Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1075 E. 2021/955 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1075 Esas
KARAR NO:2021/955

DAVA:Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ:12/09/2012
KARAR TARİHİ:25/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … SAN VE TİC. LMT ŞTİ.’nin çoğunluk hiiselerine sahip olduğunu, şirketin iki ortağı bulunduğunu, diğer ortak …’un hisseleri devir aldıktan sonra 50 yıllığına şirket müdürü olarak atandığını, söz konusu devir ve atamanın 30.03.2012 tarihli 8038 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, şirket ortağı ve Müdürü olan …’un şirketin borçlarının ödenmesi ve müvekkilinin şirkette aktif bir görevde bulunarak şirkette çalışması sözünü vererek müdür seçildiğini, ancak şirketin hisselerini aldıktan ve müdür olarak atandıktan sonra müvekkilini şirketten uzaklaştırmak için her şeyi yaptığını, müvekkilinin şirkette çalışmasını engelledikten sonra müvekkilinin şirketteki etkisini ve hisse payını azaltmak için şirket defter ve kayıtlarında oynamalar yaptığını, gelen meblağları kendi şahsi hesaplarına aktardığını, şirket borçlarını ödemediğini şirketi bakkal gibi yönettiğini belirterek davanın kabulü ile şirket Müdürünün yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasını, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının yasal düzenlemelere aykırı beyan ve iddialarda bulunduğu, davacı tarafın dava dilekçesinde müvekkilinin şirkete müdür tayin edilmesinin ve seçilmesinin şarta bağlanmış olduğu yönündeki beyanlarının gerçek olmadığı, davacının iddialarını HMK’nın belirlediği şekil ve usulde ispat etmek zorunda olduğunu, şirketin borçlarının ödenmesinin şirketin ticari faaliyetlerini sürdürmesi için zorunluluk olduğunu, davacı tarafın şirkette aktif çalışma hayatında olmasının şirket için yarar değil zarar getirdiğini geçmiş deneyimlerinden anlaşıldığını, davacının şirketin içini boşalttığını, şirkete almadığı mal ve hizmet faturaları ve bono üzerine geçmiş tarih koymak sureti ile şirketi borçlandırdığı, icra ve dava dosyalarının celbi halinde bu durumun ortaya çıkacağını, şirketin hisse yapısının 14.03.2012 tarihinde değiştiği, davacının bir kısım hissesini ve … ile Sevinç Çakmaklıoğlu’nun tüm hissesini …’a 14.03.2012 tarihinde devrederek şirketin hisse yapısının yeni şeklini aldığını, şirket merkezinde gerçekleştirilen ortaklar kurulu toplantısında …’a yapılan hisse devirlerinin kabulü ile devirlerin pay defterine işlenmesine karar verildiği ve şirket müdürlüğüne …’un seçildiği, iş bu kararların 30.03.2012 tarih ve 8038 sayılı sicil gazetesinde yayımlandığı, davacı yanın hisselerin azaltıldığı iddialarının ve diğer iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkekemizce verilen ara kararı gereğince dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup dosyaya sunulan bilirkişi kök ve ek raporunda; Dava dosyası ile … San, ve Tic. Ltd. Şti.’nin 2012 yılına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede;
a) Davacı tarafça, şirket ortağı olan davalı …’un şirkete müdür olarak atanmasından sonra defter ve kayıtlarda oynamalar yapılarak davacının hisse payını azalttığını gelen meblağları şahsi hesaplarına aktardığı, şirket borçlarını ödemediğine yönelik iddialarını ispata yönelik belge sunulmadığını,
b) Şirkete ait ticari defter ve kayıtları ile sicil kayıtlarına göre; Davalı … un şirkete müdür atandığı tarihten dava tarihine kadar olan dönemde, hissedevri, sermaye arttırım sermaye azaltımı yada benzeri bir şekilde davacı …’nun şirketteki hisse payının azaltılmadığı,
c) İncelenen şirket kayıtlarına göre; davalı … un şirkete müdür atandığı tarihten dava tarihine kadar olan dönemde, şirketten ödünç, borç ya da herhangi bir nam altında para çekmediği aksine şirkete borç para vererek kaynak yarattığı ve şirketten alacaklı olduğu, ayrıca şirket borçlarının da azalmış olduğu,
d) Davalı … un şirkete müdür atandığı tarihten dava tarihine kadar olan dönemde kadar olan dönemde, şirketin yasal defterlerinin tamamının tutulmuş olduğu, şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine vergi beyannamelerinin tamamının verildiği, verilen beyannamelerin defter kayıtlan ile örtüştüğü, şirket kayıtlarında oynama yapıldığında dair herhangi bir veriye rastlanılmadığı belirtilmiştir.
Dava; Davalı şirket müdürünün yönetim ve temsil hakkının TTK’nun 630. Maddesine göre geri alınması ve sınırlandırılması talebine ilişkindir.
Dosyada toplanan tüm deliller talep, cevap, bilirkişi raporu ve Mahkememizin kabulüne göre; Davacı taraf TTK’nun 630/2. Maddesi gereğince davalı şirket müdürü …’un yönetim ve temsil yetkisinin geri alınması talebinde bulunduğu, TTK’nun 630/2. Maddesine göre ” Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” hükmünün yer aldığı, Maddenin ikinci fıkrasına göre, şirket ortakları haklı nedenlerin varlığı halinde, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilecekleri, Maddenin 2. Fıkrasında, birinci fıkraya göre, daha geniş bir çerçevede, müdür dahil tüm yöneticiler hakkında yeni bir düzenleme öngörülmüş olduğu, davaya bakma görevinin şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Mahkemenin yetkili ve görevli olduğu, davacı tarafın iddiasına göre davalı şirket ortağı ve müdürü …’un şirketteki hisse payını azaltma amacıyla şirket defter ve kayıtlarında oynamalar yaptığının ileri sürüldüğü kanıt yükü üzerinde olan davacının bunu kanıtlar bir delil ortaya koyamadığı bilirkişi raporuna göre şirketteki hisse devirlerinin usulüne uygun olarak yapılmış olduğunun belirlendiği TTK’ya göre pay devrinin geçerli olabilmesi için yazılı devir sözleşmesinin yapılması gerektiği bu sözleşmenin noterden onaylanması ve ortaklar genel kurulunun pay devrine onay vermesinin gerektiği, dolayısıyla şirket ortağı olan davacının kendi onayı dışında pay devri yapılarak hisse azaltımının mümkün bulunmadığı, davalı …’un şirket müdürü olarak atandığı tarihten dava tarihine kadar olan dönemde davacının şirketteki hisse payının oranının azaltıldığı yönünde herhangi bir bulguya rastlanılmadığı, davacı tarafın ” Şirket ortağı ve müdürlünün şirket hesaplarında oynamalar yaptığı, gelen meblağları kendi hesaplarına aktardığı ve şirket borçlarını ödemediği ” iddiası ile ilgili olarak yapılan değerlendirmede davacı tarafın genel olarak iddiasını kanıtlar bil belgeyi ortaya koyamadığı, şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan incelemede davalının müdür olarak atandığı tarihten dava tarihine kadar olan tarihte şirketin borçlarında azalma meydana geldiği şirketten ödünç borç veya herhangi bir nam altında kendi adına para çekmediğinin bilirkişi tarafından belirlendiği, davacı yanın ” Şirket ortağının şirketi gereği gibi yönetmediği ” iddiası ile ilgili olarak davalı şirket müdürünün atandığı döneme ilişkin yasal defterlerin tamamının tutulduğu, şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine vermekle yükümlü olduğu, vergi beyannamelerinin tamamının verilmiş olduğu, verilen beyannamelerin defter kayıtları ile örtüştüğünün belirlendiği, davacı vekilince kök rapora itiraz üzerine itirazların değerlendirilmesi için aldırılan ek rapora göre de davalının müdür olarak görev yaptığı dönemde şirketin toplam borçlarında azalma olduğu şirketin daha önceden taksitlendirilen vergi borçlarının ödendiği, SGK’ya olan borçların büyük bir kısmının davalının müdür olarak seçildiği tarihten önceki dönemlere olduğunun belirtildiği, kanıt yükü üzerinde olan davacı tarafın haklı neden olgusunu kanıtlar bir delil ortaya koyamaması nedeniyle açılan davanın reddine karar verilmiş, mahkememiz kararı davacı vekili tarafından Temyiz edilmiş; Yargıtay 11.HD’nin 2015/8670 esas – 2016/3461 karar ve 30/03/2016 tarihli kararı ile ” Somut olayda mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporu doğrultusunda, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı tarafından şirketin banka hesaplarından çekilen paraların şirkete aktarılmadığı, şirketin kamu idarelerine ve şahıslara olan borçlarının ödenmediği, ödenmeyen bu borçların tahsili amacıyla şirketin birçok icra takibine maruz kaldığı, davalının şirketteki hissesinin şahsi borcu sebebiyle haczedildiği yönündeki davacı iddiaları değerlendirilmemiş, bu iddiaların ispatına yönelik davacı tarafça sunulan deliller toplanmamış, icra dosyaları değerlendirilmemiş, ayrıca şirketin sadece 2012 yılına ait ticari defterleri üzerinde inceleme yapılması ile yetinilmiştir. Bu itibarla, tüm deliller toplandıktan sonra davalının kötü yönetimi iddiası ve bu çerçevede haklı sebep şartının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda gerekirse uzman bir heyetten bilirkişi raporu alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik ve yetersiz inceleme ile yazılı şekilde red kararı verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir” gerekçesiyle mahkememiz kararı bozularak dosya yeniden mahkememize gönderilmiş ve yeni esasa kaydedilmiştir.
Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere İstanbul İcra tevzii bürosuna müzekkere yazılarak davalı şirket ve müdürünün taraf olduğu icra takip dosya no’ları istenmiş, gelen yazı cevabına göre ….İcra Müdürlüğü’nün … E, ….İcra Müdürlüğü’nün … E ve ayrıca … E, ….İcra Müdürlüğü’nün … E, ….İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı takip dosyaları celp edilmiş, tüm bankalara müzekkere yazılarak banka hesap dökümleri istenmiş … Bank, …, …, …, … … Bankası, …, …, … Bankası, …, … hesap dökümleri gelmiş, tekrar müzekkere yazılarak icra takibi olup olmadığı sorulmuş, gelen yazı cevaplarına göre İcra Müdürlüğü’nden kapak hesapları istenmiştir.Tüm deliller toplandıktan sonra davalı müdürün azli için haklı sebeplerin varlığının araştırılması için dosya bilirkişiye tevdii edilmiş ve rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyetinden aldırılan 04/12/2020 tarihli raporda ” Davalı … tarafından davalı … Ltd. Şti.hesaplarından 30.03.2012 tarihinden dava tarihine (12.09.2012 ) kadar olan dönem içinde çekilen para olup olmadığı yönünde Değerlendirme Raporun 4,5 sayfasında cevap verilmiştir.Davalı … tarafından davalı … Ltd. Şti.hesaplarından çekilen para varsa bu paranın tekrar şirket hesaplarına aktarılı aktarılmadığı yönünde Değerlendirme Raporun 4,5 sayfasında cevap verilmiştir.3- Davalı … Ltd. Şti.’nin vadesi gelmiş borçlarının ödenip ödenmediği yönünde Değerlendirme Raporun 5 sayfasında cevap verilmiştir.Davalı … Ltd. Şti.’nin vadesi gelmiş borçlar ödenmediyse ne kadar olduğu, yönünde Değerlendirme Raporun 5 sayfasında cevap verilmiştir.Davalı … Ltd. Şti.’nin vadesi gelmiş borçlan nedeniyle ….İcra Dairesi … Esasa.13.İcra dairesi … Esas,22.İcra dairesi … Esas, 36.İcra dairesi … Esas.33.İcra dairesi … Esas Sayılı 5 adet dosya ile Toplam 622.920,36 TL Tutarında icra takibinin yapıldığı,İcra takibi yapılan dosyalardan 4 adedinin tamamı bir adedinde kısmı kısmi olmak üzere 97.449,93 TL ödemenin yapıldığı,Davalı … …”’un şahsi borçları nedeniyle yukarıda numaraları yazılı dosyalardan şirket hissesinin haczine rastlanılamadığı ” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava, TTK 630/2 mad’ne göre Ltd.Şti müdürünün yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasına ilişkindir.
TTK 630/2 mad’de “Her ortak haklı sebeplerin varlığında temsilcilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir ” hükmüne yer verilmiştir.
… San ve Tic.Ltd.Şti davacı ve davalının ortağı olduğu 2 ortaklı bir Ltd.Şirket olup davalı … 30/03/2012 tarihinde 50 yıllığına müdür olarak atanmıştır.
Davalının yönetim hakkı kaldırılmak istendiğine ve her dava, davanın açılış tarihindeki şartlara göre değerlendirileceğinden 30/03/2012 tarihi ile dava tarihi olan 12/09/2012 tarihleri arasında müdürün azlini gerektirecek haklı sebeplerin mevcut olup olmadığına bakılması gerekmektedir.Bu tarihler arasında davacının şirket hissesini azaltmaya yönelik sermaye arttırımı gibi işlemlerin yapılmadığı, şirket defterlerinde buna ilişkin bir kayıt bulunmadığı, şirket defterlerine göre müdür olarak atanmasından dava tarihine kadar şirket borçlarında azalma olduğu, tüm yasal defterlerin tutulduğu, vergi beyannamelerinin verilmiş olduğu, bozma ilamından sonra getirtilen banka kayıtları ve takip dosyalarına göre de belirtilen tarihler arasında 5 adet icra takip dosyası olduğu, bunlardan 4 tanesinin tamamının borcunun ödenmiş olup bir tanesinde 97.449,93-TL kısmi ödeme yapılmış olduğu, davalının şirket hissesinin haczedildiğin ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığı banka kayıtlarına göre davalı tarafça şirket için yatırılan para 72.211,00-TL iken şirket hesaplarından çekilen para ise 3.000-TL olup incelenen tüm ticari defter kayıt ve belgeleri, takip dosyaları, banka kayıtları hep birlikte dikkate alındığında davacının iddialarını destekler ve şirketin .kötü yönetildiğini veya zarara uğratıldığını gösterir herhangi bir belge ve kayıt olmadığı, davacı tarafça iddiaları kanıtlamaya yeterli somut delil ibraz edilmediği, davalı şirket müdürünün Ltd.Şirketi kötü yönettiğine dair açılan dava ispatlanamamış olduğundan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL maktu karar harcının peşin alınan 21,15 TL harçtan mahsubu ile bakiye 38,15 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına
5-Davalı tarafından yapılan toplam 30,00 TL’nin ( 30 TL tebliğ masrafı) yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, artan gider avanslarının iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/11/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …