Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/437 E. 2020/664 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/437
KARAR NO :2020/664

DAVA: Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:18/04/2008

…. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
… ESAS, … KARAR SAYILI BİRLEŞEN DOSYASI

DAVA:ALACAK
DAVA TARİHİ:05/06/2008
KARAR TARİHİ:15/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl Davada Davacı vekili 18/04/2008 günlü dilekçesi ile; davalı hazine tarafından … … Mahallesi … Caddesinde bulunan … parsel sayılı olan ve hazine adına kayıtlı … bakanlığına tahsisli taşınmazların üzerine her iki bakanlığın onayıyla müvekkil … … İşletmeleri … A.Ş.lehine 49 yıl süreli irtifak hakkı tesis edildiğini taraflar arasında düzenlenen 10/10/1986 tarihli taahhüt senedi uyarınca müvekkil şirketin işletme gelirinin bürüt tutarından KDV ve fon ödemeleri düşüldükten sonra kalan gelirin %5 tutarında kar payını davalıya ödemekle yükümlü bulunduğunu davalı ile aradaki itilafın davalının muaccel bir kar payı alacağının olup olmadığı ve var olduğu kabul olunsa dahi bu kar payına uygulanacak gecikme faizinin hangi tarihten itibaren başlayacağı hususnda olup davalı tarafından talep edilebilir bir alacak doğmamış olmasına rağmen müvekkilin ileride bir sakıncaya mahal vermemek için davalı tarafından bildirilen eksik kar payı ile bunların müvekkil şirkete bildirilmesinden ödenmesine kadar geçen zamanda taahakkuk eden gecikme faizlerini itirazı kayıtla yatırdığını davalının gecikme faizi istemeye hakkı olduğu kabul edilse dahi zaman aşımı nedeniyle düştüğünü aslında davalı tarafından talep edilebilir bir alacağın doğmamış olmasına rağmen müvekkilin ileride bir sakıncaya mahal vermemek için davalı tarafından bildirilen eksik kar payı ile bunların müvekkil şirkete bildirilmesinden ödenmesine kadar geçen zamanda taahakkuk eden gecikme faizlerinin itirazı kayıtla yatırdığını bu ödemeler kabul edilmiş iken bu kez 8 yıl sonra faizin eksik hesaplanmasından bahisle faiz işletilerek tekrar talepte bulunulmasının yasal olmadığını açıklayarak davalıya 31/03/2008 tarihli yazılarıyla talep edilen 555.726,61 TL tutarında borcun bulunmadığına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı hazine vekili 10/06/2008 havale günlü cevap dilekçesi ile; borçlu hakkında yapılmış bir icra takibinin olmadığı menfi tespit davasında değer üzerinden nisbi harcın yatırılmadığını açıklayarak işin esası yönünden de asıl alacağın muaccel olduğunu taraflar arasında düzenlenen taahhüt senediyle borcun ifa yeri ve zamanının belirlendiğini ifa günün gelmesi ile alacağın muaccel olduğunu ve faizin istenebileceğini davacı yanın iddia ettiği borcu iyi niyetle müvekkil idareye ödendiği açıklanmış ise de bu beyanı TTK.20.mad.tanımlanan basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı bir davranış olduğunu müvekkilinin kısmi ödemeyi kabul etmek zorunda olduğunu açıklayarak davanın reddine ve ayrıca dava konusu edilen borcun %15’inden az olmamak üzere muhik bir tazminatın da idareye ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada Davacı vekili 05/06/2008 tarihli dava dilekçesi ile; … ilçesi … Mahallesi … Cad. Bulunun … parsel nolu hazine adına kayıtlı … Bakanlığına tahsisli taşınmazların üzerine davalı … … A.Ş.lehine 49 yıl süreyle irtifak hakkı tesis edildiğini taraflar arasında bu doğrultuda 09/10/1986 tarihli taahhüt senedi düzenlendiğini düzenlenen senedin 9/b maddesinde irtifak hakkına konu gayrimenkul üzerine gerçekleştirilecek otel ve tamamlayıcı tesislerin işletilmesinde şirket tarafından elde edilecek hasılattan katma değer ve fon ödemeleri indirildikten sonra kalacak bürüt gelirin %2 ‘si müteakip yıllar içinde %5’i tutarında kar payı planço yılını takip eden Mayıs ayı içerisinde …na ödeneceğini davalı şirket tarafından eksik ödenen kar paylarının bilhare ödendiğini ancak gecikme zamlarına itiraz edilmekle beraber 31/05/2005 tarihinde 2.999,19 TL gecikme zammının ödendiğini bakiye 555.726,61 TL borçlu bulunmadıklarına dair dava açıldığını açıklayarak 555.726,61 TL hazine alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı dosyasıyla birleştirilmesine ve bu şekilde hüküm oluşturulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı yana, duruşma açılmadan birleştirme kararı verildiğinden herhangi bir tebligat yapılmadığı ve cevapta verilmediği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan dava dosyasının mahkememizin … sayılı dosyasıyla birleştirildiği ve birlikte görüldüğü anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, taahhüt senedi uyarınca borçlu olunmadığının tespiti, birleşen dava ise alacak istemine ilişkindir.
