Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/712 E. 2021/652 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/712
KARAR NO:2021/652

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:10/08/2017
KARAR TARİHİ:07/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkillerinin davalı borçlu şirkete danışmanlık sözleşmesi kapsamında … doğalgaz santrali projesinde 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu kapsamında iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verdiğini, 6331 sayılı kanun ve sözleşme hükümlerine uygun olarak müvekkilleri taraftan mevzuatla belirlenen usule uygun şekilde iş güvenliği uzmanı görevlendirmesi yapılmış ve sunulan hizmet karşılığında fatura keşide edildiğini, davalı faturalar itiraz etmediği gibi ödeme de yapmadığını bunun üzere müvekkilleri şirket davalı firma ve yetkililerin defaatle aramış ve borçlu yazılı alarak da ihtar edildiğini, bakiye borç tutarına göre hesaplanmış 17 adet fatura bedelinin ödenmemesi üzerine davalı şirket aleyhine …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapılmış örnek 7 ödeme emri tebliğ edilmiş ancak davalı yan bu ödeme emrine itiraz ettiğini, davalı yanın itirazları haksız ve kötü niyetli olup takibi sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, itirazın süresinde olması halinde borcun tamamına ferilerine ve yetkiye yapılan itirazın iptal edilerek takibin devamını sağlamak müvekkilinin davalıdan olan alacağını tahsil edilmek ve borçlu aleyhine itiraz edilen miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde, her ne kadar müvekkilleri şirket ile davacı arasında bir takım ticari işlemlerin gerçekleştiği iddia edilmiş ise de taraflar arasında müvekkilleri şirketi bağlayıcı herhangi bir sözleşme akdedilmediğini, müvekkillerinin sözleşme veya fatura tebliğ edilmediğini, dolayısı ile müvekkilleri şirketin taraf olduğu iddia edilen sözleşmeler var ise de bu sözleşmeler şirketin temsile yetkili kişilerce imzalanmadığını, müvekkillerinin davacı taraf ile herhangi bir sözleşme akdetmediğinden taraflar arasında herhangi bir mal ve hizmet alım satımı meydana gelmediğini, bu nedenle davacının taraflar arasında mutabakat sağlandığını iddiası gerçek dışı olduğunu, kaldı ki davacı tarafından yerine getirilmesi gereken yükümlülükler tam ve zamanında yerine getirilmediğini dolayısı ile kendi edimini gereği gibi ifa etmeyen davacının karşı taraftan alacak talep edemeyeceği açık olduğunu, yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle davacı ile akdi bir ilişkisi bulunmayan akdi ilişkinin varlığını hiçbir surete kabul etmeyen müvekkilleri aleyhine ikame edilen iş bu davanın reddine karşı taraf aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 01/06/2018 tarihli ara karar ile dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla talimat yoluyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
06/09/2018 tarihli raporunda bilirkişi; Davalıya ait 2016 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin noter marifetiyle yaptırıldığı, defterlerinin işlendiği, 6102 sayılı TTK’nın 64. Maddesinin 3. Fıkrası, 66. Maddesinin 2. Fıkrası gereği defter tasdiklerinin yaptırıldığı, dava konusu alacağa esas teşkil eden hizmetin davacı tarafından davalı şirkete verilip verilmediğine ilişkin olarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı nezdindeki… Sisteminden davalı … SAN. TİC.AŞ.’nin “…” nde 2015-2016 yılları “sözleşme onayı verilen İş Güvenliği Uzmanları”na ait bilgilerin talep edilmesinin yerinde olacağı, davacının kayıtlarına göre 31.12.2016 tarihi itibariyle davalı şirketten 52.870,47 TL alacağı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Alınan bilirkişi raporu, usulüne uygun tebliğ edilmiş, 15/11/2018 tarihli ara karar ile taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
12/02/2019 tarihli raporunda bilirkişi; davalının yapmış olduğu itirazların bilirkişi raporuna karşılar nitelikte olmadığı, sözleşmesel ilişkinin varlığı, hizmetin verilmesi ve faiz hesaplaması hususlarındaki takdir ve değerlendirmenin mahkememize ait olduğunu, takip tarihi itibariyle davacının ticari defterlerinde davalıdan 52.870,47 TL alacağı olduğu ve takip tarihi itibariyle 2.369,79 TL kanuni faiz hesaplanabileceği, mahkememizce avans faizi ödenmesine karar verilmesi halinde ise 2.567,28 TL avans faizi hesaplandığı sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde imzaya itiraz konusuna değinmişse de 16/10/2019 tarihli duruşmada sözleşme aslını, sözleşme tarihi ve öncesine ait ıslak imzaların bulunduğu belgelerin hangi kurum ve kuruluşlarda bulunduğu hususunda sözleşmenin yapıldığı tarihte şirket yetkililerine ait imza sirkülerini sunması için verilen 1 aylık kesin süre içerisinde sunmadığından davalı vekilinin imza inkarının soyut olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce 02/12/2020 tarihli ara karar ile mahkememizce aldırılan talimat raporu da değerlendirilerek, iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile davalının uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları ile dayanağı belgeler üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına, incelemenin 25/12/2020 günü saat 14.00’da mahkememiz duruşma salonunda yapılmasına, taraf vekillerine, inceleme gününde uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtlarını hazır etmesi aksi halde HMK mad. 222’ye göre defter ibrazından kaçınmış sayılacağı hususunun ihtarına, ihtarın davalıya duruşma tutanağının tebliği ile yapılmış sayılmasına, bu yönde davalıya muhtıra çıkarılmasına karar verilmiş, belirlenen inceleme gün ve saatinde davalı yan tarafından uyuşmazlık konusu döneme ait ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediğine ilişkin tutanak imza altına alınmıştır.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 52.870,47 TL asıl alacak ile 3.061,67 TL işlemiş faizin ve asıl alacağa yıllık %9,75 avans faizi yürütülmek suretiyle tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, taraflar arasında akdedilen danışmanlık sözleşmesi kapsamında düzenlenen fatura bedellerinin ödenmediği iddiasıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. Maddesine göre; bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Fatura düzenlenebilmesi için taraflar arasında bir akdi ilişkinin bulunması gereklidir. Bunun yanı sıra fatura tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı kabul edilmekte ve faturada yer alması olağan sayılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü ve bedeli gibi fatura mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine karine teşkil etmektedir. Ancak bu karinenin aksi elbetteki her türlü delil ile ispatlanabilir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Davalı kendisine tebliğ edilen dava konusu faturalara süresinde itiraz etmemiştir. Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı taraf dosya kapsamında uyuşmazlığa konu ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesinde sunmayarak davacının alacağını hükümden düşürecek bir belge veya başkaca delil dosyaya ibraz etmemiştir.
Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Usulüne uygun denetime elverişli davacı yanın ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine ilişkin 06/09/2018 tarihli raporunda, davalıya ait 2016 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin noter marifetiyle yaptırıldığı, defterlerinin işlendiği, 6102 sayılı TTK’nın 64. Maddesinin 3. Fıkrası, 66. Maddesinin 2. Fıkrası gereği defter tasdiklerinin yaptırıldığı, dava konusu alacağa esas teşkil eden hizmetin davacı tarafından davalı şirkete verilip verilmediğine ilişkin olarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı nezdindeki… Sisteminden davalı … SAN. TİC.AŞ.’nin “…” nde 2015-2016 yılları “sözleşme onayı verilen İş Güvenliği Uzmanları”na ait bilgilerin talep edilmesinin yerinde olacağı, davacının kayıtlarına göre 31.12.2016 tarihi itibariyle davalı şirketten 52.870,47 TL alacağı olduğu, tarafların itirazları doğrultusunda alınan ek raporda ise takip tarihi itibariyle davacının ticari defterlerinde davalıdan 52.870,47 TL alacağı olduğu ve takip tarihi itibariyle 2.369,79 TL kanuni faiz hesaplanabileceği, mahkememizce avans faizi ödenmesine karar verilmesi halinde ise 2.567,28 TL avans faizi hesaplandığı, tarafların tacir olması nedeniyle avans faizi uygulanması gerektiği anlaşılmakla açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile
Davalının, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile takibin 52.870,47 TL asıl alacak ve 2.567,28 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 55.437,75 TL üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 avans faizi işletilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 10.574,10 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 3.786,95 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 675,46 TL harcın mahsubu ile eksik 3.111,49 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 8.006,91 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 494,39 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından dava açılırken yapılan toplam 711,46 TL ( 675,46 TL PH, 31,40 TL BH, 4,60 TL VH ) harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 1.756,80 TL ( 1.350,00 TL BK, 406,80 TL Müzekkere ve tebliğler olmak üzere ) yargılama giderinin, davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.741,27 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır