Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1211 E. 2021/1058 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1211
KARAR NO : 2021/1058

DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında yapılan anlaşma kapsamında müvekkili şirketin davalıya aydınlatma ürünleri sattığını, davalının talep ettiği ürünlerden bir kısmını sevkiyata hazır olduğu halde teslim alınamadığını, teslim aldığı ürünlerin bedelinin ise tam olarak ödenmediğini, davalıya Ankara … Noterliği’nin 07/08/2018 tarihli ve …yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini, ihtarname 10/08/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, buna rağmen davalı bakiye borcunu ödenemediğini, kalan ürünleri de almayarak müvekkilini mağdur ettiğini, fazlaya ilişkin talep haklarını saklı tutarak icra takibi yapmak zorunda kaldıklarını, icra takibinin tamamına itiraz edildiğini, davalının itirazının kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin 37.264,88 USD alacağının ihtarnamenin tarihinden itibaren bankalarca yabancı para birimlerine uygulanan en yüksek mevduat faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafça icra takibine konu edilen fatura bedellerinin ödenmediğini, davacı şirketin bir alacağı bulunmamakta olduğunu, taraflar arasında münakıt bir sözleşmeye rastlanmadığını, davacı yanın tek taraflı hazırladığı teklif formlarının da sözleşme niteliği bulunmadığını, davacı icra takibinde de huzurdaki davada teslim edilen / edilecek ürünlerin müvekkili şirket tarafından onaylanmış olduğuna dair bir belge sunduğunu, davaya konu fatura bedelinin hangi işe ait olduğunu ve kapsamın tarafımızca anlaşılamamakta olduğunu, davacının takibe ve davaya konu faturanın müvekkili şirket tarafından usulüne uygun olarak tebliğ alındığını, faturaya süresi içerisinde itiraz etmeyerek fatura içeriğini kabul ettiğini ve her iki tarafın da ticari defterlerine söz konusu faturayı kayıt koymaksızın işlediğini ispatlanması gerektiğini, icra inkar tazminatı talep edilebilmesinin şartlarından birinin de alacağın likit olması olduğu, davacının icra inkar tazminatı talebinin hukuki dayanağı olmadığını, talep edilen alacağın da likit olmadığını, talebe ilişkin olarak müvekkilinin haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, hukuken kabul edilemeyeceğini, müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin borcu bulunmamasına rağmen takip başlatan ve huzurdaki itirazın iptali davası açan davacı aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce verilen 18/07/2019 tarihli ara karar uyarınca; iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, davacı yanın ticari defter ve kayıtları üzerinde davacının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi amacıyla talimat yazılarak bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmiştir.
11/03/2020 tarihli raporda bilirkişi; davacı yanca 55.799,00 USD asıl alacak, 345,32 USD işlemiş faiz olmak üzere 56.144,32 USD üzerinden takip başlatıldığını, davacı şirketin 04/06/2018 tarihi itibariyle davalı şirketten (37.264,88 USD) 177.033,81 TL alacaklı gözüktüğü, davacı alacağı, davacı alacağına 04/06/2018 tarihi ile takip tarihi arasında tahakkuk edecek faiz tutarı 345,32 USD ve 172,03 TL ihtar masrafı ile ilgili davalı itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerekeceği, davacı icra inkar tazminatı talebinin mahkememizin takdirinde olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Mahkememizce bu kez 26/06/2020 tarihli ara karar gereğince; davalının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi amacıyla bilirkişi heyet raporu aldırılmasına karar verilmiştir.
07/06/2021 tarihli raporda bilirkişi heyeti; davacı taraf ticari defter ve kayıt ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde dosya içerisine sunulan ve Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi talimat dosyasında bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin 04/06/2018 tarihi itibariyle davalı şirketten 37.264,88 USD karşılığı 177.033,81 TL alacaklı gözüktüğü bildirildiği, davalı taraf inceleme için ticari defter ve kayıt ve belge ibraz etmediğini, davalı taraf cevap dilekçesinde davacı tarafından davalı şirketin onayına sunulan ve davalı şirketçe onaylanan tüm ürünlerin ödemelerinin yapıldığını, bu ödemelere ilişkin 19/04/2018 tarihli … kaydının cevap dilekçesi ekinde dosyaya sunulduğu bildirildiğini, davalı tarafından dosyaya sunulan 19/04/2018 tarihli … kaydında, davalı tarafından davacı tarafa 26.000 USD ödeme yapıldığının görüldüğü, dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre, davalı tarafın davacı tarafa göndermiş olduğu 26.000 USD’nin davacı ticari defterlerine kayıtlı olduğu, davalı yanın defterlerini sunması yönünde mahkememzce bir karar oluşturup bundan sonraki aşamada bu yönde bir gelişme olması halinde duruma göre görüş bildirecekleri sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, satış sözleşmesinden bakiye kalan alacak isteminden ibarettir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun, denetime elverişli olduğu anlaşılmış olup, davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ettiği hususların raporda cevaplandığı anlaşıldığından itirazları yerinde görülmemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Ayrıca bu durum HMK 222/5’te taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılacağı şeklinde ifade edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. Maddesine göre; bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Fatura düzenlenebilmesi için taraflar arasında bir akdi ilişkinin bulunması gereklidir. Bunun yanı sıra fatura tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı kabul edilmekte ve faturada yer alması olağan sayılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü ve bedeli gibi fatura mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine karine teşkil etmektedir. Ancak bu karinenin aksi elbetteki her türlü delil ile ispatlanabilir.

Davacı yanın, uyuşmazlık dönemine ilişkin ticari defter ve kayıtlarının Ankara’ da olması nedeniyle Talimat Mahkemesince (Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi…) bilirkişi incelmesi yaptırılmış olup , buna göre davacı taraf ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak süresinde yaptırılmış olduğu, defter bakiyelerinin birbirini teyit ettiği, 37.264,88USD asıl alacaklı olduğunun tespit edildiği görülmektedir.
26/06/2020 tarihli bilirkişi incelemesi yaptırılmasına yönelik ara kararın 5. nolu ara kararında İddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına HMK 220/5 ihtaratında bulunulduğu, inceleme gününde davalı taraf ticari defterlerinin hazır edilmelerinin belirtildiği, davalı tarafa bu hususun ara kararın tebliği suretiyle ihtar edildiği, davalı vekilince yerinde inceleme günü ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediği,davalı tarafın HMK mad. 222’ye göre defter ibrazından kaçınmış sayıldığı görülmektedir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Davalı kendisine tebliğ edilen dava konusu faturaların e-fatura olduğu, davalı tarafça süresinde itiraz edilmediği, faturaların davacı tarafa iade edilmediği tespit edilmişir . Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır.
Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Usulüne uygun denetime elverişli bilirkişi incelemesinde davacı ve davalı şirketin uyuşmazlık dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı taraf ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak süresinde yaptırılmış olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla HMK M.222 VE 6102 s. TTK M.64/3 uyarınca ticari defterlerin delil niteliğinin bulunduğu anlaşılmıştır, davacı yan cari hesap alacağını talep etmiş, buna ilişkin olarak delil listesinde sunulan faturanın e-fatura olarak düzenlendiği, davalı tarafça faturaların iade edildiğine dair bir savunmanın takibe itiraz dilekçesinde de ileri sürülmediği, taraflar arasında teklif formları ve celbedilen Vergi Müdürlüğü BA formlarından ticari ilişkinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yapılan bilirkişi incelemesinde davacı ve davalı tarafın defterlerinin usulüne uygun tutulduğunun belirlendiği anlaşılmıştır. Usul ve yasaya uygun, denetime elverişli bilirkişi raporunda davacı tarafın defterlerinin usulüne uygun tutulduğunun belirlendiği anlaşılmıştır. Usulüne uygun tutulan ticari defterler tarafların leh ve aleyhlerine delil vasfı taşımaktadır. Somut olayda davalı taraf defter kayıtlarında bulunan borcunu ödediğini ispata yarayan bir delil sunmamıştır.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava itirazın iptali davası olup taraflar arasında 02/05/2018 tarihinde imzalanan… İnşaat-İskenderun … Teknik Hacim Aydınlatma Fiyat teklifi” kapsamında aydınlatma ürünleri satış sözleşmesi nedeniyle düzenlenen e- faturalar ve bu faturalara konu bakiye borç miktarına istinaden alacaklı olunduğu iddiasının incelenmesi için alınan bilirkişi raporunda , 2018 yılında 7 adet(7.446,56 ,11.195,01 , 4.551,31, 9.033,45, 6.959,88, 15.472,51, 8.606,16USD ) e-faturaların davacı ticari defterlerine kayıtlı olduğu, davacının 19/04/2018 tarihinde 26.000,00USD’yi davalıdan tahsil ettiği, davacının davalıdan tahsilatlar düşüldüğünde 37.264,88USD, alacaklı konumunda bulunduğu, e-faturalara karşı 8 günlük yasal süre içinde herhangi bir itirazda bulunulmadığı, davacının celbedilen Vergi Müdürlüğü kayıtlarına göre 2018 yılı BS Formunda 7 adet faturanın KDV hariç 238.765,00TL olarak bildirildiği, davalı tarafça da 2018 yılı BA Formunda 7 adet faturanın KDV hariç 238.765,00TL olarak bildirildiği,davacının ticari defter kayıtlarıyla taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında cari hesap alacağının oluştuğu hususunun ve 37.264,88USD alacağını ispatladığı anlaşılmış olup, ihtarnamenin 10/08/2018 tebliğ edildiği ihtarnamede verilen 3 iş gününün dolması sonucu davalının 14/08/2018 tarihinde temerrüde düştüğü gözetilerek davanın kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kabulü ile 37.264,88 USD alacağın 14/08/2018 tarihinden itibaren devlet bankalarınca USD ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 13.436,25-TL nispi karar harcından peşin alınan 3.360,15-TL harcın mahsubu ile bakiye ‭10.076,1‬0-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 22.218,66 -TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan toplam ‭5.755,55‬-TL’nin ( 35,90-TL BVH, 5,20-TL VH, 3.360,16-TL Peşin Harç, 204,30-TL Tebliğ ve Posta, 2.150,00-TL BK ) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır