Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1173 E. 2020/280 K. 16.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1173
KARAR NO : 2020/280

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 12/12/2018
KARAR TARİHİ : 16/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVACININ TALEBİ:

Davacı…A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı … Ltd. Şti. ile aralarında 04.01.2018 tarihli yemek kartı ve 02.05.2016 tarihli akaryakıt temin hizmeti sözleşmesi yaptıklarını, davalı şirketin sözleşmede belirtilen miktarda yıllık yükleme yapma taahhüdü ve ödemede gecikme olan her ay için aylık % 2,5 oranında vade farkı uygulanmasını kabul ettiğini, verilen hizmetin karşılığı olan faturaların davalı şirkete gönderildiğini ancak davalının ödeme yapmadığını, bunun üzerine İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe itiraz edilmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı …Ltd. Şti. davaya cevap dilekçesi vermeyerek 6100 sayılı HMK m.128’e göre dava konusu maddi vakıaları inkâr etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve davamı maddelerine göre vekâlet ve iş görme sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, 04.01.2018 tarihli yemek kartı ve 02.05.2016 tarihli akaryakıt temin hizmeti sözleşmesini, İstanbul … İcra Dairesinin …sayılı dosyasını, ticari defterleri, yemin delilini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Davalı HMK m. 126’ya göre cevap dilekçesi sunmamış, HMK m. 139’a göre ön inceleme ve HMK m. 144’e göre tahkikat duruşmasına usulüne uygun şekilde çağrıldığı halde katılmamıştır.

Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve davamı maddelerine göre vekâlet ve iş görme sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.

Davacı taraf, davalı şirketin sözleşmede belirtilen miktarda yıllık yükleme yapma taahhüdü ve ödemede gecikme olan her ay için aylık % 2,5 oranında vade farkı uygulanmasını kabul ettiğini, verilen hizmetin karşılığı olan faturaların davalı şirkete gönderildiğini ancak davalının ödeme yapmadığını, belirtmektedir. Bu nedenle öncelikle tarafların birbirlerinden alacaklı olup olmadıklarının tespiti için ticari defterleri üzerinde 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Hazırlanan 04.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda, davacı tarafın defterlerine göre 10.05.2018 tarihine göre davacının 2.307,84 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalı taraf ticari defterlerini sunmadığı için inceleme yapılamamıştır.

6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtların aksi davalı tarafından senet ya da kesin delillerle kanıtlanamadığından davacı defterleri davacı lehine delil hükmündedir.

Yargıtay 19. HD aşağıya alıntıladığımız kararında fiyat farkı faturasının tacirler arasında düzenlenebilmesi için gerekli olan hukuki durumu şu şekilde belirlemiştir; “Bölge adliye mahkemesince, taraflar arasında fiyat farkı alınacağına dair yazılı sözleşme olduğunun, davacının daha önce davalıya fiyat farkı faturası kestiği ve taraflar arasında fiyat farkı ödeneceğine ilişkin teamül oluştuğunun ispatlanamamasına göre mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın maddi hukuka ve muhakeme hukukuna uygun olmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun …Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin …Esas ve … Karar sayılı ve 28.12.2017 tarihli hükmün onanmasına” (Yargıtay 19. HD 2018 / 991 Esas; 2019 / 5446 Karar; 05.12.2019 Tarih) Bu kararda tespit edildiği üzere taraflar arasında fiyat farkı faturası düzenlenebilmesi için ya taraflar arasında fiyat farkı alınacağına ilişkin yazılı bir sözleşmenin bulunması ya da böyle bir teamülün oluşmuş olması gerekir. Fiyat farkı faturası düzenlenebileceğine ilişkin teamül ise sözleşme olmaksızın taraflardan birinin diğerine fiyat farkı faturası göndermesi, bu fatura bedeline diğer tarafın itiraz etmeyerek ödemesi ve bunun taraflar arasında devam ede gelen bir uygulama halini alması ile mümkün olur.

Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 4.4.1 maddesinde “Müşteri her siparişinin/yüklemesinin ödemesini iş bu sözleşmenin ön formunda belirtilen şartlar ve vade dahilinde Multinet’in ilgili bankalardaki hesabına geçirmeden ödemekle yükümlüdür. Multinet geciken ödemeler için aylık % 2,5 oranında vade farkı uygulayacaktır.” düzenlemesi getirilmiştir. Dolayısıyla vade farkı uygulanacağı taraflarca sözleşmeye konulan bu madde hükmü ile kararlaştırılmış olup davacının vade farkı faturası düzenleyerek davalı taraftan talepte bulunmakta hukuki yararı bulunmaktadır.

6098 sayılı TBK m. 117’ye göre; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” Yani borcun muaccel olması borçlunun temerrüde düştüğü anlamına gelmemektedir.
Dosya içerisine alınan İstanbul … İcra Dairesinin …sayılı dosyasında davacı taraf 2.307,84 TL asıl alacak ve 121,40 TL asıl alacağın faizi olmak üzere toplam 2.429,24 TL alacak talebinde bulunmuştur. Ancak faturaya konu alacaklarının tarafına ödenmesi için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 18/III’e göre davalı tarafı temerrüde düşürdüğüne ilişkin ihtarname ya da benzeri bir bildirim yazısını dosyaya sunmamıştır. Bu nedenle davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulüne karar verilerek takip tarihine kadar işlemiş faiz yönünden davanın kısmen reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Taraflar arasında vade farkı faturası kesileceğine ilişkin sözleşme olmasına ve davacı defterlerinde söz konusu faturaların kaydının bulunduğunu davalı tarafın bilebilecek durumda olmasına karşın icra takibinin tamamına davalı tarafın itiraz etmesi iyiniyetli görülmeyerek davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Dairesi’nin…sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 2.307,84-TL üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,

3-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 2.307,84-TL üzerinden %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 157,65-TL nispi karar harcının peşin alınan 35,90-TL harçtan mahsubu ile eksik 121,75-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
5-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 876,00-TL ( 700,00-TL BK ücreti, 99,00-TL tebliğler ve posta, 35,90-TL BH, 35,90-TL PH, 5,20-TL VH ) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.307,84-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olmak üzere karar verildi.16/03/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır

9