Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1152 E. 2021/559 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1152
KARAR NO:2021/559

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:07/12/2018
KARAR TARİHİ:23/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı arasında 24.03.2006 tarihinde “… Donanım ve Yazılım Ürünleri Bakım Sözleşmesi” imzalandığını, 24.03.2006 tarihli sözleşmenin 2. sayfasında yer alan genel koşullarda “Bakım Sözleşmesinin Süresi” başlıklı 4. maddenin 4.2. fıkrasında sözleşme yanlarınca en az 30 gün öncesinden yazılı olarak feshi ihbarda bulunulmadığı takdirde sözleşmenin aynı süre ve şartlarla yenilenmiş sayılacağının açıkça düzenlendiğini, buradan hareketle şu ana kadar davacı şirkete ulaşan herhangi bir fesih bildirimi bulunmadığından taraflar arasındaki sözleşmenin yenilendiği ve dava tarihi itibariyle aynı süre ve şartlarla geçerliliğini sürdürdüğü her türlü izahtan vareste olduğunu, kaldı ki 2006 yılında imzalanan sözleşmeye dayanarak davalı şirketçe 11 yıl boyunca faturalama yapıldığını ve davalı firma ödemelerini yaptığını, yukarıda açıklandığı üzere geçerliliğini sürdüren ve taraflara karşılıklı borç yükleyen sözleşmenin 2. sayfasında yer alan Genel koşullarda “Bakım Hizmetinin Ücretleri” başlıklı 5. maddenin 5.1. fıkrasında aynen “Sözleşmenin, sayfa 1’de özel koşullar çizelge(ler)sinde belirtilen yıllık bakım hizmeti ücretleri; iş bu çizelge(ler)de aksi belirtilmedikçe, müşteriye ilgili dönemin ilk haftası içinde döviz üzerinden sözleşilen ücretlerde faturalama tarihindeki T.C. Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanarak fatura edilir. Faturalar ilgili döviz cinsinden cari hesaplarda takip edilir.” hükmünün yer aldığını, bu çerçevede davalı şirket tarafından ilgili dönemin ilk haftası içerisinde (27.02.2018 tarihinde) sözleşmeye uygun bir şekilde… seri no, 27.02.2018 tarih ve 1.639,85 Euro tutarlı faturayı tanzim ederek davalıya gönderdiğini, Buna karşın sözleşme hükümleri uyarınca fatura tarihinden itibaren en geç 7 gün içerisinde nakden ve defaten ödeme yapması gereken davalı tarafın, davacı şirketçe tanzim edilen faturayı kayıtlarına alıp haksız ve sözleşmeye aykırı bir şekilde 01.03.2018 tarihli …seri no.lu, 1.639,85 Euro tutarlı iade faturası düzenlemek suretiyle süresi içerisinde ödeme yapmadığını, davalı tarafından haksız şekilde ödeme yapılmaması üzerine davacı tarafınca …. Noterliği … yevmiye no.lu ve 12.04.2018 tarihli ihtarnamesi ekinde davalının tanzim ettiği iade faturasının davalıya iade edildiğini ancak davalının bir kez daha …. Noterliği … yevmiye no.lu 16.04.2018 tarihli ihtarname ekinde iade faturasını davacı tarafa iade ettiğini, davalı nezdinde hukuki işlemlere başlamadan yapmış oldukları hiçbir girişimden olumlu sonuç alamamaları sebebiyle haksız şekilde ödenmeyen fatura alacaklarına ilişkin olarak…. İcra Müdürlüğü …E. sayılı dosya ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak söz konusu takibe karşı, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini ve bu sebeple huzurdaki itirazın iptali davasının ikame edilmesi zorunluluğunun hasıl olduğunu, davacı şirket ile davalı arasındaki 24.03.2006 tarihli sözleşme hükümlerine göre herhangi bir fesih bildiriminde bulunulmadığından yine sözleşmenin “Bakım Hizmetinin Ücretleri” başlıklı 5. maddenin 5.1. fıkrası uyarınca davacı şirketin ücrete hak kazanacağının açık olduğunu, nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca E. 2014/23-1294, K. 2016/1064 K. sayılı ve 16.11.2016 tarihli ilam onandığını, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2007/7013 E., 2008/6925 K. sayılı ve 20.11.2008 tarihli ilamında; “14.03.2002 tarihli sözleşme uyarınca davacı… yazılımın bakım ve güncelleştirme işini üstlenmiş olup, sözleşme 4.1. maddesi uyarınca bakım ve güncelleştirme işi uzaktan destek hizmeti olarak verilecektir. Bir yıl olan sözleşme süresi, sözleşme süresinin bitmesine 30 gün kalıncaya kadar taraflardan birisinin sözleşmenin yenilenmeyeceğini karşı tarafa bildirmemesi halinde birer yıllık periyotlarla yenilenecektir…” ve 3.maddede ise; “2. maddede belirtilen yıllık bakım ve güncelleştirme ücreti 18.03.2002 tarihinde düzenlenecek fatura ile bu sözleşmenin 6. maddesine bağlı kalınarak defaaten ödenecektir. 01.12.2002 tarihinde 01.12.2002-01.12.2003 dönemi ile ilgili fatura kesilecektir. Takip eden yıllarda bakım ve güncelleştirme ödemeleri aynı maddeye bağlı kalınarak defaten her yılın 1 Aralık tarihinde düzenlenecek faturaya istinaden yapılacaktır.” düzenlenmesi bulunduğunu, “… tarafından kullanılan F2 lisans ile ilgili faturaların kendilerine gönderilmesini 07.07.2003 tarihli yazı ile talep etmiş, sonrasında sözleşmenin yenilenmeyeceğine dair bir bildirimde bulunmamıştır. Sözleşme ücret talep edilen fatura dönemi için yenilenmiş olduğundan davacı ücrete hak kazanmıştır. Mahkemenin yazılı gerekçe ile davanın reddine karar vermesi doğru olmamıştır.” hükmünü kurmak suretiyle sözleşme maddesi uyarınca sözleşmeyi feshetmeyen davalının, yine sözleşme uyarınca ödemekle yükümlü olduğu tutarı ödememesini haksız bulduğunu ve davacının sözleşme çerçevesinde söz konusu tutara hak kazandığına karar verdiğini, yukarıda gerekçeleriyle açıklandığı ve sunulan delillerle ispat olunduğu üzere, taraflar arasında imzalanan ve geçerliliği devam eden sözleşme uyarınca davacı şirketin hak ettiği ücretin ödenmemiş olduğunu, bu minvalde…. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yapılan itirazın haksız olması sebebiyle söz konusu davaya yapılan itirazın iptaline karar verilmesi gerektiğinin her türlü izahtan vareste olduğunu, yukarıda arz ve izah ettikleri sebeplerle ve fazla ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile…. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı icra takibine haksız ve kötü niyetli itirazı sebebiyle davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderleri ile harç ve ücret-i vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere; 24.03.2006 tarihinde davalı ile akdedildiği iddia edilen “… Donanım ve Yazılım Ürünleri Bakım Sözleşmesi” şeklinde bir sözleşmenin var olduğunu, iş bu sözleşmeye göre taraflarca 30 gün öncesinden yazılı olarak fesih ihbarında bulunulmadığı takdirde sözleşmenin aynı süre ve şartlarla yenilenmiş sayılacağını, davacıya şuana kadar ulaşmış bir fesih bildiriminin olmadığını, dolayısıyla sözleşmenin kendiliğinden yenilendiği ve böylece ücrete hak kazanıldığı iddia edilerek, fatura tanzim edildiğini ve iş bu faturanın davalıca iade edilmesinden sonra, davacı tarafından ihtarname düzenlendiğini ve yine davalıca iş bu ihtarnameye de cevabı ihtarname ile cevap verilmesinin akabinde icra takibi başlatılmış olup, akabinde davalıca iş bu haksız icra takibine de itiraz etmeleri üzerine huzurdaki haksız dava ikame edildiğini, davalı hakkında…. İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı dosyası üzerinden girişilen icra takibine vaki borca itiraz edilmesi üzerine, davacı tarafından açılmış bulunan iş bu itirazın iptali davası; usule, yasaya ve Yargıtay İçtihatlarına aykırı olduğundan davanın reddini talep ettiklerini, şöyle ki; davacı firma tarafından hiçbir şekilde hak edilmeyen ve hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan bir alacağa ilişkin tanzim edilen 27.02.2018 tarih, … no.lu ve 1639,85 Euro bedelli faturanın kapsamı ve diğer tüm yönlerinin davalıca kabul edilmediğinden dolayı mezkur faturaya ve içeriğiyle birlikte tümüne itiraz etme ve iş bu faturayı iade etme zaruretinin hasıl olduğunu ve bu minvalde davalı firma tarafından mezkur faturaya ilişkin 01.03.2018 tarih, seri A ve sıra … no.lu iade faturası tanzim edilerek davacıya gönderildiğini, bunun üzerine, davalı tarafından tanzim edilen iade faturasının keza davacı tarafından …. Noterliği, … yevmiye no.lu ve 12.04.2018 tarihli ihtarname ile davalıya iade edildiğini, akabinde ise davalıca …. Noterliği … yevmiye no.lu ve 16.04.2018 tarihli cevabı ihtarname ile iş bu iade faturasının keza davacıya iade edildiğini, bilahare davacı firma tarafından…. İcra Dairesi Müdürlüğü …E. sayılı dosyası üzerinden davalı hakkında haksız şekilde icra takibi başlatılmış olduğunu, iş bu hukuksal açıdan mesnetsiz takibe de davalıca zamanında itiraz edilmiş olduğunu, davacı tarafından bu seferde huzurdaki davanın ikame edildiğini, öncelikle davalı firma ile davacı arasında akdedilmiş herhangi bir sözleşme mevcut olmadığını, davalının ancak davacı aracılığıyla iş bu sözleşmeden haberdar olduğunu ve böyle bir sözleşmeyi kesinlikle ne imzaladığını ne de kabul ettiğini, öyle ki ekte sundukları imza sirküleri üzerinden de görüleceği üzere; sözleşmenin diğer sayfalarında dahi bulunmayan ve sadece ön kısmında yer alan imzanın, davalı firmanın yetkililerine ait olmadığını ve sözleşmenin davalı firmayı hiçbir şekilde bağlamadığını, ayrıca imzalandığı iddia edilen sözleşmedeki imzanın sözleşmenin sadece ön kısmında yer aldığını, diğer sayfalarda herhangi bir imza veya paraf olmadığını, hukuken imzanın sadece bulunduğu sayfayı onayladığını, olaylarında geçerli bir imza olmadığı gibi usule uygun imzalanmış bir sözleşme ve sözleşme sayfaları da olmadığını, keza sözleşmelerin imzalandıkları tarih itibariyle tarafları bağlayıp geçerli olduklarını, her ne kadar sözleşmede başlangıç tarihi 24.03.2006 olarak belirtilse de sözleşmede yer alan imzanın üzerinde 14.04.2006 tarihinin yer almakta olduğunu, dolayısıyla kesinlikle kabul etmemekle birlikte velev ki sözleşme geçerli bir sözleşme olsa ve davalı tarafından imzalandığı bir an için kabul edilse bile sözleşmenin tarafları bağlayacağı tarihin imzalama tarihi ola 14.04.2006 tarihi olacağını, oysa ki olaylarında ne geçerli bir sözleşme ne de geçerli bir imza olduğunu, dolayısıyla sözleşme geçerli kabul edilse bile iş bu 14.04.2006 tarihinden itibaren geçerli olacağından dolayı iş bu tarihten 30 gün öncesinden yapılacak herhangi bir bildirim ile fesih gerçekleşmiş olduğunu, olaylarında ise davacı tarafından düzenlenen 27.02.2018 tarihli faturaya mukabil davalı tarafından tanzim edilen 01.03.2018 tarihli iade faturası ile iş bu feshin yeni dönem başlamadan evvel zaten bildirildiğini, dolayısıyla sözleşmeyi kesinlikle kabul etmemekle birlikte bir an için iddia edilen sözleşme geçerli kabul edilse bile davalı firmanın zaten fesih bildirimini yaptığını ve yeni dönemde hizmet almak istemediğini açıkça beyan ettiğini, zaten davacı tarafından da 1 yılı aşkındır verilen hiçbir hizmette olmadığını, yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu md. 146’ya göre; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak 10 yıllık zaman aşımına tabidir.” demek suretiyle genel zaman aşımı kuralını ortaya koymakta olduğunu, davacının iddiasına göre 11 yıl önce imzalanmış bir sözleşmenin var olduğunu ve bu sözleşmeye dayanarak bir alacak hakkı olduğunu iddia ettiğini, oysa ki kesinlikle kabul etmemekle birlikte olaylarında bir an için bir sözleşmenin olduğunu ve tüm sayfalarının davalı tarafından imzalandığı kabul edilse bile iş bu alacağın zaman aşımına uğradığını, zira davacı beyanına göre iş bu sözleşme üzerinden 11 yıl geçtiğini, dolayısıyla zaman aşımı defiinde de bulunulduğunu, davacının sadece yargı ve kanun yollarını bir tehdit aracı olarak kullanıp ne koparırsa kardır düşüncesi ile hareket ettiğini, hiç kimsenin hak ettiğinden fazlasını alamayacağını, hukuk kurallarının haksız kazanç elde etme çabalarını koruyacak nitelikte olmadığını, herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını öderken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğunu, adaletin, ticari ahlakın, sosyal düzen teorisinin ve adil yargılamanın gereğinin bu olduğunu, ayrıca davacı vekili tarafından dosyaya sunulan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/231294 E, 2016/1064 K. ve 16.11.2016 tarihli kararın, huzurdaki dava ile alakalı bir karar olmadığını ve sadece oy çokluğu ile alındığını, bakım ve güncelleştirme sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibinde, faizin başlangıcının fatura tanzim tarihi olmayıp icra takibi tarihi olduğunu, fatura tarihi itibariyle temerrüdün oluştuğu yönünde görüş ve hesaplama içeren kararın yerinde olmadığına ilişkin verilen bir karar olduğunu, dolayısıyla anılan kararda özellikle, ifa zamanı, temerrüt şartları ve tahsil harcının iflas masasına yazılması konularının detaylı bir şekilde tartışıldığını ve buna dair gerekçeli karar oluşturulduğunu, kararın tam metninin davalıca dosyaya sunulduğunu, keza Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2007/7013 E., 2008/6925 K. ve 20.11.2008 tarihli kararı da her ne kadar terimsel anlamda olaylarıyla benzerlik teşkil etse de, esası açısından olaylarına uygulanma imkanı ve potansiyeli olmadığını, zira olaylarında geçersiz bir sözleşme söz konusu olduğunu, çünkü ön sayfasındaki imzanın davalıya ait olmadığı gibi ikinci sayfasının ise hiçbir şekilde imzalanmadığını ve hatta paraflanmadığını, yine olaylarında, hizmet alınmadan evvel davalı tarafından iade faturası tanzim edilerek hizmet alınmayacağı haddizatında açıkça belirtildiğini ve davacının da bu minvalde zaten oluşan bir zararı da olmadığını, dolayısıyla davacı tarafından dosyaya sunulan Yargıtay kararlarının olaylarına ışık tutmaktan uzak olduğunu, her olayın kendi içine farklı korelasyonlarla değerlendirilerek çözüm yolu geliştirilmeli ve adil bir sonuç odaklı analiz yapılarak, yasa hükümlerinin lafzi değil ruhen yorumlanarak amaçsal sistemle huzurdaki davanın incelemesini, netice itibariyle tüm bu süreçlerde davacının haksız olduğu halde davalı tarafı daha da mağdur etmekte olduğunu, yargının devasa boyuttaki iş yükü ve usul ekonomisi düşünülmeden haksız bir kazanç elde edilmeye çalışıldığını, olaylarında geçerli bir sözleşme olmadığını, sözleşmeyi ve sözleşmedeki