Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/117 E. 2018/689 K. 19.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/117 Esas
KARAR NO : 2018/689
DAVA : Alacak (Vade Farkından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/01/2013
KARAR TARİHİ : 19/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Vade Farkından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilİ şirket tarafından İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde davalı banka aleyhine ikame edilen … E.sayılı davanın kabulüne karar verildiğini ve 06.07.2006 tarihinde haksız tahsil edilen 16.697 TL nin davalıdan istirdadına hükmedildiğini, kararın Yargıtay … Hukuk Dairesi tarafından 16.10.2012 tarihli Yargıtay ilamı ile onandığını, açılan dava menfi tespit davası olduğundan bilahare davanın istirdat davasına dönüştüğünü, ancak paranın istirdadı istenirken maddi hata yapılarak faiz talep edilmediğini, bu sebeple istirdadına karar verilen miktara mahkemece faiz uygulanmadığını, …Noterliği’nin 07.03.2012 tarih ve … yevmiye numaralı İhtarnamesi ile Davalı Banka’ya istirdadına karar verilen meblağın tahsil tarihi olan 06.07.2006 tarihi itibarı ile işleyen faizi ile birlikte iade edilmesi gerektiği ihtar olunduğunu ve işleyen faiz miktarı olarak 20.738,13 TL talep edildiğini, Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … E. Numaralı dosyası ile İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Es. Ve… K. Numaralı 31/10/2011 tarihli kararı 08.02.2012 tarihinde takibe koyulduğunu ve 03/01/2013 tarihi itibari ile dosyaya 24.000.00 TL yatırıldığını, bu miktara 06/07/2006 tarihinden takip tarihine kadar işlemesi gereken faiz miktarı dahil olmamakla iş bu faiz miktarı tahsilat tarihi olan 03/01/2013 tarihi itibari ile artık müstakil bir alacağa dönüştüğünü, Taraflar tacir olduğundan müvekkilinin ticari faiz isteme hakkı bulunduğunu ve bu hak saklı tutulmak suretiyle … İcra Müdürlüğü’nün… E. Numaralı dosyası ile İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Es. Ve … K. Numaralı 31.10.2011 tarihli kararı 08.02.2012 tarihinde takibe koyulduğunu beyanla, müvekkili şirketten istirdadına hükmedilen para icra marifetiyle 06.07.2006 tarihinde alınmamış ve tacir olan müvekkili bu parayı işletmiş olsa idi elde edilebilecek getirinin hesabı yapılarak müvekkiline ödenmesini, İş bu taleplerinin mümkün olmaması halinde istirdadına hükmedilen paranın haksız olarak icra marifeti ile tahsil edildiği tarih olan 06.07.2006 tarihinden 03.01.2013 tarihine kadar hesaplanmasını, 08.02.2012 tarihinden 03.01.2013 tarihine kadar olan kısmının Bakırköy …İcra Müdürlüğünün …Es.numaralı dosyasına ödenmiş olması nedeniyle mahsup edilerek toplam alacaklarının hesaplanmasını ve tahsiline karar verilmesini, İş bu müstakil alacak için, borçlunun temerrüde düşürüldüğü tarihten iş bu davanın karar tarihine kadar en yüksek ticari faiz uygulanmak suretiyle faiz işletilerek müstakil Alacakları ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından daha önce İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde… E. Sayılı dosyası ile müvekkili banka aleyhine müvekkilinin çeklerinin bir kısmının şirket içindeki denetim sırasında bulunamaması nedeniyle muhatap bankaya çekleriyle ilgili ödemeden men talimatı verdiğini, çek üzerinde şirketin yetkilisinin imzasının olmadığını, diğer davalıya borcunun olmadığı iddiasıyla dava açtığını, yerel mahkeme tarafından usul ve yasaya aykırı olarak çekteki imzanın davacı şirket yetkililerinden …’ın el ürünü olmadığı, diğer şirket yetkililerinin imzaları ile bir ilişki kurulamadığı, imzanın takliden atıldığı davacı tarafça icra dosyasına yapılan ödemenin haciz tehdidi altında ödendiğinden bahisle davanın kabulüne karar verdiğini, Söz konusu kararın onandığını, davacı davaya konu çekten doğmuş bulunan borcun anaparasını hiçbir itiraz kayıt-itiraz ileri sürmeden ödediğini, Davacı tarafından icra takibine hiçbir İtirazın yapılmamış olması ve ayrıca davacı tarafından borcun icra dosyasına ödenmiş olması nedeniyle İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesindeki söz konusu menfi tespit davasınında konusuz kaldığını, Zira işbu davanın konusu olan çekin müvekkili Banka tarafından arkası yazdırılırken, muhatap Banka keşidecinin imzasının gerçek olmaması nedeniyle işlem yapılmamıştır diye bir şerhin çekin arkasına düşmediğini, çekin muhatap Banka tarafından işleme alındığını, ödemeden men talimatı olduğu ve bakiyesinin sıfır olduğu çekin arkasına yazıldığını, Davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, davacı çekleriyle ilgili olarak tedbirli davranmadığını, kendi beyanına göre çeklerini herkesin kolayca ulaşabileceği bir yerde bıraktığını ve çekleri çaldırdığını, davacının basiretsiz ve kusurlu davranışlarının sonucuna, iyi niyetli yetkili hamil olarak bulunan müvekkilinin katlanmak zorunda olmadığını beyanla, iş bu davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce, tarafların iddialarının ve ticari kayıtlar ve belgelerin incelenmesi için bilirkişi tayin edilmiş, alınan raporda şu kayıtlara yer verildiği görülmüştür. “Dava, maddi hata yapıldığı sonucu faiz talep edilmediği iddiasından, davalı bankanın faiz ödeme borcu bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davalı banka faiz istemine ilişkin davanın reddine yönelik olarak, Söz konusu çekin arkasının 06.04,2006 tarihinde müvekkili Banka tarafından yazdırıldığını, İstanbul Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyasından İhtiyati haciz kararı alınarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün…E. Sayılı dosyasında icra takibi yapılarak davacıya hacze gidildiğini, davacının haciz sırasında hiçbir ihtirazı kayıt-itiraz ileri sürmeksizin 16.697-YTL. bedeli haciz sırasında ödediğini, davacının ne ihtiyati hacze ne de esas takibe geçilmesinden sonra esas takip dosyasına borcunun olmadığına, imzanın şirket yetkilisine ait olmadığına dair hiçbir itirazda bulunmadığını, davacının kıymetli evrak olan çeki, kendisine teslim edilmesinden itibaren tedbirli davranarak iyi muhafaza etmek zorunda olduğunu, Ancak davacı çekleriyle ilgili olarak tedbirli davranmayarak kendi beyanına göre çeklerini herkesin kolayca ulaşabileceği bir yerde bırakmış olması sonucu çeklerini çaldırması sonucu bu konuda kusurlu bulunduğunu, davacının basiretsiz ve kusurlu davranışlarının sonucuna, iyi niyetli yetkili hamil olarak bulunan müvekkilinin katlanmak zorunda olamayacağını» icrai takibine konu olmuş çeki ciro yolu ile almış bulunan müvekkil Bankanın, çekteki keşideci imzasının sıhhatini bilebilme olanağı bulunmadığını, Müvekkil Banka iyi niyetli olarak, alacağını biran önce tahsil etmek amacıyla işlemlerini yaptığını, bu sebeplerle şartları oluşmayan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davasının reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur. İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin …sayılı kesinleşen kararında; “İhtiyati haciz zabit tutanağındaki beyanlarından açıkça tespit olunduğa üzere davacı tarafça icra dosyasına yapılan Ödemenin haciz tehdidi altında ödendiği anlaşılmakla, dava konusu çekteki imza inkarının dolayısıyla sahtecilik iddiasının mutlak defi olup herkese karşı ile sürülebileceği-, hamilin iyi niyetli olup olmamasının sonuca etkisi olmadığından, iyi niyet araştırmasına gerek bulunmadığı, bu mutlak definin iyi niyetli hamile karşı da îleri sürülebileceği göz önünde bulundurularak davanın kabulüne” karar vermek gerektiğine hükmetmiştir. Taraflar tacir olmaları, para ticareti ile iştigal eden davalı bankanın kesinleşen mahkeme kararı ile haksız olarak tahsil ettiği bu parayı kullanması ve bundan bir faiz geliri elde etmiş olması nedeniyle, davalının faiz isteminin yerinde olduğu kanaatine varılmaktadır. (3095 S. K. M..2) Davacı talebi ve dosya kapsamında yapılan inceleme sonucunda yapılan hesaplama tablosu rapor metninde gösterilmiştir. Taraflar arasında temerrüde ilişkin faiz oranı belirlenmemiş olduğundan, 3095 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince sözleşme ile aksi kararlaştırılmadığı durumlarda» temerrüt tarihi 16.07.2006 dan itibaren T.C. Merkez Bankasının Kısa Vadeli Krediler için öngördüğü Avans faizi olan % 25 ve değişen oranlarda faiz isteminin uygun olacağı görüşüne varılmıştır. Tabloda görülen hesaplamalar sonucunda davacının davalıdan 20.875,05,-TL faiz alacağı bulunduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak da; yukarıda detayları verilen inceleme ve hesaplamalar sonucunda: davacının, davalı bankadan 20.875,05,-TL faiz alacağı bulunduğu, davacının 10.000,00,-TLlik talebi ile bağlı olduğu; tarafların masraf, tazminat ve benzeri diğer taleplerinin mahkemenin takdirleri içinde kaldığı” görüşü bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davacı tarafından İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde davalı banka aleyhine ikame edilen … E.sayılı davanın kabulüne karar verildiğini ve 06.07.2006 tarihinde haksız tahsil edilen 16.697 TL nin davalıdan istirdadına hükmedildiğini, kararın Yargıtay … Hukuk Dairesi tarafından 16.10.2012 tarihli Yargıtay ilamı ile onandığını, açılan dava menfi tespit davası olduğundan bilahare davanın istirdat davasına dönüştüğünü, ancak paranın istirdadı istenirken maddi hata yapılarak faiz talep edilmediğini, bu sebeple istirdadına karar verilen miktara mahkemece faiz uygulanmadığının ileri sürüldüğü, davacının sözü geçen davada faiz talep etmemiş olmasının bir feragat anlamına gelmediği ve sonradan ayrı bir dava ile talep edilebileceği kabul edilmiş; davacının asıl alacağının haklı ve var olduğunun İstanbul .. ATM’de görülen davada kanıtlandığı, faiz alacağının da feri bir alacak olduğu ve davacının faiz alacağının olduğunun kabul edilmesi gerektiği, diğer yandan içeriği yeterli ve tutarlı görülüp Yargıtay denetimine elverişli olduğu anlaşılan bilirkişi raporuna itibar edilmesi uygun görülmüş olup, tacir davalı bankanın ödemesi gereken meblağı kullandığı ve buna göre de davacının faiz talebinin yerinde olduğu, taraflar arasında temerrüde ilişkin faiz oranı belirlenmemiş olduğundan, 3095 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince sözleşme ile aksi kararlaştırılmadığı durumlarda temerrüt tarihi 16.07.2006 dan itibaren T.C. Merkez Bankasının Kısa Vadeli Krediler için öngördüğü Avans faizi olan % 25 ve değişen oranlarda faiz isteminin uygun olacağı görüşüne varılmıştır. Tabloda görülen hesaplamalar sonucunda davacının davalıdan 20.875,05,-TL faiz alacağı bulunduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak da; yukarıda detayları verilen inceleme ve hesaplamalar sonucunda: davacının, davalı bankadan 20.875,05,-TL faiz alacağı bulunduğu, davacının 10.000,00,-TLlik talebi dava dilekçesinde istenmiş iken, davacının daha sonra ıslah talebinde bulunduğu anlaşıldığından, davacının, davalı bankadan alacağı dava dilekçesinde istenen 10.000 TL ye 16.01.2013 dava tarihinden, ıslahla ilave istenen 10.875,05 TL ye 12.12.2013 ıslah tarihinden itibaren ticari faiz uygulanarak tahsiline dair yukarıdaki gerekçelerle ispatlanan ve haklı görülen davasının kabulüne karar verilmiş, davalı vekili mahkememiz kararını temyiz etmiş Yargıtay …HD ‘nin … E – … K. sayılı bozma ilamı ile ” Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Ancak, davacı 16.07.2006 tarihinde ödediği asıl alacağın ödeme tarihinden itibaren faizini talep etmiş ise de, bilirkişi raporunda 16.07.2006 tarihinden davalının icra dosyasına ödeme yaptığı 03.01.2013 tarihine kadar işleyen temerrüt faiz tutarı olarak 23.214,51 TL hesaplanmış fakat icra dosyasında takip tarihi ile iş bu ödeme tarihine kadar işleyen faiz tutarı 2.454,73 TL olarak hesaplandığı, davalı yanca dosyaya bu miktarın ödendiği, 03.01.2013 tarihi itibariyle hesaplanan faiz tutarından 2.454,73 TL’nin düşülmesi suretiyle faiz miktarına hükmedilmesi gerektiği gözden kaçırılmıştır. Bununla birlikte, bilirkişi raporunda, icra dosyasına ödenen ve davacı tarafça da ihtirazi kayıtsız kabul edilen asıl alacağın da 03.01.2013 tarihinde ödendiği nazara alınarak, 03.01.2013 ile 16.01.2013 tarihleri arasındaki 13 günlük faizin de eklenmek suretiyle bulunan miktardan, yapılan bu ödemenin düşülmesi de doğru olmamıştır. Mahkemece hükme dayanak alınan hatalı ve eksik rapora göre karar verilmesi doğru olmadığı gibi faiz alacağına ilişkin talebe hüküm ile birlikte tekrar temerrüt faizi hükmedilmesi de 6098 sayılı TBK 121. maddesi uyarınca doğru olmamış, davalı vekilinin bu yöndeki temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir ” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuş , yeni esasa kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyulduktan sonra faiz alacağı yönünden yeniden bilirkişi incelemesi incelemesi yaptırılmış .Mahkememizce Yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlar ve dosya kapsamına göre yeniden faiz hesabı yaptırılması için dosya bilirkişilere ek rapor alınmak üzere verilmiş; bilirkişiler ek raporlarında; “davacının, davalı bankadan 20.759,78 TL faiz alacağı bulunduğu, davacının 10.000,00 TL’lik talebi ile bağlı olduğunu, 10.000,00 TL’ye 16.01.2013 tarihinden ıslahla ilave istenen 10.759,78 TL’ye 12.12.2013 ıslah tarihinden itibaren ticari faiz istenebileceği, tarafların masraf, tazminat ve benzeri diğer taleplerinin mahkemenin takdirinde kaldığı” şeklinde görüş bildirmişler, rapor hükme dayanak teşkil etmeye ve Yargıtay bozma ilamının içeriğine uygun düştüğü kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay …HD’nin …E – … K sayılı bozma ilamı ile ” Dava faiz alacağına ilişkin olup mahkemece uyulan bozma ilamında belirtildiği üzere, TBK 121.madde uyarınca faiz alacağına tekrar temerrüt faizi yürütülemez. Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde TBK 121.maddesine hükmüne aykırı olarak hükmedilen faiz alacağına temerrüt faizi işletilmesine karar verilmesi doğru olmamış hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir ” gerekçesi ile bozulmuş, mahkememizce dosya yeni esasa kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya ve özellikle Yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde dava, faiz alacağın ilişkin olduğundan hesaplanan faiz alacak miktarına 6098 sayyılı yasanın 121.mad.aykırı olarak yeniden temerrüt faizi işletilemeyeceğinden sadece faiz alacağı olan 20.759,78-TL bedele hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
20.759,78TL alacağın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 1.418,10 TL harçtan peşin ve ıslah ile alınan 356,55 TL nin mahsubu ile eksik kalan 1.061,55 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 384,60 TL ( 24,30 TL BH, 170,80 TL PH, 185,75 IH, 3,75 TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı bilirkişi ücreti 1.300,00 TL, tebligat gideri 320,00 TL toplam 1.620,00 TL nin red ve kabul oranına göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 1.611,05 TL nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi asgari avukatlık ücret tarifesi hükümleri gereğince red ve kabul oranına göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.491,17 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi asgari avukatlık ücret tarifesi hükümleri gereğince red ve kabul oranına göre red edilen miktar üzerinden hesaplanan 115,27 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
7-Ayrıca bozmadan önce verilen 30/01/2016 tarih, 2016/28 Harç No.lu harç tahsil müzekkeresine konu 1.061,55 TL harcın tahsil edildiğine ilişkin makbuzçun ibraz edilmesi halinde bu harcın davalı tarafa iadesine,
8-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına, yatırılan avantan bakiye kalan kısmın kararın kesinleşmesi sonrası davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içindeYargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …