Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/528 E. 2021/806 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/528
KARAR NO:2021/806

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİH:08/06/2017
KARAR TARİHİ:12/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … markası ile uzun yıllardır sanayi tipi çelik varil üretimi yapan, ticari itibari ve banka kredi line yüksek olan basiretli bir tacir olduğunu, müvekkili şirketin üretimini yaptığı varillerin ham maddesi olan çelik saçların dışarıdan satın alma yoluyla tedarik edildiğini, davalı şirketin çelik levha üretimi ve satış işlemi ile iştigal ettiğini, müvekkili şirket ile davalı arasında herhangi bir yazılı anlaşma bulunmadığı halde sipariş şeklinde başlayan ticari ilişki doğrultusunda 16.06.2015 tarihinden itibaren farklı tarih ve miktarlarda davalıdan çelik malulleri almaya başladığını, müvekkili şirketin çelik alımı yapmak istediğinde davalı şirkete sipariş vermekte, davalı tarafından TL olarak kesilen mal bedelleri ve ödemenin gecikmesi halinde vade farklarının davalının hesaplarına ödenerek bugüne kadar ticari ilişki sürdürüldüğünü, taraflar arasında mevcut ticari ilişkinin başladığı tarihten sonra doğabilecek borçlara teminat teşkil etmek üzere teminat mektuplarının davalıya teslim edildiğini ve ticari ilişkilerinin sipariş üzerine alım şeklinde devam ettiğini, müvekkili şirketin bugüne kadar doğmuş tüm borçlarını ödediğini, davalıya herhangi bir borcu bulunmadığı gibi ticari defter ve kayıtlarına göre hesap bakiyesinin bugün itibariyle sıfır olup, borç alacağın mevcut olmadığını, müvekkili şirketin farklı tarih ve miktarlarda çelik mamulü satın aldığı için doğmuş borçlarının ödenmesinin teminatı olarak; … A.Ş’nin 21.08.2015 tarih. … nolu ve 100.000TL tutarlı 21.08.2016 tarihine kadar geçerli süreli teminat mektubu, … A.Ş’nin 03.09.2015 tarih, … nolu ve 100.000TL tutarlı 03.09.2016 tarihine kadar geçerli süreli teminat mektubu, … A.Ş’nin 29.09.2015 tarih, … nolu ve 100.000TL tutarlı 29.09.2016 tarihine kadar geçerli süreli teminat mektubu, … T.A.Ş’nin 15.02.2016 tarih, … – …-1-1- nolu ve 100.000TL tutarlı 15.02.2017 tarihine kadar geçerli süreli teminat mektubu olmak üzere belirtilen toplam 400.000TL tutarlı mektupları davalıya verdiğini, müvekkili şirketin basiretli bir tacir olarak tarafına iletilen mal alımından doğan borçlarını ve tüm borçlarının ödendiği için mektupların müvekkili şirkete iade edilmesinin sözlü olarak davalıdan talep ettiğini, davalı yanın … A.Ş’nin 21.08.2015 tarih, … nolu ve 100.000TL tutarlı ve … A.Ş’nin 03.09.2015 tarih, … nolu ve 100.000TL tutarlı teminat mektuplarını müvekkili şirkete iade ettiğini, ancak dava konusu olan … A.Ş’nin 29.09.2015 tarih … nolu ve 100.000TL tutarlı ve … T.A.Ş’nin 15.02.2016 tarih …-…-1-1-0 nolu ve 100.000TL tutarlı mektupların bugüne kadar iade edilmediğini, davalının kötü niyetli olup, basiretli bir tacir gibi hareket etmediğinin açık olduğunu, davalınında ticari defter ve kayıtları ile sabit olduğu üzere müvekkili şirketin borçlu olmadığı bilindiği halde uzun süredir borçlarını ödemedikleri iddiasının gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirketin mal alımına ilişkin düzenlenen faturaların USD olduğunun eksik bilgi olup, fatura karşılıklarının TL olarak gösterdiğini ve müvekkili şirketin tüm ödemelerini yaptığını, davalının kötüniyetinin bir göstergesi olarak müvekkili şirketin finansal ve hukuksal anlamda zora düşürmek amacıyla elinde bulunan teminat mektuplarını bankaya sunacağını beyan ederek müvekkilini mali ve finansal anlamda zorda bırakmaya çalıştığını, bu teminat mektuplarını baskı unsuru olarak kullanıp haksız kazanç elde etmeye çalıştığının açık olduğunu, ödemenin akabinde ya da dilerseniz öncesinde kur farkı faturası kesebiliriz diyerek davalının açıkça müvekkili şirketin kendi kayıtlarına göre dahi hiçbir borcu olmadığını kabul ve ikrar ettiğini, müvekkili şirketin basiretli bir tacir olarak bugüne kadar doğmuş tüm borçlarını davalıya ödemiş olmasına rağmen, davalının elinde bulunan teminat mektuplarını kullandığını, bankaya ibraz etmek ile müvekkili şirketi mali ve finansal anlamda hukuken tehdit etmek sureti ile haksız olarak kazanç elde etmeye çalışmakta olduğunun açık olduğunu, tüm bu nedenlerle müvekkili şirket ve davalının beyan ve kayıtları ile sabit olduğu üzere müvekkili şirketin davalıya hiçbir borcu bulunmadığının tespit edilesini, borçlu olmadıklarının tespiti ile dava süresince davalı yanın müvekkili şirkete ait teminat mektuplarını bankaya ibraz etmek ile hukuken tehdit etmek ve baskı oluşturmak suretiyle haksız kazanç sağlamaya çalıştığı ve ayrıca davalının herhangi bir zararı da doğmayacağı için teminat mektuplarının ödemesinin ihtiyati tedbir ile tedbiren durdurulmasına karar verilmesini, bugüne kadar müvekkili şirkete gönderilen farklı tarih ve tutarlardaki mal alımına ilişkin faturaların bedellerinin ödendiğini ve müvekkili şirketin başkaca hiçbir borcu kalmadığı için konusuz kalan ve teminat niteliğini yitiren … A.Ş’nin 29.09.2015 tarih, … nolu ve 100.000TL tutarlı 29.09.2016 tarihine kadar geçerli süreli teminat mektubu ve 28.09.2016 tarihli, … nolu temdit mektubu ile 29.09.2017 tarihine kadar süresi uzatılmasına dair mektup ile … T.Ş.Ş’nin 15.02.2016 tarih, …-…-1-1-0 nolu ve 100.000TL tutarlı 15.02.2017 tarihine kadar geçerli süreli teminat mektubu ve 13.02.2017 tarihli … nolu temdit mektubu ile 15.02.2018 tarihine kadar süresi uzatımına dair mektupların ödenmesinin takdiren teminatsız olarak aksi halde teminat karşılığında ödemesinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasını ve verilecek olan ihtiyati tedbir kararının ilgili bankaların şube ve genel müdürlüğüne bildirilmesini, müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile dava konusu teminat mektuplarının müvekkili şirkete iadesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … Holding A.Ş. grubu şirketlerinden biri olup Soğuk ve Sıcak haddelenmiş galvanizli çelik sac üretimi ve ticareti ile iştigal ettiğini, davacı …Ltd.Şti’nde davacı vekilinin dava dilekçesinde belirttiği üzere uzun yıllardır “…” markası ile sanayi tipi çelik varil üretimi yaptığını, davacı şirketin kendi üretiminde kullandığı hammaddeyi (çelik sac ürünlerini) müvekkili şirketten satın aldığını, gerek davacının gerek bu sektörde faaliyet gösteren tüm tacirlerin bildiği üzere demir çelik ürünlerinin tamamının, yabancı para cinsinden ve özellikle Amerikan Doları para biriminden fiyatlandığını ve alım satım işlemlerinin yabancı para birimi dikkate alınarak yapıldığını, bunun nedenlerinin, üretilen ürünlerin, uluslararası piyasalarda alım/satıma konu edilen bir emtia olması, söz konusu ürünlerin üretimindeki en önemli girdilerden olan hammaddenin ithal ediliyor olması ve sair üretim ve maliyet girdilerinin (enerji vb) yabancı paraya endeksli olması olarak sayabileceğini, bu hususların yıllardır bu piayasanın içinde olan ve basiretli bir tacir sıfatına haiz davacı şirket tarafından da çok iyi bilindiğini, müvekkili şirket ile davacı arasındaki ticari ilişki kapsamında, müvekkilinin şirket tarafından davacıya satılan tüm ürünler de, Amerikan Doları para birimi ile fiyatlandırıldığını ve satışının da bu para birimi üzerinden yapıldığını, davacı şirket ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişkinin sürecinin; davacının satın almak istediği ürünün cins,ebat, tonaj miktarını, teslim almak istediği terminleri vb. hususları elektronik posta (e-mail) mesajı ile müvekkile şirkete ilettiğini, müvekkili şirketin söz konusu talepler doğrultusunda cins,ebat,tonaj,teslim tarihi, teslim yeri, birim fiyat, ödeme zamanı ve ödeme şekli, kur farkı ve sair satış hususlarını da içeren satış teklifini yine elektronik posta (e-mail) mesajı ile davacı şirkete bildirdiğini, davacı şirket müvekkilinin şirketin teklifini ya olduğu şekliyle kabul edip siparişi teyit ettiğini, yada yine elektronik posta mesajı kanalıyla yapılan müzakereler neticesinde tarafların mutabık kaldığı haliyle sipariş oluşturulduğunu, siparişin oluşturulması sonrasında siparişe uygun fatuıralandırma yapıldığını, faturalandırma yapılırken Vergi Usul Kanunu hükümleri gereğince kanuni zorunluluk nedeniyle fatura konusu malın USD para biriminden olan tutarı, fatura tarihindeki TCMB Döviz Satış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilmekte ve faturaya hem döviz kuru,hem malın USD tutarı hem de Türk Lirası tutarı yazıldığını, kesilen faturanın da davacı şirketin cari hesabına borç kaydı olarak işlendiğini, bu borç kaydı işlenirken hem yabancı para cinsinden tutarı hem de fatura tarihindeki Türk Lirası karşılığının işlendiğini, davacının (Müşterinin) yaptığı ödemelerde, eğer ödeme Amerikan Doları olarak yapılmış ise yapılan ödemenin tamamının aynen, eğer Türk Lirası olarak yapılmış ise ödemenin yapıldığı tarihteki TCMB Döviz Satış kuru üzerinden Amerikan Doları’na çevrilerek bulunan USD tutar, davacının (müşterinin) yabancı para cinsinden tutulan borçlarından mahsup edildiğini, müvekkili şirket tarafından davacı adına düzenlenen faturaların satışın yabancı para birimi üzerinden yapılmış olup, faturanın Türk Lirası olarak düzenlenmesinin yasal bir zorunluluk olduğunu, bu durumun malın döviz cinsinden satıldığı gerçeğini ortadan kaldırmadığını, söz konusu mahsuplaşma işleminin de gerek Vergi sistemimizin bir gereği olarak gerekse Türk Borçlar Kanunu’nun 102. Maddesi gereğince “ödemenin en eski borca mahsup edilmesi yöntemi ile yapıldığını, bu ticari sürecin salt davacıya özgü olmayıp müvekkili şirketin, diğer müşterileri ile de aynı sistem ile ticaretini gerçekleştirdiğini, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında süregelen ticari ilişki ve sipariş şartları gereğince, davacının satın aldığı/alacağı mallardan kaynaklanan borçlarının teminatını teşkil ermek üzere davacı şirketten teminat mektupları talep ettiğini, davacı şirketin de temin ettiği teminat mektuplarını müvekkiline ibraz ettiğini, taraflar arasında bu hususta bir ihtilaf olmadığını, davacı şirketin, satın aldığı mallara ilişkin olarak müvekkili şirkete borçlu olmasına ve bu borcun kendisinden talep edilmesine karşın, borcunun olmadığı iddiası ile işbu menfi tespit davasını açtığını ve aynı zamanda teminat mektuplarının paraya çevrilmesini engelllemek adına ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, davacı şirketin tüm satışlarının yabancı para cinsinden olduğunu, faturaların yabancı para üzerinden düzenlendiğini, yabancı para üzerinden yapılan satıma ilişkin kur farkı riskini üstlendiğini beyan ve kabul ettiğini, müvekkili şirket tarafından davacı şirkete yapılan tüm mal satışlarının, teklif ve teyit üzerinden ilerlediğini ve tarafların da anlaşması uyarınca USD para birimi ile yapıldığını, davacı şirket ile müvekkili arasındaki tüm ticari ilişkinin bu şekilde yürütülmüş olup fatura tarihi ile ödeme tarihi arasındaki kur farkı riski ilgili tarafa ait olduğunu, davacının 2015 yılından bu yana yaptığı tüm ürün alımlarındaki kabul ve muvafakatı gereği, fatura tarihindeki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki farkın davacı tarafından üstlenildiğini, dava dilekçesindeki iddiaların aksine, davacı şirketin ticari ilişkinin devamı süresi içerisinde anlaşmaya uygun şekilde düzenlenmiş olan kur farkı faturalarını da itirazsız şekilde ödediğini, nitekim müvekkili şirket tarafından düzenlenmiş olan ve davacı şirketin ticari defter kayıtlarında da yer alan; 31.07.2015 tarihli … nolu 3.583,75 TL bedelli ve 30.09.2015 tarihli … nolu 19.262,25-TL bedelli iki adet kur farkı değerleme faturasının davacı şirket tarafından kayıtlarına alındığını ve bedelleri de yapılan ödemeler kapsamında nakden davacı tarafından müvekkili şirkete ödendiğini, yine davacının bazı ödemelerini Amerikan Doları olarak bazı ödemelerini de Türk Lirası olarak yaptığını, 24.06.2015 tarihinde 3.500,00-USD, 29.06.2015 tarihinde 5.000,00-USD, 27.05.2016 tarihinde 30.000,00-USD tutarındaki ödemelerin bizzat Amerikan doları para cinsinden yapıldığını, kaldı ki davacı şirketin ticari ilişki süreci içerisinde oluşan USD bazlı borç bakiye miktarlarını kabul ederek bunun ödemelerinin gerçekleştirileceğini de yazılı olarak beyan ettiğini, davacı tarafından da bilindiği üzere taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, satılan malların faturaları USD para birimi üzerinden faturalandırıldığını ve cari hesap düzeninin de USD para birimi üzerinden tutularak alacak/borç hesabı belirlendiğini, cari hesap ekstresindeki alacak/borç kayıtlarının USD cinsinden tutulması ve ödemelerin en eski borca mahsup edilmesi yöntemi ile mahsuplaşma işlemlerinin yapılmasının mevzuata ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin kurallarına uygun nitelikte olduğunu, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde, davacının yaptığı ödemelerin birebir fatura bedelleri ile eşleşmediği ve ödemelerin birebir fatura bedellerine ilişkin olmadığını, davacı tarafından yapılan kısmi ödemelerin en eski borca mahsup edilerek cari hesap tutulduğunun görüleceğini, davacının ticari ilişki kapsamında ödemelerini zaman zaman Amerikan Doları olarak yaptığını, zaman zaman ise Türk Lirası olarak yaptığını, yine davacının ticari ilişki süreci içerisinde iki kur farkı değerleme faturasının da defter kayıtlarına işlediğini ve ödediğini, müvekkili şirketin yapılan ödemeleri cari hesapta USD para birimi ile tuttuğunu yine aynı cari hesapta faturaların Türk Lirası karşılıklarının da (vergi mevzuatı gereği faturadaki döviz tutarının fatura tarihindeki kur karşılığını) ulusal para birimi sütununda yazdığını, davacının yaptığı her ödemenin en eski borca mahsup edilecek şekilde cari hesaba işlendiğini, söz konusu ödemelerin cari hesaba geçirilirken; döviz cinsinden yapılan ödemelerin toplam döviz borcundan indirildiğini, Türk Lirası olarak yapılan ödemelerin ise ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru esas alınarak Amerikan Dolarına çevrildiğini ve davacı şirketin USD borcundan düşüldüğünü, bu şekilde yapılan hesaplama neticesinde davacının müvekkili şirkete 03.06.2017 tarihi itibariyle 34.509,91-USD tutarında borcunun olduğunun gerek cari hesap ekstresinde gerek ticari defter kayıtlarında sabit olduğunu, bu nedenlerle, tüm talep itiraz, davaya yasal süresince cevap verme, delil sunma ve sair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, Mahkeme tarafından 09.06.2017 tarihli tensip tutanağı ile verilen haksız ve hukuka aykırı ihtiyati tedbir kararının öncelikle HMK MADDE 394/1 gereğince uygulanmasının durdurulmasına (tehir-i icrasına) ve akabinde tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini, yargılama sonucunda da davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmil edilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davaya konu … ve …’a ait teminat mektuplarından dolayı davacı tarafın borçlu olup olmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında kur farkından kaynaklı davalının alacağının bulunup bulunmadığından ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLER;
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde; dava konusu teminat mektuplarının fotokopisini, faturaları, e mail yazışmalarını Mahkeme dosyasına sunmuştur.
… A.Ş ve … müzekkere yazılarak dava konusu teminat mektuplarının varlığı, süresinin uzatılıp uzatılmadığı, miktarının ne olduğu hususları sorulmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesi ekinde; dava konusu fatura örneklerini, cari hesap ekstresini ve ödeme dekontlarını Mahkememiz dosyasına sunmuştur.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 15/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkinin USD üzerinden yürütüldüğü, incelenen davacı taraf ticari defter ve kayıtlarına göre davalı tarafın davacı tarafından 33.934,99USD alacaklı olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılarak davalının ticari defterleri incelenerek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olmakla 24/12/20218 tarihli talimat bilirkişi raporunda özetle; davalıya alt 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin T.T.K’nun 64/3: İle 213. sayılı VULK.’nun 220. Ve 222.inci maddelerinde öngörülmüş olan esaslara uygun olarak yaptırılmış olduğu, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları defterlerinin kayıtlama sistemi olarak Tek Düzeni Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tabliği’ne ve Muhasebe İlke ve kurallarına uygun olarak tutulduğu, Davalı firma Elektronik Defter mükkellefi olup gelirleiri onaylı beratların görüldüğü, 2018 Yılı defterlerinin kapanış tasdikinin süresi henüz gelmemiş olduğundan yaptırılmamış olmasının olağan olduğu, davalı ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde cari ekstrelerde de görüldüğü gibi, t arasındaki TL cari hesapta davacıyla davalı arasındaki hesabın kapalı olduğu, ancak taraflar arasındaki ticaretin Amerikan Doları üzerinden yapıldığının anlaşıldığı, Amerikan Doları olarak değerlendirildiğinde davalı tarafından düzenlenen faturalar toplamının 1.014.121,99 USD olduğu buna karşılık davacı tarafından yapılan ödemeler toplamının 079,612,08 USD olduğu dolayısıyla davacının davalıya Amerikan Doları bazında 34.509,91USD borçlu olduğunun tespit edildiği, davalı t defter kayıtları ve tarafların beyanları incelendiğinde taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğuna dair kanaate ulaşıldığı dosyanın talimat dosyası olması nedeniyle dava dilekçesi ve cevap dilekçeleri tarafına sunulmadığından faiz hesaplamasının yapılamadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılarak davacı vekilinin talimat bilirkişi raporuna itirazları doğrultusunda ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olmakla 24/06/2019 tarihli talimat bilirkişi raporunda özetle; davacı vekilinin itirazları incelendiğinde savunmaya yönelik aynı itirazları davacı defterlerini inceleyen bilirkişinin hazırladığı rapora da yaptığı, ancak kök raporumu hazırlarken tarafına dosyanın tamamının sunulmaması nedeniyle dosyasına daha önce sunulan bilirkişi raporunu inceleyerek iki rapor arasındaki çelişkilerin giderilmesi yönünde inceleme yapılamadığı, bu defa her iki raporun çelişkilerin giderilmesi yönünde incelenmesi sonucunda davacının yapmış olduğu ödemelerin bazılarında döviz kurunda tarafınca maddi hata yapılması sonucu ödemelerin döviz tutarının sehven 980.186,90 USD yerine 979.612,99 USD olarak yazılmış olduğu bu durumda davalı tarafından düzenlenen faturaların döviz tutarları toplamının 1.014.121,89 USD olduğu, davacı tarafından yapılan ödemelerin döviz tutarlarının toplamının 980.186,90 USD olduğu davalının ticari defter ve kayıtlarına göre davalının davacıdan 33.934,99 USD alacaklı göründüğü görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılarak; davaya konu kur farkı faturası dışında taraflar arasında bir kur farkı uygulaması ve buna dair bir ödeme olup olmadığı, davalının tahsilatlarından önce fazlaya dair haklarının saklı tuttuğuna dair bir kayıt olup olmadığı ve ticari ilişki boyunca davacının kaç tane fatura ödemesini USD üzerinden yaptığının tespiti için ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olmakla 26/02/2020 tarihli talimat bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkide her fatura için ayrı bir ödeme yapılmamış, ancak davalı tarafından 2 kez USD olarak ödeme yapılmış olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılarak; taraflar arasındaki ticari ilişki boyunca davalının kaç fatura düzenlediği, davacının hangi tarihlerde kaç kere ödeme yaptığı, bu ödemelerin kaçının TL, kaçının USD olduğunun tespiti için ek rapor alınmasını karar verildiği, 04/11/2020 tarihli talimat bilirkişi raporunda özetle; davalı ticari defterlerine göre davalı tarafından 210 Adet fatura düzenlendiği, davalı ticari defterlerine göre davacı tarafından 93 kere ödeme yapıldığı, davalı ticari defterlerine göre davacı tarafından yapılan ödemelerin 90 keresinin TL olarak, 3 keresinin ise USD olarak yapıldığı, görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince ek rapor alınmasına karar verilmiş olmakla 02/02/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davalı taraf davacı tarafa davaya konu kur farkı faturası dışında 2 adet toplamı 22.846,00 TL bedelli kur farkı faturası düzenlemiş ve her iki tarafta ticari defterlerine işlediği, taraf ticari defter kayıt ve belgelerine göre, tarafların açık hesap çalıştığı, ödemelerin fatura bazlı yapılmadığı, ödemelerin ödeme tarihindeki borçlara ilişkin olarak yapıldığı değerlendirildiğinde faturaların ödenmiş olduğu kanaatine varıldığı, davalının tahsilatlardan önce fazlaya dair haklarının saklı tuttuğuna dair bir kayıt olup olmadığının incelenmesi, yapılan inceleme sonucunda, davalının tahsilatlardan önce fazlaya dair haklarının saklı tutulduğuna dair bir kayda rastlanmadığı, ticari ilişki boyunca davacının kaç tane fatura ödemesini USD üzerinden yaptığının tespitine ilişkin incelemede, dosyaya ibraz edilen banka dekontu fotokopilerinden …tarafından …’e 24.06.2015 tarihinde 3.500.USD, 29.06.2015 tarihinde 5.000.USD ödeme yapıldığı, ödemelerin fatura bazlı yapılmadığı, bu nedenle USD ödemelerinin hangi fatura ödemesine karşılık yapıldığının tespit edilmesi mümkün olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı vekili, taraflar arasında çelik sac alımına ilişkin ticari ilişki olduğunu, borçların ödenmesinin teminatı olarak davalıya teminat mektupları verildiğini, borçları bulunmamasına rağmen davalı tarafın kur farkı talep edip, teminat mektuplarını iade etmediğini, taraflar arasında kur farkına ilişkin sözleşme olmadığını, ödemelerin bugüne kadar Türk Lirası ile yapıldığını beyan ederek davalıya borçlu olunmadığının tespiti ile teminat mektuplarının iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise, demir çelik piyasasında döviz bazlı satışların teamül olduğunu, davacıya yapılan satımların USD cinsinden olduğunu, kanuni zorunluluk gereği faturaların faturaya konu malın USD para biriminden olan tutarının, fatura tarihindeki TCMB döviz kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek faturaya hem döviz kuru, hem TL tutarı hem de USD tutarının yazıldığını, cari hesaba iki tutarın da işlendiğini, davacının USD cinsinden ödemeler yaptığını, TL ile ödeme yaptığında ödemenin yapıldığı tarihteki kur üzerinden USD ye çevrilerek davacının yabancı para cinsinden tutulan borcundan mahsup edildiğini, bu hususlarda tarafların mutabık olduğu, satın alım teklifleri ve maillerde bu hususun kabuk edildiği, davacının kur farkı riskini üstlendiği, davacının borçlu olduğu halde ödeme yapmadığını, teminat mektuplarının tüm ticari ilişkinin teminatı olarak verildiğinin beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalının kur farkı talep edip edemeyeceği, davacının davalıya kur farkından dolayı borçlu olup olmadığından ibarettir.
Tüm dosya kapsamına ve mahkememizce alınan bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasında 2015 yılından beri ticari ilişkinin olduğu, davalı tarafından kesilen faturaların USD cinsinden kesildiği, davacı tarafın faturaları kabul ederek VUK 215/b maddesine uygun biçimde TL karşılığını ticari defterlerine işlediği, taraflar arasındaki mail yazışmalarında fiyat tekliflerinin USD üzerinden yapıldığı, ödeme tarihindeki TCMB döviz kurunun esas alınacağının bildirildiği, davacı tarafça onay verilmiş olan tekliflerin USD cinsinde olduğu, yine mail yazışmalarında ödemeye ilişkin anlaşmanın USD cinsinde olduğu, davacının zaman zaman USD cinsinden ödemeler yapmış olduğu, davalının iki kez kur farkı faturası düzenlediği ve bu faturaların da davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, her ne kadar davacı taraf kur farkına ilişkin anlaşma olmadığını savunmuş ise de, tüm tespitler dikkate alındğında bu hususta teamül halini almış fiili bir uygulamanın bulunduğu, davacı tarafın defter kayıtlarına göre davalı tarafça kesilen faturaların toplamının 1.014.121,89 USD olduğu, davacı tarafında yapılan ödemelerin ödeme tarihindeki kur üzerinden USD karşılığının 980.186,90 USD olduğu, bu bağlamda davalının 33.934,99 USD kur farkı alacağı olduğu anlaşılmakla; davacının ispatlayamadığı davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL maktu karar harcının peşin alınan 3.415,50TL harçtan mahsubu ile artan 3.356,20TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE;
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 22.450,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE;
4-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan toplam 807,70TL ( 600,00TL bilirkişi ücreti, 207,70TL posta ve tebliğler) yargılama masrafının davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE;
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/10/2021
Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır