Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/565 E. 2018/1149 K. 06.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/556 Esas
KARAR NO : 2018/1227 Karar
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 16/06/2017
KARAR TARİHİ: 27/11/2018
Mahkememizde görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Davalı taraf ile aralarında yumurta satımına ilişkin ticari ilişki mevcut olduğunu, bu ticari ilişki nedeniyle Davalıdan, 9.015,12TL bakiye alacağı bulunduğunu, bu bakiye alacağın ödenmesi için Davalı Şirketin defalarca arandığını, yazışmalar yapıldığını, fakat tüm bu iyi niyetli girişimlerinin sonuçsuz kalması üzerine Davalı Şirket aleyhine, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ancak Borçlu Davalının icra takibine, ödeme emrine, borca, faizlere ve tüm fer’ilere itiraz etliğini, Borçlu-Davalı Şirket ile aralarında faturalar düzenlendiğini, cari hesap ekstresinin bulunduğunu, tarafların ticari defterleri incelendiğinde alacaklarının olduğunu, Davalı-Borçlu’nun bu itirazının haksız, kötü niyetli, alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunu beyan ederek yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilerek itirazın iptali ile takibin devamına ve alacaklarının likit ve Borçlu-Davalı Şirket tarafından bilinebilir nitelikte olduğundan, Davalı aleyhine alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere İcra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Dava itirazın iptali davası niteliğindedir.
İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… takip sayılı dosyasının dosya arasına alındığı, itirazın iptaline ilişkin taraflar arasındaki hukuki ilişki değerlendirilerek, davacı tarafın hak ve alacaklarının belirlenmesi için mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır.
04/06/2018 Tarihli Bilirkişi Raporunda; Mahkemenin, taraf defterleri üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilmesinin ardından, Davalı tarafın defterleri üzerinde inceleme yapılabilmesi için, Davalı tarafa ulaşılamadığından defterleri üzerinde inceleme yapılması mümkün olmamıştır. Ancak dava dosyasına sunulan yukarıda bilgilerini verdiğimiz alacağa dayanak oluşturan “irsaliyeli faturalar” incelendiğinde; faturaların Teslim Eden” kısmında Teslim Alan” kısmında farklı imzaların bulunduğu görülmüştür. Faturaların ‘Teslim alan” kısmında yer alan imzanın Davalı Şirketin, yetkilisi veya çalışanı tarafından atıldığının Sayın Mahkemenizce kabul edilmesi halinde; Faturaların ve içeriğinde yer alan malla birlikte Davalı tarafa teslim edildiği sonucu çıkmaktadır. Bu faturaların Davalı tarafından alındığının kabulü halinde; 5102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun, “Fatura ve Teyit Mektubu” başlıklı 21. Maddenin 2. Fıkrasında; “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır ” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm gereği, faturayı alan davalının faturaya itiraz ettiğine dair, dosyada herhangi bir belge bulunmamaktadır. Ayrıca 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu1 mm 219 Maddesinde “Muameleler defterlere zamanında kaydedilir. Şöyleki: a) Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir” hükmü gereği, faturaları alan Davalının bu faturaları 10 gün içinde defterine kaydetmesi gerekir, bütün incelemeler sonucunda davacı tarafın davalı taraftan toplamda 10.135,50 – 1.120,38 = 9.015,12 TL alacaklı olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Bir Bütün Olarak Değerlendirildiğinde;
Dava, cari hesap alacağından kaynaklı itirazın iptali davası niteliğindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle davacının davasının kabulüne karar verilmiş ve alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜ ile İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının iptali ile takibin takip talebindeki diğer koşullarla devamına,
2-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 1.803,02-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 615,82-TL nispi karar harcından peşin alınan 153,96-TL harcın mahsubu ile bakiye 461,86-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 951,76-TL (31,40-TL BVH, 4,60-TL VH, 153,96-TL Peşin Harç, 111,80-TL Tebliğ Gideri, 650,00-TL Bilirkişi Ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır
Bu Belge, 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa Göre Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.