Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/672 E. 2020/509 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/672 Esas
KARAR NO:2020/509

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:18/08/2010

İSTANBUL … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
… ESAS, 2… KARAR SAYILI BİRLEŞEN DOSYASI
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ:07/09/2010
KARAR TARİHİ:17/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … … A.Ş. vekili dava dilekçesinde özetle, davalılardan … Ltd. ile diğer davalı …’in müteselsilen kefaleti ile, 1.3.2006 tarihli pazarlama destek sözleşme imzalanarak sözleşmedeki şartlara göre davalı şirkete 200.000 USD tutarında avans sağlandığını, sözleşmeye göre her yıl belli miktarda ürün satın alma taahhüdü bulunan davalının herhangi bir yılda eksik mal alması durumunda hedef tonajın altında kaldığı miktarın açık miktar olduğunu ve her kontrat yılını takip eden 30 gün içerisinde ödeme yükümlülüğü sözleşmenin 3.3 (B) maddesinde kayıtlı olduğu halde 2008 ve 2009 yıllarına ait açık tutar olan 30.672,80 USDyi müvekkiline ödemediğini, ayrıca 12.2.2010’dan itibaren müvekkilinden mal almayı kestiğini ve … değil … marka yağ satın almaya başladığını ve bunu şifahen belirttiğini, sözleşmeye göre …’den farklı marka ürün satılmasının sözleşmenin 9.1. maddesine göre ihlal olup yazılı uyarıya rağmen 15 gün içinde durdurulmaması halinde sözleşmenin haklı sebeple tek taraflı olarak feshedilebileceğini; açık tutar olan 30.672,80 USD ile davalıya 6.6.2007 tarihinde tebliğ edilen Tadil Protokolünün 2. Maddesi uyarınca 200.000 USD cezai şartı ödemesi ve sözleşmeye göre verilen ekipmanı iade etmesi , teminat mektubunun nakde çevrileceği , ayrıca her türlü zarar ve ziyandan dolayı talep hakkının saklı tutulduğunun ihtar edildiğini ve 4.6.2010 tarihinde tebliğ edildiğini ancak ihlalin durdurulmadığını; muaccel hale gelen 82.750,05 TL karşılığı 127.666,77 TL alacaklarının 114.000 TLsinin teminat mektubundan tahsil edildiğini; davalının cevabi ihtarnamesinin çok sonra 13.7.2010 tarihinde gönderildiğini ve hukuki gerekçesi olmadığını, buna karşı 21.7.2010 tarihinde ihtarname keşide edildiğini; bakiye 18.531,16 TL alacak için …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı ve …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından yapılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini, sözleşmenin 11. Maddesinin delil sözleşmesi olup … A.Ş. kayıtlarının kesin delil olduğunu; bakiye 18.531,16 TL alacağın, 4.6.2010 tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, borcu kabul anlamına gelmemek üzere davacı her ne kadar dava dilekçesinde 127.666,77 TL alacaklarının 114.000 TLsinin teminat mektubundan tahsil edildiğini bakiye 18.531,16 TL alacak için dava açtıklarını belirtse de bakiye farkın rakamsal olarak 13.666,77 TL olduğunu; davacı tarafından yapılan …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takipte 13.666,77 TLlik ve …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından yapılan 4.864,39 TLlik takibe haklı olarak itiraz ettiklerini, davacının farklı vade tarihlerini içeren değişik tutarlı faturalarını noter ihtarnameleri ile iade ettiklerini, ayrıca teminat mektubunun paraya çevrilmesi ile sözleşmedeki açık miktarın bayi tarafından kapatılmış sayılacağının kabul edilmiş olduğunu, davacı şirketin olası zararının peşinen verilen teminat mektubu ile ortadan kaldırıldığını, davacının zarar hesaplama yönteminin de yanlış olduğunu ve müvekkilinin sözleşmenin mağduru haline getirildiğini, haksız davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, tarafların iddialarının incelenmesi için bilirkişi heyeti oluşturulmuş ve alınan raporda; davacının …. İcra Müdürlüğünden yaptığı takipte 200.000 USD cezai şart alacağı talep edildiği; davacının ibraz ettiği ticari defterlerin usule uygun tutulduğu; talep edilen 30.672,80 USD alacağın davacı şirket kayıtlarında yer aldığı; 114.000 TLlik teminat mektubunun 13.7.2010 tarihinde nakde çevrildiği; davacının 2.6.2010 tarihli ihtarname ile davalıya ek süre verdiği ve 23.6.2010 tarihli ihtarname ile de sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği ve 13.7.2010 tarihinde teminat mektubunun paraya çevrilmesinin sözleşmeye göre geçmesi gereken 15 günden sonra nakde çevrildiğinin tespit edildiği; sözleşmenin 10. Maddesinin 200.000 USD cezai şartı düzenleyip davalının imzası bulunmayan tadil protokolünün davalıya ulaşıp itiraz edilmemekle geçerli olup olmadığının mahkemece takdir edileceği; ihtarnamede 30.672,80 USD alacağın teyid edildiği, bu tutarın davalılarca ödenmediği; mahkemece tadil protokolü geçerli kabul edilirse davacının fesihle birlikte cezai şart yanında akdin ihlali nedeniyle uğranılan zararların tazmini hakkını da verdiğinden hareketle davacının hem ödenmeyen borç için teminat mektubunu paraya çevirmesi hem de cezai şart talep etmesi sözleşmeye uygun talepler olarak değerlendirilebileceğinin mahkemenin takdirinde olduğu görüşü bildirilmiştir.
Kök rapora tarafların beyanları ve itirazlarını karşılamak üzere alınan 6.11.2012 tarihli ek bilirkişi raporunda, davalının ileri sürdüğü ve davacının fiyat politikasının satış ve müşteri kaybına neden olduğuna dair verilerin bulunmadığı; davalı tarafından dava dışı diğer firmaların fiyat politikalarına dair bilgilerin bilhassa zaman mukayesesi başta olmak üzere davalının bilgileri ile mukayese olanağının bulunmadığı, bu yönde bir analiz ve değerlendirme yapılmasının dava konusu sözleşme süresince uygulanan fiyatların karşılaştırmalı seyrini yansıtacak verilere muhtaç bulunduğu görüşü bildirilmiştir.
Mahkememizde görülen davadaki taraflar arasında …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2010 / 579 E. sayılı tazminat davasının da görüldüğü ve sözü geçen mahkemece de 19.2.2013 tarihli ve 2013/10 sayılı kararla, davacı …nin talebinin kısmen kabulü ile 157.124 USDnin dava tarihinden itibaren 3195 sayılı Kanunun 4/A maddesine göre işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar Erdemir Ltd. ve …’den tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.
Tarafların beyanları ve itirazları ile …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararının da değerlendirilmesi için alınan 25.11.2013 tarihli 2. Ek bilirkişi heyeti raporunda; …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararının cezai şarta dair olduğu, mahkememizdeki davanın ise davacı ile davalı arasındaki alacak bakiyesine dayandığı, bu nedenle sözleşmenin yürürlükte kaldığı dönem içinde doğan ve sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığından bağımsız olarak talep hakkı veren bir alacak olduğu, davacı şirketin davaya konu 18.10.2010 tarihli bakiye alacak miktarının 18.531,16 TL olarak hesaplandığı görüşü bildirilmiştir.
Mahkememizce, tarafların dosyaya sundukları deliller, tacir sıfatı ile akdettikleri sözleşmede cezai şartın kararlaştırılmış olması, yaptırılan ve içeriği yeterli ve Yargıtay denetimine elverişli kabul edilmekle mahkememizce itibar edilen bilirkişi heyeti raporunda da hesaplandığı şekilde davacının davalıdan alacaklı olduğu, davalı şirketin sözleşmeyi ihlal ettiği, sözleşmede kararlaştırılan şekilde taahhüt ettiği miktarların altında mal satarak açık miktara neden olan davalının …’den başka marka olan … marka yağ da sattığı ve sözleşmeyi ihlal eden davalının davacıya ödemekle yükümlü olduğu meblağdan davacının nakde çevirdiği banka teminat mektubunun tutarının mahsup edilmesi gerektiği, bu çerçevede her ne kadar banka teminat mektubunun nakde çevrilmesine davalının itirazı olsa da banka teminat mektubu müessesesinin amacı ve bu gibi durumları da kapsayan olayların gerçekleşmesi halinde davacı tarafından nakde çevrilebileceği ve bu somut ihtilafta da ihlâlin tespit edilmesi sebebi ile banka teminat mektubunun nakde çevrilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının mahsuptan sonra kalan alacağının da davaya konu ettiği 18.531,16 TL tutarında olması sebebi ile, davacı tarafından talep edilen tutar ile davacının bakiye alacak tutarının örtüştüğü ve davacının bu suretle, dava tarihine nazaran yürürlükteki HUMK uyarınca delil sözleşmesi ile davacı kayıtlarının da münhasır delil niteliği de dikkate alınmış, diğer taraftan davalı tarafın iddialarına davacının sunduğu deliller karşısında itibar edilememiş, davalı tarafın açık miktar bakımından kabulü olduğu ve … marka yağ sattığı yönünden itirazı olmadığı anlaşılan dosyada, davacının davasını ispatladığı ve davalılardan talep ettiği tutarda alacaklı olduğu anlaşılmak sureti ile davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalılar vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2015/9996 Esas – 2016/2558 Karar sayılı 18.02.2016 tarihli bozma ilamına göre ” Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; sözleşmenin yürürlükte kaldığı dönem için doğan ve sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığından bağımsız olarak talep hakkı veren bir alacak olduğu, 18.10.2010 tarihi itibariyle bakiye alacak miktarının 18.531,16-TL tespit edildiği davalı tarafın kabulünün bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının alacağı için keşide ettiği ihtarnamenin 04.06.2010 tarihinde davalılara tebliğ edildiği ve mehil verilmediği dikkate alınarak, talep gibi bu tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki aynı sözleşme nedeniyle cezai şarta ilişkin açılan davanın …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında görülmekte olduğu anlaşılmaktadır. Anılan mahkeme dosyası ile iş bu dava sonucunda verilecek kararlar birbirlerini etkileyecek mahiyette olduklarından, iki davanın birleştirilerek görülmesi gerekirken, ayrı ayrı görülmesi doğru olmamış, mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuştur.
Bozulan dava dosyası mahkememize tevzi edilerek yeniden esas alınarak yargılamaya devam edilmiş, yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
BİRLEŞEN DAVA
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili … A.Ş.(“…”) ile davalı şirket arasında 01.03.2006 tarihli Pazarlama Destek Sözleşmesi (“Sözleşme”) imzalandığını; iş bu sözleşmenin, diğer davalı … tarafından da müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığını, Müvekkili şirketin, Sözleşme’nin 2. maddesi ve 3.1. maddesi kapsamında davalıya, münhasıran … ürünlerinin satışı ve ticari faaliyetlerinin geliştirilmesi amacı ile Sözleşmesi ile düzenlenen şartlara bağlı olarak toplam 200.000,00 ABD Doları tutarında avans sağladığını, Sözleşmeye göre davalı, münhasıran … ürünü kullanmakla ve her yıl belirli miktarda … ürünü müvekkili şirketten satın almakla mükellef olduğunu, Sözleşmeye ek tadil Protokolü’nün 1. maddesi uyarınca 01.03.2011 tarihine kadar geçerli olan Sözleşme’nin 5.5. maddesi uyarınca davalı şirket, sözleşme süresi boyunca … ürünleri dışında rakip ürünleri doğrudan veya dolaylı yollarla satın almamayı, satmamayı, kullanmamayı ve bulundurmamayı kabul ve taahhüt ettiğini, bu hükme rağmen davalı şirketin 12.02.2010 tarihi itibariyle müvekkili şirketten alım yapmayı durdurduğunu, müvekkili şirketin iyiniyetli yaklaşımları çerçevesinde kendileri ile bir çok görüşme yapılmakla birlikte herhangi bir uzlaşmaya varılmadığı gibi yapılan bu görüşmeler esnasında davalının, münhasıran … marka ürünleri satın almakla ve kullanmakla yükümlü olduğunu ve bu şartla kendisine yatırım yapıldığı halde, … marka motor yağı kullanmaya başladığını ve bu nedenle müvekkili şirkete ürün siparişi vermediğini ve müvekkili şirketten ürün satın almayacağını şifahen açıkça ifade ettiği, sözleşmenin 3. maddesi uyarınca, her kontrat yılının bitiminden sonra, müvekkili şirketin bir önceki kontrat yılı boyunca Bayi tarafından satın alınmış olan ürünlerin miktarını (“Gerçek Miktar”) saptadığını, o yıl Gerçek Miktar’ın yıllık hedef tonaj miktarının altında kalması halinde, bu eksikliğin “Açık Miktar” olarak adlandırıldığını, ayrıca davalı şirket, Sözleşme’nin 3.3 (B) maddesi uyarınca, her kontrat yılını takip eden 30 gün içerisinde kontrat yılına ilişkin ödemekle yükümlü olduğu halde, 2008 ve 2009 yıllarına ait toplam 30.672,80 ABD doları tutarındaki açık tutarı müvekkili şirkete ödemediğini, sözleşmenin 9.1 maddesinde, “Bayinin doğrudan ve dolaylı surette … ürünleri dışında ürün satın alması, satması, kullanması, bulundurması halinde” ve Sözleşme’nin Bayi tarafından başka nedenlerle ihlal edilmesi, yükümlülüklerin, taahhütlerin yerine ve gönderilen yazılı uyarıya rağmen 15 gün içerisinde bu ihlale son verilmemesi” halinde müvekkili şirketin Sözleşme’yi tek taraflı olarak haklı sebeple feshedebileceğinin düzenlendiği, müvekkili şirketin davalı şirkete …. Noterliği’nin 02.06.2010 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ederek, Sözleşme’nin 5.5 maddesi uyarınca … ürünleri dışında rakip ürünleri doğruda ve dolaylı yollarla satın almayı, satmayı, kullanmayı ve bulundurmayı derhal durdurması gerektiğini, aksi halde Sözleşme’nin 9.1 maddesi uyarınca feshedileceği, ayrıca 2008 ve 2009 yıllarına ait açık tutar olan 30.672,80 –ABD Dolarının veya Türk Lirası karşılığının ihtarnamenin tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sözleşme kapsamındaki edimlerini yerine getirdiği halde davalı tarafından karşı ediminin yerine getirilmediğini, bu nedenle Sözleşme’nin müvekkili şirket tarafından haklı nedenle feshedildiğini, söz konusu feshi takiben davalı şirketin Sözleşme’den doğan tüm borçlarının muaccel hale geldiğini, ayrıca Sözleşme’nin 9.1 madde uyarınca haklı nedenle feshedilmiş olması sebebi ile Tadil Protokolü’nün 2. Maddesi uyarınca 200.000,00 USD tutarındaki cezai şartın fiili ödeme gününde uygulanmakta olan T.C. Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığının faizi ile birlikte talep edilmesi zaruretinin hasıl olduğu, teminat mektubunun nakde çevrileceği hususlarının ihtar edildiğini, ihtarnamenin davalı şirkete 04.06.2010 tarihinde tebliğ edildiği; davalı şirkete verilen 15 günlük süre içerisinde borçlarını ödememesi üzerine, …. Noterliğinin 23.06.2010 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği; feshe ilişkin ihtarnamenin ise 28.06.2010 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalının sözleşme kapsamındaki tüm borçlarına tekabül eden 82.750,05 ABD Dolarının muaccel hale geldiği ve teminat mektubu nakde çevrilerek TL karşılığı 127.666,77 TL’nin 114.000,00 TL’sinin söz konusu teminat mektubundan tahsil edildiği hususlarını beyanla, fazlaya dair her türlü yasal hak ve talepleri saklı kalmak üzere, davalı şirketin Pazarlama ve Destek Sözleşmesi’nin kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle Pazarlama ve Destek Sözleşmesi’nin müvekkili şirket tarafından haklı nedenle feshine bağlı olarak Pazarlama ve Destek Sözleşmesi’ne ek tadil Protokolü’nün 2. maddesi uyarınca 200.000,00 ABD Doları tutarında cezai şartın fiili ödeme gününde uygulanmakta olan T.C.Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığının faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesi ile; Taraflar arasında imzalanan 01.03.2006 tarihli sözleşmenin Açık Miktarlarının ödenmesi başlıklı 3.3, B. Maddesine göre; açık miktarlara ilişkin bedelin ödenmesi davalı / müvekkil şirketçe taahhüt edildiğini, söz konusu nakdi ödeme yapıldıktan sonra, … tarafından (Ürün satın alınmış gibi) kapatılmış sayıldığı; verilen teminat mektubu ile davacı şirketin olası zararlarının teminat altına alındığı, Davacı şirketin teminat mektubunu nakde çevirmek suretiyle, sözleşme ile garanti altına aldığı olası ve iddia ettiği zararlarını gidermiş olduğunu, bu anlamda dava dilekçesinde 30.672,80 USD tutarındaki açık tutar ödenmemiştir iddiasını kabul etmediklerini, Davacı şirketin başlangıçta makul olan yağ fiyatlarını sözleşmenin sonuna doğru fahiş bir fiyata çektiği ve davalı/müvekkil şirketin yağ satın alamamasına sebebiyet verdiğini, davacı şirket yetkilileri de bu dönemde baskı yaparak, müvekkillerini yüksek meblağlı yağların satışına zorladıkları, bu nedenle müvekkil şirketin yağ alımlarının azaldığını, Teminat mektubunu nakde çeviren davacı şirketin zararından bahsedilmeyeceği gibi sözleşmenin ifasının davalı/ müvekkillerin kusuru olmaksızın imkansızlaşması sebebiyle de davacı şirketin cezai şart talebinin kabulünün hukuken mümkün olmadığını, Davacı şirketin açık (eksik) tutar miktarına karşılık geldiğini iddia ettiği bedeli, müvekkili şirketten almış olduğu teminat mektubu ile her yıl garanti altına aldığını ve son yıl ceza-i şartı gündeme getirmek adına başka marka yağların kullanıldığını dava dilekçesinde “….. marka motor yağları kullanmaya başladığını ve bu nedenle müvekkili şirkete ürün siparişi vermediğini ve müvekkili şirketten ürün satın almayacağını şifahen açıkça ifade etmiştir” şeklinde belirttiğini, bu iddiayı kabul etmedikleri gibi, iddia edilen şifahi beyanın ispatının mümkün olmadığını, davacı şirketin, noter kanalıyla gönderdiği 02.06.2010 tarihli fesih bildirimini takiben sözleşmeyi feshettiğini ve 114.000,00 TL.’ lik teminat mektubunu nakde çevirdiğini ve muaccel hale geldiğini iddia ettiğini, 127.666,77 TL’nin tamamına yakınını tahsil ettiğini, geriye kalan kısım ile ilgili olarak da halen …. ATM … E. sayılı dava dosyası üzerinde yargılamanın devam ettiğini, davacı şirketin iddia ettiği muaccel alacağını, imal edilen malın cincine göre; kodları cinsleri, üretim miktarları, üretime giren ham/ yardımcı maddeler ile işletme malzemelerinin miktar ve birim fiyatları, enerjiden aldığı pay tutarı, birim işçilik tutarı toplam amortismandan aldığı pay tutarını, her bir ürüne ait teknik reçete, idare satış ve finansman giderlerinden aldığı pay tutarının belirlenmesine göre hesap etmesi gerekirken bu kriterlere uymadan direk olarak teminat mektubunu nakde çevirdiğini, Davacı şirketin ifa yerine geçerek tek taraflı olarak iddia ve takdir ettiği zararını giderdikten sonra, ceza-i şartı talep etmesinin söz konusu olamayacağını, çünkü artık davacı şirketin teminat mektubunu nakde çevirdiğini ve bu yönde takdir hakkını kullandığını, bu işlemden sonra davacı şirketin kararını değiştirip ceza-i şart bedelini talep etmesinin haksız kazanç sağlamaya yönelik olduğunu, davacı şirketin yegane amacının, sözleşmenin sonuna doğru bir uyuşmazlık çıkararak cezai şart altında haksız kazanç sağlama düşüncesi olduğunu, 2006 yılında 5 yıl üzerinden tanzim edilen sözleşmenin, sözleşmenin bitimine aylar kala feshedilmesinin, mevcut davanın haksız kazanç sağlamaya yönelik olduğunun açık göstergesi olduğunu, taraflar arasında tanzim edilmiş olan sözleşmenin, zaten davacı tarafça önceden tek taraflı olarak hazırlanmış ve tüm bayilere imzalatılan standart nitelikte bir sözleşme olduğunu, sözleşme gereğince bayilik sözleşmesinin yapılmasının bile davacı taraf için kazançlı bir işlem olduğunu, davacı tarafın davalı müvekkilleriyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülükleri ile iyiniyet kurallarına aykırı düşecek biçimde ortaya konulan 200.000$’lık cezai şartın, müvekkiller aleyhine dengesizliğe neden olacak nitelikte olduğunu, davacı tarafça tek taraflı olarak hazırlanmış ve tümüyle davacı lehine hükümler içeren hakkaniyete aykırı sözleşmenin, müvekkillerin dikkatini çekecek 12 punto koyu siyah harflerle yazılmadığını, bu bakımdan sözleşmedeki müvekkili aleyhine olan hükümlerin yine müvekkilleri yönünden geçerli olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığını, dava konusu sözleşmede düzenlenen cezai şartın ve kısıtlamaların anlaşmadan beklenen faydaların elde edilmesini müvekkiller aleyhine güçleştirdiğini, cezai şart talebinin ahlaka ve kişilik haklarına aykırı görülecek derecede ağır ve dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle BK md. 20/2 uyarınca duruma göre ve bu cezai şartın geçersizliğine veya cezai şartlar birlikte bütün işlemin geçersizliğine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafça her ne kadar 200.000 ABD Doları ceza-i şart olarak talep edilmiş ise de, davanın kabul edilmesi halinde müvekkillerinin faiz, yargılama giderlerini, dava ve icra avukatlık ücretleri ile fahiş bir bedel ödeme yükümlülüğü altına gireceği; bu durumun ise müvekkillerin mahvına sebep olacak kadar ağır cezai şartı gündeme getireceği hususlarını beyanla haksız, mesnetsiz ve iyiniyet kurallarına uymayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dosyası konusunda uzman bilirkişi kuruluna tevdii edilmiş, bilirkişiler raporlarında, “Davacı şirketçe davalılara gönderildiği tartışmasız bulunan 02.06.2010 tarihli ihtarnamede “her kontrat yılını takip eden 30 gün içerisinde o kontrat yılına ilişkin ödemekle yükümlü olduğu açık miktar tutarlarından 2008 ve 2009 yıllarına ait tutarlara karşılık 30.672,80 ABD Dolarının ABD Doları olarak veya ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası olarak ihtarnamenin tebliğinden itibaren 15 gün içinde ödenmesi” talep edilmiş olup, ihtarnamede belirtilen tutarın 40.843,31 TL karşılığı 30.672,80 USD olduğunun teyit edildiği; Söz konusu ödemenin davacı şirketin 02.06.2010 tarihli ihtarnamesinden sonra tanınan 15 günlük sürede ihtarnameye konu 30.672,80 USD’nin davalı şirketçe ödendiğine ilişkin herhangi bir veriye rastlanmadığı; yine davacı şirketçe ibraz edilen ticari defter kayıtlarında davalı tarafın 114.000,00 TL tutarındaki teminat mektubunun 13.07.2010 tarihinde nakde çevrildiği; Davalının imzası bulunmayan Tadil protokolünü eğer sayın Mahkeme davacı delillerini kabul ederek davalıya ulaşmış ve davalı da itiraz etmediği için geçerlilik kazanmış kabul ederse, bu protokolün davacıya fesihle birlikte cezai şart yanında akdin ihlali nedeniyle uğranılan zararın tazmini hakkını da verdiğinden hareketle, davacının hem ödenmeyen borcu için teminat mektubunu paraya çevirmesi hem de cezai şart talep etmesi sözleşmeye uygun talepler olarak değerlendirilebileceğinin Sayın Mahkemenin takdirlerinde olduğunu” beyan etmişlerdir. Kök rapor ve ek rapor Mahkememizce denetlenmiştir.
Davacı talebinde davalı ile yaptığı sözleşmeye dayalı yükümlülükleri yerine getirmediğinden 200.000 USD cezai şart talep etmektedir.
Taraflar arasında yapılmış pazarlama destek sözleşmesi ve tadil protokolü dosyaya getirtilmiş, davalının cevabı, ihtarnameler, bayilik devir temlik sözleşmeleri ile davalının savunmasında yer alan tüm faturalar dosyaya alındıktan sonra dosya konusunda uzman içinde sektör bilirkişisinin de yer aldığı bilirkişi kuruluna tevdii edilmiş,. bilirkişiler tarafından verilen ilk raporda, davanın taraflar arasında yapılmış 01.03.2006 tarihli pazarlama destek sözleşmesi ve 15.05.2007 tarihli tadil protokolü olduğu, anılı sözleşmenin 2,3,5 maddesinin tartışıldığını ve davanın dayanağı olan 10. maddeye göre 200.000 USD ‘lik cezai şartın yer aldığı belirtildikten sonra taraflarca karşılıklı gönderilen ihtarnamelerin tartışıldığı, davacı ticari defterlerinin TTK. 69. …göre usulüne uygun tutulduğu belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmeye göre ödemelerin ihtarname tarihinden itibaren 15 gün içinde ödenmesi gerektiğinden davacı şirketin 02.06.2010 tarihli ihtarnameye göre cari hesapta yer alan 30.672,80 USD ‘ nin ödenmesi konusundaki ihtara rağmen 15 günlük sürede ödenmediğini, ancak davacı şirket defter kayıtlarına göre 114.000 TL. tutarındaki teminat mektubunun davacı şirket tarafından 13.07.2010 tarihinde paraya çevrildiğinin belirtildiği ve davacının teminat mektubunu 15 günlük ödeme süresi sona erdikten sonra nekde çevirdiği, bu durumda davacının 10. maddeye göre hem cezai şartı talep etmesi, hemde alacağını talep etmesi, hemde cezai şartı istemesi sözleşmeye uygun olduğunu, davacının teminat mektubunu ödenmeyen 30.672,80 USD ‘ ye karşılık 114.000 TL. ‘lik teminat mektubunu paraya çevrildiği talebinin uygun olduğunu belirtmişlerdir.
Gelen itirazlar üzerine 03.05.2012 tarihli ara karara farklı fiyat politikası uygulanması nedeni ile bu borcun veya anlaşmazlığın doğduğuna yönelik itirazın değerlendirilmesi bakımından ek rapor istenilmiş ve bilirkişiler tarafından verilen ek raporda, sunulan dava konusu ürün litre fiyatları ve diğer firmaların muadil ürünlerin litre fiyatı arasında farklılıklar olduğu, bu süreçte davalı şirketin müşterilerini kaybetmesine neden olduğuna ilişkin iddiada davalı şirketin yağ satışları ile ilgili seyir ve müşteri portföyü ve pazar payındaki değişmeye ilişkin farklı bir veriye dava dosyasında rastlanmadığını, öte yandan davalı şirket vekillerince dava dışı firmalara uygulandığı ileri sürülen ve fiyatlara dayanak olarak sunulan fiyatların sınırlı sayıdaki tarihler itibarı ile odaklandığı ve davacı şirketçe dava konusu sözleşme dönemi uyarınca uygulanan fiyatlarda gerçekleşen değişim ile diğer firmaların aynı zaman aralığında uyguladığı fiyatlardaki değişimin karşılaştırmalı trend analizine ve dosyadaki verilere olanak bulunmadığını belirtmişlerdir.
Her iki rapor Mahkememizce denetlenmiş, taraflarca yapılan sözleşme ve tadil protokolünde ve sözleşmenin ödemeye ilişkin 2. maddesi ve 3. maddedeki peşin prim avansı ve borçların kapatılmasına ilişkin hükümlerde taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinde borcun kapatılmasına ilişkin 3.3 ödemeler başlıklı bölümde açık miktarın ödenmesi konusundaki b bendinde açık kalan avansın USD/Dolar üzerinden ve avans iade kapatma tarihindeki Merkez Bankası efektif satış üzerinden ödeneceği belirtilmesi, davacının ticari defterlerinde davalının 30.672,80 USD cari hesap borcu olduğu sabit olmakla, davacı şirket tarafından …. noterliğinin 02.06.2010 tarihli ihtarnamesi ile bu miktarın 15 gün içinde ödenmesi, ödenmemesi halinde sözleşmenin 9.1. maddesine göre sözleşmenin fesh edileceği ve tadil protokolünün 2. maddesine göre 200.000 USD cezai şartın ödenmesinin isteneceğine ilişkin ihtarnameye karşılık davalı tarafça 30.672,80 USD ‘ nin ödendiğine ilişkin hiç bir kayıt bulunmadığı, davalının böyle bir belgede sunmadığı anlaşılmakla, davacının sözleşmkeye göre fesih hakkının doğduğu ve tadil protokolü 2. maddesine göre 200.000 USD ‘lik cezai şartın muaccel hale geldiği mahkememizce kabul edilmiştir.
Ancak davacının davalı tarafından verilen 114.000 TL.’lik teminat mektubunun 13.07.2010 tarihi itibarı ile paraya çevrildiği dosya içeriği ile sabit olduğundan bu tarih itibarı ile davalının 30.672,80 USD ‘lik cari hesap borcu o tarihteki kur olan 1.55 TL. üzerinden TL. ‘ye çevrildiğinde 47.542,84 TL. olarak mahkememizce hesaplanmış ve bu miktar 114.000 TL.’lik teminat mektubundan düşüldüğünde kalan 66.457,16 TL. , 1,55 TL. kur üzerinden 42.876 USD ettiği, buda davacının uhdesinde kaldığı, bu durumda teminat mektubundan kalan bu miktar cezai şart olan 200.000 USD – 42.876 USD (teminat mektubundan cari hesap borcu düşüldükten sonra kalan miktar) = 157.124 USD cezai şart olması gerektiği mahkememizce düşünülmüş, teminat mektiubundan artan bu miktarda düşüldükten sonra taraflar arasındaki cari ilişkinin potansiyeli de değerlendirildiğinde, ayrıca cezai şartta her hangi bir tenkise gidilmesine taktiren gerek duyulmamıştır.
Davalı tarafın savunmasında yer alan davacının sürekli uyguladığı sürekli ve yüksek fiyat politikası nedeniyle anlaşmazlığın doğduğunu, davacının bu tutumu nedeniyle fesih hakkının bulunmadığı itirazları yönünden sunduğu fatura ve belgelerin ek raporda da değerlendirildiği gibi dava dışı firmalarca uygulandığı ileri sürülen fiyatlarla davalı tarafça sunulan ürün fiyatlarının sınırlı sayıda tarihler itibarı ile odaklanmış olması, davacı şirketçe dava konusu sözleşme dönemi itibarı ile uygulanan fiyatlarda gerçekleşen değişim ile diğer firmaların aynı zaman aralıklarında uyguladıkları fiyat değişimin karşılıklı trend analizine olanak sağlamadığı görüşü de değerlendirilerek ayrıca bu iddianın varlığında bile davalının borcunu ödememe gibi bir seçeneği olmadığı, ancak kendisine uygun düşmeyen bu sözleşmenin uyarlanması yada feshi şeklinde dava ve talep hakkı bulunduğu, ancak bu işlemden sonra haklı çıktığı taktirde ödememe hususunun tartışılabileceği, oysa daha önce bu konuda yapılmış her hangi bir yargılama ve davada bulunmamakla davalının sunduğu bu belgeler bilirkişi raporunda belirtildiği gibi sektördeki trend analizine olanak sağlamamış olmakla, davalının bu savunmasına itibar edilmeyerek davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalılar vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2014/9028 Esas – 2014/11816 Karar sayılı, 26/06/2014 tarihli bozma ilamına göre “Davacı yan, iş bu davasında sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini bildirerek 200.000,00 USD cezai şart bedelinin tahsili isteminde bulunmuştur. Yine davacı yan, cezai şart alacağı dışında sözleşmenin feshi nedeniyle davalıdan aynı akdi ilişki içinde doğmuş olan muaccel alacağı bulunduğunu, bu alacağı için davalının teminat mektubunu paraya çevirerek, tahsil ettiği tutarı alacağından mahsupla, kalan alacağının tahsili için …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas (Eski No: …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas) sayılı dosyası ile davalı aleyhine dava açtığını bildirmiştir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, aynı akdi ilişki içinde davacının tahsil ettiği tutar sadece bir kez alacaktan mahsup edilebileceği, mükerrer mahsup sonucunu doğuracak şekilde karar verilemeyeceği dikkate alınarak …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkeme kararını bozmuş, bozmaya uyularak yargılamaya devam edilmiş ve dosyanın iş bu alacak dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Birleşen dava, dosya kapsamına alındıktan sonra her iki dava yönünden yargıtay bozma ilamları da gözetilerek yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmış Bilirkişi heyeti dosyaya sunduğu 10/05/2019 tarihli raporda ” Asıl Dava kapsamında; sunulu kayıt vc belgelerle sınırlı olarak fınansal yönden yaptığımız tespitler itibarıyla davacı şirket alacak bakiyesinin 18.531,16 TL olduğu vc bu tutarın, sözleşmenin yürürlükte kaldığı dönem içinde doğan ve sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığından bağımsız olarak talep hakkı veren bir alacak niteliğinde bulunduğu; Birleşen Dava kapsamında ise: a)Davalının imzası bulunmayan Tadil Protokolünü eğer Sayın Mahkeme davacı delillerini kabul ederek davalıya ulaşmış vc davalı da itiraz etmediği için geçerlilik kazanmış kabul ederse ve davacı şirketçe dava konusu sözleşmenin haklı olarak feshedildiğinin de Sayın Mahkemece kabulü halinde, asıl dava kapsamında finansal yönden yapılan tespitler ve hesap durumu da dikkate alındığında birleşen davada davacı şirketçe talep edilebilecek cezai şart tutarının 200.000,00 USD kadar olacağı; b)Sayın Mahkemece Tadil Protokolünün geçerlilik kazanmadığı ya da sözleşmenin davacı tarafça feshinin haklı bulunmadığının kabulü seçeneğinde ise, davacı şirketçe tahsili talep edilebilecek cezai şart tutarından söz edilemeyeceği;” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde Yargıtay bozma ilamlarında da belirtildiği üzere her iki dava hakkında verilen kararlar birbirini etkileyecek mahiyette olup asıl dava yönünden açılan dava taraflar arasındaki sözleşme kapsamında bakiye kalan açık prim alacağı davası, birleşen dava yönünden açılan dava ise sözleşmenin haklı nedenle feshine ilişkin cezai şart tazminatı davası olduğu öncelikle asıl dava yönünden esasa girilecek ve incelenecek olursa daha önce mahkeme kararında gerekçelendirildiği üzere davalı şirketin sözleşmeyi ihlal ettiği, sözleşmede kararlaştırılan şekilde taahhüt edilen miktarların altında mal satarak açık miktara neden olan davalının …’den başka marka olan … marka yağ da sattığı, davacının banka teminat mektubunu nakde çevirmekte haklı olduğu, davalının sözleşmeyi ihlali gözönüne alındığında teminat mektubunun nakde çevrilmesinde hukuka aykırılık olmadığı, davalı tarafın savunmasında yer alan, davacının sürekli ve yüksek fiyat politikası nedeniyle anlaşmazlığın doğduğu itirazı yönünden bu hususun ek raporlarda belirtildiği gibi dava dışı firmalarca uygulandığı ileri sürülen fiyatlarla davacı tarafça sunulan ürün fiyatlarının sınırlı sayıda tarihler itibariyle uygulanan fiyatlarda gerçekleşen değişim ve diğer firmaların aynı zaman araklıklarında uyguladıkları fiyat değişimin karşılıklı trend analizine olanak sağlamadığı, ayrıca bu iddianın varlığında bile davalının borcunu ödememe gibi bir seçeneğinin olmadığı, sözleşmenin uyarlanması gibi yasal yollara da başvurulmadığı, bu nedenlerle davalının bu savunmasına itibar edilemeyeceği, davacının defter ve kayıtlarının yapılmış olan delil sözleşmesi kapsamında münhasır delil olduğu, buna göre bozmadan sonra da yapılan mali bilirkişi incelemesi ve ortaya konan tablolar gözetildiğinde teminat mektubunun paraya çevrildiği 13/07/2010 tarihinde prim açığı bakiyesinin 82.750,05 USD (110.189,97 TL) olduğu, düzenlenen kur farkı faturası ile birlikte 132.531,16 TL olduğu teminat mektubu paraya çevrildikten sonra davacının 18.531,16 TL açık prim alacağının mevcut olduğu, sözleşmenin feshinden bağımsız olarak davacının bu alacağı talep etmekte haklı olduğu, bu alacağa ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren faiz istenebileceği anlaşılmakla açılan asıl davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, birleşen cezai şart tazminatı davasına gelince taraflar arasında imzalanan 01/03/2006 tarihli Pazarlama ve Destek Sözleşmesinde yer alan cezai şart hükmünün 15.05.2007 tarihli Tadil Protokolü ile değiştirildiği, haklı nedenle fesih halinde 200.000 USD cezai şart tazminatının ödeneceği, bu cezai şartın bayinin asıl borçlarına ek bir borç niteliği taşıdığı, bayinin takas-mahsup defiinde bulunamayacağı, belirtilmiş olup bu protokol 06/06/2007 tarihinde davalı tarafa tebliğ edilmiş, Tadil protokolünü içeren yazıda protokolün imzalanmaması halinde dahi protokoldeki değişikliklerin derhal yürürlüğe gireceği ve tarafları bağlayıcı niteliği olacağı belirtilmiş olup davalıya tebliğ edilen protokole davalının sözleşme yürürlüğü sırasında herhangi bir itirazı söz konusu olmadığı, davalının sözleşmeyi ihlali sonucu haklı nedenle feshedilen sözleşme uyarınca davacının davalıdan 200.000 USD cezai şart tazminatı talep edebileceği anlaşılmış olup birleşen dava yönünden de davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Mahkememizin 2017/672 Esas sayılı asıl dava dosyası yönünden açılan davanın KABULÜNE,
18.531,16 TL alacağın 04/06/2010 tarihinden itibaren işleyecek reskont faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.265,86 TL nispi karar harcından peşin alınan 275,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 990,66 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 4.245,50 TL’nin ( 17,15 TL Başvurma Harcı, 2,75 TL Vekalet Suret Harcı, 275,20 TL Peşin Harç, 200,40 TL tebliğler, 3.750,00 TL bilirkişi ücreti.) yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine
B)Birleşen …. ATM’nin … Esas … Karar sayılı dava dosyasında açılan davanın KABULÜNE,
200.000,00 USD cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren fiili ödeme gününde uygulanacak olan TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 20.493,00-TL nispi karar harcından peşin alınan 4.464,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.028,75 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 29.450,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 6.474,15 TL’nin ( 17,15 TL Başvurma Harcı, 2,75 TL Vekalet Harcı, 4.464,25 TL Peşin Harç, 190,00 TL tebliğler, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti.) yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/09/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …