Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/831 E. 2018/664 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/831 Esas
KARAR NO : 2018/664
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali İstemli
DAVA TARİHİ : 22/09/2017
KARAR TARİHİ : 07/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali İstemli davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin kurucusu olduğu … A.Ş.’den bölünmesi suretiyle 11 Ağustos 2010 tarihinde kurulan …A.Ş.de müvekkilinin pay sahibi olduğunu, Davalı Şirket’in %99,98’i … AŞ’ye, %0,00127’si …’e %0,0019’u …’e, %0,0019’u …’e ve %0,0019’u …’a ait olduğunu, Davaya konu Genel Kurul; 12.10.2016 tarihli genel kurul olup; söz konusu genel kurulda…Şirketinin tüm aktif ve pasifleri, hal ve alacakları ve borçları ile birlikte birleşmesine, … Şirketi’nin tüm borç ve alacaklarının davalı şirket bünyesinde aynen devam etmesine karar verildiğini, Söz konusu Genel Kurul’da müvekkilini Av. … vekâleten temsil etmiş olup, temsilci …, müvekkilin menfaatlerine ve müvekkilin talimatlarına açıkça aykırı şekilde söz konusu genel kurulda olumlu oy kullandığını, Ancak söz konusu kararlar TTK 447/1/c maddesi uyarınca mutlak butlanla batıl olduğunu, Zira Söz konusu genel kurulda alınan kararlar, şirket sermayesinin tamamını kaybetmesine neden olduğunu, Davalı Şirket’in %99,98si … A.Ş.’ye (“… Eğitim”) ait olduğunu, … Eğitim’in hissedarlık yapısı ise şirketler arası ilişkiyi göstermek adına önem arz ettiğini, … Eğitim’in %41’i …’ye ait İken; söz konusu hisselerini … A.,Ş,’ye devrettiğini, … Eğitim’in %41’lik payına sahip olan …’in ise %100 payı…Şirketi’ne (“Lacivert”) ait olduğunu, Laciverdin %100’ü …’ye ait iken, söz konusu şirket hisselerinin tamamı, …, … ve …tarafından devralındığını, Belirtmek gerekir ki Laciverdin hisselerini almak için … ve … toplam 58 Milyon USD, davalı Şirket ise 15 Milyon USD bedel ödediğini, … ve …, kendilerini hakim konuma getirecek bu alımı yapabilmek için şüphesiz ki bir kaynağa ihtiyaç duyduğunu, Söz konusu kaynağı ise yönetimini ellerinde bulundurdukları davalı şirket … Okulları’na kendilerine ait değersiz şirketlerini çok yüksek bedeller ile satarak yarattıklarını, Şöyle ki; … Okulları, 2 Temmuz 2016 tarihli, 91 ve 92 sayılı yönetim kurulu kararları ile, … A.Ş. ve … A.Ş/de bulunan … ve …’e ait hisselerin satın alınmasına karar verdiğini, …’in ve …’in %80 ortağı olduğu … A.Ş.’nin hisseleri 120.818.182 TL bedel ile devir alındığını, …’in ve …’in ortağı olduğu … A.Ş.’nin hisseleri; 67.500.000 TL bedel ile devîr alındığını, Huzurdaki davanın konusu olan Genel Kurul toplantısında ise söz konusu alım sonrası, … A.Ş.nin tüm hak ve borçları ile birlikte davalı şirket île birleşmesine karar verildiğini, … ve … kendilerine ait şirketlerin hisselerini 128 Milyon TL’ye davalı şirkete satmış, bu yolla elde ettikleri para ile Lacivert’in hisselerini satın aldığını, Davalı Şirket ve Bağlı Ortaklara ilişkin olarak … Firması tarafından hazırlanan 30 Aralık 2016 tarihli Bağımsız Denetçi Raporu’nda söz konusu hisse alımlarından sonra … Okulları’nın öz sermayesini kaybettiği, teknik olarak İflas ettiğinin belirtildiğini, Şirket’in bir önceki yıl yaklaşık 60 Milyon TL fınansal borcu (kredi borcu) var iken, 31 Temmuz 2016 tarihi itibariyle kredi borcu 5 kat artmış ve 300 milyon TL’nin Üzerine çıktığını, davalı Şirket’in söz konusu krediyi kullanmasının tek nedeni, dava konusu genel kurulda karar verilen birleşmeye konu şirket hisselerinin alınması olduğunu, Davalı şirket söz konusu hisse alımı için mali gücünü aşar şekilde borçlandırılarak şirket sermayesinin tamamını kaybetmiş ve şirketin sürdürülebilirliği kalmadığını, davaya konu genel kurul toplantısında alınan ve şirketin sermayesini kaybetmesine neden olacak birleşme kararı, Türk Ticaret Kanunu’nun 447/1-c maddesi uyarınca batıl bir karardır, tşbu nedenle söz konusu genel kurulun ve genel kurulda alınan tüm kararların batıl olduğunu, Müvekkili Dava Konusu Genel Kurul’da Temsil Eden …’in Müvekkilin Talimatları ve Menfaatlerine Aykırı Şekilde Oy Kullandığını, müvekkilini temsilen toplantıya katılan …, Şirket Yönetim Kurulu üyelerinin şirketi kendi menfaatleri doğrultusunda yönetmeleri ve şirkete zarar vermeleri nedeniyle yapılan oylamalarda müvekkil adına olumsuz oy kullanmış ve muhalefet şerhini toplantı tutanağına geçirdiğini, müvekkilin olumsuz oy kullandığı işbu olağanüstü genel kurul toplantısında tutanak yazmanı olarak görev alan … de müvekkilin Şirketteki çoğunluk pay sahipleri ve Yönetim Kurulu üyeleri ile arasındaki menfaat çatışmasını bilmekte olduğunu, müvekkil ile … arasındaki menfaat çatışmasını yakından bilen …, 29.08.2016 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısından yaklaşık 40 gün soma düzenlenen işbu davaya konu olan 12.10.2016 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısına müvekkili temsilen katıldığını, Ancak, müvekkilin menfaatleri ve talimatlarına aykırı şekilde; müvekkilin menfaat çatışması içerisinde bulunduğu …’in çoğunluk hissesine sahip olduğu …Şirketi’nin tüm aktif ve pasifleriyle birlikte müvekkilin pay sahibi olduğu Şirket ile devralmak suretiyle birleştirilmesi hususunda olumlu oy kullandığını, Vekil …’in müvekkilin hak ve menfaatlerini korumadığı, aksine müvekkilin menfaat çatışması içerisinde olduğu şirket yönetim kurulu üyeleri ve çoğunluk pay sahipleri ile birlikte hareket ettiği, Müvekkili vekil sıfatı ile temsil eden …’in müvekkil ile menfaat çatışması içerisinde olan şirket ve kişileri vekilen müvekkile ihtarname keşide etmesi Avukatlık Kanunu’nu “İşin Reddi Zorunluluğu” başlıklı 38 maddesinde yer alan “Aynı işte menfaati zıt olan bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa ” bendine açıkça aykırı olduğunu, …, müvekkilin menfaatleri hilafına oy kullanmış, müvekkilin talimatlarına aykırı davranmış ve müvekkilin ısrarlı bir şekilde sormasına rağmen ne yönde oy kullandığını açıklamadığını ve müvekkile bilgi ve rapor vermekten kaçındığını, Oysaki söz konusu genel kurulda alınan kararlar müvekkilin, bir şirket pay sahibi olarak, en temel menfaati olan kar payı alma hakkını dahî engellemiştir. Söz konusu kararla ile müvekkilin menfaatine olması hiçbir şekilde söz konusu olmayıp, …, bir avukat olup, bu durumu bilebilecek meslekî bilgiye sahip olduğunu, Müvekkili vekaleten temsil eden …, … Okul lan’ndan 67.500.000 TL’nin çıkmasına neden olacak birleşme sözleşmesinde olumlu oy kullanırken, aynı zamanda şirketin 120 Milyon bedelinde bir diğer hisse alımı yaptığını bildiğini, Yapılan bu hisse alımlarının şirketin mahvına neden olacak büyüklükte olduğu, şirket iç ilişkilerini yakından bilen ve aynı zamanda avukat olan vekil … için malumun ilanı olup, söz konusu işleme müvekkilin onay vermesi hiçbir şekilde mümkün değildir. Ancak vekil … müvekkilin menfaatlerini ve talimatlarım bir kenara bıraktığını, … ve …’in menfaatine oy kullandığını, … tarafından hazırlanan raporda, Temmuz 2015 tarihi itibari ile zaten zarar eden ve mali sıkıntı içinde olan şirketin, söz konusu pay alımı sonrası fînansal borcu 307.234.951 TL; net borcu 191.319.311 TL olduğunu, söz konusu alımın şirketin mahvına neden olduğu, alım nedeni ile şirketin sermayesini kaybettiği, şirketin teknik olarak iflas ettirildiği önada iken, vekil …, müvekkilin menfaatleri halefine oy kullanarak şirketi de teknik alarak iflasa sürüklemiş ve vekillik görevinin kasıtlı bîr şekilde kötüye kullanıldığını, Anonim Şirket genel kurul kararları da bir hukuki işlem olması nedeni ile genel olarak Borçlar Kanunundaki sözleşme serbestisi ilkesine tabidir. Buna göre genel kurul kararları da konusu bakımından kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız ise geçersiz olduğunu, TTK 447. maddesinde genel kurulun batıl sayılacağı haller düzenlenmiş ise de İşbu butlan sebepleri tahdidi olarak sayılmamış olup, Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan genel butlan sebepleri de uygulama alam bulacaktır. Bu itibarla ahlaka ve kamu düzenine aykın kararlar mutlak butlanla batıl olduğunu, Müvekkilin dava konusu genel kurulda alınan kararlara olumlu oy vermeyeceği ve vekilin görevini kötüye kullanarak, müvekkilin talimat ve menfaatleri aksine oy kullandığı, genel kurulda bulunan diğer ortaklar tarafından da bilinmektedir. Ancak buna rağmen söz konusu kararlar alınarak, iyî niyet ve ahlak kurallarına aykırı hareket edildiğini, söz konusu genel kurul kararında alınan kararlar neticesinde, şirketin teknik iflasa sürüklenmiş olması ve tüm sermayesini kaybetmesi, Açıklanan nedenlerle, şirket sermayesini kaybetmesine neden olan genel kurul ve genel kurulda alınan tüm kararlar TTK. 447/c maddesi uyarınca butlanla batıl olduğu gibi; söz konusu genel kurulda müvekkili temsil eden …’in kasıtlı bir şekilde müvekkilin talimatlarına ve menfaatlerine aykırı davranması, bu durumun genel kurulda bulunan diğer ortaklar tarafından da biliniyor olması gözetilerek iyi niyet kurallarına ve ahlaka aykırı söz konusu genel kurul ve genel kurulda alınan tüm kararlar Borçlar Kanunu emredici hükümleri gereğince de batıl olduğunu, Ayrıca TTK 447 hükmünde sayılmayan; ancak TTK 549 vd. bükümlerinde düzenlenen sorumluluk hükümlerini bertaraf etmeye yönelik genel kurul kararları da hukukun genel hüküm ve ilkelerine aykırı olmaları nedeni ile butlanla sakat olacağını, Söz konusu genel kurul, pay alımı ertesinde, bir nevi pay alımını taçlandırmak isteyen ihtilaf konusu birleşme kararı mutlak butlanla batıldır. Zira dava konusu genel kurul kararları ile şirket teknik iflasa sürüklenmiş ayrıca ilgili kişilerin birleşmeden kaynaklı sorumluluklarının da bertaraf edilmesi sağlanmaya çalışıldığını, dava konusu genel kurulun 3 nolu kararı ile birleşme raporunun düzenlenmesinden ve inceleme hakkının kullanılmasından vazgeçilerek birleşme kararı verildiğini, söz konusu kararların verilebilmesi için TTK 147/4 ve 149/5 hükümleri gereğince, tüm pay sahiplerinin olumlu oyunun alınması şarttır. Müvekkilin onayı olmaksızın söz konusu kararların alınması mümkün olmadığını, müvekkilin davalı şirkette pay oranı düşük olmasına rağmen müvekkil olumlu oy kullanmadan birleşme raporu ve inceleme hakkı kullanılmaksızın birleşme kararı verilmesi mümkün olamayacağı, … müvekkilin talimatları ve menfaatleri doğrultusunda oy kullanmış olsa idi, birleşme raporu düzenlenmesi zorunlu hale gelecek; bu durumda süz konusu birleşmenin şirketi teknik iflasa sürükleyecek nitelikte olduğu, şirket ortakları ve alacaklılarının haklarını ihlal ettiği ve kamu düzenine aykırı olduğu ortaya çıkacağını, Müvekkil Menfaatleri Aleyhine Hareket Eden … Hakkında Başlatılan İki Ayrı Soruşturma Bulunduğunu, Şirketin Sürekliliğini Ortadan Kalkmaması İçin, Şirketin Sermayesini Kaybetmesine Neden Olan Genel Kurul Kararlarıma, Yürütülmesinin Tedbiren Geri Bırakılması Gerektiğini belirterek 12.10.2016 tarihlî genel kurul ve bu genel kurulda alınan tüm kararlarının batıl olduğunun, Sayın Mahkemece de tespit edilmesini, işbu yargılama sonucunda verilecek hüküm kesinleşinceye kadar ileride doğması muhtemel telafisi imkansız zararların önlenmesi amacı ile TTK m.449 gereğince dava konusu tüm genel kuml kararlarının yürütülmesinin tedbiren geri bırakılmasına karar verilmesini, 12.10.2016 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı ve bu toplantıda alınan tüm kararlann batıl olduğunun tespitine, bu talebimizin kabul edilmemesi halinde iptaline, Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu genel kurulun “kolaylaştırılmış birleşme” için yapılan olağanüstü genel kurul olduğunu, genel kurul davalı …Ş. ile zaten %100 hissedarı olduğu … A.S.’nin TTK 155. ve 156. maddeleri çerçevesinde “Kolaylaştırılmış Birleşmesine” ilişkin olduğunu, … A.Ş.”nin tek hissedarı zaten davalı …Ş. olduğu için de her ne kadar görünüşçe iki şirket olsa da pratikle bunların tek şirket gibi kabulünün mümkün olduğunu, Dava konusu genel kurul ile de bu iki şirket birleştirilerek, hem birçok ilave masraftan kaçınılmış hem de resmi durumun fiili duruma uygun hale getirildiğini, anilan genel kurul kararları, konusu itibari ile butlan davasına konu olamayacağını, dava konusu genel kımılda alınan kararlar, TTK’nun 447. maddesinde tahdidi olarak sayılan hiçbir durum ile eşleşmediğini, Davacının TTK 447/1-c fıkrası hükümleri gereği yok hükmünde olduğunu ileri sürdüğü genel kurul kararları, TTK. 447/1c hükmü çerçevesinde şirketin sermayesini kaybedilmesine sebep olması bir kenara şirketin öz kaynaklarında artı değer sağladığını, genel kurul kararlarının iptalini talep etmek için hak düşürücü süre olan 3 aylık sürenin geçtiğini, Davacı, her ne kadar 12.10.2016 tarihü Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı’nın ve iş bu toplantıda alınan kararların TTK 447/1-c uyarınca butlanın tespitini talep etmiş ise de; söz konusu kararların ne TTK 447. Maddesinde sayılan ne de doktrinde kabul edilen butlan halleri arasında yer almadığını, Dolayısıyla söz konusu kararlar, kabul anlamına gelmemek üzere iptal hükümlerine tabidir ki davacıda aynı endişe ile davasını terdtli açmış batıl kabul edilmemesi halinde iptalini talep ettiğini, oysaki iptal davaları karar tarihinden itibaren 3 aylık süre içinde açılması gereken bir dava olup süresinde açılmayan iş bu davanın bu açıdan da reddi gerektiğini, dava konusu olan genel kurul kolaylaştırılmış birleşme kararını içerdiğini, bu kararlara karşı iptal davası açılması 2 aylık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, kararın Türkiye Ticaret Siciîi Gazetesinde ilanından itibaren iki ay içinde iptal davası açabileceğini, ilanın gerekmediği hâllerde sürenin tescil tarihinden başlayacağını, dava konusu olan genci kunıJ kararları ise kolaylaştırılmış birleşme ve ilişkin olup kendisini vekil ile temsil ettiren davacı kararlara olumsuz oy kullanmadığı gibi suresi icinde de is bu davayı açmadığını, bu sebeple hem olumsuz oy kullanılmamış olması hemde süresi içinde açılmamış olması nedeniyle ıs bu davanın reddi gerektiğini, davacının butlan davası açma hakkı olduğu kabul edilse bile davanın açılması iyi niyet kurallarina aykırı olduğunu, kesinlikle kabul etmemekle birlikte kararların butlan yaptırımına tabi olduğu kabul edilse dahi butlan davasının TMK m. 2 uyarınca iyi niyet kurallarına uygun bit sure içerisinde açılması gerektiğini, her hak gibi genel kurul kararlarının butlanının ileri sürülmesi de dürüstlük kuralı çerçevesinde mümkün olup bu kurala aykırı olarak dava yoluyla genel kurul kararlarını butlanının talep edilmesi mümkün olmadığını, Davaya konu olan toplantıda alınan kararlar 12.10.2016 tarihli olup üzerinden uzun bir zaman geçtiğini ve aşağıda açıklayacağımız üzere ortaklık dahil hiç kimse ve zarar vermemiş ve alınan kararlar…A.Ş. ile birleşmeye dair kararlar olup söz konusu kararlar uygulandığını, vekile dava konusu genel kurulda ne yönde oy kullanacağına dair verilmiş bir talimat bulunmadığını, TTK 427 uyarınca talimata aykırılık temsilcinin oylarını geçersiz kılmayacağını, davacının bu çekişkili beyan ve davranışları, iddialarının MK. 2 dürüstlük kuralına ve çelişkili davranma yasağına aykırı davrandığını açıkça ortaya koyduğunu, davacının, edinilen bilgilere göre, temsilcisi … hakkında yaptığı şikayet sonrası, İstanbul Curoburıeet Başsavcılığı tarafından başlatılan… numaralı soruşturmanın takipsizlikle sonuçlandığını, TTK 447-1/C sermayenin korunması değil, sermayenin korunmasına ilişkin hükümlerin ihlalinden bahsetmektedir, kaldı ki yapılan genel kurul ile şirketin sermayesini kaybetmesinin dahi mümkün olmadığını, davacı söz konusu genel kurul kararları ile sirketin sermayesim kaybetmesine sebep olunduğunu şirketin sermaye yapısının bozulduğunu ve bu sebepler ile söz konusu kararların batıl olduğunu ileri sürdüğünü, Ancak, yasal düzenleme sermayenin korunmasını değil sermayenin korunmasına ilişkin hükümlerin ihlalinden bahsettiğini, davacı vekilinin bu hükmü sermayenin korunması şeklinde yorum1ayarak mahkeyi yanlış yönlendirme cabasi içerisinde olduğunu belirterek fazlaya ilişkin tüm talep, dava ve şikayet hakları saklı kalmak kaydıyla: Dava konusu olan genel kurulda alınan kararların kanunda tahdidi olarak sayılan hususuların hiçbiri ile eşlesmemesi ve butlan davasının ikinciliği ilkesi sebebi ile davanın reddine, Genel kurul iptal davası açmak için kanunda belirtilen ve emredici bükümler içeren hak düşürücü süreler içinde davanın açılmaması sebebi ile davanın reddine, Davacının haksiz ve mesnetsiz davasınının esastan reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini, öncelikle usule ilişkin itirazlarımızın değerlendirilerek davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3-Davalı vekili 13.02.2018 tarihli dilekçesi ile davacının tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
4-Mahkememizce verilen 26.02.2018 tarihli ara karar ile Genel Kurul Kararının İcrasinin geri bırakılması yönündeki İhtiyati Tedbir Talebinin reddine karar verilmiştir.
5-Taraf vekilllerince davaya ilişkin tüm delilleri belge ve dayanakları ile birlikte dosyaya sunulmuştur.
6-Davalı vekili 27.04.2018 tarihli dilekçesi ile dava konusu uyuşmazlıkla aynı konuda emsal bilirkişi raporu sunmuştur.
7-Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, davalı şirketin 12/10/2016 tarihli olağan genel kuru toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti, bunun kabul edilmemesi halinde iptali istemine ilişkindir.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle ticaret sicilinde kayıtlı yasal ikametgahının mahkememizin yargı yetkisinin bulunduğu idari sınırlar içinde kaldığı saptandığından, uyuşmazlığın çözümünde HMK’nun 14/2 ve 6102 Sayılı TTK’nun 445. Maddesi hükmü gereğince mahkememiz kesin yetkilidir. Davacının davalı şirketin hissedarı olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış davalı şirket sicil dosyası, ana sözleşmesi ve iptali istenen genel kurul toplantısında alınan karar örneği ile hazirun cetveli dosyaya alınmıştır.
İptali istenen olağan genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde, davaya konu ve iptali istenen kararların ayrı ayrı görüşelerek oylandığı, davacıyı toplantıda …’in temsil ettiği, davacı temsilcisinin olumlu oyları ile Genel Kurulda alınan tüm kararların oy birliği ile kabul edildiği belirlenmiştir.
TTK’nun 446. Maddesi hükmüne göre; toplantıda hazır bulunan paydaşın ancak, karara olumsuz oy vermesi ve bu muhalefetini tutanağa geçirmesi halinde iptal davası açabileceği kabul edilmiştir. Davacının toplantıya temsilcisi aracılığıyla katıldığı ve temsilcinin söz konusu kararlara olumlu oy kullandığı, dosya içeriği delillerden anlaşılmakta olup, bu durum tarafların kabulündedir. Davacı, vekilinin kendi menfaati ve talimatına aykırı oy kullandığını, bu nedenle alınan kararların yok hükmünde olduğunu ileri sürmektedir.
TTK’nun 447. Maddesi hükmüne göre; Genel Kurul Toplantısında alınan kararların batıl olduğunu iddia edebilmek için anılan yasa maddesinde sınırlı olarak belirtilen durumlara uygun karar alınması gerekmektedir. Dava konusu genel kurul toplantısında şirketin yönetim kurulu faaliyet raporları oy birliği ile kabul edilmiş, bağımsız denetçi atanmasına karar verilmiş, bilanço onaylanmış ve yönetim kurulu üyelerinin ibrasına karar verilmiştir. Ayrıca şirket ana sözleşmesinin 3. Maddesi kararda belirtilen şekilde tadil edilmiştir. Davacı tarafça alınan bu kararların şirketin sermayesinin korunmasına ilişkin hükümleri ihlal ettiği, bu nedenle batıl olduğu ileri sürülmüştür. Alınan kararların bu nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır.
TTK’427. Maddesi hükmüne göre; temsilcinin, temsil edilenin talimatına aykırı olarak oy kullanması, kullanılan oyu geçersiz kılmamaktadır. Davacının itirazı temsilcisi ile olan ilişkisini ilgilendirmekte olup, şirkete karşı ileri sürülmesi mümkün değildir.
Saptanan ve mavcut hukuksal durum karşısında; Davaya konu 12.10.2016 tarihli, genel kurul toplantısında alınan kararların iptali yönünden TTK’nın 445. Maddesinde belirtilen 3 aylık yasal süresi içinde dava açılmadığı gibi davacı temsilcisinin bu kararlara olumlu oy verdiği ve kararların oy birliği ile alındığı da dikkate alındığında iptalinin istenilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Alınan kararların TTK’nun 447. Maddesinde sayılan butlan halleri arasında yer almadığı, genel yaptırım olarak düzenlenen iptali hükümlerine tabi olduğu kabul edilmiştir. Davacı, temsilcisinin talimatına aykırı oy kullandığı yolundaki iddianın TTK’nun 427. Maddesi hükmü uyarınca; kullanılan oyu geçersiz kılmayacağı bu itirazın davacı ile temsilcisi arasındaki iç ilişkide ileri sürülebileceği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 35,90 TL maktu karar harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın talep davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.180 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen oybirliğiyle karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …