Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1116 E. 2021/288 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1116
KARAR NO:2021/288

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:28/11/2018
KARAR TARİHİ:31/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, dava dışı … Sanayi A.Ş.’ye ait emtiayı sigortaladıklarını, söz konusu emtianın davalı … Ltd. Şti. tarafından taşındığını, emtianın 23.11.2017 tarihinde dava dışı … Sanayi A.Ş.’ye ait antrepoya getirildiğini ve burada hasarlı olduğunun tespit edildiğini, meydana gelen hasar nedeniyle kendi sigortalıları dava dışı … Sanayi A.Ş.’ye 4.012,0 TL ödeme yaptıklarını, yaptıkları sigorta tazminatı ödemesi nedeniyle 6102 sayılı TTK m. 1472’ye göre kendi sigortalılarına halef olduklarını, hasardan taşımayı yapan davalı şirketin sorumlu olduğunu, sigorta tazminatının taraflarına ödenmesi için davalı şirkete karşı …. İcra Dairesinin …sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, davalı şirketin icra takibine itiraz etmesi nedeniyle de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.

DAVALILARIN TALEBİ:

Davalı … Ltd. Şti. vekili verdiği cevap dilekçesinde, öncelikle zamanaşımı definde bulunmuştur. Davanın esasına ilişkin olarak da hasarın taşıma sırasında kendi kusurlarından değil emtianın istiflenmesindeki hatadan kaynaklandığını, bundan da kendilerinin sorumlu olmadığını, bu nedenle de meydana gelen zarardan sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:

Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1472 göre sigorta şirketinin halefiyet yoluyla ödenmiş sigorta tazminatı alacağı davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Davacı taraf, sigorta poliçesini, abonman sigorta sözleşmesini, taşınan emtiaya ilişkin fatura ve sevk irsaliyesini, navlun faturasını, ekspertiz raporunu, ödeme dekontunu, tanık beyanlarını, yemin delilini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Davalı taraf, sigorta poliçesini, taşıma senedini, zeyilnameyi, ticari defterlerini, tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1472 göre sigorta şirketinin halefiyet yoluyla ödenmiş sigorta tazminatı alacağı davasıdır.

Davalı taraf zamanaşımı defini ileri sürmüştür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1472’ye göre; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” Davacı … şirketi yapmış olduğu ödemelerle kendi sigortalısına halef olmuş ve yapmış olduğu ödemeyi, meydana gelen hasardan sorumlu olan şirketten isteme hakkına sahip olmuştur. Dolayısıyla kendi sigortalısının talep haklarına sahip olmuştur. Bu durumda davacı … şirketinin bağlı olacağı zamanaşımı süresi de 6102 sayılı TTK m. 1482’de düzenlenen sigortacıya yöneltilecek zamanaşımı süresine bağlı olup bu süre TTK m. 1482’de on yıl olarak düzenlenmiştir. On yıllık zamanaşımı süresinin de dolmadığı anlaşılmakla davalının zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.

Davacı … şirketi kendi sigortalısına yaptığı ödemenin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472’inci maddesine göre halefiyet yoluyla tarafına ödenmesine karar verilmesini talep etmektedir. Bu maddeye göre davacı taraf öncelikle kendi sigortalısına yaptığı ödemeleri ispatlamalıdır. Davacı … şirketi sigortalamış olduğu emtianın taşıma esnasında zarar görmesi üzerine kendi sigortalısına sigorta tazminatı ödediğini dosyaya sunduğu ödeme makbuzları ile ispatlamaktadır.

Dosyaya sunulan sigorta poliçesinin incelenmesi sonucunda davacı tarafın kendi sigortalısı ile aralarında yapılmış geçerli bir sigorta poliçesi olduğu da görülmektedir.

Sigorta şirketinin kendi sigortalısının haklarına halef olabilmesi için gerçekleşen zarardan dolayı kendi sigortalısının sorumlulara karşı tazminat davası açma hakkına da sahip olması gerekmektedir. Bu sebeple davalı şirketin 6098 sayılı TBK m. 49’a göre kusur sorumluluğunun doğmuş olması gerekmektedir. Davalı şirketin sigortalayanı … A.Ş.’ye yazı yazılarak olayla ilgili hasar dosyasının gönderilmesi istenilmiştir.

Dosya içerisine alınan hasar dosyasında emtianın taşımasını yapan araç sürücüsü dava dışı …’ın kendi el yazısı ile havanın yağışlı olması nedeniyle ana yolda yol çalışması olduğunu bu nedenle tali yola girdiğini, yolda çok fazla çukur olduğunu, bu yüzden araçta sarsılmalar olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla emtianın taşımasını yapan aracın sürücüsünün kendi beyanından anlaşıldığı üzere meydana gelen hasarın meydana gelmesinde aracın ana yoldan ayrılarak tali yolda giderken sarsılmasının da etkili olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle meydana gelen olayda davacı … şirketinin sigortaladığı dava dışı … Sanayi A.Ş.’ye ait emtia zarar görmüş dolayısıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 49’a göre dava dışı … Sanayi A.Ş.’nin zarara sebebiyet veren davalıya karşı haksız fiil sorumluluğu nedeniyle tazminat davası açma hakkı doğmuştur. Davacı … şirketi 6102 sayılı TTK m. 1472’ye göre halefiyet yoluyla bu dava hakkını kullanma hakkına sahiptir.

Davacı … şirketinin ödediği sigorta tazminatını hasar sorumlularından halefiyet yoluyla isteyebilmesi için ödediği tazminat miktarının meydana gelen hasar miktarı ile uyumlu olması gerekmektedir. Bu nedenle 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre dava konusu olayda zarar gören emtiada meydana gelen zarar miktarının ne kadar olduğunun tespiti için dosya zarar gören emtianın makine parçaları olması nedeniyle makine mühendisi bilirkişiye verilmiştir. Hazırlanan 06.01.2020 tarihli raporda hasarlandığı belirtilen malzemelerden sadece motor kontrol ünitesinin fotoğrafının bu parçanın durumuna ilişkin fikir oluşturmaya izin verecek nitelikte olduğu, diğer parçaların durumunun değerlendirmeye olanak verecek nitelikte dosya içinde fotoğraf bulunmadığı, pinleri hasarlı olan motor kontrol ünitesinin kullanılabilecek durumda olmadığı ve fiyatının da 543,40 € olduğu dava tarihi itibariyle de bunun değerinin 3.224,54 TL olduğu tespit edilmiştir.

Bilirkişi raporu ile yapılan tespit davacı … şirketinin talebi ile uyuşmamaktadır. Hazırlanan bilirkişi raporunda hasarlanan emtianın SDR değerinin tespit edilmediği ve sovtaj değeri varsa düşümünün yapılmadığı anlaşıldığından dosya makine mühendisi bilirkişi ile CMR ve nakliye uzmanı bilirkişiye verilerek rapor hazırlanması istenilmiştir.

Hazırlanan 05.01.2021 tarihli raporda taşınan yükün ambalajının açık, yırtık ve ezik olmasının taşıma sürecinde olağan koşullarda meydana gelmesinin mümkün olmadığı, bu tür yırtılma, ezilme ve açıkların taşıma sürecinde taşıyıcının yükü gereği gibi gözetmediğini gösterdiği tespit edilmiş, SDR hesabının tazminat miktarından çok olacağı gerekçesiyle SDR hesabı yapılmamış, sovtaj değeri de tespit edilmemiştir. Bu nedenle ek rapor için dosya tekrar bilirkişilere verilmiştir.

Hazırlanan 30.01.2021 tarihli ikinci ek raporda hasarlanan emtianın tekrar kullanılmasının mümkün olmaması nedeniyle sovtaj değerinin bulunmadığı, zararın 13.384,18 SDR üst limit tutarında olduğu, bu miktarın da davacının talebinin çok üzerinde olduğu tespit edilmiştir.

6102 sayılı TTK m. 875/I’e göre; “Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” Bu madde kapsamında davalı şirketin tazminat sorumluluğu bulunmaktadır.

6102 sayılı TTK m. 876’ya göre; “Zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur.” Bu madde kapsamında taşıcı olan davalı şirkete getirilen kurtuluş kanıtı getirme yükümlülüğü kapsamında davalı şirket hasarın meydana gelmesinde en yüksek özeni göstermesine karşın sonuçlarını önleyemeyeceğine ilişkin bir delili dosyaya sunamamıştır. Hasar taşımayı yapan aracın ana yoldan çıkarak taşımaya uygun olmayan tali yola girmesi ve bu yolda taşıma esnasında meydana gelen sarsıntıdan meydana gelmiştir. Dolayısıyla davalı şirket taşıma için seçtiği güzergahın şirketin araçlarının bu tür taşıma faaliyetine uygun olup olmadığını araştırmak konusunda gerekli özeni göstermiş değildir.

Taşıyıcının kurtuluş kanıtına ilişkin özel durumları düzenleyen 6102 sayılı TTK m. 878/I’e göre; “Zıya, hasar veya teslimdeki gecikme, aşağıdaki hâllerden birine bağlanabiliyorsa taşıyıcı sorumluluktan kurtulur: a) Sözleşme veya teamüle uygun olarak üstü açık bir aracın kullanılmış olması yahut güverteye yükleme yapılması. b) Gönderen tarafından yapılan yetersiz ambalajlama. c) Eşyanın gönderen veya gönderilen tarafından işleme tabi tutulması, yüklenmesi veya boşaltılması. d) Eşyanın; özellikle kırılma, paslanma, bozulma, kuruma, sızma, olağan fire yoluyla kolayca zarar görmesine yol açan doğal niteliği. e) Taşınacak paketlerin gönderen tarafından yetersiz etiketlenmesi. f) Canlı hayvan taşıması.” düzenlemesi getirilmiştir. Dava konusu olayda hasarın meydana gelme nedenlerinden biri taşınan emtianın taşıma yapılan aracın zemini bozuk yola girmesidir. Bu nedenle davalı şirketin bu madde kapsamında da tazminat sorumluluğundan kurtulması mümkün değildir.

Hazırlanan bilirkişi raporlarında ise taşınan yükün ambalajının açık, yırtık ve ezik olmasının taşıma sürecinde olağan koşullarda meydana gelmesinin mümkün olmadığı, bu tür yırtılma, ezilme ve açıkların taşıma sürecinde taşıyıcının yükü gereği gibi gözetmediğini gösterdiği tespit edilmiş, olup her iki durum birlikte değerlendirildiğinde zararın oluşumunda taşıyıcının kusurunun bulunduğu anlaşılmaktadır.

Bu gerekçelerle davalı şirketin hazırlanan 30.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen tazminat miktarından sorumlu olduğu kabul edilerek 3.224,54 TL asıl alacak üzerinden aşağıdaki gibi davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur.

Davacı … şirketi tazminat ödemesini kendi sigortalısına yaptıktan sonra davalı şirkete halefiyet yoluyla başvurmadan doğrudan icra takibi yapma yoluna gitmiştir. 6102 sayılı TTK m. 1472’ye göre davacı … şirketi kendi sigortalısına tazminat ödemesini yapması ile davalı şirkete karşı tazminat alacağı muaccel hale gelmiştir. 6098 sayılı TBK m. 117’ye göre; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” Yani borcun muaccel olması borçlunun temerrüde düştüğü anlamına gelmemektedir. Bu nedenle davalı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 117’ye göre davacının kendi sigortalısına ödeme yapması ile temerrüte düşmüş olmasına karşılık takip talebinde faiz talep etmemiştir. Bu nedenle faiz başlangıç tarihi de icra takip tarihidir.

Davacının sigortalısı ile davalı arasında 6102 sayılı TTK hükümlerine göre ticari taşımacılık ilişkisi bulunduğundan ve davacı da kendi sigortalısının haklarına halef olduğundan davacının ticari faiz talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacının talep ettiği tazminat miktarı yargılama sonucu belirlenir hale gelecek nitelikte olduğundan likit olmadığı kabul edilerek icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

Davacının talep edebileceği miktardan daha fazla icra takibi başlatmasında ağır kusurunun ya da kötüniyetinin varlığı kanıtlanmadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 3.224,54-TL üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren aynı koşullarda devamına,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
4-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 220,27-TL nispi karar harcının peşin alınan 48,46-TL harçtan mahsubu ile eksik 171,81-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
6-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 2.400,00-TL ( 2.250,00-TL BK ücreti, 150,00-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 1.928,94-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 89,56-TL ( 35,90-TL BH, 48,46-TL PH, 5,20-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.224,54-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
9-Davalı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 84,00-TL ( tebliğler ve posta) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren 16,49-TL’nin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 787,46-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
11-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/03/2021

Katip …

Hakim …