Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/485 E. 2019/841 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/485
KARAR NO : 2019/841

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 26/05/2017
KARAR TARİHİ : 10/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACILARIN TALEBİ:
Davacılar vekili verdiği dava dilekçesinde 10.10.2008 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında çocukları …’ın öldüğünü, kazaya karışan… plakalı aracın sigortasının bulunmadığını, ölen çocuklarının kendilerinin destekleri olduğunu, bu nedenle davalı…na tazminat ödemesi için başvuruda bulunduklarını, başvurunun 11.05.2017 tarihinde reddedildiğini, destekten yoksun kalma tazminatlarının hesaplanarak taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı… vekili verdiği cevap dilekçesinde, davacıların daha önce İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında dava açtıklarını bu nedenle de derdestlik itirazında bulunduklarını belirtmiştir. Ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını belirterek zamanaşımı defini ileri sürmüştür. Davanın esasına ilişkin olarak da kazanın meydana geldiği yerin kara yolu olmaması nedeniyle tazminat sorumluluklarının olmadığını, tazminattan tazminat limitlerine göre sorumlu olduklarını belirtmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14’üncü maddesine ve… Yönetmeliği hükümlerine göre açılmış 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 55’e göre destekten yoksun kalma tazminatı davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacılar, Bartın Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyasını, Sigorta Bilgi Gözetim Merkezi ve SGK’ya yazılan yazıları delil olarak sunmuştur.

Davalı taraf, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas ve …Karar sayılı dosyasını ve hasar dosyasını delil olarak sunmuştur.

Dava, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14’üncü maddesine ve… Yönetmeliği hükümlerine göre açılmış 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 55’e göre destekten yoksun kalma tazminatı davasıdır.

Davalı taraf derdestlik itirazında bulunduğu için öncelikle derdestlik itirazının incelenmesi amacıyla İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas ve… Karar sayılı dosyası getirtilerek mahkememizce incelenmiştir. Bu dosyanın davacılarının … ve …, davalısının ise… olduğu dava konusu olayın da 10.10.2008 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu davacıların müşterek çocuklarının ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı davası olduğu anlaşılmaktadır. Dava 2918 sayılı KTK m. 97’ye göre davalı…na başvuru ön koşulunun yerine getirilmemiş olması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddedilmiş ve karar kesinleşmiştir. Dolayısıyla İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas ve … Karar sayılı dosyasının mahkememiz dosyasına derdestlik ya da kesin hüküm itirazı yönünden hukuki bir etkisi olmayacaktır.

Davalı tarafın usule ilişkin ikinci itirazı zamanaşımı defidir. Mahkememizce 07.02.2018 tarihli duruşmada zamanaşımı definin reddine karar verilmiş ve yargılamanın esasına girilmiştir.

Dava konusu kaza 10.10.2008 tarihinde meydana gelmiştir. İlk açılan İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas ve… Karar sayılı dosyası ise 29.04.2016 tarihinde açılmıştır. Dava konusu olayla ilgili olarak Bartın Cumhuriyet Başsavcılığının …Soruşturma sayılı dosyasında da soruşturma başlatılmıştır. Davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 72/I’e göre ve 2918 sayılı KTK m. 109/II’ye göre uzamış ceza zamanaşımı kapsamında değerlendirilecektir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 72/I’e ve 2918 sayılı KTK m. 109/II’ye göre uzamış ceza zamanaşımının uygulanması için mutlaka savcılık soruşturmasının yapılması ya da kovuşturma aşamasına geçilerek ceza mahkemesinde yargılama yapılması gerekmemektedir. Yargıtay 17. HD aşağıya alıntıladığımız kararında bu durumu aşağıdaki gerekçelerle tespit etmiştir. “Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya…) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325, HGK’nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198,2015/1495 ve HGK’nın 16.09.2015 gün, 2014/17-116, 2015/1771, HGK’nın 10.06.2015 gün, 2014/17-27, 2015/1530 sayılı kararları) (Yargıtay 17. HD 2016 / 12985 Esas; 2019 / 6558 Karar; 22.05.2019)
Dosya içerisinde bulunan Bartın Cumhuriyet Başsavcılığının 2008 / 4134 Soruşturma sayılı dosyasından verilmiş olan kovuşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin karar incelendiğinde “Olayın bütünü ile ölenin kendi kusurundan kaynaklandığı, olayın meydana gelmesinde başkaca hiç kimsenin bir kusurunun bulunmadığı, ortada suç ve suçlu olmadığı, tüm soruşturma evrakı kapsamından anlaşılmakla olay nedeniyle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” tespiti ile karar verildiği görülmektedir. Bartın Cumhuriyet Başsavcılığının bu kararı ile meydana gelen olayda yukarıya alıntıladığımız Yargıtay kararında tespit edildiği gibi Türk Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla dava konusu olayda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 72/I’e ve 2918 sayılı KTK m. 109/II’ye göre uzamış ceza zamanaşımının uygulanması mümkün olmayacaktır. Bu durumda zamanaşımı süresi iki yıl olup bu sürede olay tarihi olan 10.10.2008 tarihinde başlamış ve 10.10.2010 tarihinde sona ermiştir.

Davacıların ilk açtıkları ve dava koşulunun yerine getirilmemesi nedeniyle usulden reddine karar verilen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas ve… Karar sayılı dosyası ise 29.04.2016 tarihinde açılmıştır. Bu dosyada da davalı… zamanaşımı definde bulunmuş ancak dava koşulu öncelikle incelenmesi gereken bir usul hukuku konusu olduğu için sayın mahkeme zamanaşımı defi konusunda bir karar vermeden önce dava koşulu yokluğundan davanın usulden reddine karar vermiştir. İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas ve…Karar sayılı dosyasının açıldığı 29.04.2016 tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 72/I’e ve 2918 sayılı KTK m. 109/I’e göre iki yıllık zamanaşımı süresi dolduğu için bu davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 154/2’ye göre zamanaşımı süresini kesmesi de hukuken mümkün değildir. Bu gerekçelerle davalı tarafın zamanaşımı definin kabulü ile davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Mahkememizin 07/02/2018 tarihli ara kararından dönülmesine,
2-Bartın Cumhuriyet Başsavcılığına …soruşturma…karar ve 21/11/2008 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında “ortada suç ve suçlu olmadığı tüm soruşturma evrakı kapsamından anlaşılmakla, olay nedeniyle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” kararı verildiği, bu yönüyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 72/2’ye göre dava konusu olayda uzamış ceza zaman aşımı süresinin uygulanmasının mümkün olmadığına, davalı tarafın cevap dilekçesinde ve süresi içerisinde yapmış olduğu zamanaşımı definin kabulü ile, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 72/1 ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu madde 109’a göre davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 44,40-TL maktu karar harcının peşin harçtan ve tamamlama harcından alınan 437,85-TL’nin mahsubu ile artan 393,45-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 12.750,000-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip
*e-imzalıdır

Hakim
*e-imzalıdır