Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/731 E. 2018/932 K. 28.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/731
KARAR NO : 2018/932
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 17/08/2017
KARAR TARİHİ: 04/10/2018
Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle: Müvekkili ile davalı arasında cari hesap ilişkisine dayanan bir ticari ilişki mevcut olduğunu davalı tarafın işbu ticari ilişkiye konu ürünleri müvekkil şirketten satın aldığını, müvekkil şirket söz konusu ürünleri faturaları ile birlikte davalıya teslim etmiş olduğunu, davalının cari hesap ekstresine bu ürünlerin bedeli olan borç miktarının işlenmiş olduğunu, davalı ürünlerin kendisine teslim edilmiş olmasına rağmen, cari hesaptan kaynaklanan ve muaccel olan bakiye borcunu ödemediğini, bunun sonucunda davalı aleyhine İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibinin başlatıldığını, başlatılan icra takibindeki borca, ödeme emrine, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz ettiğini, davalının ödeme emrine itiraz dilekçesindeki itirazları asılsız ve gerçeğe aykırı olduğunu icra takibini sürüncemede bırakma amacına yönelik olduğunu, müvekkil ile davalı arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu müvekkil davalıya cari hesap ilişkisine dayalı olarak ürün teslimatı yapmış olduğunu ve buna ilişkin faturalar düzenleyerek davalıya teslim ettiğini, cari hesap ekstresinde sabit olduğunu, taraflar arasında gerçekleşen ticari ilişki sonucunda müvekkil tarafından toplam bedeli 11.166,36 TL olan ürünlerin teslimi yapılmış olduğunu, davalının yaptığı kısmi ödemeler neticesinde 2.816,41 TL borç kaldığını, müvekkil şirketin ticari defter ve kayıtlarının, faturalar ile cari hesap ekstresinin incelendiğinde müvekkil şirketin söz konusu haklı alacağı ortaya çıkacağını, davalı tarafça yapılan itirazın tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu müvekkilinin alacağının tahsil etmesini geciktirmeye yönelik olduğunu, bu nedenlerle davalı taraf aleyhine takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce düzenlenen tensip zaptı, dava dilekçesi ve ekleriyle birlikte davalıya tebliğ edilmişse de davalı yanca dosyaya herhangi bir beyan dilekçesi ibraz olunmamıştır.
Mahkememizce gerekli araştıma yapılmış, tüm deliller toplanmış ve mahkememiz ara kararıyla davacının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi amacıyla bilirkişi incelemesine karar verilmiş, 23/03/2018 Tarihli Bilirkişi Raporunda Özetle: Davacı tarafın ticari defter kayıtlarına göre, davacı tarafın 30/06/2015 tarihinden 04/09/2015 tarihine kadar 11.165,86 TL bedelli mal satmış olduğunu satış faturasının düzenlemiş ve ticari defterlerine işlemiş olduğunu, davacı tarafın davalı tarafa mal satışından 11.165,86 TL alacağı doğduğunu, davacı tarafın ticari defter kayıtlarına göre davalı taraftan 31/07/2015 – 29/02/2016 tarihleri arasında 8.349,95 TL tahsilat yaptığını, davacı tarafın 18/10/2016 takip tarihi itibari ile 2.815,91 TL alacaklı olduğunu bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kısmen kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiş ve icra takibine konu miktar ile bilirkişi tarafından hesaplanan miktar yönünden çok az bir fark bulunduğu, tarafların arasındaki ilişkinin niteliği ve çerçevesi kapsamında davacı iddialarının yerinde olduğu değerlendirildiğinde davacı tarafın icra inkâr tazminatının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 2.815,91 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 563,18 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 192,35-TL karar harcının, peşin alınan 48,10-TL harçtan mahsubu ile eksik 144,25-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacının yaptığı, toplam 1.047,60-TL’nin (31,40TL BH, 48,10 TL PH, 4,60 TL VH, 800,00-TL Bilirkişi Ücreti, 163,50-TL Tebligat Gideri) red ve kabul oranına göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 1.047,39-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT hükümleri gereğince red ve kabul oranına göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.180,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan gider/delil avansından bakiye kalan kısmın kararın kesinleşmesi sonrası yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olarak karar verildi.
Katip …
Hakim …