Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/592 E. 2021/956 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/592
KARAR NO:2021/956

DAVA:Şirketin Feshi Ve Tasfiyesi
DAVA TARİHİ:22/06/2017
KARAR TARİHİ:25/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin Feshi ve Tasfiyesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. Noterliği’nin 30.04.2015 tarih ve … yevmiye numarası ile onaylanan ana sözleşme ile tamamı yabancı uyruklu olan 3 ortaklı davalı anonim şirketin kuruluşunun gerçekleştiğini, ana sözleşmenin tescil ve ilanı öncesi yine …. Noterliği’nin 14.05.2015 tarih … yevmiye nolu ile onaylanan düzeltme beyannamesinin düzenlendiğini, davalı şirketin İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne 20.05.2015 tarihinde … Mersis, … Ticaret Sicili Numarası ile kayıt edildiğini, T. Ticaret Sicili Gazetesi’nin 26.05.2015 tarih ve … sayılı nüshası ile ilan edilerek davalı şirketin kuruluş işlemlerinin tamamlanarak tüzel kişilik kazandığını, davalı şirketin kuruluş sermayesinin 402.000 TL’sı olduğunu, davacının davalı şirkette 134.000 TL sı ile 1/3 pay sahibi bulunduğunu, diğer 2 kurucu ortağında 134.000 TL ile 1/3 oranında pay sahibi olduklarını, şirket sermayesinin ortaklarca peşin olarak ödendiğini, şirket kurucularının tamamının yabancı uyruklu olduğunu, T. Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen şekli ile şirketi temsile ilk 3 yıl için müştereken yetkili olarak davacı … … ile …’in seçildiklerini, davalı şirketin kuruluşundan itibaren ne olağan nede olağanüstü genel kurul yapıldığını, her hangi bir karar da alınmadığını, bu nedenle hesap denetiminin yapılarak her hangi bir kar dağıtımı da yapılamadığını, şirketin kuruluşundan itibaren neredeyse tüm faaliyetlerin yönetim kurulunun verdiği vekaletname uyarınca diğer şirket ortaklarından ve yönetim kurulu üyesi …’ in oğlu …’ in yürütmekte olduğunu, diğer şirket ortağı olan …’ın ise … bulunarak şirketin kuruluşundan itibaren neredeyse hiç Türkiye’ye gelmediğini, şirket işleri ile ilgilenmediğini, diğer şirket ortağı olan …’ in ise şirketi adeta kendi malı gibi görerek vekaleten oğlunun yaptığı işlemler konusunda davacı yapılan hiçbir işe karıştırmamakta ve şirket adına yapılan işlemlerden davacını bilgi sahibi olmasını engellemekte olduğunu, diğer kurucu ortakların ve şirketin işlerini vekaleten yürüten kişilerin yabancı uyruklu olmaları nedeniyle şirketler hukukuna ilişkin mevzuat hükümlerine kayıtsız kalarak, mevzuat hükümlerine göre şirketin faaliyet göstermesi çağrılarına da uymamakta ısrar ettiklerini, şirketin bu hali ile devam etmesi halinde davacı ortağın koyduğu sermaye için kar payı alamayacağı gibi şirketin usulsüz ve kötü yönetimi nedeniyle zarar görmesinin de muhtemel olacağını, davacının diğer ortaklara yaptığı bütün iyi niyetli çağrıların sonuçsuz kaldığını, davacının şirketteki paylarını satarak ortaklıktan çıkmasının da diğer ortaklar tarafından kabul görmediğini, bu nedenle şirket ortaklığından çıkmasının da mümkün olamadığını, davacının davalı şirkete koyduğu sermaye bedeli nedeniyle de ekonomik olarak sıkıntıya düştüğünü, Neticeten; Davalı şirketin TTK. 531. Maddesi gereğince haklı nedenle feshine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
Müdahale Talebinde Bulunanlar Vekili 04.12.2017 Tarihli Dilekçesinde Özetle; Davalı şirketin çok ortaklı olduğunu, müvekkili olan müdahillerin şirketin hissedarları konumunda bulunduğunu, davalı şirketin kuruluşuna ilişkin T. Ticaret Sicili Gazetesi’nin 04.03.2015 tarih ve 8771 sayılı nüshasında ilan edilen ana sözleşmede, yönetim kurulunun 3 kişiden oluştuğu, yetki sürelerinin de 3 yıl ile sınırlı olduğunun belirtildiğini, her iki müvekkilinde davalı şirketin yönetim kurulu üyesi durumunda olduklarını, ancak müvekkillerinden …’in müşterek imzası ile şirketi temsile yetkili olduğunu, diğer hissedar ve bu davada davacı durumunda bulunan …’in şirketin yönetim kurulu başkanı sıfatına haiz şekilde müşterek imzası ile yetkili kişi olduğunu, dava dilekçesindeki müvekkili … hakkındaki iddiaları kabul etmediklerini, müvekkilinin şirketi tek başına temsil yetkisinin bulunmadığını, yönetim kurulu başkanı olan ve aynı zamanda müvekkili ile birlikte şirketi müştereken temsile yetkili bulunan davacının haberi ve imzası olmadan hiçbir işlemin yapılmayacağını, şirketi filen ve hukuken yöneten kişinin bizzat davacı olduğunu, bu nedenle davacının bu yöndeki iddialarının yerinde olmadığının şirket ana sözleşmesi ve şirketin ticari defterleri üzerinde yapılacak inceleme sonrası ortaya çıkacağını, şirketin devamı noktasında müvekkillerinin de hiçbir menfaatinin bulunmadığını, zaten şirketin kuruluşundan bu yana ne olağan ne de olağanüstü genel kurul toplantıları. yapmadığını, hiçbir karar almadığını, fiilen işlemeyen şirketin hukuken tasfiyesinde müvekkillerinin de menfaati bulunduğundan bahisle; davaya davacı yanında müdahil olarak katılma taleplerinin kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davacı tarafça gösterilen deliller toplanmış, şirketin feshi için haklı sebeplerin bulunup bulunmadığının belirlenmesi için … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinden talimat yoluyla yaptırılan defter incelemesi sonucunda rapor alınmıştır.
… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden talimat yoluyla aldırılan 26/02/2018 tarihli raporda ” Davalı şirket ve davacı ortaklar arasında ihtilafın olduğu, şirketin ana sözleşmesine ve TTK hükümlerine göre genel kurul toplantılarının yapılmadığı, karar alınmadığı, kar payı ödemediği, davacının davalı şirket ile bağlantısının kesildiği iddialarının da değerlendirilmesi ile aynı amaç için birlikte çalışma isteğini kaybeden ortakların, şirketi devam ettirme ve kuruluş amacını gerçekleştirmesinin mümkün olamayacağı, tarafların da bu yönde bir taleplerinin bulunmadığı, Davacı …’ in 31.03.2017 tarihli kayıtlı değerler üzerinde hesaplanan hisse payının (547.683,49 TL X 433,33) – 182.542,90 TL olarak hesap edildiği, Şirket aktifinde kayıtlı görünen altın stokları ile taşıtın bulunduğu mahalde rayiç değerlerinin tespit edilmesi durumunda güncel rayiç üzerinden bir değerlendirme çalışması yapılabileceği ” görüşü bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti dosyaya sunduğu 22/10/2018 tarihli raporda ” 4.1 Davalı şirket ve davacı ortaklar arasında ihtilafın olduğu, şirketin ana sözleşmesine ve TIK hükümlerine göre genel kurul toplantılarının yapılmadığı, karar alınmadığı, kar payı ödemediği, davacının davalı şirket ile bağlantısının kesildiği iddialarının da değerlendirilmesi ile aynı amaç için birlikte çalışma isteğini kaybeden ortakların, şirketi devam ettirme ve kuruluş amacını gerçekleştirmesinin mümkün olamayacağı, tarafların da bu yönde bir taleplerinin bulunmadığı, bütün pay sahiplerinin şirketin feshi yönünde irade açıklamış olduğu, Anonim şirket sözleşmesinin, TK m.531 hükmü uyarınca feshedilmesinin şartlarının oluşmuş olduğu, Her ne kadar heyetimizin görüşü şirketin feshi şartlarının oluşmuş olduğu yönünde İse de sayın Mahkemece, şirketin feshi yerine, davacı pay sahibinin şirketten çıkarılmasına da karar verilmesi mümkün olduğundan bu ihtimale binden davacı …’ın 31.03.2017 tarihli kayıtlı değerler üzerinden hesaplanan hisse payının (547.683,49 TL X 933,33) — 182.542,90 TL olarak hesap edildiği, Davacı …’ın 31.03.2017 tarihli Rayiç değerler üzerinden hesaplanan hisse payının (702.003,96 TL x 733,33) – 233.977,92 TL olarak hesap edildiği, ” görüşü bildirilmiştir.
Davacı tarafın itirazları üzerine bilirkişiden ek rapor alınmış, 19/06/2019 tarihli ek raporda “3.1 Davalı şirket ve davacı ortaklar arasında ihtilafın olduğu, şirketin ana sözleşmesine ve TIK hükümlerine göre genel kurul toplantılarının yapılmadığı, karar alınmadığı, kar payı ödemediği, davacının davalı şirket ile bağlantısının kesildiği iddialarının da değerlendirilmesi ile aynı amaç için birlikte çalışma isteğini kaybeden ortakların, — şirketi devam ettirme ve kuruluş — amacını gerçekleştirmesinin mümkün olamayacağı, tarafların da bu yönde bir taleplerinin bulunmadığı, bütün pay sahiplerinin şirketin feshi yönünde irade açıklamış olduğu, Anonim şirket sözleşmesinin, TK m.531 hükmü uyarınca feshedilmesinin şartlarının oluşmuş olduğu, 3.2 Her ne kadar heyetimizin görüşü şirketin feshi şartlarının oluşmuş olduğu yönünde İse de Sayın Mahkemece, şirketin feshi yerine, davacı pay sahibinin şirketten çıkarılmasına da karar verilmesi mümkün olduğundan bu ihtimale binden davacı …’ın 31.03.2017 tarihli kayıtlı değerler üzerinden hesaplanan hisse payının (547.683,49 TL X 533,33) — 182.542,90 TL olarak hesap edildiği, Davacı …’ın 31.03.2017 tarihli Rayiç değerler üzerinden hesaplanan hisse payının (2.334.637,75 TL x33,33) – 778.134,76 TL olarak hesap edildiği, ” görüşü bildirilmiştir.
Hesaplamaya karşı yapılan itirazların değerlendirilmesi için ek rapor alınmış, 16/07/2020 tarihli ek raporda ” Müdahi vekilinin itirazlarına bakıldığında, sayın heyetimize vermiş olduğu 12.04.2018 tarihli “…Bilirkişi Raporu ve davacının itirazlarının ve taleplerinin değerlendirilmesi hususunda inceleme yapılmasına…” görev gereği ticari mallar hesabında bulunan altın kök raporda 31.03.2017 tarihinde kayıtlı malların 30.06.2017 dava tarihi itibariyle hesaplandığı 154.320,47 TL olumlu farkın bilançoya dahil edildiği görülmektedir.Sayın mahkemenin 15/11/2018 tarihli ara kararında davacı yanın bilirkişi raporuna yapılan 12/11/2018 tarihli beyan ve itirazlarını karşılayacak nitelikte rapor alınması hususunda dosya tarafımıza tevdi ile aşağıdaki şekilde yeniden hesaplama yapıldığı görülmüştür. “Heyetimizin ek raporuna bakıldığında mahkemenin ara kararı doğrultusunda yapılan incelemeler sonucunda ticari mallar hesabına kayıtlı 24 ayar külçe altının 31.03.2017 Tarihli Bilançoda kayıtlı Ticari Mallar hesabında 24 Ayar Külçe altının karşılı tutar 1.864.116,80 TL olduğu, teknik yönden yapılan incelemelerde ise rapor tarihi olan 19.06.2019 itibariyle 14.422,56 gram 24 ayar külçe altının değerinin 3.651.071,06 TL olup, defter değeri ile rayiç değer arasında (3651.071,06 TL — 1.864.116,80 TL-) 1.786.954,26 TL olumlu farkın bulunduğu, Davacı …’ın 31.03.2017 tarihli Rayiç değerler üzerinden hesaplanan hisse payının (2.334.637,75 TL x Y033,33) — 778.134,/6 TL olarak hesap edilmiştir.” denmiştir. Neticeten; Kök ve ek raporların içeriğinde bulunan altın hesaplarının arasındaki farkın bu sebeple oluştuğu teknik bilirkişi Altın eksperi tarafından belirlendiğinden, takdiri sayın Mahkemeye ait olmak üzere itirazlar değerlendirilmiş ve raporlardaki görüşümüzü değiştirecek bir husus bulunmadığı, ” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava, Anonim şirketin haklı nedenle feshi istemine ilişkindir.
TTK 531 Md.’de “Haklı sebeplerin varlığında sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi’nden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine davacı pay sahiplerine paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir” hükmü yer almaktadır.
Davalı şirket … Dış Tic. A.Ş., davacı ve feri müdahillerin ortağı olduğu 3 ortaklı bir anonim şirkettir. Sicil kayıtlarına göre en son tescil edilen işlem 20.05.2015 tarihli olup o da zaten kuruluş işlemi olmaktadır. Kuruluştan itibaren şirket tarafından tescil edilmiş hiçbir genel kurul kararı veya yönetim kurulu kararı yoktur. Şirket genel kurul toplantılarını yapamadığı gibi ortaklara kar dağıtımına da karar vermemiştir. Zorunlu organlar fiilen işlevsiz bir duruma gelmiş olup feri müdahillik talep eden diğer ortaklarda sunmuş oldukları dilekçelerinde şirketin feshini talep etmiş olup ortaklar aynı amaç için birlikte çalışma isteğini kaybetmiş durumdadırlar. Şirketin devam ettirilmesi ve kuruluş amacını gerçekleştirmesi bu aşamadan sonra mümkün olmadığından, davacı ortağın şirket çıkarılmasının da bir çözüm sağlamayacağı anlaşıldığından şirketin haklı nedenle feshine ve davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …-0 sicil numarasında kayıtlı ….A.Ş. ‘nin TTK 531 …kapsamında haklı nedenle FESİH VE TASFİYESİNE,
Tasfiye memuru olarak SMM …’ın aylık 2.500-TL ücretle atanmasına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL nispi karar harcından peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 4.791,60 TL’nin ( 31,40 TL Başvurma Harcı, 4,60 TL Vekalet Suret Harcı, 31,40 TL Peşin Harç, 524,20 TL tebliğler, 4.200,00 TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/11/2021Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …