Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/503 E. 2020/341 K. 29.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/503
KARAR NO : 2020/341

DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 01/06/2017
KARAR TARİHİ : 29/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı …’in … Bankası A.Ş. … Şubesi tarafından verilmiş, 8007590 sayılı, 28.12.2016 tarihli, 12.000,00 TL bedelli, lehtarı, davalı …, keşidecisi de davacı olan çeki kendisi aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibine koyduğunu, çek üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığını, imzanın sahte olması nedeniyle de çeke dayalı bir borçlarının bulunmadığını belirterek borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesinde, davayı konu çek üzerindeki imzanın davacı şirketin yetkilisi Kemal Duvarcı’ya ait olduğunu, imzanın sahte olmadığını, imza incelemesine gerek olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72’ye göre menfi tespit davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, İstanbul … İcra Dairesinin… sayılı dosyasın çek aslını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasın çek aslını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Dava 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72’ye göre menfi tespit davasıdır.
Davacı taraf davaya konu çek üzerindeki keşideci imzasının kendilerine ait olmadığını ileri sürerek 6100 sayılı HMK m. 208’e göre imza inkârında bulunmuştur. İmzanın sahteliği defi mutlak defi olup çeki elinde bulunduran en son hamile karşı da ileri sürülebilecektir. Bu amaçla öncelikle davacı şirketin ticaret odası kayıtları getirtilerek dosyamız içerisine alınmıştır. Gelen ticaret odası kayıtlarında davacı şirketin çekin keşide edildiği tarihte ki yetkilisinin Kemal Duvarcı olduğu anlaşılmıştır.

Davacı tarafın bu iddiasının araştırılması için 6100 sayılı HMK m. 211 ve 266’ya göre çek üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Bu amaçla davacı şirketin yöneticisi Kemal Duvarcı’nın mahkeme huzurunda el yazısı ve imzaları alınmış, örnek imzaları ilgili yerlerden getirtilmiş ve daha sonra imza incelemesi yapılmak üzere dosya Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine gönderilmiştir. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince hazırlanan 17.12.2019 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu çekteki imzaların davacı şirketin yönetici Kemal Duvarcı’nın eli ürünü olduğu tespit edilmiştir.

Hazırlanan 17.12.2019 tarihli bilirkişi raporu ile dava konusu çek üzerindeki keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olduğu anlaşılmakla davacı şirketin imza inkârına dayalı menfi tespit ve borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davası açmakta hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

Davacı şirketin imza inkârında bulunduğu davaya konu çeki kendi yetkilisinin imzaladığını bilebilecek durumda olması nedeniyle davalı tarafın talebi doğrultusunda davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir.

Tarafların her ikisi de ticari defterlere delil olarak dayanmamıştır. Dava konusu kambiyo senedi çek olup çek hukuken ödeme vasıtasıdır. Dava konusu çekin tarafların ticari defterlerinde kaydının olmaması keşideci imzasının doğruluğunun bilirkişi raporu ile de tespit edildiği durumda ödeme amaçlı olarak verilmiş olan kambiyo senedinin geçerliliğine olumsuz bir etki yaratmayacağından 6100 sayılı HMK m. 222’ye göre mahkememizce resen ticari defter incelemesi yaptırılmamıştır. Davalı tarafta sahte olmadığı kesinleşen çekin bedelinin ödendiğine ya da aksinin varlığına ilişkin başkaca bir yazılı belge de sunamamıştır.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacı vekilinin mazeretinin Mahkememizin 09/03/2020 tarihli duruşmasında bir sonraki duruşmanın sözlü yargılama duruşması olarak yapılacağına karar verildiği halde bir sonraki duruşma olan 16/03/2020 tarihinde her iki tarafın da duruşmaya katılmadığından mazeretlerinin kabulüne karar verilerek duruşmanın 13/04/2020 tarihine ertelendiği, bu tarihteki duruşmanın da pandemi nedeniyle 29/06/2020 tarihine ertelendiği (bugünkü duruşma) davacı vekilinin son duruşmaya da sözlü yargılama duruşması olarak yapılacağını bildiği halde mazeret sunduğu anlaşılmakla, reddine,
2-Davanın REDDİNE,
3-%20 kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 54,40-TL maktu karar harcının peşin alınan 232,57-TL harçtan mahsubu ile artan 178,17-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır