Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1190 E. 2021/548 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1190
KARAR NO:2021/548

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ :28/12/2018
KARAR TARİHİ:22/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 01.04.2017 tarihli “Danışmanlık Sözleşmesi” akdedildiğini, işbu sözleşme kapsamında müvekkilinin, sözleşmenin 2. maddesinde detaylı olarak belirtilmiş olan hususlarla ilgili olarak davalı şirkete danışmanlık hizmeti vermekle yükümlü olup, buna mukabil davalı şirketin de sözleşmenin 3. maddesine göre müvekkile her ay 20.000,00 TL+KDV danışmanlık bedeli ödemekle yükümlü olduğunu, işbu sözleşmenin, 4. maddesinde açıkça belirtildiği üzere belirli süreli olarak düzenlenmiş olup, sözleşmenin 31.12.2017 tarihinde sona ermesinin öngörüldüğünü, ayrıca, sözleşme süresi içerisinde davalı şirketin sözleşmeyi feshetmesi ancak müvekkile 2 hafta öncesinden noter kanalıyla yazılı olarak bildirimde bulunulması halinde mümkün olacağını, davalı şirketin insan kaynakları departmanı tarafından şirket çalışanlarına hitaben hazırlanmış olan 12.04.2017 tarihli bilgilendirme yazısında da açıkça görüldüğü üzere davalı şirketin, müvekkilline sözleşme akdedilmesinin akabinde; global markete erişim, iş gelişimi, sağlık sektöründeki ilişkiler ve klinik araştırmalar gibi çeşitli konularda müvekkilinin kendilerine katkı sağlayacağını duyurduğunu ve müvekkilinin özgeçmişini ve tecrübelerini çalışanları ile paylaştığını, sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini eksiksiz şekilde yerine getiren müvekkilin derhal çalışmalarına başladığını, ilerleyen aylarda da müvekkilinin hem çeşitli fuarlara ve organizasyonlara katılarak, hem de şahsi bağlantılarını kullanarak davalı şirkete ulusal ve uluslararası pazarda katkı sağlayabilecek pek çok seçenek yarattığını, bu hususta müvekkilinin e-mail ortamı üzerinden gerçekleştirmiş olduğu yazışmaları ve davalı şirkete göndermiş olduğu e-maillerin bir kısmını dilekçemiz ekinde dosyaya sunduklarını, müvekkilin, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini fazlasıyla ifa ettiğini, müvekkilinin, davalı şirket bünyesinde kendisine tahsis edilmiş olan “…” e-mail adresi üzerinden aktivite raporlarını ve faaliyet bilgilerini davalı şirkete iletmiş olup, bahsi geçen e-mail adresinin hali hazırda müvekkili tarafından kullanımının mümkün olmadığından kayıtların pek çoğuna erişilemediğini, ayrıca, yine davalı şirket tarafından müvekkili adına açılmış olan hard drive’da da müvekkilinin faaliyetleri hakkında pek çok yazışma mevcut olduğunu, her ne kadar müvekkilinin elindeki mevcut bilgi ve belgelerin haklı davalarını ispata yetecek nitelikte olsa da, Mahkemece gerek görülmesi halinde söz konusu e-mail adresinden gerçekleştirilen tüm yazışmalar ile gönderilen e-maillerin ve müvekkili adına açılmış olan hard drive kayıtlarının davalı şirketten celp edilmesini, müvekkilin, sözleşme gereği üstlendiği danışmanlık hizmetini düzenli olarak eksiksiz şekilde yerine getirdiğini ve getirmeye devam ederken, davalı şirkete gönderdiği 11.07.2017 tarihli e-mail ile, 3 aylık faaliyet raporunu hazırladığını belirterek rapor sunumu için nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini ve hangi tarihte sunum yapabileceğini sorduğunu, ancak, davalı şirket tarafından müvekkiline herhangi bir dönüş yapılmaması üzerine müvekkilinin yeniden 17.07.2017 tarihinde davalı şirkete gönderdiği e-mail ile görüşme ve toplantı talebini yinelediğini, bu süreçte de sözleşmede belirtildiği şekilde üstlendiği danışmanlık hizmetini ifa etmekte olan müvekkilin, …’da … hakemleri ile yapmakta olduğu görüşmelerden fırsat bulduğunda, davalı şirkete 21.07.2017 tarihinde tekrar e-mail gönderdiğini ve rapor sunumu hususunda yeniden kendisine tarih bildirilmesini istediğini, taleplerine dair herhangi bir dönüş olmaması nedeniyle hak kaybı yaşamamak adına müvekkilin, aynı gün yeniden davalı şirkete e-mail göndererek görüşme talebinin devam ettiğini belirttiğini ve bu kez e-mailinin ekinde 3 aylık faaliyet raporunu da davalı şirkete ilettiğini, davalı şirketin uluslararası pazarda da faaliyet göstermesi nedeniyle söz konusu faaliyet raporunun İngilizce dilinde hazırlanmış olup, gerek görülmesi Mahkeme aracılığıyla tercüme edilmesini, müvekkili tarafından 3 aylık faaliyet raporunun davalı şirkete iletilmesine ve harcadığı emek ve mesaisine karşılık sözleşmede açıkça belirtilen aylık 20.000,00 TL+KDV ödemesinin nasıl yapılacağının sorulmasına rağmen davalı şirket tarafından müvekkiline yine herhangi bir dönüş yapılmadığını, bunun üzerine müvekkilinin, davalı şirkete gönderdiği 28.09.2017 tarihli e-mail ile, 4 aylık çalışmasına karşılık 80.000,00 TL+KDV tutarındaki faturanın kesilmesi hususunda nasıl bir yol izlemesi gerektiğini sorduğunu, bu noktaya kadar müvekkilinin taleplerine herhangi bir yanıt vermediği gibi, müvekkilinin davalı şirket adına … hakemleri ile yaptığı görüşmeler sonlanana kadar da müvekkili ile herhangi bir irtibat kurmadığını, dolayısıyla davalı şirketin, sözleşmedeki yükümlülüklerini gereği gibi ve hatta fazlasıyla ifa eden müvekkilinin kendilerine sağladığı yararı sonuna kadar kullanmak isteyerek açıkça kötü niyetli hareket ettiğini, neticede davalı şirketin, 2 ay boyunca müvekkil tarafından gönderilen e-maillere ve toplantı taleplerine dair herhangi bir dönüş yapmamasına ve buna rağmen müvekkilinin girişimlerinden fayda sağlamış olmasına rağmen -ki sözleşme gereği danışmanlık bedelinin ödenmesi için davalı şirketin müvekkilin faaliyetlerinden fayda sağlaması bir zorunluluk değildir- 28.09.2017 tarihinde müvekkile gönderdikleri e-mail ile, 80.000,00 TL rakamına nasıl karar verildiğini sorgulamakla yetindiğini, müvekkilinin de aynı tarihte davalı şirkete gönderdiği e-mail ile 4 aylık çalışmasının karşılığı olarak bu bedeli talep ettiğini belirttiğini, yine müvekkili ile irtibatı kesen davalı şirkete müvekkili tarafından 28.10.2017 tarihinde yeniden e-mail gönderildiğini, davalı şirketin bu defa son derece yersiz ve kötü niyetli bir üslupla müvekkiline gönderdiği 28.10.2017 tarihli e-mailde, “aktivite raporunuzu gönderin, kaç gün ise hesabınızı keselim” cevabını verdiğini, davalı şirketin işbu e-mailinden anlaşıldığı üzere davalı şirketin, müvekkiline yapacağı ödemelerin aylık ücret olarak belirlendiğinden dahi bihaber olduğunu, ilerleyen süreçte, 15.12.2017 tarihinde davalı şirketin … departmanından müvekkile gönderilen e-mail ile, aktivite raporunun kendilerine iletilmesi talep edilerek hemen ardından gerekli işlemlerin yapılacağının bildirildiğini, müvekkili tarafından düzenlenmiş olan 3 aylık faaliyet raporu, davalı şirketin işbu e-maili gönderdiği tarihten tam 5 ay önce davalı şirkete iletilmiş olup, davalı şirketin müvekkilini oyalamak ve ödeme yapmamak adına yeniden faaliyet raporu talebinde bulunduğunun tartışmasız ortada olduğunu, bunun üzerine müvekkilin, 29.12.2017 tarihinde davalı şirkete gönderdiği e-mail ile aktivite raporlarını her ay düzenli olarak ilettiğini ve hepsinin kayıtlarda mevcut olduğunu belirterek hakkını almak için en son çare olarak hukuki yollara başvuracağını ihtaren davalı şirkete bildirdiğini, daha sonra, davalı şirket tarafından müvekkiline gönderilmiş olan 17.01.2018 tarihli e-mail ile “Şirketimiz taahhüt ettiğiniz danışmanlık hizmetini ve aldığı referasnları yetersiz bulduğunu, sözleşmeyi devam ettirmek istemediğini en üst seviyede size iletmiş, ödeme konusunda da sizinle müzakere etmek istenmiştir. Müzakereye baz olması açısından sizden hazırlamış olduğunuz faaliyet raporları talep ettim, siz de daha önce gönderdiğinizi belirttiniz. Tarafınızdan gelen e-postaları arattım ve mayıs ayında gönderdiğiniz activity report başlıklı tek sayfalık bir bilgi notuna erişebildim. Bu nedenle 2 Ocak’ta size yazarak çalışmalarınızla ilgili bilgi almak için yeniden görüşme talep ettim. (…)” ifadelerini kullanarak, sözleşmeyi haksız ve aynı zamanda usulsüz olarak feshettiklerini beyan ettiklerini, zira, her şeyden önce müvekkili tarafından bahsi geçen faaliyet raporunun sunumu hususunda davalı şirkete defalarca görüşme talebinde bulunulmuş olup, bu hususta herhangi bir dönüş olmaması üzerine faaliyet raporunun davalı şirketin e-mail adresine 17.07.2017 tarihinde gönderdiğini, davalı şirketin, müvekkilinin ilettiği e-maillere ve görüşme taleplerine son derece kayıtsız kalarak önemsemediğini ve faaliyet raporlarının hangi tarihte kendilerine iletildiğine dahi dikkat etmediğini, ayrıca belirttikleri üzere, sözleşme süresi içerisinde davalı şirketin sözleşmeyi feshetmesi ancak müvekkiline 2 hafta öncesinden noter kanalıyla yazılı olarak bildirimde bulunulması halinde mümkün olacağını, ancak davalı şirketin işbu fesih usulüne uymayarak açıkça sözleşmenin haksız ve usulsüz feshine neden olduğunu, bir an için işbu sözleşmenin 17.01.2018 tarihinde feshedildiği düşünülse dahi, bahsi geçen tarihte sözleşmenin süresi dolmuş olduğundan müvekkilinin sözleşmede belirtilen danışmanlık ücretinin tamamını almaya hak kazandığının ortada olduğunu, davalı şirket ile müvekkili arasında akdedilen sözleşme müzakereleri sırasında müvekkilinin referansları ve iş potansiyeli detaylı şekilde değerlendirmeye tabi tutulmuş olup, müvekkilinin referanslarının ya da sunduğu danışmanlık hizmetinin yetersiz olduğuna sözleşme sona erdikten sonra kanaat getirilmesinin ise manidar olduğunu, müvekkili tarafından davalı şirketin üst düzey yöneticisi olan …’a gönderilmiş olan 11.08.2017 tarihli e-mailde de belirtildiği üzere, müvekkilinin adının davalı şirket adına yapılmış olan pek çok bakanlık ve … başvurusunda kullanıldığını, müvekkilinin aracılığı ile davalı şirkete sunulan pek çok iş fırsatının ise davalı şirket içerisindeki iletişim bozukluğu nedeniyle kaçırıldığını, bu hususun da yine müvekkilinin gönderdiği 11.08.2017 tarihli e-mailde açıkça izah edildiğini, her ne kadar müvekkilinin e-mailine cevaben … tarafından gönderilen 11.08.2017 tarihli e-mailde “kimsenin hakkı kalmaz, merak etmeyin” ifadeleri kullanılmış ise de müvekkilinin hak ettiği alacağı kendisine ödenmediğini, açıkça görüldüğü üzere bu süreçte müvekkilin, sözleşme kapsamında yerine getirdiği danışmanlık hizmetine dair hazırlamış olduğu 3 aylık faaliyet raporunun davalı şirkete sunabilmek için defalarca görüşme ve toplantı talep ettiğini, fakat davalı şirket tarafından kendisine herhangi bir dönüş yapılmaması nedeniyle 3 aylık faaliyet raporunu e-mail üzerinden davalı şirkete iletmek durumunda kaldığını, buna rağmen davalı şirketin son derece kötü niyetli bir tutumla müvekkilinin taleplerine herhangi bir dönüş yapmadığını, aksine müvekkilinin hak kazandığı alacağını ödemekten haksız ve hukuka aykırı şekilde imtina ettiğini, müvekkili tarafından iletilen faaliyet raporuna ilişkin davalı şirketin herhangi bir itirazı da bulunmamakta olup, tüm bunlara rağmen davalı şirket tarafından müvekkiline hakkının ödenmemesinin kabul edilebilir nitelikte olmadığını, müvekkilin, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini tam ve zamanında yerine getirmiş olmasına rağmen ne yazık ki davalı şirket tarafından sözleşmeye aykırı hareket edildiğini ve müvekkilinin hak kazandığı alacağının kendisine ödenmediğini, davalı şirketin işbu süreç boyunca takındığı tavır ve üslubun, basiretli bir tacir gibi hareket etmekten son derece uzak olduklarını ve müvekkili ile akdedilmiş olan sözleşmenin amacını ve niteliğini kavrayamadıklarını açıkça ortaya koyduklarını, açıklanan nedenlerle, sözleşmenin haksız ve usulsüz feshinden doğan hak ve alacakları dahil olmak üzere fazlaya ilişkin tüm hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 5.000,00 TL’nin tahsili amacıyla huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, taraflar arasında akdedilmiş olan 01.04.2017 tarihli “Danışmanlık Sözleşmesi”nin haksız ve usulsüz feshinden doğan hak ve alacakları dahil olmak üzere fazlaya ilişkin tüm hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 5.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak müvekkiline ödenmesini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın mesnetsiz iddialarının kabulü mümkün olmadığı gibi huzurdaki davanın reddini, taraflar arasında 01/04/2017 tarihli “Danışmanlık Sözleşmesi” akdedildiğini, mezkur sözleşmenin “Hizmetin Tanımı” başlıklı 2. Maddesinde sözleşme kapsamında davacı danışmanın müvekkili şirkete sunması beklenen hizmetler genel olarak ifade edilmiş ise de; davacı danışmanın sözleşmede tanımlanan hizmetleri sunmadığı gibi dava dilekçesinde sözleşme ile üstlendiği yükümlülükleri tamamıyla eksiksiz gerçekleştirmiş gibi bir imaj ve algı oluşturarak mahkemeyi yanlış yönlendirmeye yönelik ifadeler ve hukuken ispata elverişli olmayan bir kısım yazışmalar sunduğunu, taraflar arasında akdedilen danışmanlık sözleşmesinin 2. Maddesinde danışman tarafından verilecek hizmetin tanımı özetle; firmaya ait mevcut ve geliştirilebilecek ürünlerin teknik ve teknolojik yönlerinin arttılması, müvekkili şirket tarafından … kurumlarla temaslar sağlanması, mevzuat ve risklerin takibi, portfolyonun değerlendirilmesi, daha etkin hale getirilmesive iş geliştirme alanları, … ve … çapta pazar bilgilerine erişim iş geliştirme, klinik araştırma, satış ve Ar-Ge çalışmaları, …faaliyetlerinde şirket değerlemesi ve due diligence çalışmalarına katkıda bulunmak, talep halinde ek hususlarda danışmanlık vereceğinin belirlendiğini, ancak davacının sözleşme kapsamında eksiksiz ve zamanında hizmet sunduğuna ilişkin iddiaları değerlendirildiğinde; öncelikle İngilizce olarak sunulan ve tercümesi gerekli evrakların tercümesi talep edilmekle ve tercüme sonrası beyanda bulunma hakkımız saklı kalmakla birlikte, davacının dava dilekçesinin ekinde sunduğu şirketiçi duyuru metninde 1 Nisan 2017 itibariyle davacının danışman olarak faaliyet göstereceği, … Markete Erişim için müvekkili şirketin başarılı stratejiler geliştirmesinin arttırılması, İş geliştirme, Tıp Sektöründeki ilişkiler, Klinik araştırmalar, … ve … hususlarında sorumlu olduğu belirtilmiş ve yine EK-3’te 02/04/02917 tarihinde gerçekleşen … …. Uluslararası … Tıp sektörüne ilişkin fuara katılımın sağlanarak şirketin büyümesi için ulusal ve uluslararası bağlantılar gerçekleştirildiği iddia edilerek buna ilişkin bir eposta yazışması dosyaya sunulmuş ise de; gerek sözleşmede tanımlanan hizmetler ve davacının dava dilekçesinin ekinde sunmuş olduğu şirket içi duyuru metninde yer alan danışmanlık hizmeti kapsamı gerek ise de davacının dava dilekçesinin EK-3 ve EK-4’te sunduğu eposta yazışmaları göz önünde bulundurulduğunda davacının sözleşme uyarınca hizmet verdiğini ispata elverişli herhangi bir bilgi/belge bulunmadığını, katılımın gerçekleştirildiği ve burada bağlantılar sağlandığı belirtilen anılan … fuarının halihazırda … ve … çapta tıbbi ürünler üreten, bunun satış dağıtım ve pazarlamasını yapan … Grup şirketleri tarafından da takip edilen bir etkinlik olup, birçok tıbbi ürün bakımından yerli üretici sıfatını haiz olan ve 50’den fazla ülkede tıbbi ürünlerin satış ve pazarlama faaliyetlerini sürdüren müvekkili şirketin de aralarında bulunduğu … … şirketlerinin (http://www…com/) ülke bazında ve global çaptaki pozisyonu düşünüldüğünde; davacının müvekkili şirket adına ulusal ve uluslararası bağlantılar kurulduğuna ilişkin iddiasının aksine dava dilekçesi EK-3’te sunulan e-postada Tıp Sektörü ilişkilerinde etkili olabilecek birçok isim ile yalnızca selamlaşıldığı belirtildiği bundan ayrı olarak halihazırda müvekkili şirketin takibinde olan … fuarında müvekkili şirketin fuara katılımıyla birlikte olağan şekilde kurduğu ve kırabileceği bağlantılar- diyaloglar ve fuara katılım esansında söz konusu olan olağan süreç sözleşme kapsamında sunulan bir hizmet gibi yansıtılarak mahkemeniz yanlış yönlendirilmeye çalışıldığını, davacının sözleşme kapsamında hizmet sunduğu iddiasını ispata yönelik olarak dava dilekçesi Ek-4’te sunulan e-posta yazışmalarının çevirisi yapıldığında da görüleceği üzere; e-posta başlıkları işbirliği potansiyeli/fırsatı ve tanıştırma şeklinde olup, yine yukarıda belirtildiği gibi müvekkili şirketin konumu pozisyonu gereği iletişime geçmeyi tercih edebileceği firmalar ile gerçekleştirilen tanışma ve girizgah şeklindeki bir kısım e-postalarla sınırlı olduğunu, sözleşmede belirtilenin aksine işbirliğinin tesisine yönelik detaylı, kapsamlı, eksiksiz ve devamlı olarak herhangi bir hizmet sunulmadığı açık olmasına rağmen davacı tarafından bu durumun; davacı sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirerek danışmanlık hizmeti sunmuş gibi yansıtılmaya çalışıldığını, yine, davacının haksız taleplerine karşın dilekçede müvekkili şirketin pay sahibi ve iş hayatının önde gelen kadın yöneticilerinden … tarafından kendisine cevaben gönderilen e-postada geçen “kimsenin hakkı kimsede kalmaz, merak etmeyin” ifadesine de yer vermesinin; davacının davasının dayanaktan yoksun olduğunun bir diğer göstergesi olduğunu, davacının sözleşme kapsamında hizmet sunduğu iddiasına ilişkin olarak 21/07/2017 tarihinde müvekkili şirket CEO’su …’a gönderdiği ve 3 aylık faaliyet raporunu sunduğuna dair ifadelere yer veren ancak e-postanın eki bulunup bulunmadığı raporun teslim edilip edilmediğinin tespitine imkan vermeyen e-posta ile yine bu ekin devamında sunulan ve davacı tarafından “3 aylık faaliyet raporu” olarak adlandırılan, üzerinde taraflardan herhangi biri tarafından imza yahut onay bulunmayan faaliyet raporuna itibar edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacının hazırladığını ve teslim ettiğini iddia ettiği rapora ilişkin ispat külfetinin davacı yanda olup, dava dilekçesinin 3. Sayfasında raporun 17.07.2017 tarihinde sunulduğu iddia edilmesine rağmen, raporun ekte sunulduğunu iddia eden e-postanın ise 21.07.2017 tarihli olmasının da yine davacı tarafça giderilmesi gereken bir diğer çelişki olduğunu, bunların yanı sıra davacının dava dilekçesinin 7 numaralı ekinde sunduğu raporun usulüne uygun olarak müvekkili şirkete sunulduğunun bir an için kabul edilse dahi; rapor içeriğiyle ilgili olarak; raporun yalnızca bir kısım başlıklardan oluştuğu görülmekte, raporda başlıklar halinde sayılan hizmetlerin gerçekleştirildiğinin ispatına dair gerek dosyaya gerek ise müvekkili şirkete herhangi bir bilgi belge sunulmadığının anlaşılmadığını, yine, dosyaya sunulan bir kısım yazışmaların da yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca davacının davasını ispata elverişli olmadığını, raporda ne davacının imzası ne de müvekkili şirketin kaşesi/ yekilisinin imzasının mevcut olduğunu, dosyaya sunulan raporun bu haliyle hukuken hiçbir anlam ifade etmediğini, kabul anlamına gelmemekle herhangi bir hizmet sunulmuş ve rapor içeriğinde belirtilen hizmetler sunulmuş olsa dahi taraflar arasında akdedilen sözleşmenin “ücret ve ödeme” başlıklı 3. Maddesinin aynen; “Hizmet bedeli, Hizmetlerin eksiksiz, zamanında ve usulüne uygun olarak …’ya verilmesi ve sonuçlarının, bulgularının ve raporlarının …’ya zamanında ve tam olarak teslim edilmesine müteakip … tarafından yazılı onay verilmesi şartıyla, Danışman’ın her üç ayda bir olmak üzere, ayın ilk 3 günü içerisinde düzenleyeceği faturanın …’ya tebliğ edilmesinden itibaren faturanın kesildiği ay içinde Danışman’ın aşağıda belirtilen banka hesabına ödenir: …” şeklinde düzenlenmiş olup, yukarıda yer alan mezkur hükümde bold ve altı çizili olarak belirtilen koşulların hiçbirinin gerçekleşmediği ve aksinin ispatına yönelik olarak dosyada mübrez herhangi bir bilgi belge bulunmadığı göz önüne alındığında davacının taleplerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunun açık ve net bir şekilde görüldüğünü, haksız, usul ve yasaya aykırı davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; taraflar arasında imzalanan danışmanlık hizmeti sözleşmesine göre davacının talep edebileceği alacağın varlığı ve miktarının ne olduğundan ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde; taraflar arasında akdedilmiş olan 01.04.2017 tarihli “Danışmanlık Sözleşmesi”, davalı şirketin insan kaynakları departmanı tarafından şirket çalışanlarına gönderilmiş olan 12.04.2017 tarihli bilgilendirme yazısı, davacı tarafından davalı şirkete gönderilmiş olan 04.04.2017 tarihli e-mail, davacının davalı şirkete sağladığı danışmanlık hizmetini ispata yarar nitelikteki e-mail ortamı üzerinden gerçekleştirilmiş olan yazışmalar ve davacının davalı şirkete göndermiş olduğu e-mailler, davacı tarafından davalı şirkete gönderilmiş olan 11.07.2017 tarihli e-mail, davacı tarafından davalı şirkete gönderilmiş olan17.07.2017 tarihli e-mail, davacı tarafından davalı şirkete gönderilmiş olan 21.07.2017 tarihli e-mailler ve ekinde yer alan 3 aylık faaliyet raporu, davacı tarafından davalı şirkete gönderilmiş olan 28.09.2017 tarihli e-mailler, davalı şirket tarafından davacıya gönderilmiş olan 28.09.2017 tarihli e-mail, davacı tarafından davalı şirkete gönderilmiş olan 28.10.2017 tarihli e-mail, davalı şirket tarafından davacı tarafından gönderilmiş olan 28.10.2017 tarihli e-mail, davalı şirket tarafından davacı tarafa gönderilmiş olan 15.12.2017 tarihli e-mail, davacı tarafından davalı şirkete gönderilmiş olan 29.12.2017 tarihli e-mail, davalı şirket tarafından davacı tarafa gönderilmiş olan 17.01.2018 tarihli e-mail, davacı tarafından davalı şirketin üst düzey yöneticisi olan …’a gönderilmiş olan 11.08.2017 tarihli e-mailler Mahkeme dosyasına sunulmuştur.
… … A.Ş’ye müzekkere yazılarak davacıya tahsis edilmiş olan … e-mail adresindeki yazışmaların ve e-mail kayıtları ile birlikte davalı şirket tarafından davacı adına açılmış olan hard drive kayıtları celp edilmiştir.
… Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı …’nin ticaret sicil kayıtları celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 21/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı şirket insan kaynakları departmanının 12.04.2017 tarihli iç yazışmasında davacının yönetim kurulu danışmanı olduğunun ilan edilmesiyle sözleşmenin kurulmuş olduğu, dosya münderecatında ticari defter kayıtları ve herhangi bir fatura yer olmadığı, taraf dilekçelerinde de fatura kesildiğine dair bir iddianın yer almadığı, davacının 9 ay süreli sözleşmenin 2.maddesinde yer alan edimlerin bir kısmını yerine getirmek için mesai harcadığı kanaatine varıldığı, nihai takdirin Mahkemeye ait olduğu, sözleşmenin diğer maddelerinin yerine getirilip getirilmediğinin bütünüyle Mahkemenin takdirinde olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince taraf itirazlarının değerlendirilmesi bakımından ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olmakla; 02/06/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; davalı şirket insan kaynakları departmanının 12.04.2017 tarihli iç yazışmasında davacının yönetim kurulu danışmanı olduğunun ilan edilmesiyle sözleşmesinin kurulmuş olduğu, dosya münderecatında ticari defter kayıtları ve herhangi bir fatura yer almadığı, tarafların kök rapora itiraz ve beyan dilekçelerinin tetkikinden sonra, fatura kesilmediğinin sübuta erdiği, fatura konusundaki uyuşmazlığın çözümünün takdirinin Mahkemede olduğu, davacının 9 ay süreli sözleşmenin 2.maddesinde yer alan edimlerinin bir kısmını yerine getirmek için mesai harcadığı kanaatine varıldığı, nihai takdirin Mahkemede olduğu, sözleşmenin diğer maddelerinin yerine getirilip getirilmediğinin bütünüyle Mahkemenin takdirinde bulunduğu, dosyadaki bilgi belge ve beyanlara bağlı kalınarak kök rapor tanzim edilmiş olup, tarafların itiraz ve beyan dilekçelerinde yeni bir bilgi belge bulunmadığından kök rapordaki görüşmeleri değiştirmeyi gerektirecek kanaat oluşmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekili 15.06.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklarını saklı tutarak dava dilekçesinde belirtilen toplam 5.000,00TL tutarında alacak taleplerini 175.000TL tutarında artırdıklarını beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;

Davacı taraf, taraflar arasındaki danışmanlık sözleşmesi gereğince edimlerini yerine getirdiğini, davalının sözleşmenin 4. Maddesinde düzenlediği şekilde iki hafta önceden noter kanalıyla yazılı bildirim yapmak kaydıyla sözleşmeyi feshetmeksizin ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini beyan ederek sözleşmeden kaynaklanan ücret alacağının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf ise davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasında 01/04/2017 tarihli Danışmanlık Sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin ‘Hizmet Tanımı’ başlıklı 2. Maddesinde davacının sözleşme süresince vereceği hizmetler belirtilmiştir. ‘Ücret ve Ödeme’ başlıklı 3. Maddede ise hizmet bedelinin hizmetlerin eksiksiz , zamanında ve usulüne uygun olarak verilmesi ve davalı tarafından yazılı onay verilmesi şartıyla, davacının düzenleyeceği faturanın tebliğinden itibaren ödeneceği, ücretin aylık 20.000,00 TL+KDV olduğu düzenlenmiştir. Sözleşmenin sona erme tarihi 31/12/2017 dir. Sözleşmenin 4. Maddesinde davalının herhangi bir sebep göstermeksizin iki hafta öncesinden danışman davacıya notere kanalıyla yazılı bildirimde bulunmak şartıyla, işbu sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceği, böyle bir fesih durumunda, davalının fesih tarihine kadar ifa edilmiş hizmetlerin bedelini ödeyeceği düzenlenmiştir.
Tüm dosya kapsamından ve hükme esas alınan 21/12/2020 tarihli bilirkişi raporundaki tespitlerden; davalı şirketin insan kaynakları departmanının iç yazışmalarından; davacının yönetim kurulu danışmanı olarak göreve başladığı, davalı şirketin organizasyon şemasında davacıya yer verildiği, davacının davalı şirket için yeni pazarlar bulmak, başka şirketlerle işbirliği, … projesinden kaynak sağlanması, … Fuarında davalı adına görüşmeler yapılması, yabancı ilaç şirketleri ile temaslar gibi konularda faaliyet yürütüğü, davalı adına yaptığı bir anlaşmayı imzaya sunduğu, … hakemleri ile yaptığı görüşmeler hakkında bilgi verdiği, 3 aylık faaliyet raporunu sunduğu, görüşme talep ettiği, serbest meslek makbuzu kesebilmek için prosedürün nasıl olacağını sorduğu, davacının mesaisini davalının …’daki tesisinde ve …’da yerine getirdiği, davacıya ödeme yapılmadığı sabittir.
Her ne kadar davalı taraf, sözleşme ilişkisinin kurulmadığını, davacının sözleşmedeki yükümlüklüklerini yerine getirmediğini, fatura kesmediğini ileri sürmekte ise de; taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğu, davacının faaliyete geçtiği, fatura kesme konusundaki taleplerinin karşılık bulmadığı, sözleşmede sayılan yükümlülüklerinin bir kısmının sözleşme sürecinde ilişki devam ederken yerine getirilecek hususlar olduğu, davacının 3 aylık faaliyette bulunduğu ve bunları rapor ettiği, sözleşmede belirlenen ücretin aylık 20.000,00 TL olduğu, davalının usulüne uygun bir feshinin söz konusu olmadığı dikkate alındığında; davacının üç aylık faaliyetinin karşılığı 60.000,00 TL’yi talep etmekte haklı olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen KABULÜ ile;
1-60.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan alınması gereken 4.098,60TL harçtan peşin alınan 85,39TL’ ve ıslahla alınan 2.989,00TL olmak üzere toplam 3.074,39TL harcın mahsubu ile eksik 1.024,21TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
3-Davacı tarafından yatırılan toplam 3.115,49TL (35,90TL BH, 85,39TL PH, 5,20TL VSH, 2.989,00TL ıslah harcı) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan toplam 1.186,30TL (900,00TL bilirkişi ücreti, 286,30TL posta ve müzekkere masrafı, ) yargılama masrafının davanın kabul red oranına göre takdiren 406,73TL’sinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE;
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 8.600TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 14.875,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
7-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 22/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır