Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/861 Esas
KARAR NO : 2018/1380 Karar
DAVA : Tasarrufun İptali
DAVA TARİHİ: 25/09/2018
KARAR TARİHİ: 21/12/2018
Mahkememizde görülen tasarrufun iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Müvekkilinin, davalı-takip borçlusu …’a mal satışı yaptığını, Mal satışı karşılığında. … tarafından 07.08.2009 keşide tarihli, … çek nolu 11,350,00 TL bedelli çeki devir, temlik ve ciro ettiğini, Çekin muhatap bankaya ibrazında karşılıksız çıktığını, Müvekkilnin, alacağının tahsili amacıyla İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı kararı ile ihtiyati haciz kararı aldığını ve İstanbul… İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile davalı-borçlu … İle dava dışı borçlular… A.Ş. ve … Şti. aleyhine icra takibi başlattığını, davalı … adına kayıtlı olan taşınmazlar üzerine haciz konulması için yazı yazıldığını, … Tapu Sicil Müdürlüğünce verilen cevabi yazıda; Borçlu … adına kayıtlı gayrimenkullerin (yukarıda nitelikleri belirtilmiş olan) devredildiğinin öğrenildiğini, İcra dosyasındaki belgeler, menkul haciz tutanakları ve Tapu cevaplarının İİK’nın 105. Maddesi uyarınca geçici aciz vesikası hükmünde olduğunu, müvekkili şirket alacağının tahsili için işlemlerin yapıldığını, Haczedilen menkul malların müvekkil şirket alacağını karşılamadığını, Taşınmazların devredildiğinin öğrenilmesi üzerine, yasal bir hak olan tasarrufun iptali davasının iş bu dosya ile ikame edildiğini, mallarını oldukça düşük miktarlarda ve yakın tarihlerde devreden, kısacası alacaklıya zarar verme kastıyla hareket eden borçlusuna karşı, alacaklının tasarrufun iptali davası açma zorunluluğu doğduğunu, İstanbul İli, … Mahallesi, 1263 ada, 93 parsel sayılı ahşap ev niteliğindeki taşınmaz üzerindeki ipotek ve hacizlerle birlikte 35.000 YTL bedelle, … Mah. 1300 ada, 59 parselde kayıtlı, 11 bağımsız bölüm numaralı taşınmaz 300.000 YTL bedelle davalı takip borçlusu tarafça satıldığını, taşınmazların emsal değerlerinin altında düşük fiyatlara satıldığını, taşınmazların değerinin çok altında bedellerle satılmasının İİK madde 278 gereğince iptale tabi olduğunun Yargıtay kararları ile de sabit olduğunu, Beşiktaş tapu sicil müdürlüğünden gelen cevapta taşınmazlardan birinin 17.10.2008 tarihinde, bir diğerinin de 06.07.2009 tarihinde diğer davalılara devredildiğinin öğrenildiğini, müvekkilin takip tarihinin 26.08.2009 olduğunu, takip tarihinden çok kısa bir süre önce bu taşınmazların devredilmiş olmasının açıkça alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla devir işlemlerinin gerçekleştirdiğini gösterdiğini, davalı borçlu tarafından yapılan devir işlemlerinin muvazaalı olduğunu, müvekkili şirketin halen alacağını tahsil edemediğini ve davalı borçlunun tasarrufları neticesinde alacağın tahsilinin imkansız hale geldiğini belirterek dava konusu taşınmazların dava süresince yeniden el değiştirmesi ve bu şekilde dava sonucunda davacı lehine çıkabilecek bir kararın işlerliğinin kalmaması olasılıklarına karşı dava konusu taşınmazlar hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, 17.10.2008 tarihinde diğer davalılardan … oğlu …’e devredilen İstanbul İli, … Mahallesi, 1263 ada, 98 parsel saydı ahşap ev niteliğindeki taşınmaz ve 06.07.2009 tarihinde diğer davalılardan … Oğlu … ‘a devredilen… Malı., 1300 ada, 59 parselde kayıtlı, 11 bağımsız bölüm numaralı taşınmazların alacaklıdan mal kaçırma amacı ile yapılan ve İİK 277. Maddesi ve devamı maddeler gereği batıl olan satış tasarruflarının alacaklı müvekkil şirket yönünden iptaline ve İİK 283. Maddesi uyarınca, alacaklı şirkete davaya konu taşınmazlar üzerinde; İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğümün … Esas, Kocaeli … İcra Müdürlüğümün … Esas ve Kartal … İcra Müdürlüğümün… Esas sayılı dosyalarından cebri icra yolu ile yasal faizi ile birlikte hakkını alma yetkisi verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Davaya Cevap Dilekçesinde Özetle; İş bu davanın açılması için gerekli ön şartlardan biri olan “tasarruf işleminin borcun doğumundan sonra yarılmış olması” şartının gerçekleşmediğini, Yargıtay İçtihatlarına göre dava konusu tasarruf işleminin, borcun doğumundan sonra yapılmış olması gerektiğini. somut olayda, davanın esasının dayandırıldığı takip işlemine konu çekin keşide tarihi davacı taraf dilekçesinde 07.08.2009 olarak belirtilmiş olup, dava konusu tasarrufların tarihinin ise 17.10.2008 ve 06.07.2009 tarihinde yapıldığını, davacı tarafın tasarruf işlemine konu taşınmazların borcun doğumundan sonra gerçekleştiği iddiasının ispat edilmesi gerektiğini, YHGK bir kararında davalarının ön koşulu alacaklının borçlu aleyhine yaptığı icra takibinin semeresiz kalması ve bunun ispatlanması gerektiğini, iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olmasının da diğer bir koşul olduğunu, (YHGK 2002/15-849, 2002/861, 30.10.2002 tarihli karar). Müvekkilinin iddia edildiği gibi “mal kaçırma amacı” olmadığını ve taşınmazların satışının muvazaalı işlem olmadığını, müvekkilin davacı … şirketi ile evvelden beri çalışmakta olduğunu ve tasarruf işlemi öncesinde ve sonrasında yüklü miktarlarda ödemeler yaptığını, müvekkilin yetkilisi olduğu Paylaşım Boya ile davacı … şirketi arasındaki cari hesap hareketleri incelendiğinde tasarruf İşleminden sonra yüklü miktarlarda davacı şirkete ödeme yapıldığının görüleceğini, Müvekkilinin taşınmazları yine borçlu olduğu ve hakkında icra takibi yapılmış olan alacaklılara borcun tasfiyesi işlemleri çerçevesinde devir ettiğini, taşınmazlardan birinin diğer davalı …’ın sahibi olduğu şirketin müvekkili şirketinden olan alacağı sebebiyle Şişli … İcra Müdürlüğünün… E. sayılı dosyası ile başlatılan takipte devir edildiğini, diğer taşınmazın ise yine müvekkile ait borçlu şirket olan Paylaşım Boya’nın diğer davalı …’in sahibi olduğu…Teks’e olan cari hesap borcunun ödenmesi amacıyla devir edildiğini, müvekkilin borçlarını ödemek niyetiyle dava konusu taşınmazları alacaklılarına borca karşılık devir ettiğinden taşınmazların devir işlemlerinin muvazaalı olduğunun kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın davasına dayanak yaptığı icra takiplerinin çoğunun (…Şti.) diğer takip borçluları tarafından haricen kapatıldığını, haricen davacı asile ödenen iş bu takiplerden dolayı huzurdaki davanın açılmış olmasının davacının kötü niyetli olduğunu ortaya koyduğunu belirterek haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ile yargılama masrafı ve ücreti vekaletin karşı taraf üstünde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Cevap Dilekçesinde Özetle; Diğer davalı …’dan şahsi alacağı karşılığında 57 m2 lik davalı …’a ait harap halde binanın satın alındığını, söz konusu binanın inşaat izninin alınamadığını, ayrıca Davalı …’un büyük hissedarı olduğu …A.Ş.’nin ortağı olduğu … Şti’ye de 172.000,00-TL borçlu olduğundan davacının iddialarının geçerli olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer Dahili-Davalı … Vekili Davaya Cevap Dilekçesinde Özetle; Müvekkilinin davaya konu taşınmazı 20.05.2010 tarihinde davalı …’dan satın aldığını, diğer davalıları tanımadığı gibi …’ı da dava konusu taşınmazın satın alınması esnasında tanıdığını, müvekkilinin taşınmazı satın alan iyi niyetli 3. Kişi olduğunu, dava konusu taşınmazı 860.000,00 TL’sine satın alarak tapu kaydında … Bankasının lehine ipotek ve …ve başka bir şahsa ait hacizlerin bulunduğunu, Müvekkilinin 860.000,00 TL bedeli davalı …’a 560.000,00 TL, 160.000,00 TL, 50.000,00 TL ve 40.000,00 TL’lik bloke çekler ve satışta hazır bulunan Albaraka Türk yetkilisine verilen 50.000,00 TL’lik çekler ile yaptığını belirterek müvekkil adına açılan kısım ile ilgili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin …Esas, …Karar Sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … Esas, …Karar sayılı ilamıyla mahkememiz kararı bozulmuş ve dava mahkememizin 2018/861 Esas numarasına kaydedilmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Bir Bütün Olarak Değerlendirildiğinde;
Dava; Tasarrufun İptali davası niteliğindedir.
Yargıtay bozma ilamı sonrası yapılan yargılamada davacı tarafça 14/11/2018 tarihli dilekçe sunulmuş ve davalı … ile 02.11.2018 tarihinde protokol imzalandığını, protokol gereğince sulh olunduğunu, alacaklarını haricen tahsil ettiklerini, 02.11.2018 tarihli protokol gereğince sulhün onanmasını, protokol dikkate alınarak bu sulh sözleşmesine göre karar verilmesini, protokolün 4. Maddesinde belirlenen yargılama giderleri, harçlar ve vekalet ücretleri hususundaki anlaşmanın kararda açıkça belirtilmesini beyan etmiş ve dilekçe ekine sulh protokolünü eklemiştir.
6100 Sayılı HMK’nın “Sulhun etkisi” başlıklı 315. Maddesi “(1) Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmünü düzenlemiştir. Taraflar arasındaki protokol incelendiğinde tarafların sulhün onanması yönünde mahkemeye beyan sunacaklarına dair bir anlaşmaya varmadıkları, protokolün 4. Maddesinde açıkça “davanın konusuz kaldığına dair beyan…” verileceğinin belirtildiği, davalı tarafın sulh protokolüne göre karar verilmesi yönünde bir talebinin de olmadığı anlaşılmakla davacı tarafın Sulhün onanması yönündeki talebi kabul edilmemiş ancak tarafların sulh olduğu, bu suretle davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla, ibraz olunan 02/11/2018 tarihli protokol doğrultusunda konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Her ne kadar hüküm kısmında İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verilmişse de kararın Temyiz kanun yoluna tabi olduğu anlaşılmış olup, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturmamak adına hüküm kısmında kanun yoluna başvuru bölümü düzeltilmemiş, bu husus gerekçe bölümünde belirtilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Taraflar sulh olduğundan ve davalı tarafça sulhün onaylanması yönünde herhangi bir beyanda bulunulmadığından ve sulh protokolünde konusuz kalmaya yönelik beyanda bulunulacağı hususu değerlendirildiğinde davanın konusuz kalmış olduğu anlaşılmakla, KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90-TL’nin peşin alınan 168,55-TL den mahsubu ile bakiye 132,65-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Taraflar arasında düzenlenen 02/11/2018 tarihli protokolün 4. Maddesi gereğince Davalı … tarafından davacı …A.Ş. vekili için davacı alacaklıya 2.000,00-TL vekalet ücreti ve 500,00-TL masraf olmak üzere toplam 2.500,00-TL ödeme yapmasına, tarafların bu dava ile ilgili başkaca herhangi bir vekalet ücreti, harç, masraf talebinin bulunmadığının tespitine,
4-Dahili Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince hesaplanan 2.180,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu dahili davalıya verilmesine, taraflar arasında düzenlenen 02/11/2018 tarihli protokolün 4. Maddesi gereğince bu tutarın davalı … tarafından ödeneceği hususunun tespitine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair,Davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …