılı ihtarnamesini gönderdiklerini, alacaklarının ödenmemesi ve bononun da iade edilmemesi üzerine …. İcra Dairesinin … / … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, davalının bu takibe itiraz etmesi üzerine itirazın iptali, bononun iptali ve bonoya borçlu olmadıklarının tespiti ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVALILARIN TALEBİ:

Davalılar …, … Şti. ve … A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, davacının yaptığı işlerin ayıplı olduğunu, sonradan gizli ayıpların ortaya çıktığını, bu durumun davacıya bildirilmesine rağmen giderilmediğini, Bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:

Dava, 6100 sayılı HMK m. 110 davaların yığılması esasına göre 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre açılmış itirazın iptali, aynı yasa m. 72’ye göre menfi tespit ve bononun iptali davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Davacı taraf,… İcra Dairesinin … / … sayılı dosyasını, faturaları, hakediş belgelerini, …kırköy 40. Noterliğinin 24.11.2017 tarih ve … sayılı ihtarnamesini, ticari defterleri, yemin delilini, tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Davalılar, ticari defterleri, yemin delilini, tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Dava, 6100 sayılı HMK m. 110 davaların yığılması esasına göre 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre açılmış itirazın iptali, aynı yasa m. 72’ye göre menfi tespit ve bononun iptali davasıdır.

Davacı üç tane davalı göstermiştir. Davalılardan biri …, diğer ikisi de bu adi ortaklığı oluşturan … Ltd. Şti. ve… A.Ş.’dir. Davalı olarak gösterilen … hakkında adi ortaklıkların tüzel kişiliklerinin ve dava ehliyetinin olmamasından ötürü karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Davacının davalı şirketlerden üç talebi bulunmaktadır. Bunlardan birincisi 20.06.2016 tarihli fatura için 121.592,92 TL ve 04.11.2016 tarihli fatura için 31.388,00 TL olmak üzere toplam 152.980,92 TL hak ediş alacağı, ikincisi ise borçlusu … …, alacaklısı …, düzenleme tarihi 03.04.2014 vade tarihi boş olan ve 60.000,00 TL bedelli bononun iptali ve bu bonoya borçlu olmadıklarının tespiti talebidir. Dava bu yönüyle 6100 sayılı HMK m. 110’a göre davaların yığılması esasına göre açılmıştır.

6098 sayılı TBK m. 470’e göre; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” Taraflar arasında yapılmış bir sözleşme bulunmamakla birlikte davacı davalıya ait inşaatta çatı ve çevre işlerini yaptıklarını belirtmekte davalının da buna bir itirazı bulunmamaktadır. Dolayısıyla taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesi niteliğindedir.

Taraflar arasında alacak borç ilişkisinin bulunup bulunmadığının tespiti için tarafların ticari defterleri üzerinde 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Hazırlanan 07.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının defterlerine göre davacının 152.980,92 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın defterlerine göre ise davalının 121.592,92 TL davacıya borçlu olduğu, 31.388,00 TL tutarındaki faturanın ise davalının kayıtlarında bulunduğu tespit edilmiştir. Ancak hazırlanan bilirkişi raporunda defterleri incelenen ve “davalı” olarak belirtilen tarafın hangi şirket olduğu, defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığının tespitinin yapılmadığı açıkça belirtilmemiştir. Bu nedenle hakediş ödemelerinden sorumlu şirketin hangi davalı şirket olduğu anlaşılamamaktadır. Rapordaki bu eksikliklerin giderilmesi için dosya aynı bilirkişiye tekrar verilerek ek rapor hazırlanması istenilmiştir.

Hazırlanan 24.04.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda davalı … ortaklığın açılış kapanış onaylarının yapıldığı, iki taraf ticari defterleri arasındaki farkın 26.600,00 TL + KDV toplamı 31.388,00 TL tutarlı faturadan kaynaklandığı, davacının düzenlediği bu faturanın davalı tarafından da kayıtlara alınmış olduğu davacının davalı taraftan alacaklı olduğu miktarın 152.980,92 TL olduğu tespit edilmiştir.

6100 sayılı HMK m. 222/II’ye göre; “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Her iki taraf defterleri de birbirini doğrulamakta olup davacının davalı taraftan alacağının 152.980,92 TL olduğu anlaşılmakla davacının itirazın iptali davasının kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

Davalının kendi defterlerine göre de davacı tarafa borçlu olduğunu bilebilecek durumda olmasına karşılık icra takibine itirazda bulunması iyiniyetli görülmeyerek davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.

Davacının ikinci ve üçüncü talebi ise 60.000,00 TL bedelli bononun iptali ve bu bonoya borçlu olmadıklarının tespiti talebidir. Davalı vekili 11.03.2020 tarihli duruşmada davaya konu senedi bulduklarını ve senedi iade etmeye de hazır olduklarını belirtmiştir. Davacı vekili mahkememize verdiği 05.03.2021 tarihli dilekçesinde de senet asıllarına ulaştıklarını, takibe konu yapılmadığını ve mahkeme kalemine teslim edileceğini belirtmiştir. Davacı vekili 16.06.2021 tarihli sözlü yargılama duruşmasında da davaya konu bonoyu duruşmada hazır ettiklerini ve davacı tarafa teslim etmeye hazır olduklarını belirtmiştir. 6100 sayılı HMK m. 189/I’e göre; “Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez.” Davacının vekilinin duruşmada ve dilekçesinde ki beyanları davaya konu senedin haklı bir neden olmadığı halde davalı tarafından davacıya iade edilmediğini ikrar etmektedir. Bu gerekçelerle davaya konu bononun iptali ile bu bonoya davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

Dava konusu uyuşmazlıkta davacı iddialarının yannıda çözülmesi gereken ikinci konu davalı tarafın ileri sürdüğü ayıp defidir. 6098 sayılı TBK m. 471/I’e göre; “Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.” Yüklenici durumunda olan davacının bu yükümlülüğüne aykırı davranması durumunda aynı yasanın 475’inci maddesine göre; “1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme. 2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme. İş sahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.” hakları bulunmaktadır. Davalı taraf bu haklarını açılmış bir davada defi olarak da ileri sürebilir. Davalı taraf cevap dilekçesiyle birlikte eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme hakkını defi olarak ileri sürmüştür.

Davalının eserin ayıplı teslim edildiği definin araştırılması için davalı vekiline 11.03.2020 tarihli duruşmada ayıplı imalatlarla ilgili talebini açıklaması için süre verilmiştir. Davacı vekili ayıplı imalatlarla ilgili yazılı açıklama yaptıktan sonra 6100 sayılı HMK m. 288’e göre keşif kararı alınmış ve 02.12.2020 tarihinde dava konusu inşaatta inşaat mühendisi bilirkişi ile birlikte keşif yapılmıştır.

Keşif sonrası hazırlanan 04.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda ayıplı imalat olarak gösterilen boya kalkmalarının boyanın ömrünün beş yıl olması ve imalatın üzerinden de beş yıl geçmiş olması nedeniyle ayıplı imalat sayılamayacağı, dava konusu yerde bir tane kaynak kopması olduğu, bunun da basit bir tamirat işi olduğu, ne zaman gerçekleştiğinin de belli olmadığı, çatı çelik profillerinde eksiklik olmadığı, çatıdaki diğer olumsuzlukların ise inşaatın resmi makamlarca mühürlenmesi nedeniyle uzun süre dış etkenlere maruz kalmasından kaynaklandığı tespit edilmiştir.

Keşif sonrası hazırlanan 04.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen konular davacı yüklenicinin ayıplı imalatta bulunmadığını, bu nedenle de davalının ayıplı imalata dayalı olarak 6098 sayılı TBK m. 475’den kaynaklı ayıp defini ileri sürmekte ve takas mahsup talep etmekte hukuki yararının olmadığını göstermektedir. Bu gerekçelerle davalı tarafın ayıp definin reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davalı olarak gösterilen … hakkında adi ortaklıkların tüzel kişiliklerinin ve dava ehliyetinin olmamasından ötürü karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davanın kabulü ile…. İcra Dairesi’nin …/… sayılı takip dosyasına, davalının itirazının iptali ile takibin takip talebindeki diğer koşullarla devamına,
3-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davaya konu borçlusu … …, alacaklısı …, düzenleme tarihi 03.04.2014 vade tarihi boş olan ve 60.000,00 TL bedelli bononun iptaline,
5-Davaya konu borçlusu … …, alacaklısı …, düzenleme tarihi 03.04.2014 vade tarihi boş olan ve 60.000,00 TL bedelli bonoya davacının borçlu olmadığının tespitine,
6-Davalı tarafın 6098 sayılı TBK m. 475’e göre ileri sürdüğü ayıp definin reddine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 14.548,72-TL nispi karar harcının peşin ve tamamlama harcından alınan ‭2.872,29‬-TL harçtan mahsubu ile eksik ‭11.676,43-TL harcın davalılar … Ltd. Şti. ve … ve Tic.A.Ş.’den alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
8-Davacı tarafından dava açılırken ve yargılama esnasında yapılan toplam ‭‭5.358,79‬-TL (35,90-TL BH, 1.847,64-TL PH, 5,20-TL VH, 1.024,65-TL Tamamlama harcı, 1.400,00-TL BK ücreti, 460,50-TL tebliğler ve posta, 200,00-TL Keşif yol, ücreti, 384,90-TL Keşif Harcı ) harcın ve yargılama giderinin davalılar … Ltd. Şti. ve … ve Tic. A.Ş.’den alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 23.358,66-TL vekalet ücretinin davalılar … Ltd. Şti. ve … ve Tic. A.Ş.’den alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır