Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/678 E. 2019/651 K. 18.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2017/678
KARAR NO: 2019/651

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 28/07/2017
KARAR TARİHİ: 18/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …Ş. vekili dava dilekçesinde, kendi sigortalıları olan dava dışı … A.Ş.’nin yapmakta olduğu iş merkezini sigortaladıklarını, dava dışı …A.Ş’nin de sözleşmeye dahil edildiğini, inşaat sahası içinde meydana gelen kazada dava dışı …A.Ş.’ye ait beton pompasının hasar gördüğünü meydana gelen bu kaza nedeniyle bu şirkete hasar bedeli olarak 44.450,82 TL ödediklerini, kazaya … plakalı fore kazık makinesinin neden olduğunu, bu makinenin sigortalayanının da davalı … şirketi olduğunu, 6102 sayılı TTK m. 1472’ye göre yapmış oldukları sigorta tazminatı ödemesini kendi sigortalılarının halefi olarak kazada kusurlu olan aracın sigortalayanı olana davalı … şirketinden talep etme haklarının bulunduğunu, davalı taraftan ödedikleri hasar bedelini talep ettiklerini ancak davalı … şirketinin hasar bedelini ödemeye yanaşmadığını bu nedenle halefiyet nedeniyle ödemiş oldukları zarar bedelinin taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı …A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde kazaya karışan … plakalı fore kazık makinesi ile yaptıkları sigortanın zorunlu mali sorumluluk sigortası olduğunu, kazanın meydana geldiği yerin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m. 2’ye göre karayolu ya da karayolu sayılan yerlerden olmadığını, meydana gelen kazanın bir iş kazası olduğunu, bu nedenle de meydana gelen hasardan hukuken sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1472’ye göre sigortacının halefiyet yoluyla ödediği hasar bedelinin tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, sigorta poliçesini, ekspertiz raporunu, ödeme dekontunu, davalı sigortaya başvuru yazısını, yemin delilini, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, delil sunmamıştır.
Dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1472’ye göre sigortacının halefiyet yoluyla ödediği hasar bedelinin tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1472’ye göre; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” Davacı … şirketi yaptığı hasar bedelini dosyaya sunduğu ödeme dekontu ile kanıtlamakta olup bu madde kapsamında kendi sigortalısının yerine geçerek kazada sorumluluğu bulunanlara ya da kazada sorumluluğu bulunanların sigortacılarına halefiyet nedeniyle dava açma hakkına sahip olmuştur.
Davalının ise meydana gelen kaza sonucu oluşan hasardan hukuken sorumlu olabilmesi için kazada kusurlu olduğu ileri sürülen … plakalı fore kazık makinesini inşaat risk sigortası ile yani bu makinenin iştigal alanı ile ilgili bir faaliyet esnasında meydana gelebilecek riskler için sigortalamış olması ya da kazanın karayolu sayılan bir yerde meydana gelmiş olması gerekmektedir.
Mahkememiz tarafından yazılan yazı üzerine davalı … şirketi tarafından gönderilen…plakalı fore kazık makinesinin trafik sigorta poliçesinin incelenmesi sonucunda söz konusu aracın sigortasının zorunlu mali sorumluluk sigortası olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla davalı … şirketinin sigorta poliçesi meydana gelen kaza eğer karayolu sayılan yerlerden değilse zararı kapsamayacaktır.
Zararın meydana geldiği yerin karayolu ya da karayolu sayılan yerlerden olup olmadığının tespiti için 6100 sayılı HMK m. 288’e göre keşif kararı verilerek olayın meydana geldiği yere gidilmiş ve makine mühendisi eşliğinde keşif yapılmıştır. Keşif sonrasında makine mühendisi bilirkişi tarafından 22.05.2018 tarihinde bilirkişi raporu hazırlanmış ve dosyaya sunulmuştur. Hazırlanan raporda; dava dışı … A.Ş.’ye ait yani davacının sigortaladığı beton pompasının 47 m uzunluğundaki bomunun davalının sigortaladığı fore kazık makinesinin üzerinden uzatılarak beton dökmekte olduğu esnada, fore kazık makinesinin paletinin durduğu zemine battığı, kurtulmak için geri manevra yaparken beton pompasının bomuna çarptığı, çarpma sonucunda 47 m açık durumdaki bomun bağlantı merkezindeki kule reduktörünün hasarlanması nedeniyle fren tertibatından kurtulmuş olan bomun 180 derece dönerek yığına çarptığı, kule reduktörünün dişlilerinin dağıldığı, 3, 4 ve 5’inci bomlarda hasar meydana geldiği, olayın meydana geldiği yerin şantiye içi olduğu, park yeri ya da manevra alanı olmadığı, taşıt trafiği ya da şantiye trafiğinin de bulunmadığı tespitinde bulunulmuştur.
Hazırlanan 22.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda kazanın meydana geldiği yer ile ilgili tespit aşağıya alıntıladığımız Yargıtay HGK’nun 2011 / 17 – 499 Esas ve 2011 / 557 Karar sayılı içtihadındaki tespitleri ile örtüşmektedir. Yargıtay HGK kararında;
“2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 2.maddesinde hiçbir ayrık durum gösterilmeden kural olarak; bu Kanunun, karayollarında meydana gelen trafik olaylarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir. Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile, erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirgindir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 2.maddesinde hiçbir ayrık durum gösterilmeden kural olarak; bu Kanunun, karayollarında meydana gelen trafik olaylarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir. Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile, erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirgindir. Diğer bir deyişle, kamunun yararlandığı tüm yollar kara yolu tanımı içindedir; köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur. Karayolunun sınırı, kamulaştırılmış, kamuya terk ve tahsis edilmiş karayolunda özel mülkle olan sınır çizgisine kadardır. Karayolu dışındaki alanların yalnız trafik için faydalanılan yerlerden olması gerekmez; kamuya açık olması yeterlidir. Ancak, bunun dışında sayılan (park, bahçe gibi) yerlerde gerçekleşen zararlarda işletenin KTK’nun 85/1. maddeye göre sorumlu olabilmesi için bu yerlerden taşıt trafiği için faydalanılması gerekir. Trafiğe kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmamalı, karayolunda olduğu gibi, gelip gitme amacıyla kullanılmış olması yeterli sayılmalıdır (Çetin Aşçıoğlu, Trafik Kazalarından Doğan Hukuk ve Ceza Sorumlulukları, 2. Bası, Ankara 2008, s. 58, 59). Karayolunun taşıt trafiğine açık veya kapalı olmasının önemi yoktur; ayrıca Kanunun uygulanması için, karayolu olarak kabul edilen yerlerin zeminin asfalt, beton veya toprak olması arasında bir fark bulunmamaktadır. Karayolları Trafik Kanunu, kural olarak, karayollarında ve Kanunun ikinci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yerlerde uygulanacaktır. Örneğin, deniz ve göllerdeki araba vapurlarında, gerek kontrollü, gerek kontrolsüz hemzemin geçitlerde, bir kamu kurumunun araçlara ayrılan park yeri veya bahçesinde, iki kara parçasını birbirine bağlayan köprülerde, bir işyerinin, otelin veya okulun park yerlerinde, hava alanlarının uçak pistleri dışında kalan ve motorlu araçların kullanılması için ayrılan yerlerde, otobanlarla, otobanların gişelerinde, otobüs terminalleri gibi yerlerde meydana gelen kazalarda Karayolları Trafik Kanunu uygulanacaktır. (Ayşe Havutçu- EmreGökyayla, Karayolları Trafik Kanununa Göre Hukuki Sorumluluk, Ankara 1999, s. 19).” tespitinde bulunmuştur.
Gerek bilirkişi raporundaki tespit gerekse Yargıtay HGK kararında belirlenen ilkeler çerçevesinde kazanın meydana geldiği yerin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m. 2’ye göre karayolu ya da karayolu sayılan yerlerden olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı … şirketinin kazada kusurlu olduğu ileri sürülen araç için yaptığı sigorta poliçesinin de zorunlu mali sorumluluk sigortası olduğu anlaşıldığından karayolu ya da karayolu sayılan yerde meydana gelmeyen bir kaza için davalının hasar bedeli ödeme yükümlülüğü bulunmadığından davacı … şirketinin 6102 sayılı TTK m. 1472’ye göre kendi sigortalısına ödediği hasar bedelini halefiyet yoluyla davalı … şirketinden talep etmesi hukuken mümkün değildir. Bu gerekçelerle davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Temmuz 2019 tarihinde hakim değişikliği olmuş ve dosya mahkememize atanan Hakim … tarafından karara bağlanmıştır.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 44,40-TL maktu karar harcının peşin alınan 759,11-TL harçtan mahsubu ile artan 714,71-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.239,59-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …
¸