Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1138 E. 2020/770 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1138
KARAR NO:2020/770

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:04/12/2018
KARAR TARİHİ:11/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu şirketin, davacı şirketten çeşitli tarih ve miktarda satın aidığı malların bedelini yapılan tüm uyarılara rağmen ödemediği için icra takibi yapıldığını, davalınm haksız olarak itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, takip konusu alacağın faturaya dayalı olduğunu, ayrıca ticari defter ve kayıtlarla da alacağın sabit olduğunu, taraflar arasında bir sözleşme bulunmadığını ve bu nedenle TTK’nın 1530/7 maddesi gereğince TCMB tarafından ilan edilen yıllık %10,75 oranında faiz talep edildiğini, davalı borçlunun faize itirazının da haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, borçlunun faturaya dayalı ve likit olan borcuna itirazı açıkça haksız ve kötü niyetli olup %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline, yargılama giderlerinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce düzenlenen tensip zaptı ve dava dilekçesi davalıya usulüne uygun tebliğ edilmişse de davalı tarafından mahkememiz dosyasına herhangi bir beyan veya cevap dilekçesi ibraz olunmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki mal alım – satım ticari ilişkisi nedeniyle düzenlenen fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava, İİK 67 Mad.’sine dayalı olup davalının hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. Davacı taraf, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında 20.203,61 TL asıl alacak, 1.547,90 işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.751,51 TL’ye takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %10,75 oranında faiz ile birlikte tahsili istemli ilamsız icra takibi yaptığı ve fakat davalının İİK 66 Mad.’si uyarınca itiraz ederek takibi durdurduğu saptanmıştır. Ayrıca itirazın iptali davasında İİK 67. Mad.’sinde belirtilen ve hak düşürücü nitelikte olan 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 29/01/2019 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
13/03/2020 tarihli raporunda bilirkişi özetle; taraflar arasında 03.12.2014 tarihinde başlayan ve 31.01.2018 tarihinde sonlanan bir cari hesap ilişkisinin olduğu, cari hesap ilişkisi taraflardan sadece bir tanesinin fatura kesmesinden ibaret olmayıp, diğer tarafında ödeme yapmasıyla anlam kazandığı, cari hesap ilişkisinin süregelen bir ilişki olduğu, davacının takip başlattığı 20.203,61 TL’lik alacak bakiyesi, belirli faturaların toplamı olmayıp, bir cari hesabın kalan bakiyesi şeklinde olduğu, davacı lehine delil olma niteliğinde olan davacı defterlerinde, davalı tarafın davacı tarafa 20.203,61 TL borçlu olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Mahkememiz 29/01/2020 tarihli ara kararı ile davalıya bilirkişi incelemesine esas olmak üzere uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmek üzere 2 hafta süre verilmişse de davalı tarafından herhangi bir ibrazda veya beyanda bulunulmamış, aynı tarihli ara karar ile ayrıca dosyanın faiz hesabının yapılması için ek rapor alınmak üzere bilirkişiye tevdine karar verilmiştir.
29/05/2019 havale tarihli ek raporunda bilirkişi kök rapordaki görüşlerine ek olarak, davacının alacağına; takibe kadar hesaplanan faizin 1.155,76 TL, dava tarihine kadar hesaplanan faizin 1.529,39 TL olarak hesaplandığını beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf cari hesaptan alacaklı olduğunu ileri sürmüş, davalı ise cevap dilekçesi sunmayarak bütün hususları inkar etmiş durumdadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş
sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Davalı kendisine tebliğ edilen dava konusu faturalara süresinde itiraz etmemiştir. Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı tarafa HMK m.222 ihtaratlı olarak defterleri sunması yönünden süre verilerek ek rapor aldırılması konusunda tebligat yapılmasına rağmen dosya kapsamında uyuşmazlığa konu ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesinde sunmadığı gibi alınan bilirkişi raporlarına karşı da herhangi beyan ve itirazda bulunmamış olup davalı tarafça, davacının alacağını hükümden düşürecek bir belge veya başkaca delil sunulmamıştır.Davalı bilirkişi inceleme günü uyuşmazlık dönemine ait ticari defter ve kayıtlarını sunması için HMK m.222 ihtaratlı tebliğ yapıldığı, defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle davacının davasının kabulüne karar verilmiş ve alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile bu miktar yönünden takibin 20.203,61 TL asıl alacak ve 1.155,76 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.359,37 TL üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,75 avans faizi işletilmesine,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 4.052,72 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 1.471,35 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 262,71 TL harcın mahsubu ile eksik 1.208,64 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından dava açılırken yapılan 303,81 TL ( 262,71 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH) toplam harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan 860,90 TL ( 700,00 TL BK, 160,90 TL müzekkere ve tebliğler ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 852,50 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/11/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır