Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1072 E. 2021/837 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1072
KARAR NO:2021/837

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:16/11/2018
KARAR TARİHİ:21/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekil dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri, muris …’nın vefatı ile … … Şirketi’nde pay sahibi haline geldiğini, murisin vefatının ardından müvekkilleri, davalıların kötüniyetli tutum ve davranışları neticesinde, ortak oldukları şirketten dışlandıklarını, şirket yöneticilerinin; şirketi zarara uğrattıkları, 15.06.2018 tarihli uzman raporu ile öğrenildiğini, uzman raporunda mali tablolar ve sair ticari kayıtlardan, hangi ortağın şirkete ne kadar borçlandığı anlaşılamadığını, … ve SMMM … tarafından hazırlanan uzman raporda; 2015 yılı sonu itibariyle, ortakların şirkete üç milyon küsür Türk Lirası borcunun bulunduğunun tespit edildiğini, ancak işbu borcun, hangi yıllarda vuku bulduğu, ilk borçlanmanın ne zaman yapıldığı, hangi ortağın şirketin kasasından ne kadar borç aldığı ve en önemlisi işbu zararlandırıcı işlemlerin hangi yönetim zamanında başladığı tespit edilemediğini, …. Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı dosyada açılan bilgi edinme davasının lehe sonuçlanması sonucu, bağımsız uzmanlarca şirkette 1 hafta süreyle inceleme yapılmış ve şirketin kasasından ortaklar tarafından 500 bin küsür TL kadar ana para çekildiği, faiziyle birlikte 2015 yılı sonunda bu paranın 3 milyon küsür TL’lere kadar çıktığının tespit edildiğini, 15.06.2018 tarihli bu rapor ile davaya konu usulsüzlüklerden haberdar olunduğunu, ancak; kasadan paraların kim tarafından çekildiği, ne zaman çekildiği, hangi pay sahibinin ne kadar borcu olduğu ve dava tarihi itibariyle şirketin zararının ne kadar olduğu tespit edilemediğini, bu sebeple murisin vefatından itibaren; eski ve yeni tüm yöneticiler işbu davada hasım olarak gösterildiğini, ayrıca kasadan alınan borçlar ve faizleri kurumlar vergisinde gösterilmediğini ve vergi zıyaına da sebebiyet verildiğini, her ne kadar geçmiş dönemlere ilişkin olarak şirket yöneticileri ibra edilmiş olsa da, Yargıtay içtihatları gereği gerçeğe aykırı bilgi, belge ve beyanlara dayanan ibra hukuki sonuç doğurmayacağını, yapılan işbu usulsüzlükler önceden somutlaşmış olsaydı, ibra kararlarının yargı mercilerince iptal edileceğini, ibra geçerli sayılsa dahi zincirleme bir şekilde zararlandırıcı işlemler bugünlere kadar sirayet edildiğini, 2016 yılı için verilen ibra kararının davası devam etmekte olup ilgili davada bilirkişi raporunun lehe geldiğini, 2017 ve 2018 hesap dönemleri için ise henüz toplantı yapılmadığından ibra kararı mevcut olmadığını, belirtilen sebeplerle; dava tarihi itibariyle zararın tam miktarı ve sorumluları belirlenerek, faiziyle birlikte sorumlu yöneticilerden tahsili ve şirkete iadesi konulu işbu dava tanzim edildiğini, ayrıca menfaat çatışmasının önüne geçilmek üzere temsil kayyımı, şirketin yargılama süresince kontrol edilmesi açısından denetim kayyımı atanmasını, dava tarihi itibariyle, yöneticilerin kusurlu davranışları neticesinde hakim şirkete verdikleri zararın, dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz ile birlikte, kusurları oranında müşterek ve müteselsil olarak davalılardan alınarak … San. ve Tic. A.Ş.’ne iadesine, menfaat çatışmasının önüne geçmek adına, şirkete temsil kayyımı atanmasına, yargılama süresince, zararlandırıcı işlemlerin devam etmemesi için, şirkete denetim kayyımı atanmasına, kanuni vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalılara yüklenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Şirket yöneticilerinin sorumluluğu için somut bir zararın ve kusurun olması gerektiğini, dava dilekçesinde soyut iddialardan öte somut bir zarar veya yönetim kurulu üyelerine yüklenebilecek bir kusur gösterilemediğini, … San. ve Tic. A.Ş.’nin bir aile ortaklığı olduğunu, davacılar … ve …’nın toplam payları 162.500 olup sermayenin yüzde sekizine (% 8,125) karşılık geldiğini, davacılar, şirket ortağı muris … … ….’nın 31.03.2009 tarihinde vefatı üzerine anılan tarih itibarıyla mirasçı sıfatıyla şirket ortağı olduğunu, davacılar dışındaki paydaşlar, tümü şirketin yüzde doksan iki (% 91,875) pay sahibi olduğunu, her konuda oybirliğiyle hareket ettiğini, davacı şirket ortakları her fırsatta şirkete ve yönetim kuruluna karşı dava açtığını ve uyuşmazlık çıkardığını, … Sanayi ve Ticaret A.Ş. ticari defterleri muhasebe usul ve tekniklerine uygun olarak tutulduğunu, şirketin işletme sermayesinin fazlasıyla korunduğunu ve öz varlık yapısının güçlü olduğu tespit edildiğini, anılan raporlarda şirket yönetim kurulunun basiretli bir tüccar gibi hareket ettiğini, başarılı çalışmalar yürüttüğünü, özellikle arsa ve arazi yatırımları ile şirket malvarlığını büyüttüğünü, şirket ortaklarının hak ve menfaatlerini tehlikeye sokacak herhangi bir kararın da bulunmadığını, gerçekten de … San. ve Tic. A.Ş.’nin özvarlığı sermayesinin çok üzerinde olduğunu, şirket sermayesinin 2.000.000,00 TL olduğunu ve tamamen ödendiğini, şirket özvarlığının yıldan yıla arttığını, uzmanlar tarafından hazırlanan raporda, yalnızca yıllar içerisinde kasa hesabında görülen tutarların makul olmadığı yönünde yorumda bulunulduğunu, yerli ve yabancı piyasalardaki ekonomik rekabetten kaynaklanan zorunluluklar nedeniyle pek çok işletmede zaman zaman belgelendirilemeyen giderlerinden kaynaklanan kasa bakiyesinin sözkonusu olabildiğini, …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. sayılı davanın reddine karar verildikten sonra aynı döneme (2009-2015) ilişkin olarak şirketin zarara uğratıldığı iddiası ile yönetim kurulu üyeleri aleyhine tazminat istemiyle bu kez sayın Mahkeme’de dava açıldığını, bu nedenle kesin hüküm ve tarafları ve konusu aynı başka bir davanın söz konusu olduğunu, açılan davanın öncelikle kesin hüküm ve derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, 2009-2015 arası 7 yıllık döneme ilişkin 15.06.2018 günlü özel inceleme raporuna dayanılarak şirketin zarara uğratıldığı iddiası ile yönetim kurulu üyeleri aleyhine tazminat istemiyle açılan davada zamanaşımı süresinin de dolduğunu, davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddine, kesin hüküm, derdestlik ve zamanaşımı itirazları doğrultusunda davanın reddine, esas yönünden de haksız ve yersiz davanın reddine, yargılama giderlerinin de davacılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflarca gösteriler deliller toplanmış, …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi …/… Esas sayılı dosyası, … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyası, … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi …/… Esas sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyası, … 16. Asliye Ticaret Mahkemesi …/… Esas sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi …/… Esas sayılı dosyası, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları celp edilmiş, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu yönünden zararın varlığı ve miktarının tespiti yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış bilirkişi heyetinden 22/09/2020 tarihli rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti 22/09/2020 tarihli raporunda ” 1. Dava dışı şirketin dava konusu iddia ile ilgili olarak kasasında fiili olarak olmayan ancak muhasebe kayıtlarında tespit edilen 590.000.-TL ve 650.000-TL harcamanın mali tablolara doğru yansıtılmadığı ve ortaklara doğru sunulmadığının tespit edildiği, 2. Dava dışı şirkette fiili olarak kasada olmayan 590.000.-TL ve 650.000-TL’nin neden ve niçin nereye harcandığı somut olarak ispat edilmesi gerektiği, dava dışı şirkette fiili olarak kasada olmayan 590.000.-TL ve 650.000-TL hangi davalı / davalılar tarafından fiilen alındığı / harcandığı yönünde herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılamadığı, 3. İnceleme dönemi olan 2015-2016-2017-2018 aralığında Makine Tesis ve Cihazlar amortismanları toplam 1.083.821,77. TL fazla gider kaydedildiğinin tespit edildiği. 4. Yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda mevcut Zararın 2.323.821,77-TL olduğu (kasa hesabı * amortisman hesabı… 590.0004 650.000-1.083.821,77 ) ” görüşü bildirilmiştir.
Davalılar vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi için ek rapor alınmış, alınan 21/01/2021 tarihli raporda ” Dava dışı şirketin kasa hesabına ait 2015-2016-2017-2018 yılları tutarlar şu şekildedir; kasa tutarı: 31.12.2015 tarih 590.764,81, 31.12.2016 tarih 543.197,20, 31.12.2017 tarih 693.998,77, 31.12.2018 tarih 44.843,44, İbraz edilen bilgi ve belgelere göre dava dışı şirketin kasasında 31.12.215 tarihinde 590.764,81 TL, 31.12.2016 tarihinde 543.197,20 TL 31.12.2017 tarihinde 693.998,77 TL ve 31.12.2018 tarihinde 44.843,44.-TL olduğu ticari defterler üzerinde tespit edilmektedir. Davacının esas iddiasında dava dışı şirkette kasasında fazla para olduğu ve davalıların bu fazla para uhdesinde olduğu yönündedir. Öncelikle dava dışı şirketin yıllar itibariyle satışları şu şekildedir; Net Satışlar: 2015 tarihi 28.637.000,53, 2016 tarih 35.832.956,99, 2017 tarih 38.150.737,50, 2018 tarih 66.250.055,87, Net şatışlar tutarına KDV eklendiğinde elde edilen satış tutarı daha da artacaktır. Uzman raporunda dava dışı şirketin kasasında mevut tutarların fazla olduğu veya bu tutarların olmayacağı ifa edilmektedir. Bu sübjektif bir yaklaşım olup esas olarak şirketin kasasında ne kadar para olması genel bir kurala bağlanmamıştır. ( tebliği yönetmelik yasa vb.) ancak şirket kasasında bulunan paranın şirketin kapasitesi ve satışları ile orantı olduğu gerçeği vardır. Genel kural olmasa da finans çevreleri tarafından kabul gören tutar yaklaşık 10 günlük satış tutar kadar olduğu değerlendirilmektedir. Bu aşamada şirketin kasasında bulunması gerekli tutar şirket faaliyetleri açısından gerekli olabilecek şirketin anlık ve gerekli nakit ihtiyaçlarını karşılayacak ve şirketi zorda bırakmayacak gereklilikte olmalıdır. Örneğin bir kargo geldi 100 TL acil ödediniz veya bir nakliye geldi 3.000 TL ödediğiniz gibi örnekler artırılabilir. Şu halde dava dışı şirketin kasasında ortalama ne olması gerekli tutar ne kadardır? 2015 yılında 28.637.000,53 TL satışa karşılık yıllık 300 gün üzerinden çalışma olduğuna göre günlük ortalama 95.456,66.-TL, Günlük ortalama tutar 95.456,66.-TL x10 gün — 954.566,66.TL yapmaktadır. Şüphesiz ki şirketi kasasında bulunan tutar bakımından firmaların çalıştığı sektörde önemlidir. Örneğin döviz bürosu işletmelerinde yıllık 50.000.000 TL satışa karşılık kasalarında 10.000.000 TL bulunabilir bu durumda normal kabul edilebilir. Yine altın ve kuyumculuk sektöründeki firmalarda yıllık 20.000.000 TL satışa karşılık kasalarında 2.000.000 TL bulunabilir. Burada kasa da para bulunası işletmenin çalıştığı sektöre, aktif büyüklüğüne satış tutarına göre değişiklik göstermesi normal olarak karşılanır. Kasadaki para miktarında önemli olan şirketin esas faaliyetleri aksatmadan yürütülmesine sağlamaktadır. Şüphesiz ki yıllık satışı 1.000.000 TL olan ve aktif büyüklüğü 250.000 TL olan bir firmanın kasasında 500.000 TL olması da anormal bir durum olarak kabul edilmesi gerekir. Şu halde dava dışı şirket kasasında bulunan tutarları ortaklar tarafından alındığına dair herhangi bir tespit olmadığı gibi, şirketi kasasının herhangi bir tarihte fiili sayım yapılıp fiili durum tespiti yapılmadığı ( fiili durum ile kaydı değer karşılaştırılması) görülmektedir. Bu durumda dava dışı şirketin kasa bakiyelerinin işletme faaliyetlerin aksatmadan yürütülmesi bakımından zorunlu olduğu zira bazı ihtiyaçların için ödemelerin kasa hesabından karşılandığı tespit edilmektedir. Her ne kadar ülkemizde bankacılık sistemin geliştiği görülse de işletme tarafından bazı durum ve faaliyet giderlerinin fiili olarak (sıcak para) nakit para ile ödemesi zorunlu olmaktadır. Bir diğer önemli konu ise dava dışı şirketin 6736 sayılı kanun kapsamında kasa düzeltmesi yapması, 7143 Sayılı kapsamında kasa düzeltmesi yapmıştır. Kasa düzeltmesi adı altında şirket kasa hesabına yapılan kayıtları şu şekildedir; 18.11.2016 Tarih, 6736 Sayılı Kanun 6/3 Maddesi gereği açıklama, 590.000,00 Tutar, 29.09.2018 Tarih, 2016-2017 Kasa Affı açıklama, 650.000,00 Tutar, toplam 1.240.000,00, Gerçekte bu tutarlar kasada olmadığı halde hesaplarda bulunması (muhasebe kayıtlarında ) halinde ise bu tutarların fiilen nereye harcandığı, nasıl kullanıldığı konusunda Genel Kurula ve tüm ortaklara bilgi verilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Genel Kurul tutanakları incelendiğinde, mali tablolarda, faaliyet raporunda ya da genel kurul müzakerelerinde kasa düzeltmesinin ortakların bilgisine sunulmadığı anlaşılmaktadır. Kasa düzeltme tutarı olan 590.000.-TL ve 650.000,00.-TL “nin tenzil edildiği ve bu tutarın nereye harcandığı ortakların bilgisi dışındadır. Yapılan harcamaların ve mali tablo kalemlerinin gerçeği yansıtması ve tutarın harcandığı alanın Genel Kurulun bilgisine doğru sunulması beklenir. 590.000.-TL’nin ve 650.000-TL harcamanın mali tablolara doğru yansıtılmadığı ve ortaklara doğru sunulmadığı tespit edilmiştir. Şu halde dava dışı şirkette 2016 yılında fiili olarak olmayan 590.000.-TL ve 2018 yılında fiili olarak olmayan 650.000-TL’nin neden ve niçin nereye harcandığı somut olarak ispat edilmesi gerekir. Toplamı 1.240.000,00 -TL olan dava dışı şirkette fiili olarak yer almayan ancak hangi davalı / davalılar tarafından fiilen alındığı / harcandığı yönünde herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılamamıştır.Gerçek bir muhasebe sistemi içinde gayri resmi işlemleri barındırmaz. Bu aşamada ülkemizde birçok şirket başta vergi ve sgk primi olmak üzere çok çeşitli nedenlerden dolayı gayri resmi ticari fatalite yönelmektedir. Bu durum TTK 515 dürüst resim ilkesine aykırı olmaktadır. Bilindiği üzere Anonim şirketlerin finansal tabloları, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarılır. Bu durumun aksini söylemek kanuna aykırı hareket anlamına gelmektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularından birisi de dava dışı şirketin amortisman giderlerinin hatalı olduğu yönündedir. Konu hakkında dava dışı şirketin amortisman hesapları kanuni oranlara tam olarak riayet edilmediği, (binalar hariç) tüm kalemler için götürü bir tek oranın kullanıldığı görülmüştür. Bu oran farklılığının, makine tesis ve cihazlar grubu dışında meydana getirdiği gider farklılığı, önemlilik seviyesinin altındadır. Ancak, giyim üretiminde kullanılan makine tesis ve cihazların amortisman oranı ?6 12,5 iken 96 20 uygulanmış olması sebebiyle, yıllık amortisman giderlerinde, amortisman sürelerinde ve dolayısıyla yıllık kâr tutarlarında farklılık oluşmuştur. Bu farklar şöyledir; 2015 yıl, 696.432,26 Kaydedilmiş amortisman gideri, 435.270,16 olması gereken amortisman gideri, 261.162,10 fark, 2016 yıl, 618.711,28 Kaydedilmiş amortisman gideri, 386.694,55 olması gereken amortisman gideri, 232.016,73 fark, 2017 yıl, 731.103,22 Kaydedilmiş amortisman gideri, 456.939,51 olması gereken amortisman gideri, 274.163,71 fark, 2018 yıl, 843.944,63 Kaydedilmiş amortisman gideri, 527.465,39 olması gereken amortisman gideri, 316.479,24 fark, toplam 2.890.191,39 Kaydedilmiş amortisman gideri, 1.806.369,92 olması gereken amortisman gideri, 1.083.821,77 fark, inceleme dönemi olan 2015-2016-2017-2018 Aralığında Makine Tesis ve Cihazlar amortismanları toplam 1.083.821,77 TL fazla gider kaydedilmiştir. Mevcut gider dava dışı şirketin karını fazla kaydedilen giderler kadar azalttığı tespit edilmiştir. Davalı vekilinin amortisman ayrılmasına yönelik itirazları tekrar değerlendirilmiş olup kök raporda görüşte herhangi bir değişme olmadığı değerlendirilmiştir. Önemli itirazlardan biriside inceleme dönemi ile ilgilidir. Dava dilekçesinde açıkça 2009- 2015 arası uyuşmazlık dönemi olduğu hakkında somut bir talep yoktur. Ancak dava talep dilekçesinin — 13.sayfasında — davacıların 2015-2016-2017-2018 — yılları — iddiaları olduğu görülmektedir. Öte yandan dava dosyasında yer …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Sayılı dosyasının inceleme dönemi 2014 ve önceki yılları olduğu görülmektedir. Sonuç olarak sayın mahkemenin talebi doğrultusunda bilirkişi raporu ile ibraz edilen bilgi ve belgelerin yeniden incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda kök rapordaki görüşlerimiz aynen geçerli olduğu değerlendirilmiştir. ” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava, TTK 553 Md. Kapsamında Anonim Şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu ve tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar, dava dışı … San. Ve Tic. A.Ş.’nin kurucu ortaklarından olan Mehmet Remzi Yeşilkaya’nın mirasçıları ve şirket ortakları olup davalılar ise 2015-2016-2017 ve 2018 yılları arasında görev yapmış ve yapmakta olan yönetim kurulu başkan ve üyeleridir. Açılan davada davacılar …. ATM’nin … Esas sayılı dosyasında verilen karar sonrasında aldıkları 15.06.2018 tarihli uzman raporuna dayanarak davalıların usulsuz işlemleri ile şirketi zarara uğrattıkları, fazla kasa mevcudunun davalılarca kullanıldığı ve fahiş borçlanmalar yaptıkları, amortisman giderlerinin yanlış hesaplandığını ve vergi beyannamelerinin gerçeğe aykırı oldukları iddia edilmekte olup davalılar …. ATM’nin … Esas sayılı dosyası baz alınarak derdestlik ve kesin hüküm itirazında bulunmuşlardır. Mahkememizce …. ATM’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde çok fazla sayıda taşınmaz alımı yapılması, fabrika binasının bilançoya kayıtlı olmaması v.b. Nedenlerle 2009-2015 yıllarını kapsayan ve yönetim kurulu üyelerine karşı yöneltilmiş tazminat davası olduğu anlaşılmış olup bu dava ile mahkememizde devam etmekte olan davanın dava sebepleri ve talep edilen yılların farklı olması nedeniyle derdestlik ve kesin hüküm itirazı reddedilmiş ayrıca zamanaşımı itirazı yönünden de 2015-2018 yıllarına ilişkin zararın varlığı ve miktarı henüz tespit edilememiş olduğundan şartları oluşmayan zamanaşımı itirazının da reddine karar verilmiş ve dosyanın esasına geçilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Davacıların dayandıkları uzman raporu, ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan ayrıntılı ve denetime açık bilirkişi incelemeleri sonucunda Dava dışı şirketin 2015 yılı ve sonrasında ortaklara dağıtılacak karın sürekli arttığı, TTK hükümlerine göre özvarlık sermaye oranının yüksek olup şirketin borca batık durumda olmadığı, genel tespitlere göre şirketin kötü yönetilmediği fakat dava konusu iddialara gelince kasada fazla para bulunması hususunda şirketin çalıştığı sektöre, aktif büyüklüğüne ve satış tutarına göre bu miktarın değişiklik gösterebileceği ve somut olayda kasada bulunan miktarın şirketin bünyesine göre normal bir nakdi miktar olduğu, fazla tutulan kasa mevcudunun davalılar tarafından alınarak fahiş borçlanmalar yapıldığı iddiasında ise fiilen kasada olmayan fakat hesaplarda bulunan 2016 yılı için 590.000 TL ve 2018 yılı için 650.000 TL bedelin hangi davalı veya davalılar tarafından alındığı, nereye ve niçin harcandığı ispat ve tespit edilememiş olduğu beyan edilmiştir. Buna göre fazla kasa mevcudunun davalılar tarafından kullanıldığı ve şirkete fahiş borçlanmaların yapıldığı iddiası TTK 553 Md. Uyarınca yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidebilmek için gerek kusur, illiyet bağı ve zarar şartlarını taşımadığından ve sorumluluklarının bulunduğu ispat edilemediğinden bu iddia yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Amortisman giderlerinin hesaplanmasına yönelik yapılan incelemede ise binalar hariç tüm kalemler yönünden götürü bir tek oranın kullanıldığı, bu durumun yıllık amortisman giderlerinde, amortisman sürelerinde ve dolayısıyla yıllık kar tutarlarında farklılık oluşturduğu, 1.083.821,77 TL karın, fazla kaydedilen giderler kadar azaldığı tespit edilmiş, bu zararın tüm pay sahiplerini ve davacıları etkilediği, yapılan yanlış hesaplamaların yönetim kurulu üyelerinin denetim ve sorumluluğunda olduğu, TTK 553 Md. Şartlarının oluşması nedeniyle davalıların bu bedelden sorumlu olup şirkete iadesinin gerektiği, bu alacak kalemi yönünden açılan ve ispatlanan davanın kabulüne ve netice olarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
Hatalı hesaplanan Amortisman bedeline ilişkin 1.083.821,77 TL bedelin, 1.000 TL’lik kısmına dava tarihi olan 16/11/2018 tarihinden 1.082.821,77 TL’lik kısmına ıslah tarihi olan 29/03/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak … San. Tic. A.Ş.’ye ödenmesine,
Fazla kasa mevcuduna yönelik zarar ve tazminat talebi yönünden açılan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince 74.035,87 TL nispi harçtan peşin ve tamamlama ile alınan 39.703,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 34.331,97-TL harcın davalılardan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 39.745,00 TL (35,90 TL Başvurma Harcı, 35,90 TL Peşin Harç, 39.668,00 TL Tamamlama Harcı, 5,20 TL Vekalet Suret Harcı ) harcın davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı bilirkişi ücreti 2.400,00 TL, tebligat gideri 280,50 TL toplam 2.680,50 TL’nin red ve kabul oranına göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 1.250,18 TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davalının yaptığı 1.200,00 TL bilirkişi ücreti’nin red ve kabul oranına göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 640,32 TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 70.733,76 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi 13/3 Md. hükümleri gereğince hesaplanan 70.733,76 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/10/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …