Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/819 E. 2018/148 K. 27.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/819 Esas
KARAR NO : 2018/148
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/12/2013
KARAR TARİHİ : 27/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı-alacaklı tarafından 30/10/2012 tanzim ve 30/12/2012 ödeme tarihli 100.000-USD lik senet borcunun davacı tarafından ödemediği gerekçesi ile hakkında İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı icra takibi başlattığını, icra takip dosyasından alacaklı vekili ile yapılan görüşmede 30.10.2012 tanzim ve 30.12.2012 ödeme tarihli 100.000-USD bedelli senedin davalıya yönelik düzenlenmediği ve davacının davalıyı tanımadığının ifade edildiğini ve konu hakkında görüşmek üzere anlaşılmış olduğundan anılan tarihte davacı tarafından menfi tespit davası açılmadığını, davacı tarafından İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosylasını kontrol ettiğinden davalı tarafından borcun ödenmediği gerekçesi ile davacıların banka hesaplarına haciz bildirimlerinin yapılıdğını görmüş olduğundan dava açma zarureti hasıl olduğunu, davacı müvekkili …’in davacı ….’nin hem yetkilisi (mesul müdürü) hem de hakim hissedarı olduğunu, bu şirket adına her türlü işlem yapma hakkına haiz olduğunu, bu nedenlerle maddi ve manevi tazminata ilişkin yasal haklar saklı kalmak kaydıyla; icra takibinin tedbiren durdurulmasını ve akabinde davacılar tarafından 30.10.2012 tanzim ve 30.12.2012 ödeme tarihli 100.000-USD lik senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine, haksız icra nedeni ile takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere haksız icra tazminatına ve tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, takibe konunun senedin kambiyo senedi vasfında oldğunu, TTK.mad. 776 maddesine göre bonoda yer alması zorunu gereken kayıtların tamamının takibe konu senette mevcut olduğunu, davacıların akdi iddialarının davayı ve takibi uzatmaya yönelik olduğunu, alacağın hukuki nedeninin kambiyo ilişkisinden kaynaklandığını, davacıların aksi iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kambiyo senedinin sebepten mücerret/soyut olduğunu, açık bonü düzenlenmesinin mümkün olup aksinin yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini, davacı tarafın takip konusu senedin ticari defterine işlememiş olmasının kendi lehine sonuç doğuramayacağını, davacı tarafın elinde hiçbir belge olmadığı halde huzurdaki davayı açtığını, davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davanın amacının müvekkilinin alacağına ulaşmasının geciktirmek olduğunu, müvekkilinin alacağına geç kavuşacağını, alacağa geç ulaşacak olmasından dolayı hak kaybı yaşama riskiyle karşı karşıya olduğunu, bu nedenle alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, davanın reddiyle dava haksız ve kötü niyetle açıldığından davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli deliller de celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Davacıya ait imza asıllarının bulunduğu yerlerden imza asılları dosyaya celp edilmiş, huzurda imza örnekleri alınmış, imza incelemesi için İstanbul Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmıştır.
Dava, 30/10/2012 tanzim ve 30/12/2012 ödeme tarihli 100.000-USD lik senetteki imzanın davacılara ait olmasına rağmen boş olarak ele geçirildiğini ve sonradan doldurularak aleyhlerine takibe geçildiği iddiasına dayanmaktadır.
Davacı taraf iddiasını ispatlayacak hiç bir delil ortaya koyamamaktadır. Senedin ne şekilde haksız yere ele geçirildiğini açık ve net olarak ortaya koyamamaktadır. Bir senedin imzalanarak boş halde şirkette tutulmasının da bir anlamı olmadığı gibi basiretli bir tüccar davranışı da değildir. Buna anlam verilememiştir. Kaldı ki Adli tıp raporuna göre “…” yazısı davacının eli ürünü çıkmıştır. Diğer yazılar açısından ise net bir değerlendirme yapılamamıştır. Diğer bir anlatımla bu yazıların davacının eli ürünü olma ihtimali de bulunmaktadır. Senedin çalındığı iddiasında bulunmadıkları gibi anlaşmaya aykırı doldurulduğu yolunda bir iddiaları da bulunmayan davacıların davalarının reddine, itirazlarının kötü niyetli olduğu kabul edildiğinden % 20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmeleri gerektiğine karar verilmiş, mahkememiz kararı davacılar vekilince temyiz edilmiş olup; Yargıtay ….Hukuk Dairesi’nin … esas – … karar 14/06/2017 tarihli ilamında ” 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, bono nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir. Bono üzerinde davacının isminin yazılı olduğu, şirket kaşesi üzerinde 2 imzanın bulunduğu, davacının şirketi temsile yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Şirket kaşesi üzerinde bulunan imzaların şirketi temsilen atılmış olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacı … senetten şahsi olarak sorumlu tutulamaz. Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3-İİK 72. madde uyarınca kötüniyet tazminatına Türk Lirası cinsinden hükmedilmesi gerekirken yabancı para cinsinden hüküm kurulması doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir ” gerekçesi ile bozularak yeni esasa kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve özellikle Yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde, senet üzerindeki, şirket kaşesinin üzerinde 2 imza bulunması, davacının şirketi temsile yetkisinin olması, atılan imzaların şirketi temsilen atılmış olduğundan sadece şirketi borçlu konuma soktuğu, davacı …’in şahsi sorumluluğunun bulunmadığı bu nedenle … yönünden açılan davanın kabulüne, senet açısından borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiş, davacı şirket yönünden ise bozma konusu edilmeyen 10/11/2015 tarihli gerekçe çerçevesinde davanın reddine karar vermek gerekip, kötüniyet tazminatı şartları oluşmuş olduğundan alacağın TL cinsinden kötüniyet tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacı Gevrekli Turizm Ltd.Şti yönünden açtığı davanın REDDİNE,
Asıl alacağın % 20 oranına tekabül eden 20.000-USD nin TL karşılığı olan 40.800-TL kötüniyet tazminatının davacı şirketten tahsiline, davalıya verilmesine,
B) Davacı … yönünden açtığı davanın KABULÜNE,
30/10/2012 tanzim tarihli, 30/12/2012 vade tarihli, 100.000-USD bedelli bono açısından davacı … ‘in borçlu olmadığının tespitine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 13.953,00 TL nispi karar harcından peşin alınan 3.488,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.464,70 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 18.205,60 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 3.799,35 TL’nin ( 24,30 TL BVH, 3,75 TL VH, 3.488,30 TL Peşin Harç, 211,00 TL tebliğler, 72,00 TL Müz.) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …