Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/458 E. 2019/343 K. 24.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/458 Esas
KARAR NO : 2019/343 Karar

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 17/05/2017
KARAR TARİHİ: 24/05/2019

Mahkememizde görülen itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Müvekkilinin yangın sistemleri ve danışmanlık hizmetleri işi ile iştigal etmekte olduğunu, bu hizmetleri karşılığında kesmiş olduğu faturalar ve iş teslim formları ile müvekkilin ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda da anlaşılacağı gibi davacı müvekkilin kesilen bir kısım faturaların kısmı bir şekilde ödendiğini ve geriye 5.188,00 TL ödenmeyen alacağının bulunduğunu, bu borcun ödenmemesi üzerine müvekkil firma alacağım tahsil edebilmek amacıyla davalı/borçlu şirket hakkında 5.188,00 TL asıl alacak ve 741,45 TL işlemiş faizi ile toplam 5.929,45 TL alacak üzerinden İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı bu borcun ödenmesini geciktirmek amacı ile kötü niyetli olarak borca ve faizine itiraz ettiğini, takip ve dosya ya ilişkin diğer tüm hak ve alacakların saklı tutularak davalı/borçlunun İstanbul… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı İcra dosyasına yapmış olduğu itirazın sadece takip tarihinden önceki 741,45 TL tutarındaki işlemiş faizine yönelik kısmını kabul ederek davalı tarafından 5.188,00 TL tutarındaki asıl alacağa yapılan haksız itirazın iptal edilerek icra takibinin devamını, haksız olarak borca itiraz eden davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle;Davalı Taraf vekili tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğüne 18.05.2016 tarihli verilen dilekçesiyle böyle bir borcun olmadığını belirterek takip konusu alacağın tamamına itiraz ettiklerini ve takibi böylece takibi durdurulduğu, müvekkil firmanın davacı firmaya böyle bir borcunun olmadığını, davacının bu talep ettiği alacağını kanıtlayamadığını, kanıtlanamayan alacağın talep ve tahsili mümkün olamayacağından huzurdaki davanın reddini, davacının alacak iddiasını kanıtlamak için dosya sunduğu fatura ve iş teslim formları adı altında bir takım belgeler sunulduğu, müvekkil şirkette yetkili bir çalışana tebliğ edildiğini, oysa bu faturaların noter veya iadeli taahhütlü olarak yapılması gerektiğini, sunulan formlar üzerinde bir takım imzaların olduğu görülmekte ise de bu imzalar müvekkil şirketi temsile ve imzaya yetkili kimselerce atılmadığını, davacı tarafça iş teslim formları yapıldığı ileri sürülen temizlik işlerine ait düzenlendiği bu işlerin yapıldığını gösteren tarih ve sürelerin belli olmadığını,belgelerin kanuni dayanağı olmadan hazırlanmış, müvekkil şirketin isminin dahi geçmediğini, bu belgelerin delil vasfına haiz olmadığını,davacının dosya borcuna ve faizine itiraz edildiğini iddia etmiş ancak 741,45-TL’lik işlemiş faize yönelik yapılan itirazı kabul etmesiyle çelişkiye düştüğünü, buna bağlı olarak davacının kötü niyet iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, beyan ederek yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilerek alacağın likit ve muayyen olmadığından davacının icra inkar tazminatı taleplerinin Yargıtay içtihatları uyarınca reddini, davanın esastan reddine, Davacının haksız ve kötü niyetli olarak müvekkil şirket aleyhine icra takibine girişmesi sebebiyle davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasının dosya arasına alındığı, itirazın iptaline ilişkin taraflar arasındaki hukuki ilişki değerlendirilerek, davacı tarafın hak ve alacaklarının belirlenmesi için mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır.
26/06/2018 Tarihli Bilirkişi Raporunda; Davacının davalı firmaya hizmet sunarak bununla ilgili faturaları düzenlediği, davalı tarafça faturalara kanuni süresi içerisinde itiraz etmediği, yapılan hizmeti kabul etmiş olabileceği, hizmet karşılığı bir kısım bedelin ödendiği görüldüğünden böyle bir ticari hizmet ilişkisinin olduğu, davacının davalı firmaya kesmiş olduğu hizmet faturaları karşılığında 6.064,00-TL Anapara alacağı olduğu, faizle ilgili hususta takdir ve yetkinin Mahkemenin takdir ve yetkilerinde olacağı görüş ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce verilen 05/11/2018 tarihli ara karar ile; inceleme günü tayin edilmeden defter incelemesine ilişkin karar verilmiş olması nedeniyle yeniden inceleme günü tayin edilerek taraf defterlerinin incelenmesinin sağlanması bakımından ek rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
03/01/2019 Havale Tarihli Bilirkişi Ek Raporunda; Davacının davalı firmaya hizmet sunarak faturalar düzenlediği, davalı tarafça faturalara kanuni süresi içerisinde itiraz edilmediği, yapılan hizmet karşılığında bir kısan bakiyenin cari hesap bakiyesi olduğu, taraflar arasında ticari hizmet ilişkisinin olduğu, davacı firmanın 2014-2015 yıllarına ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, taraflar arasındaki alacağın ticari ilişkilerden dolayı doğdunu, davacı firmanın davalı firmaya değişik tarihlerde kesmiş olduğu hizmet faturaları karşılığında 6.064,00-TL anapara alacağı olduğu, faizle ilgili hususta takdirin mahkemeye ait olduğu ve kök rapordaki görüş ve kanaatinin değişmediği görüşüne varılmıştır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı düzenlenen fatura alacağına ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirizan iptali niteliğindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Mahkememizin 18/05/2018 tarihli ara karar ile bilirkişi incelemesine karar verildiği ancak inceleme günü tayin edilmeden bilirkişi incelemesine ilişkin ara karar oluşturulduğu, davacı tarafın itirazı üzerine inceleme günü tayin edilmeden defter incelemesine ilişkin karar verilmiş olduğundan yeniden inceleme günü tayin edilerek taraf defterlerinin incelenmesine karar verildiği, 05/11/2018 tarihli ara karar ile mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verildiği, davacı tarafın defter ve kayıtlarını ibraz ettiği, davalı tarafın defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, davacı taraf defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen asıl alacağın varlığının kanıtlandığı anlaşılmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle davacının davasının asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmiş, takip talebindeki faiz istemi bakımından davacının dava dilekçesinde talebinin bulunmadığı anlaşıldığından bu hususta hüküm kurulmamış ve asıl alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davalının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın asıl alacak yönünden iptali ile takibin 5.188,00-TL asıl alacak üzerinden takip talebindeki diğer koşullar ile devamına,
2-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 1.037,60-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 354,39-TL nispi karar harcından peşin alınan 88,60-TL harcın mahsubu ile bakiye 265,79-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.332,40-TL (31,40-TL BVH, 4,60-TL VH, 88,60-TL Peşin Harç, 207,80-TL Tebliğ Giderleri, 1.000,00-TL Bilirkişi Ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Sarf edilmeyen gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu Belge, 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa Göre Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.