imzayı kesinlikle kabul etmediklerini, ayrıca sözleşmenin eki şeklinde iddia edilen diğer sayfada ne imza ne de paraf mevcut olmadığını, öyle ki böyle bir durumda herkesin istediği sayfaları ek yaparak arzu ettiği her talebi sözleşme şeklinde lanse etme imkanına kavuşacağını, bunun ise hukuk mantığıyla çelişkili ve hakkaniyete aykırı bir durum olduğunu, dolayısıyla huzurdaki davanın hiçbir hukuksa temeli ve dayanağı olmadığını ve reddi gerektiğini, yukarıda arz ve izah ettikleri sebeplerle ve fazla ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla; davalı hakkında açılmış bulunan iş bu itirazın iptali davasının reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 04/12/2019 tarihli ara karar ile öncelikle imzaya itirazın değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
02/03/2020 tarihli raporunda bilirkişi; inceleme konusu sözleşmedeki imza ile …’ün karşılaştırma belgesindeki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından saptanan benzerlikler nedeni ile 24.03.2006 … Donanım ve Yazılım Ürünleri Bakım Sözleşmesindeki imzanın, …’ün eli ürünü olduğu kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Alınan bilirkişi raporu usulüne uygun şekilde taraflara tebliğ edilmiş, mahkememiz 26/06/2020 tarihli ara kararıyla davalı vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
24/08/2020 havale tarihli ek raporunda özetle; inceleme konusu sözleşmedeki imza ile … ve Hasan Sabri Kostüklü’nün karşılaştırma belgesindeki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından uygunluk ve benzerlikler saptanmaması nedeni ile 24.03.2006 tarihli … Donanım ve Yazılım Ürünleri Bakım Sözleşmesinin ilk sayfasındaki …. A.Ş kaşenin üzerindeki hmüşteri imzasının, karşılatırrma belgelerindeki imzalarına kıyasla … ve …’nün eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Mahkememizce 25/09/2020 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları ile dayanağı belgeler üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
07/04/2021 tarihli raporunda bilirkişi özetle; davacı tarafın davalı taraftan 09.10.2018 takip tarihi itibari ile 1.639,85 EURO (karşılığı 7.981,64 TL.) alacaklı olduğu, davalı tarafın davacı tarafa 09.10.2018 takip tarihi itibari ile borç-alacak bakiyesinin olmadığı, davacı tarafın davalı taraftan alacaklı olup olmadığı, davacı tarafından dosya içerisine sunulan sözleşmenin geçerli olup olmadığı, sözleşmenin feshedilip edilmediğinin mahkememiz takdirinde olduğu, mahkememizce, davacı tarafın davalı taraftan alacaklı olduğu, sözleşmenin geçerli olduğu ve feshedilmediği kanaatine ulaşır ise davacının davalı taraftan 09.10.2018 takip tarihi itibari ile 1.639,85 EURO (karşılığı 7.981,64 TL.) asıl alacak ve 26,63 EURO işlemiş faiz ( hesaplanan 1.186,16 EURO) olmak üzere toplam 1.666,48 EURO alacağının olduğu, mahkememizce, davacı tarafın davalı taraftan alacaklı olduğu, sözleşmenin geçersiz olduğu ve feshedildiği kanaatine ulaşır ise davacının davalı taraftan 09.10.2018 takip tarihi itibari ile 1.639,85 EURO (karşılığı 7.981,64 TL.) asıl alacak ve 26,63 EURO işlemiş faiz ( hesaplanan 34,86 EURO) olmak üzere toplam 1.666,48 EURO alacağının olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. …. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 1.639,85 Euro Asıl alacak, 26,63 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.666,48 Euro alacağın ve asıl alacağa yıllık %4,4 Euro Merkez Bankası – Bankalarca mevduatlara fiilen uygulanan azami faiz oranları yürütülmek suretiyle tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava taraflar arasındaki 24/03/2006 tarihli … Donanım ve Yazılım Ürünleri Bakım Söleşmesi nedeniyle düzenlenen faturadan kaynaklı alacaklı olunduğu iddiasıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafça 27/02/2018 tarihli… NOLU 1.639,85EU bedelli faturanın davalıya gönderildiği, davalı tarafça 01/03/2018 tarihli …nolu 1.639,85EU bedelli iade faturasının davacıya gönderildiği, davacının …. Noterliği … Yevmiye nolu 12/04/2018 tarihli ihtarname ile davacını göndermiş olduğu iade faturasının iade edildigi, bunu üzerine davalı tarafın yine …. Noterliği … Yevmiye nolu 16/04/2018 tarihli ihtarname ile iade faturasını davacıya iade ettiği görülmektedir.
Davalı taraf 24/03/2006 tarihli … Donanım ve Yazılım Ürünleri Bakım Söleşmesinin sadece ön yüzünde imza bulunduğu ve bu imzanın şirket yetkililerine ait olmadığı, sözleşmenin kendilerini bağlamadığı ileri sürmüş olup 27/02/2018 tarihli faturaya 01/03/2018 tarihinde itiraz ederek faturayı iade ettiği görülmektedir.
Dava, ticari satım nedeniyle düzenlenen faturaya dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.Kural olarak; fatura konusu mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Dolayısıyla davacı, fatura konusu mal veya hizmetin davalıya teslim edildiğini kanıtlamak zorundadır. Eldeki davada davalı sözleşmesel ilişkiyi kabul etmemekle birlikte fatura konusu malların teslimini ve dolayısıyla borcu inkâr etmektedir. Bu durumda faturada yazılı hizmetin davalıya verildiğini ve faturanın da bu akdi ilişki nedeni ile düzenlendiğini ispat yükü davacıya aittir. Davacı bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına göre yazılı delille kanıtlamalıdır.
Davalının sözleşmedeki imza inkarı nedeniyle yapılan bilirkişi incelemesinde 24/08/2020 tarihli bilirkişi raporunda sözleşmenin ön yüzündeki imzanın davalının şirket yetkililerine ait olmadığı, iade faturasının davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, , 07/04/2021 tarihli mali yönden yaptırılan bilirkişi raporunda tarafyların ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının usulüne göre yaptırıldığı , davalı tarafın davacı tarafa takip tarihi itibariyle borç alacak bakiyesinin kalmadığının tespit edilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).Bu kapsamda yapılan değerlendirmede; taraflar arasında düzenlenmiş olduğu iddia edilen sözleşmenin sadece ön yüzünde imza atıldığı, davalı şirket adına atılan imzanın yetkililerine ait olmadığı sözleşme bulunmadığı, ancak davacı tarafından düzenlenen dayanak faturaya karşı TTK m.21 gereğince 8 günlük yasal sürede itiraz ettiği , davacının sözleşmenin geçerliliğini ve hizmetin verildiğin ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ayrıca davacının kötüniyetli olduğu davacı tarafça ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı talebi reddedilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 59,30 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 114,95 TL harçtan mahsubu ile artan 55,65 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunana Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 870,00 TL ( 750,00 TL BK ücreti, 120,00 TL müzekkere ve tebliğler olmak üzere) yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Kullanılmayarak artan gider/delil avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır