Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1146 E. 2020/660 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1146
KARAR NO:2020/660

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:06/12/2018
KARAR TARİHİ:14/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkili şirketten 10.03.2018 tarihinde 1 adet … marka soğutucu, 1 adet … marka ankastre fırın, 1 adet … marka çamaşır makinası, 1 adet … marka bulaşık makinası satın alındığını, buna ilişkin 7.850,00 TL bedelli fatura düzenlendiğini, yine davalı tarafından 19.08.2018 tarihinde 1 adet … marka cam seramik ocak satın alındığını, buna ilişkin 2.150,00 TL bedelli faturanın düzenlendiğini, davalı şirket tarafından toplam 10,000,00 TL’lik borca karşılık 5-000,00 TL ödeme yapıldığını, geri kalan 5,000,00 TL’nin ödenmediğini, bu doğrultuda icra takibine geçildiğini ancak davalı tarafın takibi durdurduğunu, ihtiyati haciz ve terditli olarak ihtiyati tedbir taleplerinin olduğunu, davalarının kabulü ve davalı borçlunun icra dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûmiyetine, yargılama giderleri ve Avukatlık ücretinin de davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce düzenlenen tensip zaptı ve dava dilekçesi usulüne uygun davalıya tebliğ edilmişse de davalı tarafından mahkememiz dosyasına herhangi bir cevap veya beyan dilekçesi ibraz olunmamıştır.
Dava, taraflar arasındaki ticari iş-ticari ilişki nedeniyle fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 29/05/2019 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
11/07/2019 tarihli raporunda bilirkişi özetle; Davacı taraf Ticari Defterlerinin; 6102 sayılı kanunun 66. Md, 64. Md, ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 220. md. uyarınca usulüne uygun olarak tutulmuş olduftu. 6100 Sayılı Kanunun 222.md uyarınca kendi lehlerine delil olma nlteliftine haiz olduğunu, davalı tarafça, Mahkememizce belirlenen inceleme tarihi ve saatinde herhangi bir defter, bilgi ve belge İbrazında bulunulmamış olması sebebiyle, dava dosyasına mübrez bilgi ve belgeler ile davacı tarafın bilgi, belge ve delil niteliğindeki dokümanları doğrultusunda raporun nihayete ulaştırıldığını, davacı ve davalı taraflarca ticari nitelikteki mal alış-satış ilişkisinin yazılı olarak kayıt altına alınmadığı, yazılı bir sözleşme metninin mevcut olmadığını, davacı tarafın sunmuş olduğu davalı tarafa ait cari hesap ekstresinde yer alan işlemlerin, kendi ticari defter kayıtlarında mevcut olduğu ve şahsi beyanlarını doğruladığı, 2018 yıl sonu bakiyesinin defter kayıtları ile uyuştuğu, iş bu inceleme neticesinde Davacı tarafın 08.01.2019 tarihi sonu itibariyle davalı taraftan 2.000.00 TL aacaklı olduğunu, dava konusunu oluşturan tutarın 5.000,00 TL olduğu ancak dava sürecinde davalı taraf yetkilisi ve avnı tamanda ürünleri teslim alan klsi olarak gözüken dava dışı … isimli kişi tarafından 3 İşlemde olmak üzere toplam 3.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu suretle alacak miktarının 2.000.00 TL”ye düstüğü, davalı tarafın birtakım ödemeler gerçekleştirdiği, bu suretle de taraflar arasındaki ticarî ilişkinin kaydi olarak ispatlandığını, davalı tarafın, yukarıda belirtilen hükümler doğrultusunda (TTK 21/2), “özellikle son ödemeleri akabinde” davacı tarafça keşide edilen faturalardan haberdar olduftu ancak herhangi bir İtirazının mevcut olmadığı, ürünlerin teslimine ilişkin … nolu sevk irsaliyesinde davalı yetkilisi ve ödemeleri gerçekleştiren dava dışı …’ ın adı ile imzasının mevcut olduğunu, davacı tarafa ait BS formlarının incelenmesi neticesinde, Davalı tarafa ait cari hesap ekstresi ile defter kayıtlarında yer alan satış faturalarının 2018 yılı/08. ay BS formlarında beyan edildiğini, işbu sebeplerle, dava dosyasına vaki bilgi ve belgeler ile tüm inceleme ve değerlendirmeler neticesinde davacı tarafın dava tarihi itibariyle kaydi olarak 2.000,00 TL bakiye alacağı talep edebileceğini, davacının itirazın iptaline ilişkin talebinin yerinde olduğunu, mahkememizce ….İcra Müdürlüğü … E.sayılı icra dosyasının talep edildiği ancak rapor tarihi itibari ile İcra Müdürlüğü tarafından dava dosyasına sunulmadığını, davacı taraftan alınan ödeme emri örneğinde tahsil tarihine kadar işleyecek faiz talebinde bulunulduğunun görüldüğü, takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi hesaplanabileceği sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda faiz hesaplaması yapılmadığından 27/01/2020 tarihli ara karar ile faiz hesaplamasının yapılması amacıyla dosyanın ek rapor alınmak üzere dosyanın bilirkişiye sevkine karar verilmiş, 13/02/2020 tarihli ek raporunda bilirkişi özetle; dava konusunu oluşturan tutarın 5.000,00 TL olduğu ancak dava sürecinde davalı taraf yetkilisi ve aynı zamanda ürünleri teslim alan kişi olarak gözüken dava dışı … isimli kişi tarafından 3 İşlemde olmak üzere toplam 3.000.00 TL ödeme yapıldığı, bu suretle alacak miktarının 2.000.00 TL’ve düştüğü, bu doğrultuda davanın 3.000.00 TL’lik kısmının konusuz kaldığını, yapılan hesaplama neticesinde davacının takip talebi ile dava tarihi arasındaki süre için -Takip tarihinden önce 1.000 TL’lik ödeme yapılması sebebiyle- 4.000,00 TL’lik alacağa karşılık 47,01 TL faiz talep edebileceği, dava tarihi akabinde ise davalının 2 farklı işlemde toplam 2.000,00 TL’lik ödeme gerçekleştirdiği, Mali ve Kaydi olarak davacı tarafın rapor tarihi itibariyle 2.000,00 TL’lik bakiye alacağı dava ve talep etmekte haklı olduğu, davacının itirazın iptaline ilişkin talebinin yerinde olduğu, işbu 2.000,00 TL’lik alacağa ilişkin işleyecek faiz talebinin mahkemeniz değerlendirme ve takdirinde olabileceği sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf cari hesaptan alacaklı olduğunu ileri sürmüş, davalı ise cevap dilekçesi sunmayarak bütün hususları inkar etmiş durumdadır.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 5.000,00 Tl asıl alacak, 256,44 TL işlemiş faiz olmak üzere 5.256,44 TL ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %19,50 avans faizi yürütülmek suretiyle tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Davalı kendisine tebliğ edilen dava konusu e-faturalara süresinde itiraz etmemiştir. Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı taraf dosya kapsamında uyuşmazlığa konu ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesinde sunmadığı gibi alınan bilirkişi raporuna karşı da herhangi beyan ve itirazda bulunmamış olup davalı tarafça, davacının alacağını hükümden düşürecek bir belge veya başkaca delil sunulmamıştır.Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Davadışı davalı taraf yetkili tarafından davacıya 3 işlemde toplamda 3.000TL ‘lik ödeme yapılması nedeniyle bakiye 2.000 TL davacı alacağının kaldığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle ek bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiş ve alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE;
Davalının …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına itirazının 2.000,00 TL asıl alacak, 47,01 TL işlemiş faiz için iptali ile takibin asıl alacak üzerinden ve bu miktara takip tarihinden itibaren yasal faiz yıllık %19,5 avans faizi yürütülmek suretiyle takip talebindeki koşullarla devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Kabul edilen asıl alacak yönünden %20’si 400,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
Asıl alacak likit olmadığından şartları oluşmayan icra inkar tazminatının reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 139,83 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 63,49 TL harcın mahsubu ile eksik 76,34 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.047,01 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından dava açılırken yapılan 104,59 TL ( 63,49 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH) toplam harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan 870,80 TL ( 700,00 TL BK, 170,80 TL müzekkere ve tebliğler ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 790,00 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır