Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/97 E. 2021/33 K. 18.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/97
KARAR NO:2021/33

DAV:İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ:01/02/2017
KARAR TARİHİ:18/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVACININ TALEBİ:

Davacı … Ltd. Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, kendilerine ait otelin ünitelerinin 2015 yılının Haziran – Eylül döneminde kendi adına ve hesabına işletilmesi için davalı …A.Ş. ile 23.01.2015 tarihinde işletmecilik sözleşmesi yaptıklarını, sözleşmeye göre davalının çalıştıracağı çalışanların maaşlarını davacının karşılayacağını ve bunların net maaşlarının ve fazla mesai ücretlerinin toplamının sezon boyunca 600.000,00 TL’yi geçmeyeceğinin kararlaştırıldığını, ancak buna rağmen davalı şirketin çalıştırdığı çalışanların maaş ve fazla mesai ücretlerinin toplamının 600.000,00 TL’yi geçtiğini, sözleşmeye göre davalının işletme adına ikramda bulunabileceğinin kararlaştırıldığını ancak bu ikramların miktarının toplam cironun % 2’sini geçmeyeceğinin kararlaştırıldığı halde, bu hükmün de ihlal edildiğini, sözleşmeye göre aşan kısımların faturalandırılarak 13.01.2016 tarihinde davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirketin ise …. Noterliğinin 19.01.2016 tarih ve … sayılı ihbarnamesi ile faturaları iade ettiğini, bunun üzerine …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe itiraz edilmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı …A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, sözleşmede işletmesi üstlenilen yer için çalıştırılanların bir kısmının ayın belli günlerinde davacı şirkete hizmet verdiklerini, bu nedenle maaşlarının davaya konu işletmede çalıştıkları gün esas alınarak hesap edildiğini, bu şekilde hesaplanınca da sözleşmede yazılı olan 600.000,00 TL sınırının aşılmadığını, sözleşmenin 7’nci maddesine göre ismi belirlenmiş beş kişinin masraflarının “ödenmez” olarak belirlendiği halde bunların da % 2’lik sınır içinde kabul edildiğini, bu kişilerin yiyecek, içecek masraflarının davacı şirkete ait olduğunu, bu kişilere yapılan ikramlar haricinde yapılan ikramların 42.969,47 TL olduğunu, cironun % 2’sinin ise 51.905,98 TL olduğunu dolayısıyla % 2’lik sınırı da geçmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 299 ve devamı maddelerine göre kira sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, faturaları, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, 23.01.2015 tarihli işletmecilik sözleşmesini, tarafların ticari defterlerini, SGK kayıtlarını, banka kayıtların ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, 23.01.2015 tarihli işletmecilik sözleşmesini, tarafların ticari defterlerini, maaş bordrolarını, keşif, yemin delilini, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 299 ve devamı maddelerine göre kira sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasında yapılan 23.01.2015 tarihli “İşletmecilik Sözleşmesi 2015” sözleşmesinin “Konu” başlıklı 2’nci maddesinde, “İş bu sözleşmenin konusu A işletmeciliğindeki (…) adresinde …, bar, restoran ve clupının 2015 yılının 01 Haziran – 01 Eylül döneminde AO tarafından A adına ve hesabına işletilmesi, (…) ve tarafların karşılıklı olarak üstlendiği yükümlülükleri düzenlemekten ibarettir.” düzenlemesi getirilmiştir. Sözleşmenin “Ruhsatlar” başlıklı III.6 maddesinde de “Açık alkollü içki satış belgesi ve tütün mamülü alkol ve alkollü içki perakende satışı ile satış belgesi, iş yeri açma ve çalışma ruhsatı ve turizm işletme belgesi, (…) ünitelerin işletilmesine dair tüm izin ve ruhsatlar A tarafından alınmış veya alınacak olup yasalar çerçevesinde söz konusu ruhsatların uzatılması, yenilenmesi ve geçerli şekilde muhafaza edilmesi sorumluluğu A’ya aittir” düzenlemesi getirilmiştir.
Somut olayda, taraflar arasındaki 23.01.2015 tarihli ve üç ay süreli sözleşmenin, kira sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK m. 357 ve devamı maddelerinde düzenlenen hasılat kirasından söz edilebilmesi için hasılat getiren bir taşınır ya da taşınmaz mal, ticari işletme ya da hakkın kira ilişkisinin konusunu oluşturması, kiralanan yerin demirbaşları ve işletme ruhsatı ile birlikte kiraya verilmesi gerekir. Oysa taraflar arasında düzenlenen sözleşmede iş yerinin işletme ruhsatı ile birlikte kiralanmadığı görülmektedir. Bu nedenle, taraflar arasındaki kira ilişkisinin ürün kirası olmadığı aynı yasanın 299 ve devamı maddelerine göre kira sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı taraf iki talepte bulunmaktadır. Davacı sözleşmenin “Personel İstihdamı” başlıklı III.3.b maddesine göre davalının çalıştıracağı çalışanların maaşlarını davacının karşılayacağını ve bunların net maaşlarının ve fazla mesai ücretlerinin toplamının sezon boyunca 600.000,00 TL’yi geçmeyeceğini, ancak buna rağmen davalı şirketin çalıştırdığı çalışanların maaş ve fazla mesai ücretlerinin toplamının 600.000,00 TL’yi geçtiğini belirterek 600.000,00 TL’yi geçen kısmın tarafına ödenmesini talep etmektedir.
Davacının ikinci talebi ise sözleşmenin III.7 ve III.8 maddelerine göre davalının işletme adına ikramda bulunabileceği ancak bu ikramların miktarının toplam cironun % 2’sini geçmeyeceğinin kararlaştırıldığını belirterek cironun % 2’yi geçen kısmının tarafına ödenmesini talep etmektedir.
Davacının her iki talebi de taraflar arasında yapılan sözleşmenin hükümlerine ilişkin olup taraflar arasında yapılan sözleşmenin hukuki niteliği 6098 sayılı TBK m. 299 ve devamı maddelerine göre kira sözleşmesi niteliğinde olduğundan öncelikle görev konusunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK m. 4’e göre; “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler.” Bu maddeye göre kira sözleşmelerinde tarafların tacir ve tarafların aralarındaki ilişkinin ticari ilişki olup olmadığına bakılmaksızın görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olarak kabul edilmiş olması nedeniyle mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla 6100 sayılı HMK m. 114/I-c ve 115’e göre davanın usulden reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davalının Karşı Davası Yönünden
DAVALI KARŞI DAVACININ TALEBİ:
Davalı karşı davacı …A.Ş. vekili verdiği karşı dava dilekçesinde, davacı karşı davalı ile 23.01.2015 tarihinde sözleşme yaptıklarını, bu sözleşmeye göre işletmecilik bedeli, işçilik ve ürün alım faturalarından kaynaklı olarak 53.210,35 TL alacaklarının bulunduğunu, sözleşmeye göre vadesinde ödeme yapılmayan işletmecilik, ürün alımları ve işçilik bedellerine ilişkin düzenlenen faturalara ilişkin vade farkından kaynaklı olarak 18.929,01 TL alacaklarının bulunduğunu, yaz sezonunun uzaması nedeniyle sezon bittikten sonra beş gün daha fazladan çalıştıklarını ve bu süre için de 10.054,35 USD işletmecilik bedeli alacaklarının doğduğunu, bu alacaklarının taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVACI KARŞI DAVALININ TALEBİ:
Davacı karşı davalı … Ltd. Şti. vekili verdiği karşı davaya cevap dilekçesinde sözleşmede kararlaştırılan işçilik bedellerinin üzerinde ve zamanında ödeme yaptıklarından vade farkı faturalarının geçersiz olduğunu, sözleşmede bu konuda bir hüküm olmadığını, sözleşmede böyle bir hüküm bulunmaması nedeniyle de vade farkı faturalarınının geçersiz olduğunu belirterek karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 299 ve devamı maddelerine göre kira sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davalı karşı davacı taraf, 23.01.2015 tarihli işletmecilik sözleşmesini, tarafların ticari defterlerini, maaş bordrolarını, keşif, yemin delilini, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davacı karşı davalı taraf, faturaları, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, 23.01.2015 tarihli işletmecilik sözleşmesini, tarafların ticari defterlerini, SGK kayıtlarını, banka kayıtların ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 299 ve devamı maddelerine göre kira sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasında yapılan 23.01.2015 tarihli “İşletmecilik Sözleşmesi 2015” sözleşmesinin “Konu” başlıklı 2’nci maddesinde, “İş bu sözleşmenin konusu A işletmeciliğindeki (…) adresinde …, bar, restoran ve clupının 2015 yılının 01 Haziran – 01 Eylül döneminde AO tarafından A adına ve hesabına işletilmesi, (…) ve tarafların karşılıklı olarak üstlendiği yükümlülükleri düzenlemekten ibarettir.” düzenlemesi getirilmiştir. Sözleşmenin “Ruhsatlar” başlıklı III.6 maddesinde de “Açık alkollü içki satış belgesi ve tütün mamülü alkol ve alkollü içki perakende satışı ile satış belgesi, iş yeri açma ve çalışma ruhsatı ve turizm işletme belgesi, (…) ünitelerin işletilmesine dair tüm izin ve ruhsatlar A tarafından alınmış veya alınacak olup yasalar çerçevesinde söz konusu ruhsatların uzatılması, yenilenmesi ve geçerli şekilde muhafaza edilmesi sorumluluğu A’ya aittir” düzenlemesi getirilmiştir.
Somut olayda, taraflar arasındaki 23.01.2015 tarihli ve üç ay süreli sözleşmenin, kira sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK m. 357 ve devamı maddelerinde düzenlenen hasılat kirasından söz edilebilmesi için hasılat getiren bir taşınır ya da taşınmaz mal, ticari işletme ya da hakkın kira ilişkisinin konusunu oluşturması, kiralanan yerin demirbaşları ve işletme ruhsatı ile birlikte kiraya verilmesi gerekir. Oysa taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, iş yerinin işletme ruhsatı ile birlikte kiralanmadığı görülmektedir. Bu nedenle, taraflar arasındaki kira ilişkisinin ürün kirası olmadığı aynı yasanın 299 ve devamı maddelerine göre kira sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı karşı davacı karşı davasında üç talepte bulunmaktadır. Taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre işletmecilik bedeli, işçilik ve ürün alım faturalarından kaynaklı olarak 53.210,35 TL alacaklarının bulunduğunu ve bu alacaklarının ödenmesini talep etmektedir.
Davalı karşı davacının ikinci talebi ise sözleşmeye göre vadesinde ödeme yapılmayan işletmecilik, ürün alımları ve işçilik bedellerine ilişkin düzenlenen faturalara ilişkin vade farkından kaynaklı olarak 18.929,01 TL alacaklarının bulunduğunu ve bu alacaklarının ödenmesini talep etmektedir.
Davalı karşı davacının üçüncü talebi ise yaz sezonunun uzaması nedeniyle sezon bittikten sonra beş gün daha fazladan çalıştıklarını ve bu süre için de 10.054,35 USD işletmecilik bedeli alacaklarının doğduğunu ve bu alacaklarının ödenmesini talep etmektedir.
Davalı karşı davacının her üç talebi de taraflar arasında yapılan sözleşmenin hükümlerine ilişkin olup taraflar arasında yapılan sözleşmenin hukuki niteliği 6098 sayılı TBK m. 299 ve devamı maddelerine göre kira sözleşmesi niteliğinde olduğundan öncelikle görev konusunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK m. 4’e göre; “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler.” Bu maddeye göre kira sözleşmelerinde tarafların tacir ve tarafların aralarındaki ilişkinin ticari ilişki olup olmadığına bakılmaksızın görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olarak kabul edilmiş olması nedeniyle mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla 6100 sayılı HMK m. 114/I-c ve 115’e göre davanın usulden reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacı-Karşı davalının davası yönünden Mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK madde 114/1-c ve 115’e göre davanın usulden reddine,
2-Davalı karşı davacının karşı davası yönünden Mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK madde 114/1-c ve 115’e göre davanın usulden reddine,
3-HMK 20 maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyanının görevli ve yetkili … Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepde bulunulmaması ve süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
5-HMK 331 md gereğince harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/01/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır