Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/719 E. 2018/1150 K. 06.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/719 Esas
KARAR NO : 2018/1150 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14/08/2017
KARAR TARİHİ: 06/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (ticari satımdan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Davacı şirketin davalı-borçluya 15/07/2013 tarihli Elektrik tedarik sözleşmesine istinaden elektrik enerjisi tedarik hizmeti verdiğini, davalı borçlu şirkete tükettiği enerji miktarı kadar fatura düzenlendiğini ancak davalı borçlu şirketin bir kısım fatura borcunu ödememesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü… E. Sayılı dosya ile icra takibi başlattığını, davalı-borçlu taraf 13/12/2016 tarihinde borcu olmadığı gerekçesiyle borca itiraz etmiş olduğunu, bu itirazı alacağın tahsilini geciktirmek amacı taşıması sebebi ile itirazın kötü niyetli olduğunu, davalı borçlunun kötü niyetli olan itirazının iptali ile takibin devamına, davalı yanın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, dava masraf ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce düzenlenen tensip zaptı ve dava dilekçesi davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmişse de davalı tarafından herhangi bir beyanda bulunulmamıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli araştırma yapılmış, 30/01/2018 tarihli ara karar ile bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. 12/06/2018 tarihli raporunda bilirkişi özetle; Taraflar arasında 15.07.2013 tarihli elektrik tedarik sözleşmesi mevcut olduğunu, davacı şirketin davalı şirkete 2016 yılında 3 adet toplamı 209.066,00 TL tutarında enerji tedarik faturası tanzim etmiş olmasından, davalı şirketin ise davacı şirkete 2016 yılında banka havalesi ile farklı tarihlerde 3 defada toplamda 93.920,00 TL ödeme yapmış olmasından taraflar arasında enerji tedarik sözleşmesinden doğan bir ilişkinin mevcut olduğunu, … seri numaralı 22.04.2016 tarihti faturada ana tüketilen enerji bedeli 68.473,59 TL olduğunu, … seri numaralı 15.03.2016 tarihli faturada ana tüketilen enerji bedeli 64.800,22 TL olduğunu ancak davalının bu borcun bir kısmını ödediği kalan borcun 43.140,78 TL (269,78 geçmiş gün faizi kalan borçtan çıkarılmıştır.) olduğu anlaşıldığını, dava konusu iki faturanın ana tüketilen enerji bedelinin toplamı 111.614,37 TL olarak hesaplandığını ayrıca 22.04.2016 son ödeme tarihli faturada TRT payı 2 defa alındığını, TRT payının iki defa alınmasının nedeni anlaşılamadığını, davalının (Abone), Elektrik fatura borcunu ödememesi üzerine Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği 15. maddesi hükümleri yerine getirilerek davacı (tedarikçi) tarafından davalının elektriğinin kesilmesi gerektiğini, davalının elektriğinin kesilmemesinden dolayı Davacı …Ş. (tedarikçi)’nın de kusurunun olduğunu, davacının bu kusurundan dolayı gecikme zammı ve işlemiş faizde indirim uygulanması hususlarının Yüce Mahkeme takdirinde olduğunu, davacı şirketin ticari defler kayıtlarına göre davalı şirketten takip tarihi itibarıyla takip korusu 2 adet fatura tutarından kaynaklanan 115.146,66 TL tutarda ana para alacağının bulunduğunu, 08/04/2016 tarihli faturaya 9.564,80 TL geçmiş gün faizi hesaplandığı 29/02/2016 tarihli faturaya ise 8.045,42 TL geçmiş gün faizi tolamda 17.610,08 TL faiz hesapladığını, hesaplanan faiz son ödeme tarihinden hangi tarihe kadar ve % oranı anlaşılamamış ve takdir yüce mahkememize ait olmak üzere fatura üzerinde yazan gecikme halinde uygulanacağı belirtilen 6183 sayılı kanun md.51 e göre bakıldığında yüksek olduğu kanaati oluştuğunu, davalı-borçlunun faturaların bakiyesinde belirtilen borca gerekçesiyle birlikte icra takibi öncesi itiraz edilmediği dosya kapsamında anlaşıldığını, davacı taraf uyuşmazlığın doğduğu yıl defter belgelerini ibraz etmiş olup defter ve belge kayıtlarının dayanağı belge tutarlarının T.T.K. ,V.U.K ve Muhasebe uygulaması genel tebliğine ve usulüne uygun olarak kayıtlara geçtiğini, belgelerle uyumlu olduğu inceleme neticesinde tespit edildiğini, ticari e-defter ve kağıt ortamında tutmuş olduğu diğer defter berat ve tasdiklerini süresinde yaptığı bununla ilgili tespitlere ilişkin defter çıktı kopyaları alınıp rapor ekinde sunulduğunu, davalı taraf defterleri bilirkişi incelemesine ibraz edilmediğinden, açılış ve kapanış tasdikleri yasal süresinde yapılmış, dayanağı belgelerle uyumlu olan davacı tarafın defter kayıtlarına itibar edilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Bir Bütün Olarak Değerlendirildiğinde;
Dava, fatura alacağından kaynaklı itirazın iptali davası niteliğindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Açıklanan nedenlerle davacının davasının kabulüne karar verilmiş ve alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜ ile İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının iptali ile takibin talebindeki diğer koşullar ile devamına,
2-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 23.029,31-TL icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 115.146,57-TL nispi karar harcından peşin alınan 1.603,38-TL harcın mahsubu ile bakiye 113.543,19-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 11.961,73-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 2.970,88-TL (31,40TL BVH, 4,60-TL VH, 1.603,38-TL Peşin Harç, 131,50 TL Tebliğler, 1.200,00-TL Bilirkişi Ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır
Bu Belge, 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa Göre Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.