Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1162 E. 2022/224 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1162
KARAR NO :2022/224

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:10/12/2018
KARAR TARİHİ:19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin babası …’un, 18.05.2012 tarihinde dava dışı …’nın sevk ve idaresindeki, davalı şirketçe Trafik Sigortası yapılan … plakalı aracın içinde seyir halindeyken, araç sürücüsünün direksiyon hâkimiyetini kaybederek yoldan çıkması ve yol kenarındaki ağaca çarparak takla atması sonucu olay yerinde hayatını kaybettiğini, aracın … poliçe numarası ile davalı şirketçe sigorta yapıldığını, müvekkillerinin sosyo ve ekonomik yaşantısında destekçisi olan babalarının desteğinden yoksun kaldığını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre Zorunlu Trafik Sigortası yapılmış olan aracın işletilmesinden doğan zararlardan sigorta şirketinin işletene düşen sorumluluğu poliçede belirlenmiş limite kadar karşılamakla yükümlü bulunduğunu, maddi zararların tazmini için davalı şirkete başvurulduğunu, başvuru sonrasında hasar dosyası açıldığını ve 10.08.2018 tarihli yazı ile taleplerine olumsuz cevap verildiğini beyan ederek yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilerek kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile her bir davacı için şimdilik 1.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 18.05.2012 tarihli trafik kazasına karıştığı belirtilen … plakalı aracın, müvekkili şirket nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçeye göre teminatın sakatlarmma ve ölüm halinde kişi başı limit ile sınırlı bulunduğunu, dava konusu kazanın oluşumunda, müvekkili tarafından sigortalı olan … plakalı aracın kusuru bulunmadığını ve sigortalı araç sürücüsünün kusursuzluğu nedaniyle poliçe sorumlulukları olmadığını, davadan önce Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru yapıldığını, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2013/3554.55 Esas ve 2014/299 Karar sayılı kararına istinaden …. lera Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına 130.639,00 TL tazminat ödendiğini, davacı tarafların destekten yoksun kalma taleplerinin yerinde olmadığını, davacıların maddi olarak müteveffadan destek almadığını, davacı tarafların böyle bir desteğin varlığını/müteveffadan destek aklığını maddi ve somut delliler ile ispat etmeleri gerektiğini, dolayısıyla ortada böyle bir somut delil bulunmadığından davacıların destekten yoksun kalmasının söz konusu olmadığını, davayı kabul etmemek kaydıyla tazminat hesabı yapılırken hazine müsteşarlığının 05/02/2010 tarihli ve 2010/4 sayılı genelgeye göre hesaplama yapılması gerektiğini, müvekkili şirkete tüm belgelerle birlikte kaza ve hasar ihbarında bulunulduğunu, eksik evrak nedeniyle bu evrakların tamamlanmasının davacı taraftan talep edildiğini, fakat bugüne kadar işbu evraklar tamamlanmadığı gibi davacı tarafından haksız ve mesnetsiz olarak huzurdaki davanın açıldığını, dolayısıyla temerrüde düşürülmediğini beyan ederek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, trafik kayıtları, hasar dosyası ve sigorta poliçesi celp edilmiştir.
Mahkememizce 17/12/2019 tarihli celsede dosyanın TRH 2010 tablosuna göre hesaplama yapılması için aktüer bilirkişiye tevdine karar verilmiştir.
05/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda; Davacıların babası müteveffa … araçta yolcu olarak bulunduğundan yaşanan kazada herhangi bir kusuru olmadığı 18.05.2012 kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar ZMM Sigortası Genel Şartları’nda belirtilen esaslar ile “Progresif Rant” formülü ve PMF 1931 Yaşam Tablosuna göre değerlendirme yapıldığı, dava dışı …’ya ait… plakalı aracın davalı …. nezdinde düzenlenen … nolu ve 25.02.2012-2013 vadeli Karayollari Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta poliçesi ile teminat altına alındığını, poliçe ile sakatlanma ve ölüm halinde kişi başına 225.000,00 TL limitle teminat sunulduğu ve kazanın poliçe vadesi içerisinde gerçekleştiği, somut olayda; müteveffa …’un, davacı kızı … (17.12.2018 tarihli nüfus kayıt örneğine göre; 26.09.1980 tarihinde … ile evli ve eşinin sağ olduğu tespiti ile) ve davacı oğlu …’a sürekli/düzenli şekilde destek olduğunu ispata yarar herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığından bu yönde destekten yoksun kalma tazminatı hesaplama yapılamadığı görüşüne varılmıştır.
Mahkememizce 16/03/2020 tarihinde dosyanın başka bir aktüer bilirkişiye verilerek TRH 2010 tablosuna göre hesaplama yapılarak rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
25/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda; Davacıların desteği müteveffa …, … plakalı araçta yolcu konumunda olduğundan kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru olmadığı, davacı … müteveffanın desteğinde olup olmadığı mahkemenin takdirinde olmak üzere dosyadaki bilgi belgelerden Yargıtay içtihatları dikkate alındığında destek olamayacağı düşünüldüğünden hesaplama yapılmadığı, davacı …’nın dosya içerisinde %86 engelli raporu olduğu ve babası müteveffanın desteğinde olduğu beyanları mahkemenin takdirinde olmak üzere eğer destek göreceği kabul edilirse destekten yoksun kalma zararı 29.611,87 TL olacağı, kaza tarihinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası limiti 225.000 TL aşılmadığından temerrüt tarihi ve faiz değerlendirmesi Sayın Mahkemenizin takdirinde olmak üzere davalı …. hesaplanan tazminatların tamamından sorumlu olacağı görüşüne varılmıştır.
Mahkememizce verilen 10/09/2020 tarihli ara karar ile dosyanın kusur incelemesi için ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
30/10/2020 tarihli ATK Raporunda; Sürücü …’nın %100 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce verilen 17/11/2020 tarihli ara karar ile …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasının UYAP kaydının gönderilmesine ve söz konusu dosyaya ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasına ve davalı … şirketinin söz konusu icra dosyasına yaptığı ödeme belgelerin mahkememize sunmasının istenilmesine karar verilmiş ve müzekkere cevapları geldikten sonra dosyanın yeniden aktüerya bilirkişisine verilerek davalının davacılara yaptığı ödemeler düşülüp, tekrar hesaplama yapılarak rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
24/04/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda; Davalıların babası müteveffa … araçta yolcu olarak bulunduğundan yaşanan kazada herhangi bir kusuru olmadığı, 18.05.2012 kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar ZMM Sigortası Genel Şartları’nda belirtilen esaslar ile “Progresif Rant” formülü ve TRH 2010 Kadın Yaşam Tablosuna göre değerlendirme yapıldığı, Müteveffa …’un, davacı kızı … (17.12.2018 tarihli nüfus kayıt örneğine göre; 26.09.1980 tarihinde … ile evli ve eşinin sağ olduğu tespiti ile) ve davacı oğlu …’a sürekli/düzenli şekilde destek olduğunun kabulü halinde; rapor tarihi dikkate alındığında; davacı …’nın destek zararının 39409,76 TL olarak, ödeme tarihi (01.09.2014) dikkate alındığında; davacı …’nın destek zararının 20.672,05 TL olarak hesaplandığına, dosya kapsamından …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya hesabına davalı …. tarafından 01.09.2014 tarihinde 130.639,00 TL yatırıldığı,
müteakiben kazada vefat eden diğer müteveffa … eşi … vekili Av. …’a 123.494,30 TL ödendiği, ancak ödemenin ayrıntıları ile ödeme yapılan dava dışı … ile bu davanın davacıları arasında yakınlığa dair bir tespitte bulunulamadığına,
dava dışı …’ya ait… plakalı aracın davalı …. nezdinde düzenlenen … nolu ve 25.02.2012-2013 vadeli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi ile teminat altına alındığına, poliçe ile sakatlanma ve ölüm halinde
kişi başına 225.000,00 TL limitle teminat sunulduğuna ve kazanın poliçe vadesi içerisinde gerçekleştiği görüşüne varılmıştır.
Mahkememizce verilen 23/06/2021 tarihli ara karar ile 16/06/2021 tarihli celsenin 1 numaralı ara kararı ile dosyanın aynı bilirkişiye tekrar verilerek davacı … Papur ile ilgili olarak niçin hesaplama yapılmadığının açıklamasının istenilmesine karar verilmiş ise de bilirkişilerden istenilen bilgiler doğrultusunda rapor hazırlayamadığı anlaşılmakla dosyanın farklı bir aktüer bilirkişiye tevdi ile rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
01/10/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda; Davacı …’un kaza tarihi itibariyle erkek çocuklar için 18 yaş, yüksek okul okumaları yada okuma ihtimalleri olması durumunda 25 yaşına gelinceye kadar babasından alacağı destek süresini olay tarihi itibariyle 48 yaşında olması sebebiyle tamamladığı, SGK 4 a bentine tabi sigortalılığı bulunduğu, kaza tarihi itibariyle ve sonrası prime esas kazançlarını beyan ettiği, 17/12/2018 tarihli SED araştırmasında emekli olduğu, 1.600 TL geliri olduğu, kendi evinde oturduğu, 4 tane evi, 2 tane tarlası ve 1 tane arsası olduğu, SGK güvencesi olduğu, görülmüş olup, destek süresini tamamlayan davacı … ile destek arasında sürekli ve eylemli bir destek ilişkisinin varlığı veya karşılanması yönünde somut bir belge ve bilgi görülmemiş olduğu, davacı …’nın ; davacı …’nın beyan edilen engellik raporunun Sağlık Kurulu Raporu ile derecesi, maluliyetin başlangıç tarihi, bu rahatsızlığı nedeni ile sürekli bakıma muhtaç olup olmadığı vb hususlarda somut bir belge görülemediği, kaza tarihi itibariyle kız çocuklar için 22 yaş, yüksek okul okumaları yada okuma ihtimalleri olması durumunda 25 yaşına gelinceye kadar babasından alacağı destek süresini olay tarihi itibariyle 49 yaşında olması sebebiyle tamamladığı, davacının kaza tarihinden 32 yıl önce 17 yaşında evlenerek babasının desteğinden çıktığı ve eşinden destek aldığı, …’nın 4 tane yetişkin çocuğu olduğu, babasının emekli maaşının büyük bir kısmını …’nın aldığının beyan edildiği, ancak söz konusu emekli maaşı ödemelerinin müteveffanın kızı …’ya yapıldığına dair bir banka, ödeme vb somut belgenin dosya incelemesinde görülemediği, tespit edilmiş olup, davacı … ile destek arasında sürekli ve eylemli bir destek ilişkisinin varlığı veya karşılanması yönünde somut belge ve bilgi görülememiş olduğu, Mahkeme tarafından aksine kanaate varılması durumunda, davacı … için, ispatı davacıya ait olmak üzere, 86% engelli olduğunun beyanı ile müteveffanın desteğini aldığı beyanına dayanarak yapılan destekten yoksun kalma tazminat hesaplamasının hukuki olgular ve nihai takdir tamamen Mahkeme’ye ait olmak üzere 39,422.82 TL hesaplandığı, hesaplanan tazminat tutarının Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının kaza tarihi itibariyle kişi başı 225.000 TL sakatlanma ve ölüm teminat limiti dahilinde ödenip ödenemeyeceğinin Mahkeme’nin takdirinde olduğu görüşüne varılmıştır.
Davacı vekili 10/07/2020 tarihli talep arttırım dilekçesi ile talep miktarının arttırmış ve harcını yatırmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, destekten yoksun kalma tazminatı talebidir.
Destekten yoksun kalma tazminatı; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinin 3. bendinde düzenlenmiş olup, “Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir”. Bu maddeye göre, haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan, ancak bu haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi güçlü olasılık içinde bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır.
İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesine göre; ”Destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için destek ile tazminat talebinde bulunan kişi arasında bir destek ilişkisi bulunmalıdır. Burada bahsedilen destek ilişkisi hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar. Destek ilişkisinin varlığında destek olunanın ihtiyaçlarının sürekli ve düzenli olarak karşılanması yer almaktadır. Burada ifade edilmek istenen süreklilik ve düzenlilik hali yardımın belirlenen zamanlarda ve belirli miktarlarda yapılması değil, eğer destek ölmeseydi yardımların devam edeceğine dair bir beklentinin bulunmasıdır. Eğer yardım devamlı destek saiki ile değil de, tek seferlik, geçici, düzensiz ya da gelişigüzel zamanlarda yapılıyor ve ileride yardımın devam edeceğine dair bir beklenti yaratmıyorsa, bu durumda desteğin sürekli ve düzenli olduğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır”.
Türk Borçlar Kanununun ilgili hükümlerinden anlaşıldığı üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı, ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kimselere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi sonucu destekten yararlanan kimselerin uğradıkları zararın peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki durumlarına kavuşturulmasıdır. Eş deyişle amaç; destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Burada önemle üzerinde durulması gereken husus, sigortalının destek gücünün, ana ve/veya babanın destek ihtiyacı ile beklenilen destek şeklinin ve miktarının yaşam deneylerine uygun olması gereğidir.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sigortalının ölümü nedeniyle gelir bağlanması halinde; yapılan ödemeler ve bağlanan gelirin Türk Borçlar Kanununun 55. maddesine göre Kurum tarafından rücu edilebilen kısmı belirlenen destekten yoksun kalma zararından indirilecektir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmüne göre; “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler”.
Bakım gücü-bakım ihtiyacı; bu konuda önemli olan, kimlerin yardımcı, kimlerin yardım gören olabilmeye elverişli oldukları değildir; somut olaylar ve belirli kişiler bakımından geleceğe uzanacak ve gelecekte dahi mümkün olabilecek biçimde kimlerin gerçekten yardımcı, kimlerin yardım gören olduklarıdır. Yardımcı (=destek) kavramı, bakım gücünü; yardım gören kavramı ise bakım ihtiyacını gerektirdiğinden, şayet bakım gücü yoksa destekten; bakım ihtiyacı mevcut değilse, yardım görenden söz edilemez. Bundan başka aradaki sıkı ilişki dolayısıyla birinin yokluğu durumunda diğerinin varlığı da düşünülemez. Bu yönden, destekten yoksun kalma davasında davalı taraf, bakım gücü ve bakım ihtiyacının olayda var olmadığını savunabilir. Tazmin alacaklısı sıfatiyle dava açmış olan davacı, yaşam deneyimleri ve olayların olağan yürüyüşü nedeniyle ispat yükünün yer değiştirmesi durumu söz konusu bulunmadıkça bakım gücünü ve bakım ihtiyacını ispat zorundadır (Mustafa Çenberci, İş Kanunu Şerhi-1978 Ankara, shf 846 ve devamı). Bu durumda; destekten yoksun kalınan zararın belirlenmesinde, ölen sigortalının elde ettiği gelirin miktarına göre destek gücünün kapsamının ne olduğu, sürekli ve düzenli destek olup olmadığı ve davacıların destek ihtiyacının bulunup bulunmadığı varsa bu ihtiyacın ne şekilde karşılandığının dikkate alınması gerekir.
İçtihadı Birleştirme Kararında söz edildiği gibi, bakma kavramı; “Para ve para ile ölçülebilecek bir değer olabileceği gibi bir hizmet ifası ve yahut benzeri yardımlar şeklinde olabilir. Bu nedenle, desteğin yardımının yanızca parasal nitelikte olması bakım gücünün varlığı için koşul değildir”. Ancak aksi kanıtlanmadıkça, sigortalının ileride yapacağı farazi desteklerden olan; ana ve babasının bakım ihtiyacı ileride gerçekleşirse bakım ihtiyacını gidermek, bazen ziyaret etmek, evlerinde yardım etmek, kendilerine alışveriş yapmak, yemek yapmak vs. gibi destekler hesaplanabilir nitelikte değildir.(Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 13/04/2021tarih 2020/7558 esas ve 2021/5201karar sayılı ilamı)
Dosyamız arasında mevcut bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Yargıtay yerleşik içtihatları gereğince; erkek çocuklar için 18 yaş, yüksek okul okumaları yada okuma ihtimalleri
olması durumunda 25 yaşına gelinceye kadar baba (müteveffa) destek alabileceği, kaza tarihi itibariyle davacı asil …’ un 48 yaşında olduğu, SGK 4 a bentine tabi sigortalılığı bulunduğu, kaza tarihi itibariyle ve sonrası prime esas
kazançlarını beyan ettiği,
17/12/2018 tarihli SED araştırmasında emekli olduğu, 1.600 TL geliri olduğu, kendi evinde oturduğu, 4 tane evi, 2 tane tarlası ve 1 tane arsası olduğu, SGK güvencesi olduğu, tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile sabit olduğu, davacı asil … ile destek arasında sürekli ve eylemli bir destek ilişkisinin varlığı veya karşılanması yönünde somut bir belge ve bilgi görülmemiş olduğu; davacı asil … yönünden ise; davacı …’nın beyan edilen engellik raporunun Sağlık Kurulu Raporu ile derecesi, maluliyetin başlangıç tarihi, bu rahatsızlığı nedeni ile sürekli bakıma muhtaç olup olmadığı vb. hususlarda somut bir belge görülemediği, kaza tarihi itibariyle kız çocuklar için 22 yaş, yüksek okul okumaları yada okuma ihtimalleri olması durumunda 25 yaşına gelinceye kadar babasından alacağı destek süresini olay tarihi itibariyle 49 yaşında olması sebebiyle tamamladığı, davacının kaza tarihinden 32 yıl önce 17 yaşında evlenerek babasının desteğinden çıktığı ve eşinden destek aldığı, …’nın 4 tane yetişkin çocuğu olduğu, babasının emekli maaşının büyük bir kısmını …’nın aldığının beyan edildiği, ancak söz konusu emekli maaşı ödemelerinin müteveffanın kızı …’ya yapıldığına dair bir banka, ödeme vb. somut belgenin dosya incelemesinde görülemediği, tespit edilmiş olup, davacı … ile destek arasında sürekli ve eylemli bir destek ilişkisinin varlığı veya karşılanması yönünde somut belge ve bilgi görülememiş olduğu, bu hususunda tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile sabit olduğu, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesine göre de; destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için destek ile tazminat talebinde bulunan kişi arasında bir destek ilişkisi bulunmalıdır. Burada bahsedilen destek ilişkisi hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar. Destek ilişkisinin varlığında destek olunanın ihtiyaçlarının sürekli ve düzenli olarak karşılanması yer almaktadır. Burada ifade edilmek istenen süreklilik ve düzenlilik hali yardımın belirlenen zamanlarda ve belirli miktarlarda yapılması değil, eğer destek ölmeseydi yardımların devam edeceğine dair bir beklentinin bulunmasıdır. Eğer yardım devamlı destek saiki ile değil de, tek seferlik, geçici, düzensiz ya da gelişigüzel zamanlarda yapılıyor ve ileride yardımın devam edeceğine dair bir beklenti yaratmıyorsa, bu durumda desteğin sürekli ve düzenli olduğundan bahsetmek mümkün olmayacağı görüşü benimsenmiş olup davacı taraflarca da destek hususunun somut bilgi ve belgelerle de ispat edilemediği anlaşılmakla; davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70-TL maktu karar harcının peşin ve ıslah ile alınan toplam 510,90-TL harçtan mahsubu ile artan 430,20-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/04/2022

Katip …

Hakim …