Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/724 E. 2018/1102 K. 26.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/724 ESAS
KARAR NO : 2018/1102 KARAR
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 15/08/2017
KARAR TARİHİ: 26/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Müvekkil şirketi ile davalı arasındaki ticari ilişki neticesi oluşan cari hesap borcunun süresinde ödenmemesi üzerine olduğunu, davalı hakkında İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını davalı tarafından takibe konu borcun tamamına itiraz edilmişse de itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalı tarafın borcunun bulunmadığını iddia ederek alacağa itiraz ettiğini, müvekkil şirketin defter ve kayıtları incelendiğinde borcun varlığı ve miktarının açıkça tespit edileceğini, davalının müvekkil şirketten kargo taşıma hizmeti aldığı ve bedelini ödemediği hususunun açık olduğunu, müvekkil şirketin yurt çapında kargo taşımacılığı yapan ve bu alanda haklı bir unvana sahip köklü bir kuruluş olduğunu, davalının kargo taşımacılığı konusunda müvekkil şirketi tercih ettiğini, ancak verilen hizmet karşılığında müvekkil şirketçe her hangi bir ödeme alınmadığını, söz konusu taşıma hizmetlerine ilişkin faturalarına davalı tarafa tutanak ile teslim edildiğini, davalı taraf her ne kadar borcun ferilerine itiraz etmiş olsa da itiraza konu icra takibinde ticari işlerdeki reeskont avans faizi istendiğini, davalının sırf takibi uzatmaya matuf, haksız ve mesnetsiz itirazları sebebiyle durmuş olan takibin devamı için dava açma zarureti hasıl olduğunu, davalının alacaklarının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınmasını talep etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Müvekkil şirket aleyhine ikame edilmiş olan davanın haksız ve mesnetsiz iddialardan ibaret olduğunu, mezkur savların taraflarınca ve hukuken kabulünün mümkün olmadığını, dava dilekçesinde sunulan beyanların akdi, maddi ve ticari gerçekler hilafına kaleme alındığını, mahkemenin yetkisiz olduğunu bu yüzden dosyanın Anadolu Adliyesi Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, davacının piyasa teamüllerinin çok üzerinde bir bedelle müvekkil şirkete kargo hizmeti sunduğunu, doğrudan davacıdan kaynaklanan teknik eksiklikler ve hatalı işlemler nedeniyle yapılamadığını, müvekkil şirketin hatalı ve geç teslimatlar nedeni ile mağdur olduğunu, davacının kusurları nedeniyle müvekkil şirketin çok önemli gönderilerinin kaybolduğunu veya muhatabına ulaşamadan iade edildiğini, müvekkili şirketin ayıplı aldığı hizmet nedeniyle davacıya karşı hiçbir borcu olmadığını, tarafların cari alacakta da mutabık olamadığını ve müvekkil şirket ticari defter ve kayıtları ile uyumsuz olduğunu, bu sebeplerden dolayı müvekkil şirketten hiçbir hak ve alacağı olmadığını, tüm davacı taleplerinin reddini, kötü niyetli davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
30/04/2018 Tarihli Bilirkişi raporunda;Davacı yan vekili tarafından incelemeye sunulan 2016 yılına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğunu, davalı yanın incelemeye gelmediğini ve ticari defter ve belgelerini ibraz etmediğini, söz konusu taşıma hizmetlerine ilişkin faturaların davacı yan tarafından davalı tarafa tutanak ile teslim edildiğini, faturalara davalı yan tarafından 8 gün içinde itiraz edilmediğini, davacı yanın incelenen ticari defterlerinde davalı yandan 14/12/2016 tarihi itibariyle 12.650,94-TL cari hesap alacağı olduğu, davacı yanın 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan 18/01/2017 tarihinden itibaren alacaklarına 3095 sayılı kanuna göre %9,75 avans faizi talep edebileceği sonuç ve kanaatine varmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura ve cari hesap alacağından kaynaklı itirazın iptali davası niteliğindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Ayrıca her ne kadar davalı taraf ayıplı ifa iddiasında bulunmuş ise de bu iddiasına ilişkin delil sunmamış ve faturalara itiraz etmemiştir, dolayısıyla iddiasını kanıtlayamamıştır. Açıklanan nedenlerle davacının davasının kabulüne karar verilmiş ve alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kabulü ile İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının iptali ile takibin takip talebindeki diğer koşullar ile devamına,
2-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 2.530,18-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 864,19-TL nispi karar harcından peşin alınan 216,05-TL harcın mahsubu ile bakiye 648,14-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.032,05-TL (31,40-TL BH, 4,60-TL VH, 216,05-TL PH, 600,00-TL Bilirkişi Ücreti, 180,00-TL Tebliğ Gideri) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve artan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır
Bu Belge, 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa Göre Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.