… ilçesi … Mahallesi … Cad. Bulunun … ve … pafta, … ada … parsel nolu hazine adına kayıtlı … Bakanlığına tahsisli taşınmazların üzerine davalı … … A.Ş.lehine 49 yıl süreyle irtifak hakkı tesis edildiği taraflar arasında bu doğrultuda 09/10/1986 tarihli taahhüt senedi düzenlendiği düzenlenen senedin 9/b maddesinde irtifak hakkına konu gayrimenkul üzerine gerçekleştirilecek otel ve tamamlayıcı tesislerin işletilmesinde şirket tarafından elde edilecek hasılattan katma değer ve fon ödemeleri indirildikten sonra kalacak bürüt gelirin %2 ‘si müteakip yıllar içinde %5’i tutarında kar payı planço yılını takip eden Mayıs ayı içerisinde …na ödeneceği her yıl peşin olarak ödenmesi gereken kar payının peşin ödenmeyen kısmının 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği hükmünün bulunduğu anlaşılmakla bu yönlerde taraflar arasında bir çekişme bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının yukarıda açıklanan taahhütname senedine göre borçlu bulunup bulunmadığı ve diğer bir anlatımla … Bakanlığının da alacaklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Tarafların ileri sürmüş olduğu tüm deliller toplanmış, ….Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası içinde celp edilen ve dava dilekçesinde açıklanan tüm dosyalar incelenerek değerlendirilmiş, bilirkişi raporları alınmış olup, mahkememizin … E sayılı ve 2010/558 K, sayılı 09/12/2010 tarihli kararı ile “sözleşmenin 9/b maddesindeki düzenlemeye göre kar payı tediyesi tehir koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle” asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 14.Hukuk Dairesi’nin 2011/10253 E, 2012/53 K sayılı ve 11/01/2012 tarihli bozma ilamında, davacının defter ve belgeleri incelenmeyerek davalı İdare’ye tehir için sunduğu hesap tablolarının esas alındığı, vergi denetmeni raporu ve hesap tablolarının yer aldığı bir hesaplamadan sonra, tehir koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin Mali Müşavirin de bulunduğu bilirkişi heyetinden alınacak denetime elverişli raporla saptanması gerektiğinden mahkememiz kararının bozulması üzerine usul ve Yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve bozma ilamı doğrultusunda davacı yanın uyuşmazlık konusu ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle vergi denetim raporu, davalı hesap tabloları ve davacıdaki kayıtların değerlendirilmesi suretiyle tehir koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi bakımından bilirkişi raporu alınmıştır.
Bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 15/02/2013 tarihli raporda; davacının 2000-2001 ve 2002 yıllarını ait ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, taahhüt senedinin 9/b maddesi kapsamında tehiri gereken kar paylarının 2000-2001 ve 2003 yılları için olduğu, 18/10/2010 tarihli bilirkişi raporundaki görüş ve kanaatin devam ettiği belirtilmiştir.

Davacının 1999 yılı ticari defter ve kayıtları ile davalı tarafından dosyaya sunulan … A.T.M.nin … E sayılı dosyasından verilen rapor ile davalı itirazlarının değerlendirilmesi bakımından bilirkişi kurulundan ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 24/10/2013 tarihli ek raporda; İdare tarafından talep edilen kar payı alacaklarının dayanağa vergi denetmenleri tarafından düzenlenen raporlar olup, bu raporlarda 1999 yılı için 32.602,021.843-TL, 2000 yılı için 33.464.386.620-TL ve 2001 yılı için 105.338.985.905-TL … Hazinesi lehine kar payı hesaplandığını, ayrıca 2002 yılı için 91.259486.982-TL kar payının hesaplandığı, vergi denetmenlerinin raporunda taraflar arasında imzalanan taahhüt senedinin 9/b md sinin (vergi sonrası net kar artı yatırım amortismanları eksi borç para ödemeleri sonunda elde edilen yekunün, tediyesi gerekli kar payından az olması halinde, kar payı tediyesi bu ölçüde tehir edilir) hükmünün yok kabul edilerek, doğrudan doğruya kambiyo karı üzerinden kar payı hesaplanması yapıldığını, 1999-2002 yıllarına ilişkin tablolardan görüleceği üzerine kambiyo net karları ve faiz gelirleri de hesaba katılmak suretiyle yapılan hesaplamalarda taahhüt senedinin 9/b maddesinin parantez içindeki hükmü kapsamında oluşan eksi değerdeki yekunların, tediyesi gerekli kar paylarından düşük olması nedeniyle kar paylarının tehirinin gerektiği, 1999 yılı için tehiri gereken kar payının 604.980.564.572-TL 2002 yılı için tehiri gereken kar payının 1.183.894.240.354-TL, 2001 yılı için tehiri gereken kar payının 2.127.323.495.671-TL ve 2002 yılı için tehiri gereken kar payının 2.364.033.977.172-TL olduğu, dolayısıyla bu yıllar bakımından ödenecek kar payının mevcut olmadığı, birleşen davada davacının davalıdan muaccel olmuş kar payı alacağı bulunmadığından tahakkuk ettirilen gecikme zammı alacağının yasal dayanağının bulunmadığı belirtilmiştir.
Davacı vekilince ….A.T.M’nin … E sayılı dosyasından aynı konuda verilen ve kesinleşen karar emsal gösterilmiş ise de; bu dosya alacağının 2003 yılı kar payı ve gecikme faizi alacağına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
İddia, savunma, dosya içeriği deliller ayrıntılı hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasındaki 10/10/1986 tarihli taahhüt senedinin 9/b maddesi çerçevesinde 1999-2002 yılları arasında davacı şirketin defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu kambiyo net karları ve faiz gelirleri de hesaba katılmak suretiyle yapılan hesaplamada, eksi değerdeki yekunların, tediyesi gereken kar paylarından düşük olması nedeniyle, kar paylarının tehiri koşullarının oluştuğu, dolayısıyla bu yıllar bakımından davalı-birleşen davacıya ödenecek kar payının mevcut olmadığı, muaccel olmuş bir kar payı alacağı bulunmadığından İdare’nin gecikme zammı alacağının yasal koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş karar temyiz edilmekle Yargıtay 14.Hukuk Dairesi’nin 2015/17915 Esas – 2017/1063 Karar ve 15.02.2017 tarihli ilamı ile “Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyulmasına karar verilmişse de gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Bilirkişi incelemesi tehir koşullarının gerçekleştiği konusunda yeterli veriye sahip değildir.
Mahkemece, taraflar arasında daha önceden görülen …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, … Karar ve …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyalar ilgili mahkemelerden getirtilmeli, dosyada raporu bulunan bilirkişiler dışında oluşturulacak içlerinde emekli sayıştay denetçisi ve yeminli mali müşavirin de bulunduğu 5 kişilik bilirkişi heyetinden davalı-birleştirilen davanın davacısı … Hazinesi vekilinin belirttiği muavin defterlerinin, …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, … Karar ve …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyalarındaki bilirkişi raporlarının da incelendiği, dosyalar arasındaki benzerlik ve farklılıkların gösterildiği, karşılaştırmalı tablolarının da bulunduğu yeni bir rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Belirtilen hususlar gözetilmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuş, mahkememize tevzi edilen dosya yeni esas alarak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulduktan sonra …. Sulh Hukuk Mahkmesi’nin … Esas – … Karar sayılı dosyası ve …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı dosyası getirtilerek bozma ilamında belirtildiği şekilde içinde Sayıştay Denetçileri ve yeminli mali müşavirlerinde bulunduğu 5 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti mahkememize sunduğu 17.12.2018 tarihli raporda ” Takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere raporumuz; davacı … karşı davalı … … A. Ş. ile davalı … karşı davacı … … Daire Başkanlığı arasındaki davada; davacı … karşı davalı … ve İşletmeleri … A. Ş.’nin asıl davada davalı … karşı davacı … … Daire Başkanlığına her hangi bir borcunun bulunmadığı, bu nedenle birleştirilen davada da davacı … karşı davalı … … Daire Başkanlığının davalı … karşı davacı … ve İşletmeleri … A. Ş.’nden her hangi bir alacağının bulunmadığı” görüşü bildirilmiştir.
Yapılan itirazların değerlendirilmesi için bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, 30/07/2019 tarihli ek raporda ” Davacı … karşı davalı … … A. Ş. ile davalı vc karşı davacı … Avrupa Vakası Milli Emlak Daire Başkanlığı arasındaki davada; 1-Davacı … karşı davalı … … A. Ş.’nin kar payı erteleme koşulları 1999, 2000, 2001 ve 2002 yıllarında gerçekleştiği halde raporun III/7 numaralı bölümünde yanlışlıkla 1991 ve 1992 yıllarından bahsedildiği itirazında haklı olduğu ve buna göre kök raporumuzn III/7 numaralı bölümünün yukarıdaki şekilde düzeltildiği, 2-Bunlar dışında kök raporumuzdaki kanal ve tesbitlerin muhafaza edildiği, 3-Davalı … karşı davacı … … Daire Başkanlığının itiraz ve beyanları ile davacı … karşı davalının diğer tirazlarının takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu,” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosyalar ve yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde, yargılamanın başından beri yaptırılan bilirkişi incelemeleri defter ve tablo karşılaştırılmaları ve en son alınan bozma ilamında belirtilen uzman bilirkişiden kurulu heyet tarafından yapılan karşılaştırmalı, ayrıntılı bilirkişi incelemesi sonucunda …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında 1991 ve 1992 yıllarına ilişkin bilanço ve kar-zarar hesaplamalarının yapıldığı, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında 2003 yılına ilişkin hesaplamaların yapıldığı, işbu davada ise de 1999-2002 yıllarına arasındaki kar payı ve gecikme zammının talep edildiği, taraflara arasındaki 10/10/1986 tarihli taahhüt senedinin 9/b maddesi çerçevesinde yapılan hesaplamada hasılattan düşülmek zorunda olunan katma değer vergisi ve fen ödemeleri düşüldükten sonra eksi değerdeki yakınların kar payından düşük olması nedeniyle kar paylarının tehiri koşullarının oluştuğu, birleşen davada davacıya ödenecek bir alacak olmadığı gibi asıl davada davacının borçlu olmadığının tespitine, asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Mahkememizin 2017/437 Esas sayılı asıl dava dosyası yönünden; Açılan KABULÜNE,
Davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Harçlar Kanununa göre davalı taraf harçtan muaf olduğu için 7.502,40 TL peşin alınan harcın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 44.836,33 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 9.943,70 TL’nin ( 14,00 TL Başvurma Harcı , 2,30 TL Vekalet suret harcı, 152,40 TL tebliğler, 9.775,00 TL Bilirkişi ücreti ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B) Birleşen ….ATM ‘nin … E-K sayılı dava dosyası yönünden; Açılan davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre hazine harçtan muaf bulunduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Birleşen dosya davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Birleşen dosya davalı vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesap olunan 44.836,33-TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/10/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …