Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/944 E. 2021/344 K. 14.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/944
KARAR NO:2021/344

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:30/10/2017
KARAR TARİHİ:14/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili şirket arasında var olan ticari ilişki nedeniyle davalını çeşitli tarihlerde müvekkili şirketten almış olduğu nakliye hizmeti, araç kullandırma ve yakıt bedeline ilişkin olarak müvekkiline borçlandığı, davalının, alım-satım işleminden kaynaklanan borcunu müvekkili şirkete zamanında ödemediği, müvekkili şirketin bu konuda davalıyı defalarca yazılı ve sözlü şekilde uyardığı fakat borç ödenmeyince davalı şirket hakkında …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığı, davalının itiraz dilekçesinde daha önce müvekkili firma tarafından kendine iade edilen çekin ödendiğini iddia ederek borca itiraz ettiği ve takibi durdurduğu, iş bu sebeple huzurunuzda görülen davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğu, davalı şirketin itiraz dilekçesinde dava dışı … A.Ş. tarafından davalı şirkete, daha sonra ise davalı tarafça cirolanarak müvekkiline verilen … Bankası … şubesine ait 25.03.2017 tarihli … numaralı çek İle borcunu ödediğini iddia ettiği, muhasebe kayıtlarında anlaşılacağı üzere müvekkili şirketin bu çeki davalı tarafa iade ettiği, taraflar aralarında mutabakat yapıldığı ve bu raporun dava dosyasına sunulduğu, tarafların muhasebe birimleri arasında mail görüşmelerinin mevcut olduğu ve bunların dava dosyasına sunulduğu, davalarının kabulü ile davalı borçlunun icra dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun asıl alacağın (%20}’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davalı borçluya yükletilmesine, karar verilmesini arz ve talep ettikleri, görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davacı şirkete, daha önce yapmış oldukları ticari işlerden kaynaklanan borcuna karşılık … A.Ş. tarafından müvekkili adına keşide edilen ve müvekkili tarafından da cirolanarak davacı şirkete teslim edilen … Bankası … şubesi … hesap no.’lu … çek nolu 25.03.2017 tarih 145.992,72 TL bedelli çek İle ödeme yaptığı, aralarındakimutabakat gereği çekin tahsili ile müvekkiline verilmesi gereken 64.349,32 TL’nin bu güne kadar ödenmediği, davacı yanın iddia ettiğinin aksine, davacı şirketin alacağı bulunmadığı, aksine davacı şirketin, müvekkiline 64.349,32 TL borcu bulunduğu, davacı tarafın, dava dilekçesinde söz konusu çekin varlığını ve çekin müvekkili tarafından ciro edilerek kendilerine verildiğini ikrarla, çekin müvekkile geri verildiğini iddia ettiği ve çekin müvekkiline verildiğinin ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, davacı tarafın dava dilekçesine sunmuş olduğu eklerde söz konusu çekin muhasebe kayıtlarına girip, çıktığına yönelik herhangi bir kayda ulaşılamadığı, söz konusu çek ile ilgili olarak, müvekkiline geri verildiğine dair bir belge kayıt sunulmamış olduğu, müvekkilinin söz konusu çekin tahsil edildiği duyumunu aldığı, davacı tarafından sunulan mutabakat mektubundaki imzanın müvekkili … ve oğlu …’e ait olmadığı, mutabakat mektubundaki imzanın kime ait olduğunun belli olmadığı, müvekkili … adına oğlu … haricinde kimsenin imza atmaya yetkili olmadığı, bu suretle davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini talep ettiği görülmüştür.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 21/03/2018 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde, taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
13/06/2018 tarihli raporunda bilirkişi özetle; Davacı taraf ticari defterlerinin; 6102 sayılı kanunun 66. Md. 64. Md. ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 220. md. uyarınca usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, 6100 Savılı Kanunun 222.md uyarınca kendi lehlerine delil olma niteliğine haiz olduğu, davalı taraf ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde, TTK 64/3 Md. gereğince 2016 yılı yevmiye defteri kapanış tasdikinin yapılmadığı, davalı taraf ticari defterlerinin; 6102 sayılı kanunun 64. Md, ile 6100 Savılı H.M. Kanununun 222.md ve ilgili Yargıtay kararları uyarınca kendi lehlerine delil olma niteliğine haiz olmadığı, bu suretle kendi aleyhine delil sayılabileceği, tarafların cari hesap muavinleri ve kayıtları karşılıklı olarak incelenmesi neticesinde taraflar arasındaki tek husumet kaynağının 31.12.2016 tarihinde davacının iade ettiğini, davalının ise geri almadığını iddia ettiği 145.992,72 TL’lik çek olduğu, taraflar arasındaki husumetin sebebi olan 145,992.72 TL’lik çekin davacı tarafından tahsilatına ilişkin olarak 04.12.2016 tarihli tahsilat makbuzunun mevcut olduğu, akabinde ise davacının iade ettiğini, davalının ise geri almadığını iddia etmiş olduğu 31.12 2016 tarihine ait çekin, iade edildiğini ispatlayabilecek çıkış / tediye makbuzunun davacı taraf kayıtlarında fiziki evrak olarak mevcut olduğu, işbu … nolu evrak çıkış bordrosunda ilgili çekin bilgileri, tutan, tarafların teslim eden ve teslim alan şeklinde kaşeleri altında ıslak imzaları bulunduğu, ayrıca evrakın alt tarafında ıslak olarak el yazısıyla “Çekin Aslını Elden Teslim Aldım, …, 31.12.2016) yazısı olduğu, davalı tarafın böyle bir iadenin söz konusu olmadığını ve evrak çıkış bordrosu üzerindeki imzaların kendilerine ait olmadığını beyan ettiği, imza konusunun detay bilgi birikimi açısından teknik alanının dışı olması sebebiyle değerlendirme ve takdirin mahkememize ait olduğu, bahsi geçen … – … Noİu – 25.03.2017 vadeli – 14S.992.72 TL’iik çekin bankaya kim tarafından ibraz edildiği, kim tarafından ödendiği ve kim tarafından tahsil edildiğine ilişkin bilgilerin mahkememizce müzekkere yazılarak ilgili bankadan tekrar sorgulanması gerektiğini, BA & BS formları üzerinde yapılan incelemelerde tarafların ilgili faturaları kayıtlarına aldığı ve resmi bildirimlerini yaptığı, ilgili çek iade bordrosunun değerlendirilmesi ile banka müzekkere sorgulamasının mahkememiz takdirinde olduğu, HMK Madde 30 Usul Ekonomisi İlkesi açısından ek rapora gerek duyulmaması amacıyla taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin tarafımca çift yönlü olarak gösterilmesi amacıyla aşağıdaki şekilde tespit edildiği, mahkememizce ilgili çek iadesinin mevcut olduğu kanaatine varılması durumunda; davacının, davalıdan KAYDİ ofarak 89.452.17 TL alacaklı olduğu ve itirazın iptaline ilişkin talebinin doğru olduğu, davacı tarafından, dava dilekçesinde alacağın tutarı olarak 81.643,40 TL gösterildiği ve HMK Madde 26 Taleple Bağlılık İlkesi uyarınca bu tutarı talep edebileceği, mahkememizce ilgili cek iadesinin mevcut olmadığı kanaatine varılması durumunda ise, davalının davacıdan kaydi olarak 56.540,55 TL alacaklı olduğu ve davacının itirazın iptaline ilişkin talebinin yersiz olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Mahkememizce dava konusu çeke ilişkin “çeki teslim aldım” ibaresi bulunan evrakın davalıya veya davalının oğlu …’e ait olup olmadığı hususunda imza incelemesi yapılmasına karar verilmiş bu yönde Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan 06/01/2020 tarihli raporunda, inceleme konusu belgede teslim alan bölümünde atılı imza ile …’ün mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzanın …’ün eli ürünü olduğu hususlarını bildirmiştir.
Alınan adli tıp kurumu raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalı vekilince rapora karşı itirazda bulunularak dosyada Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı’ndan rapor alınmasını talep etmiş, mahkememizce dosya Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı’na gönderilmişse de Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı tarafından yazımıza mahkememizden gelen evrakın görev sınırları dışında kaldığını, mevcut personel durumu sebebiyle incelemenin yapılamadığını belirterek yazımızı iade etmiş, mahkememizce 16/12/2020 tarihli ara karar ile Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı’ndan rapor alınması yönündeki ara karardan müzekkere cevabı doğrultusunda rücu edilmiştir.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 81.643,40 TL asıl alacak, 4.185,31 TL işlemiş faiz olmak üzere 85.828,71 TL alacağın ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz yürütülmek suretiyle davalıdan tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, İİK m.67 uyarınca itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf davalı ile aralarında nakliye hizmeti, araç kullandırma ve yakıt bedeline ilişkin
bedeline ilişkin alım-satım işlemleri nedeniyle ticari ilişki olduğu, faturalar düzenlendiği davalı tarafça cirolanarak verilen çekin davalı tarafa iade edildiği, aralarında mutabakat yapılmasına rağmen ödenmediği ve cari hesap nedeniyle alacaklı olduğunu iddia etmektedir.
Davalı ise … Bankası … Şubesi … çek nolu 25/03/2017 tarihli 145.992TL bedelli çek ile ödemede bulunduğunu, aralarındaki mutabakat gereği çekin tahsili ile ödenmesi gereken 64.349,32TL nin ödenmediğini ileri sürmüştür.
13/06/2018 tarihli usul ve yasaya uygun denetime elverişli bilirkişi incelemesinde davacının uyuşmazlık dönemine ait ticaret defterlerinin 6102 sayılı TTK m.64,m.66 ve 213 sayılı VUK m.220 uyarınca usulüne uyugun tutulduğu, davalının uyuşmazlık dönemine ait ticaret defterlerinin TTK M.64/3 gereğince yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapılmadığı tespit edilmiştir. Bua göre davacının ticari defterlerinin HMK m.222 uyarınca kendi lehine delil niteliğini haiz olduğu, davalının ticari defterlerinin HMK m.222/4 uyarınca kendi aleyhine delil niteliğini haiz olduğu anlaşılmıştır. Yerinde incelme sırasında bilirkişiye145.992,72TL LİK ÇEKİN tahsilat makbuzunun bulunduğu, ayrıca 31/12/2006 tarihli çekin iade edildiğine dair tediye makbuzunun sunuluduğu, “çeki elden teslim aldım”… imzalı 31/12/2006 belgenin gösterildiği, … … Nolu -25/03/2017 keşide tarihli 145.922,72TL’lik çekin bankaya kim tarafından ibraz edildiği, kim tarafından ödendiği ve tahsil edildiğine ilişkin bilgilerin ilgili bankadan celbinin gerektiği görüşü sunulmuştur.
Davalı tarafın çekin iade edildiğine dair tediye makbuzundaki imzaya itirazı nedeniyle ATK dan imza incelemesine yönelik aldırılmış olan raporda imzanın …’e ait olduğu tespit edilmiştir.
Davalı … gerçek kişi ticari işletme kaydı olup her ne kadar çekin iade edildiğine dair tediye makbuzundaki imzaya itirazı nedeniyle ATK dan imza incelemesine yönelik aldırılmış olan raporda imzanın …’e ait olduğu tespiti yapılmışsa da davalının oğlu …’ün ticari işletme adına işlem ve imzaya yetkili olduğuna dair dosyaya sunulmuş herhangi bir belge bulunmamaktadır.
Bunun üzerine yazılan … müzekkere cevabında … … Nolu -25/03/2017 keşide tarihli 145.922,72TL’lik çekin takas kapsamında 27/03/2017 tarihinde takas kapsamında … Katılım A.Ş. tarafından, ibraz eden …. Ltd. Şti. firmasına ödendiği bilgisi verimiştir.
Söz konusu çekin arka yüzünde … kaşe ve cirosunun, onun altında … … Nolu -25/03/2017 keşide tarihli 145.922,72TL’lik çekin kaşe ve cirosunun olduğu ancak üzerinde İPTAL yazıldığı görülmektedir.
… müzekkere cevabında …. Ltd. Şti. tarafından çekin ibraz edildiği ve çekin ödendiği bilgisiyle birlikte çekin görüntüsü sunulmuştur.
Tüm dosya vedeliller birlikte değerlendirildiğinde, davacı vekilince dosyaya sunulan 23/03/2017 tarihli Mutabakat mektubunun alt kısmında 89.452,18TL mutabık olunduğu ve davalı … kaşesi ve imzasının bulunduğu, … … Nolu -25/03/2017 keşide tarihli 145.922,72TL’lik çekin …. Ltd. Şti.tarafından bankaya ibraz edilerek çek bedelinin 27/03/2017 tarihinde takas kapsamında davalı tarafa ödendiği sabit hale geldiğinden mutabakat mektubundaki bedelin üzerinde ödeme yapıldığı böylece ortada davacı tarafa ödenmesi gereken alacağın kalmadığı anlaşılmaktadır.
Henüz alacaklı tarafından itrazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itrazın iptali davası açılmamışken, itrazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itrazın iptal davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira itrazın iptal davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsil), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmş olacağına göre, gerçekleşmş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. (Hukuk Genel Kurulunun 09.02.2011 ve 2011/13-29 E., 2011/56 K., 23.05.2018 ve 2017/19-910 E., 2018/1111 K. sayılı kararları). Sonuç itibariyle takipteki ödeme emrinin 07/07/2017 tarihli olduğu, iddia edilen alacak miktarının tamamına ilişkin ödemenin 27/03/2017 tarihinde yapıldığı dikkate alınarak davanın hukuki yarar şartı yokluğu nedeniyle HMK m.114/1-h ve 115/2 gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 59,30 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile eksik 27,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 11.957,73 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayarak artan gider/delil avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır