Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1175 E. 2020/555 K. 25.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1175
KARAR NO : 2020/555

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 13/12/2018
KARAR TARİHİ : 25/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin ticari satışı sebebi ile davalı şirketten 18.527,31 TL alacağı bulunduğunu, davalı şirketin uzun zamandır borcunu ödemediği için … 7. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı şirket borca haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, itiraz sebeplerinin hukuka ve gerçek duruma aykırı olduğunu, davalının iddia ettiği ayıpların açık ayıp olduğu malın tesliminden itibaren iki gün içerisinde satıcıya ayıbın bildirmesi gerektiğini, bildirmediği takdirde malın ayıplı olmadığı kabul edilmiş sayıldığını, müvekkili şirket tarafından davalıya teslim edilen mallarda herhangi bir ayıp bulunmadığını, davalının kendisine teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin müvekkili şirkete herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığını, davalıya ürünler teslim edildiği sırada davalı şirket yetkilisi hiçbir çekince ileri sürmeksizin ürünleri teslim aldığı ve teslim ile sevk irsaliyelerine imzalarını attığını, gelen ürünlerin miktarı ve mahiyeti gereği hemen muayene edilebilir nitelikte olduğu için davalı yanın hiçbir ayıp ihbarında bulunmadığı ve bu iddiasının müvekkilin haklı alacağını sürüncemede bırakmak amacıyla yapıldığını, konsiye satış malların mülkiyetinin devir edilmeksizin gönderilen malların mülkiyetinin satıcıda kalması kaydıyla konsinye malı alan durumundaki kimseye verilmesi anlamına geldiğini, böyle bir satış kanosunda müvekkili şirket ile davalı şirket arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, müvekkili şirket teslim edilen malların tamının mülkiyetini devrettiğini, konsiye satış iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, teşhir ürünleri için durum yanı olup müvekkili ile davalı şirket arasında teşhir ürünlerinin geri alınacağına ilişkin bir anlaşma bulunduğunu, davanın kabulü ile davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile alacak miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı asil muhabere yoluyla göndermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından kendisine gönderilen muhtelif tarihli faturalara itiraz ettiğini, teslim evraklarındaki imzaların kendisine ait olmadığını, kırık malzemelerin gönderildiğini, davacı tarafından iade alınmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 27/01/2020 tarihli ara karar ile talimat yoluyla tarafların iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile davacı yanın uyuşmazlık konusu dönem ticari kayıt ve defterleri üzerinde davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, 17/03/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacıya ait yasal defterlerin açılış ve kapanış kayıtlarının usulüne uygun olarak süresi içerisinde yapılmış olduğunu, 03/09/2018 tarihi itibariyle davacının kayıtlarına göre, davacının davalıdan 18.527,28 TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. … 7. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 18.527,31 TL asıl alacağın ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 yasal faiz ve değişen oranlarda faiz yürütülmek suretiyle tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Taraflar arasındaki satım sözleşmesi ilişkisi kapsamında davacı tarafından davalıya duş,küvet malzemeleri ve cam kalıpları teslim edildiği, davacı yanca sunulan sevk irsaliyeleri ile sabit olup, teslim hususu davalı tarafından da kabul edilmektedir. Uyuşmazlık davacı tarafından teslim edilen etiket emtiasında ayıp bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa ayıbın niteliği ile bu niteliğine göre davalı tarafça süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, ayıp ihbarı süresinde ise davalı tarafından düzenlenen yansıtma faturası kapsamında davacının bakiye alacağının miktarına ilişkindir.
HMK 222. maddesi uyarınca, mahkemenin, ticari davalarda tarafların ticari defterlerin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verilebileceği, ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasının şart olduğu, usulüne uygun olarak tutulan ticari defter ve kayıtlarının sahibi lehine delil kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defter ve kayıtlarının bunlara aykırı olmaması, yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği açıklanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda, tarafların belgeleri ibraz zorunluluğu 219. maddede, tarafların belgeyi ibraz etmemesi 220. maddede, ticari defterlerin ibrazı ve delil olması ise 222. maddede düzenlenmiştir. Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi T.06/09/2018 E.2018/2696 K.2018/3431).
Mahkemece, 25/12/2019 tarihli müzekkere ile davalıya ticari defterlerinin bulunduğu yer konusunda beyanda bulunmak üzere tebligat çıkarılmasına karar verilmiş 09/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği davalı şirket tarafından herhangi bir beyanda bulunulmadığı, cevap dilekçesinde dayanılan delillerin bildirilmediği, davalının ticari defter ve belgelerini ibraz etmettiği anlaşılmıştır.Davalının 15/01/2019 tarihli dilekçesinde faturalardaki imzaları kabul etmediği, kırık malzemelerin geri alınmaması nedeniyle suç duyurusunda bulunulacağı beyan edilmiş olmakla ürünlerin teslim edildiğinin ikrar edilmiş olduğu anlaşılmış olup imza incelemesinin gereksiz olacağı anlaşılmıştır.
TTK’nun 23/1-c maddesinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Somut olayda, emtianın teslim alınmasından sonra, açık ayıp olduğu anlaşılan ayıplarla ilgili süresinde bildirimde bulunulmadığı gibi, ayıpların satıcıya ihbar edildiğine ilişkin kanıt sunulmamıştır.
Taraflar arasındaki ilişki ticari satım olup, TTK’nun 23/1-c maddesinde ayıplı mal hakkında alıcıya ihbar yükümlülüğü getirilmiştir. Alıcı muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden satıcıdan mal bedeli konusunda istemde bulunamaz. Davalı alıcı, ihbarda bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır. (Yargıtay 19 HD 2015/5982 Esas 2015/15327 Karar 23/11/2015 T.)
Davacının uyuşmazlığa konu ticari defterlerinin açılış ve kapanış kayıtlarının yasaya uygun olduğu, HMK m.222 uyarınca delil niteliği taşıdığı, davacının sevk irsaliyeli faturaları dava dilekçesinin eki olarak sunduğu, İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, usul ve yasaya uygun denetime elverişli bilirkişi raporundaki hesaplamalar hükme esas alınarak, Davalının ayıba ilişkin iddiasını ispat edememiş olup, başkaca herhangi bir delil sunulmadığı, teslime ilişkinde bir uyuşmazlık bulunmadığından davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 18.527,28 TL faturaya dayalı alacağının bulunduğu anlaşıldığından dvanın kısmen kabulü ile bu miktar yönünden davalının itirazının iptaline, davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile … 7. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 18.527, 28 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 yasal faiz işletilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 3.705,45 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesap olunan 1.265,60 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 316,41 TL harcın mahsubu ile eksik 949,18 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 357,51 TL ( 316,41 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH ) harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 902,85 TL ( 700,00 TL BK, 202,85 TL tebliğ ve müzekkereler ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/09/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır