Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/126 E. 2020/920 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/126
KARAR NO:2020/920

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:07/02/2018
KARAR TARİHİ:23/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili alacaklı/davacı … tarafından, alacağından dolayı borçlu/davalı …. A.Ş. aleyhine …. icra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu/davalının borca, faize ve tüm ferilerine 01.06.2017 tarihinde itiraz etmiş olup, icra Müdürlüğünce takibin durdurulduğunu, davalı/borçlu tarafından yapılan itirazlar haksız ve hukuka aykırı olduğundan Sayın Mahkemece iptalinin gerektiğini, müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı müvekkilinin davalı borçludan 55.728,09 EUR alacağının bulunduğunu, işbu durumun müvekkilinin ve davalının tüm ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde ortaya çıkacağını, müvekkilinin vermiş olduğu hizmet karşılığında 12.06.2013 tarihli 168.087,39 EUR, 19.08.2013 tarihli 99.018,67 EUR (19.08.2013 tarihli 60.161,73 EUR tutarında üç- bu fatura zaten 99.018,67 EUR içinde var) iki fatura tanzim etmiş olup işbu dilekçe ekinde sayın Mahkemenize sunulduğunu, müvekkili …’a ait … markası ile davalı/borçlu …. A.Ş. arasında 01.04.2013 tarihinde “Satış Sözleşmesi” akdedildiğini, ilgili sözleşmenin, … Otopark Yönlendirme Ücretlendirme Sistemleri için ürün tedariki, montajı, kurulumu ve çalışır şekilde teslimini kapsadığını, borçlu/davalının itiraz dilekçesinde; “…”deki yapım işinin eksik ve ayıplı ifa edildiğini, durumun müvekkili …’a ait …’a bildirildiğini ancak ayıbın düzeltilmesinin söz konusu olmadığı şeklinde asılsız ve kötü niyetli iddialarda bulunarak icra takibini durdurduğunu, müvekkili ürünlerin sözleşmede belirtilen süre içerisinde ve ayıpsız şekilde teslimini gerçekleştirdiğini, bu bakımdan davalı/borçlu tarafından yapılan itirazların haksız olup hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin, sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirerek davalı/borçluya sözleşmeye uygun ve eksiksiz hizmet sunduğunu, takibe konu 55.728.09 EUR hizmet bedeli için müteaddit defalar borcluva ödeme ihtarında bulunulmuş olmasına rafcmen davaJı/borclu tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, ilgili Satış Sözleşmesine uygun olarak ürünlerin montajı, kurulumu ve çalışır şekilde tesliminin müvekkilince gerçekleştirildiğini, sözleşme hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilen hizmet karşılığı Kabul Tutanağı düzenlenmiş olup ekte Sayın Mahkemenize sunulduğunu, somut olay bakımından düzenlenen Kabul Tutanağı’mn, müvekkiline atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığını ispat eder nitelikte olduğunu, hizmet alan borçlu/davalı tarafından ayıp iddiasma bulunuluyorsa bu ayıbın bizzat borçlu/davalı şirket tarafından ispat olunması gerektiğini, dosya kapsamında müvekkilinin malların ayıplı olmadığına dair ispat yükümlülüğünün bulunmadığını, güncel mevzuat ve Yerleşik Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, borçlu/davalı tarafından ayıp iddiasında bulunulmuş olsa dahi bu iddianın tek başına kabulünün mümkün bulunmadığını, 6102 Sayılı TTK m.23/l-c fıkrasında da belirtildiği üzere; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarım korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür…” davalı/borçlunun ilgili kanunda belirtilen sürelerde taraflarına herhangi bir bildirimde bulunmadığından, ayıplı mal iddiasının taraflarınca kabulüne imkân bulunmadığını, borçlu/davalı yanın ayıplı mal iddiasını ispata yarar herhangi bir belge mevcut olmadığını, müvekkili tarafından sözleşme konusu ürünlerin eksiksiz teslim edilmiş olup kalan bedelin kötü niyetle ödenmediği, ayıplı mal iddiası ile haksız kazanç elde etmenin amaçlandığını, yukarıda da açıklandığı üzere ilgili faturalardan bakiye kalan 55.728,09 EUR olan alacaklarının taraflarına ödenmediği gibi yaptıkları icra takibine de itiraz edildiğini, davalı yanın kötü niyetli olup söz konusu itirazın iptali için işbu davayı ikame etme zorunluluğunun doğduğunu, tüm bu nedenlerle; takip dayanağı olan 55.728,09 EUR alacak ve buna işlemiş ticari faize ve ferilerine yönelik …. İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ve takibin devamına, davalı yanın toplam alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve yasal vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile müvekkili şirket arasında davacı tarafında dilekçe ekinde sunduğu üzere bir satış sözleşmesinin mevcut olduğunu, işbu sözleşme gereğince tarafların yükümlülükleri ve sürelerinin belirlenmiş olup, sözleşmenin 4. Teslim Süresi maddesi ve 9. … Yükümlülükleri maddesinde; davacı tarafın yükümlülüğünün ürünlerin tam, eksiksiz ve tüm parçaları ile süresinde teslim etmesi olarak belirtildiğini, fakat davacı tarafın sözleşmenin işbu hükmünü bertaraf ettiğini ve teslim sırasında ürünleri ayıplı teslim ettiğini, bu hususların kabul tutanağında taraflarınca kayıt altına alındığını ki söz konusu itirazları ihtiva eden kabul tutanağının davacı tarafından da dava dilekçesi ekinde Sayın Mahkemenizin takdirine sunulduğunu, davacı tarafa, müvekkili şirket tarafından bu eksiklikler hakkında mail yolu ile bir çok kez yazılı bildirimde bulunarak hatırlatma yapıldığını ve eksikliklerin giderilerek ürünün sözleşmeye uygun hale getirilmesinin istendiğini, fakat gerekli hassasiyet gösterilmeyerek eksikliklerin davacı tarafından tamamlanmadığını, bunun üzerine malın ayıplı teslim edilmesi ve yazılı bildirimde bulunulduğu halde gerekli eksikliklerin giderilmemesi sebebi Türk Borçlar Kanunu 227.maddesi ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 11 .maddesi kapsamında alıcıya verilen seçimlik hakkı kullanarak davacı ile müvekkili şirket arasındaki satış sözleşmesinin taraflarınca haklı nedenle feshedildiğini, İşbu nedenler ile davacı tarafın, …. icra Dairesi … E.sayılı dosyası üzerinden müvekkili şirket aleyhine başlatmış olduğu icra takibinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini ve taraflarınca itiraz edildiğini, tüm bu nedenlerle; haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırma yapılmış, 19/02/2019 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil
ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde, taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
26/06/2019 tarihli raporunda bilirkişi heyetle özetle; Tarafların ticari defterlerine göre; takip tarihi 24.05.2017 itibari ile davalının davacıya 55.728,09 EUR (karşılığı = 206.745,64 TL) borçlu olduğu, tarafların bu tutar üzerinde mutabık oldukları, takibin EUR cinsinden yapıldığı, salt muhasebesel olarak bakılacak olursa, davacının davadaki talebinin kabul koşullarının tekemmül ettiği, ancak Geçici Kabul Tutanağı ve Otopark Otomasyon Sistemi Kabul Tutanağı içeriğine göre, yanlar arasında bir kabulün gerçekleştiği, o Tutanak(lar) baz alınacak olursa, bazı eksiklerin bulunduğunun yanların kabulü içinde olduğu bunların (usulünce ifa yoktur) demeye elverişli ekonomik avıp veya maddi olarak tavsifinin mümkün olup olmadığının ve işlem bütününün ne ölçüde ifa edilip edilmediğinin belirlenmesi yönünden, bilirkişi heyetinde teknik bilirkişi olmadığından yorum yapılamayacağı (maddi ayıp ve ekonomik ayıp kavramları için bkz: H. Ülgen/ M. Helvacı/ A. Kendigeleıı/ A. Kaya/ N.F. Nomer Ertan; Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 2015, 4.bası, sh. 302; ayıp ihbar süreleri, ayıpların türleri açısından bkz: age. sh. 304-305); bir elektrik/elektronik mühendisi tarafından yapılabilecek o teknik değerlendirmenin davacının bu davada talep ettiği meblağın *) tamamını mı **) yoksa bir kısmını mı talep edebileceği ***) yahut hiç mi talepte bulunamayacağı yönünden belirleme yapmak için önem arz ettiği; ayıp ihbarının veya ayıbın belirlenmesi ile ilgili prosesin esasen şekle tabi olmadığı önemli olan noktanın ayıbın/eksikliğin ihbar edilmesinin ispatlanması mevkiinde olduğu (Ülgen/ Helvacı/ Kendigelen/ Kaya/Nomer Ertan, age. sh. 306 ve 307 ile orada dn. 52’de yer alan yargısal kararlar), Geçici Kabul Tutanağı’ndaki eksik olarak tavsif edilen hususlar ile ilgili olarak bunların fiilen ayıp olarak tavsifinin tamamlanıp ona göre bunları gidermek için davacı yanın davet edildiğinin ispatının da davalı yana ait olduğu, bunun ispatının ise ayıbın ihbarından farklı olarak TTK 18/3 hükmüne göre yapılmak gerektiğinin mahkememizce değerlendirilebileceği; meselenin bilcümle asli/nihai hukuki takdiri ve tavsifinin 6100 sayılı HMK’nın md. 266/C.2 ve 279/4 ahkamıyla 6754 sayılı Kanun’un md. 3/3 hükmü gereği tamamen yüce Mahkemeye ait olduğu; “Netice-i Taleple Bağlılık İlkesi” sayın yargı makamınca gözetilmek kaydıyla; davacı yan yararına hüküm kurulacak olursa, davacının takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un md. 4/a hükmüne göre faiz talep edebileceği; icra inkar tazminatı vs. istemlerin de hakeza mahkememiz takdiri içinde kaldığı mütalaa edildiğini bildirmiştir.
Alınan bilirkişi raporu usulüne uygun taraflara tebliğ edilmiş ve mahkememiz 02/10/2019 tarihli ara kararı ile bilirkişi heyetine teknik yönünden inceleme yapmak üzere Elektrik Mühendisi bilirkişi eklenerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
26/06/2020 tarihli ek raporunda bilirkişi heyeti özetle; Davacı, taahhüdü altında ve sözleşmedeki tüm işleri tamamladığı, yaptığı işler toplamının 226.361,00 Euro olduğu, bunun, mevcut borç durumu itibariyle, muhasebesel olarak daha evvel kök rapor sürecinde mali müşavir bilirkişi tarafından hesaplandığı üzere, aşağıda yer alan rakam üzerinden değerlendirilmesinin bahis konusu olacağı, Geçici Kabul Tutanağındaki tespiti yapılan eksik işlerde sistemin çalışmasını ve kabulünün yapılmasını engelleyecek eksiklikler olmadığı, davacının yaptığı işlerde herhangi bir ayıplı imalattan bahsedilemeyeceği, tarafların ticari defterlerine göre; takip tarihi 24.05.2017 itibari ile davalının davacıya 55.728,09 EUR (karşılığı = 206.745,64 TL) borçlu olduğu, tarafların bu tutar üzerinde mutabık oldukları, takibin EUR cinsinden yapıldığı, salt muhasebesel ve teknik olarak bakılacak olursa, davacının davadaki talebinin kabul koşullarının tekemmül ettiği görüşünün ek rapor sürecinde de ifadesinin mümkün görülebileceği, meselenin bilcümle asli/nihai hukuki takdiri ve tavsifinin 6100 saydı HMK’nın md. 266/c.2 ve 279/4 ahkâmıyla 6754 sayılı Kanun’un md. 3/3 hükmü gereği tamamen yüce Mahkemeye ait olduğu; “Netice-i Taleple Bağlılık İlkesi” sayın yargı makamınca gözetilmek kaydıyla; davacı van yararına hüküm kurulacak olursa, davacının takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un md. 4/a hükmüne göre faiz talep edebileceği; icra inkâr tazminatı vs. istemlerin de hakeza mahkememiz takdiri içinde kaldığı sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 55.728,09 Euro Asıl Alacak ve asıl alacağın %2,60 faizi yürütülmek suretiyle tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve Gerekçe ;
Dava, taraflar arasındaki satış sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağı nedeniyle alacaklı olunduğu iddiasıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 01/04/2013 tarihinde imzalanan Satış sözleşmesi kapsamında … Otopark Yönlendirme ve Ücretlendirme Sistemleri için ürün tedariği,montajı,kururulumu ve tesliminin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyada bulunan 02/10/2013 tarihli geçici kabul tutanağı ve 21/06/2014 tarihli otopark otomasyon sistemi kabul tutanağı incelenmiş olup tutuanakta, -3, 4,5 katlarında muhtelif aydınlatma eksikliğinin giderilmesi, -2 ve -7 katları arasında bulunan katlarda otopark alanı olarak belirlenmemiş ama araç park yapılan yerlerin çizgi ve sistem için hazır hale getirilmesi ve -2 yönetim looplarının düzenlenmesi”, “aydınlatma ilavesi sonrası fonksiyon kontrolü yapılmak kaydı ile”, “ yapılan incelemeler sonucunda sistemin genel olarak montajının tamamlandığı ve fonksiyonlarının büyük ölçüde yerine getirdiği tespit edilmiştir”, ifadelerinin yazılarak imza altına alındığı anlaşılmış olup mahkememizce aldırılan usul ve yasaya uygun denetime elverişli 26/06/2020 tarihli ek raporda teknik bilirkişi heyetince -3, 4,5 katlarında muhtelif aydınlatma eksikliğinin giderilmesi, -2 ve -7 katları arasında bulunan katlarda otopark alanı olarak belirlenmemiş ama araç park yapılan yerlerin çizgi ve sistem için hazır hale getirilmesi ve -2 yönetim looplarının düzenlenmesi ile ilgili işlemlerin sistemin çalışmasını ve kesin kabulünün yapılmasının engelleyecek eksiklikler olmadığı, geçici kabul tutanağında belirtilen eksikliklerin ayıplı iş olarak değerlendirilemeyeceğini ve davacının sözleşme kapsamında işleri tamamlamış olduğu tespiti yapılmıştır.
Mali yönden yapılan incelemede davacının uyuşmazlık konusu döneme ait davacı ticari defter ve kayıtlarına göre 55.728,09EU alacak kaydının bulunduğu, davalı ticari defter ve kayıtlarına göre isi de 55.728,09EU borç kaydının bulunduğu, tarafların 55.728,09EU konusunda mutabık olduğu belirlenmiştir.
Taraflar arasındaki satım sözleşmesi ilişkisi kapsamında teslim hususu davalı tarafından da kabul edilmektedir. Uyuşmazlık davacı tarafından teslim edilen emtida ayıp bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa ayıbın niteliği ile bu niteliğine göre davalı tarafça süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, ayıp ihbarı süresinde ise davalı tarafından düzenlenen reklamasyon faturası kapsamında davacının bakiye alacağının miktarının ne olduğu hususlarına ilişkindir.
Davalı, ürünlerde ayıp olduğunu ve sözleşede belirtilen şekilde teslimin yapılmadığını ileri sürmüştür. TTK’nın 23/1-c maddesinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.
Taraflar arasındaki ilişki ticari satım olup, TTK’nun 23/1-c maddesinde ayıplı mal hakkında alıcıya ihbar yükümlülüğü getirilmiştir. Alıcı muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden satıcıdan mal bedeli konusunda istemde bulunamaz. Davalı alıcı, ihbarda bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır. (Yargıtay 19 HD 2015/5982 Esas 2015/15327 Karar 23/11/2015 T.)
Davalı vekili, geçici kabul tutanağına göre müvekkiline teslim edilen ürünlerde eksiklik ve ayıp olduğunu ileri sürmekle, somut olayda teknik bilirkişi eklenerek aldırılan bilirkişi rapounda kesin kabulünün yapılmasının engelleyecek eksiklikler olmadığı, geçici kabul ve otopark otomasyon sistemi kabul tutanağında belirtilen eksikliklerin ayıplı iş olarak değerlendirilemeyeceği tespiti yapıldığı, bu nedenle ayıp iddiasının kanıtlanmadığı kanaatine varılmaktadır.Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedelerle davacı tarafından sözleşmenin gereği gibi ifa edildiği, hesaplanan 55.728,09 EU bedel yönünden davacının alacaklı olduğunu ispatladığı kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve ayrıca asıl alacak likit yani belirlenebilir olduğundan asıl alacağın %20 si oranında EU’nun takip tarihindeki TL efektif satış kuru dikkate alınarak icra inkar tazminatına hükmedilerek aşagıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 55.728,09 Euro asıl alacak üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4-a maddesi uyarınca döviz faizi işletilmesine,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 44.805,38 TL ( 1 Euro = 4,02 TL ) icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 15.303,28 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 3.345,56 TL harcın mahsubu ile eksik 11.957,72 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 24.131,88 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 5.531,66 TL ( 3.345,66 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH, 1.950,00 TL Bilirkişi ücreti, 195,00 TL müzekkere ve tebliğler olmak üzere ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır